• Sonuç bulunamadı

B. Çiçekler Çeşitleri ve İlgili Tasavvurlar

11. Sünbül

Sünbül Divan edebiyatı benzetme ve tasavvur dünyasında en çok kullanılan çiçeklerden biridir. Kelime olarak dilimize Farsça'dan geçmiş fakat Burhân-ı Katı'da mim (م) şekliyle (لبمس) ele alınmıştır.132 Bizim edebiyatımızda nun (ن) şekliyle (لبنس) meşhurdur. Baharda erken açan, farklı renkleri ve güzel kokusu olan, salkım şeklinde soğandan tek bir sap üzerinde biten maruf çiçektir. Rûmî, Hindî ve cebelî türleri vardır. Bahçelerde açık havada ve evlerde saksıda yetişen oldukça hoş kokulu bir çiçektir.

Edebiyatımızda bilhassa mor olanı ele alınıp işlenmiştir. Salkım çiçek kısmının dalgalı ve dağınık olmasından dolayı sevgilinin zülfüne ve saçına benzetilmiştir. Bu benzetme koyu mor çiçekli olanından yararlanılarak yapılmaktadır. Bu renktekinin siyaha yakın olması siyah zülf ve saça benzetilmesine sebep olmuştur. Ayrıca diğer bir benzetme yönü de kokusudur. Kokusu sevgilinin saçının kokusuna benzemekte, onun siyah saçını hatırlatmaktadır.

Sünbül beyitlerde benzetme ya da herhangi bir tasavvura konu olmadan da geçmektedir. Güzel kokulu ve alımlı bir çiçek olarak da beyitlerde karşımıza çıkmaktadır:

Dil ne meyl ėtsün çemende sünbül ü reyĥāne kim

Bir gül-endāmuŋ ser-i zülfüŋde ĥayrāndur henüz (G. 154/4)

Sünbül ile ilgili beyitlerde yapılan tasavvurlar aşağıda alfabetik olarak verilecektir:

11.1. Sünbül - Dûd:

Sünbül, salkımının karmaşık olmasından dolayı dumana benzetilmektedir. Yetişmesi esnasında yukarıya doğru büyümesinden dolayı da bu benzetme yapılmaktadır. Duman da göğe doğru ağmaktadır. Duman gri renktedir. Sünbülün bu renge yakın olması da benzetmede etkili unsurdur:

Açılmaz bülbül-i tabǾum ayaķ seyriyle kim sensüz

Gözüme dūd olur sünbül çemende erġavān āteş (G. 190/6)

132

127

11.2. Sünbül - Kâkül:

Sünbül karmaşıklığı, kıvrımlı oluşu, kokusu ve koyu renginden dolayı en çok sevgilinin saçına, zülfüne ve kâkülüne benzetilmektedir. Bunlar hepsi sevgilinin saçıyla ilgili benzetmelerdir. Kâkülün alından yüze doğru kıvrımla inen saç olması ve sünbüle benzetilmesi beyitlerde sık geçen bir tasavvurdur. Sevgilinin alnından yüzüne düşen kâkülü sünbüle benzetilmektedir. Kıvrımlı kâkülün sevgilinin yüzünü gölgelemesi sünbülün gölgesi olarak algılanır. Beyitte ikinci bir fikre geçilir ve aslında bu ne kâkül ne de sünbül gölgesidir, bu talih kuşu hümânın gölgesidir denmektedir. İkinci bir benzetme olarak da kâkülün gölgesi devlet kuşunun gölgesine benzetilmektedir. Sünbülün yapraklarını açmış şekliyle gölgesinin bir kuşa benzemesinden yola çıkılarak yapılmış bir benzetme olması muhtemeldir. Devlet kuşu, hümâ kuşu inancına da beyitte yer verilmiştir:

Kākül degül bu sünbül-i hoş-bū śalup durur

Devlet hümāsı gölgesin ol yārüm üstüne (G. 402/8)

11.3. Sünbül - Miskîn:

Sünbül salkımı küçük çiçeklerinin dağınık bir şekilde olmasından dolayı perişan bir vaziyette olduğu düşünülür. Bundan dolayı kişileştirildiğinde miskîn bir kişiye benzetilmektedir. Mu'îdî bir tahmiste kendisinin perişanlık hâlinde sünbül gibi miskîn birine döndüğünü söylemektedir:

Tāze tāze dāġ urup gögsüme berg-i gül gibi Acıyu ķan aġlaram bezm-i belāda mül gibi Bu perįşānlıķda miskįn olmuşam sünbül gibi Gül yüzüŋ çün nāle vü feryād ėdüp bülbül gibi

Merġzār içre seĥer ki mürġzār ėtse gerek (Tah.3/6)

11.4. Sünbül - Saç:

Sünbül çiçeğiyle yapılan tasavvurların bir çoğu saç ile alakalıdır. Saçın kıvrımlı, kokulu olması, koyu mor sünbülün siyah olarak düşünülüp saçın sünbüle benzetilmesi yapılan bu tasavvurlardandır. Saba rüzgarının misk kokması şaire sevgilisinin sabah sabah saçlarını taradığını düşündürmüştür:

Her yaŋa müşgįn eser bād-ı śabā beŋzer yine

128

11.5. Sünbül - Şal (Kara şal):

Şair sünbül ile kara şal arasında muhtemelen renk açısından bir benzetme kurmuştur. Yukarıda bir önceki maddede de bahsettiğimiz gibi koyu mor sünbül siyah sünbül olarak düşünülüp siyah saça ya da zülf-i siyaha benzetilmektedir. Koyu renkteki bu sünbül kara şal takmış olarak tasavvur edilmektedir. Bülbüller sevdâ-zede (sevdâ'nın siyah renk manası) oldukları için boyunlarına yas tutar gibi siyah şallar takmaktadırlar. Şair de bülbülün durumundadır ve sünbüller gibi kara şal giymek arzusundadır:

Olduķ āşüfte vü sevdā-zede bülbül gibi bir Giyelüm bir ķara şalı yine sünbül gibi bir Bāde bāde içelüm cāmumızı gül gibi bir

Mest-i lā-yaǾķıl olalum yaķalar çāk edelüm (Mur. 4/4)

11.6. Sünbül - Zülf:

Divan edebiyatı geleneğinde sünbül ile yapılan benzetmeler ve çeşitli tasavvurların başınd zülf gelmektedir. Sevgilinin zülfü siyahtır ve koyu mor sünbüle renginden dolayı benzetilir. Sevgilinin zülfü anber kokuludur ve en hoş ve yoğun kokulu olan sünbüle kokusundan dolayı benzetilmektedir. Sevgilinin zülüfleri dağınıktır, âşıkları arasında kargaşaya neden olur, bundan dolayı salkım çiçekli ve dalgalı olarak tasavvur edilen sünbüle benzetilmektedir. Bütün bu özellikler ve benzetme yönlerinden dolayı zülf ve sünbül beyitlerde sık sık yanyana geçmiş yahut birinden bahsedilirken mutlaka diğeri de kastedilmiştir. Zülfün; âşıkların gönüllerinin aslıdığı yer olması, âşıkların idam ipi olarak düşünülmesi ve kemend ben gibi algılanmasından dolayı sık sık bu mefhumlarla da birlikte geçmesine neden olmuştur. İstiare çeşitleri ya da kinaye aracılığıyla sünbül denilerek sevgilinin zülfünden bahsetmeden bir çok tasavvurla da karşılaşılmaktadır. Bu manada bir beyit ve zülf - sünbül benzetmesinin geçtiği bir beyit aşağıya örnek olması açısından verilecektir.

Sünbül-i zülf tamlamasından yararlanılarak yapılan bir tasavvurda sevgilinin reyhan hattı zemzem kenarında yani ağzının kenarında nebat dikmiştir. Sevgilinin hattı bitki olarak tasavvur edilmiş ve zemzem kenarına, yani sevgilinin tatlı ağzının yanına tatlı bir şeker kamışı çıkmış gibi düşünülmüştür. Zemzem kuyusuna göndermede bulunulmuştur. İkinci mısraında da sevgilinin zülf sünbülü muanber Ka'be'ye perde asmıştır. Sevgilin yüzü anber kokulu Ka'be olarak düşünülmüş, yüzünü örten siyah zülf sünbülleri de renk aracılığıyla Ka'be örtüsüne benzetilmiştir: