• Sonuç bulunamadı

Ön Saha Çalışması Yapıldı

DÖRDÜNCÜ FASIL Hususi Ormanlar

V. Ceza Hükümleri:

4.2.2.1.2 Sözleşmenin Amacı

BMBÇS’nin üç temel amacı şöyle sıralanmaktadır: 1. Biyolojik çeşitliliğin korunması,

2. Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı,

3. Biyolojik kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımı

4.2.2.2 Sözleşmenin İşleyişi

Sözleşme ile 3 adet temel yürütme mekanizması oluşturulmuştur [Ref 48]. Bunlar Taraflar Konferansı(TK), Bilimsel, Teknik ve Teknolojik Danışma Organı (BTTDO ya da İngilizce kısaltması ile SBSTTA) ve Sözleşme Sekretaryasıdır (SS). Bunlara ek olarak gelişmekte olan Taraflara finans kaynağı sağlayacak bir finans mekanizması sağlanmış; Taraflar arasında bilimsel ve teknik işbirliğinin sağlanabilmesi için bir Takas Mekanizması (TM) oluşturulmuştur. Bunun yanında TK’ya Sözleşmenin uygulanmasında gerekli gördüğü danışma kurullarını, uzman gruplarını ve çalışma gruplarını oluşturma yetkisi verilmiştir.

BMBÇS kapsamında şimdiye değin 12 adet TK düzenlenmiş olup Türkiye Cumhuriyeti 4. TK’dan başlayarak Taraf statüsünde bu toplantılara katılmaktadır. Bu konferansların her birinde BMBÇS amaçlarının yerine getirilebilmesi için ülkelere çeşitli düzeylerde yükümlülükler getiren kararlar alınmıştır. BMBÇS’ne Taraf olan tüm ülkelerin kapasitelerinin, alınan tüm karar hükümlerini karşılamaya yeterli olmadığı gerçeğinden hareketle özellikle 4. TK’dan başlayarak işlerin programlanması ve temel konularda kılavuzlar çıkarma işlerine ağırlık verilmeye başlanmıştır. Bu şekilde hemen tüm temel konularda iş programları ve kılavuzlar hazırlanmış bulunmaktadır.

4.2.2.3 Sözleşmenin Tematik İş Programları

BMBÇS TK, evrendeki ana biyomlara karşılık gelmek üzere yedi temel konuda tematik İş Programları (İP) oluşturmuştur. Her İP bir vizyon ile gelecek çalışmalar için temel prensiplerini oluşturmuştur. İP’de gözden

HİZMETE ÖZEL

TÜBİTAK – BİLGEM – YTE

HİDS PROJESİ TÜRKİYE ÇÖLLEŞME MODELİ RAPORU

geçirilecek temel hususlar ve potansiyel çıktılar belirlenir, bunlara erişmek için takvim hazırlanır. İP’nin işleyişi Taraflar, sekretarya, ilgili hükümetler arası ve diğer kurumlardan alınacak katkılara bağlıdır. TK ve SBSTTA periyodik olarak İP’nin işleyişini gözden geçirir. BMBÇS’nin 7 İP aşağıda sıralanmaktadır:

1. Tarımsal Biyoçeşitlilik,

2. Kurak ve Yarı-Kurak Alanların Biyoçeşitliliği, 3. Orman Biyoçeşitliliği,

4. İçsu Biyoçeşitliliği, 5. Ada Biyoçeşitliliği.

6. Deniz ve Kıyı Biyoçeşitliliği, 7. Dağ Biyoçeşitliliği.

4.2.2.4 Diğer Rio Sözleşmeleriyle İşbirliği ve Kesişen Konular

Sözleşme Sekretaryası, TK’larında alınan kararlar gereğince doğrudan veya dolaylı olarak biyolojik çeşitliliği konu alan veya etkileyen diğer uluslararası sözleşmelerle işbirliği yapmaktadır. Tarafların da biyolojik çeşitliliğin korunmasına katkı sağlayan diğer uluslararası ve bölgesel sözleşmelere taraf olarak uluslararası işbirliğini güçlendirmesi hedeflenmektedir. TK aynı zamanda tüm tematik alanlarla ilgili temel konularda çalışmalar başlatmıştır. Bu kesişen konular Sözleşmenin somut hükümler içeren 6-20 Maddeler arasında ele alınan konulara karşılık gelen hususlar olup aynı zamanda tematik konular arasında da köprü ve ilişkiler kurmaktadır. Kesişen konularla ilgili olarak oluşturulan girişimler tematik programlardaki işleri doğrudan desteklemektedir. Buna örnek olarak göstergelerle ilgili olan çalışmalar, tüm biyomlarda yer alan biyoçeşitliliğin durum ve eğilimi hakkında bilgi vermektedir. Zaman içinde geçerliliğini yitiren konular listeden çıkarılmakta ve duruma bağlı olarak yenileri eklenmektedir. BMBÇS’nde 2014 yılı sonu itibarıyla aşağıda listelenen 21 adet kesişen konu gündemdedir [Ref 48]:

1. Aichi Biyoçeşitlilik Hedefleri,

2. Genetik Çeşitliliğe Erişim ve Yararların Paylaşımı, 3. Biyolojik ve Kültürel Biyoçeşitlilik,

4. Kalkınma için Biyoçeşitlilik, 5. İklim Değişikliği ve Biyoçeşitlilik, 6. İletişim, Eğitim ve Halkın Farkındalığı, 7. Ekonomi, Ticaret ve Teşvik Tedbirleri, 8. Ekosistem Yaklaşımı,

9. Ekosistem Restorasyonu,

10. Toplumsal Cinsiyet ve Biyoçeşitlilik, 11. Küresel Bitki Koruma Stratejisi, 12. Küresel Taksonomi Girişimi, 13. Etki Değerlendirmesi,

14. Belirleme, İzleme, Göstergeler ve Değerlendirme, 15. Yayılımcı Yabancı Türler,

HİZMETE ÖZEL

Rev.No: 30 Tarih: 27.05.2015

164 / 644 HIDS-PRJ-TürkiyeÇölleşmeModeliRaporu 17. Korunan Alanlar,

18. Biyoçeşitliliğin Sürdürülebilir Kullanımı, 19. Turizm ve Biyoçeşitlilik,

20. Geleneksel Bilgi, Yenilikler ve Uygulamalar, 21. Teknoloji Transferi ve İşbirliği.

4.2.2.5 BMBÇS Kapsamında Ulusal Yükümlülükler

BMBÇS kapsamındaki yükümlülükler birbirlerinden bağımsız olmayıp, bazıları arasında doğrudan ya da dolaylı ilişkileri vardır. Bu yükümlülükler aşağıda sıralanmaktadır:

1. Biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı için ulusal strateji, plan ve programlar hazırlamak,

2. Bu strateji plan ve programları ilgili sektör planları ile bütünleştirmek,

3. Biyolojik çeşitlilik bakımından önem taşıyan unsurları belirlemek, önceliklerini tespit etmek ve izlemek, 4. Biyolojik çeşitliliği yerinde (in-situ) korumak ve yönetmek,

5. Yerinde korumayı desteklemek üzere ex-situ koruma sistemi kurmak, 6. Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımına yönelik tedbirleri uygulamak, 7. Sözleşme amaçlarına ulaşmak için ekonomik ve sosyal teşvikler uygulamak, 8. Bilimsel ve teknik araştırma ve eğitim çalışmalarını desteklemek,

9. Halkın bilgilendirilmesini ve eğitimini sağlamak, 10. Çevresel etkileri değerlendirmek ve minimize etmek,

11. Genetik kaynaklara erişimi ve yarar paylaşımını düzenlemek, 12. Teknolojiye erişimi düzenlemek,

13. Bilimsel ve teknik işbirliğini desteklemek,

14. Biyoteknolojinin kullanımını ve yararlarının dağıtımını düzenlemektir.

4.2.2.6 Bugünkü durum

BÇS küresel olarak en fazla ülkenin taraf olduğu sözleşmelerden biridir. Sözleşmeye, 2015 başı itibarıyla 194 ülke taraf olmuş, sadece 3 ülke taraf olmamıştır. Sözleşme küresel olarak geniş kabul görmüş olmakla beraber ekosistem hizmetlerinin benzeri görülmemiş bir hızla azalmasına dikkati çekmek ve sorunun çözümüne yönelik ulusal ve uluslararası politikaların hayata geçirilmesini sağlamak üzere 2012 yılında Rio Sözleşmeleriyle ilişkili yeni bir uluslararası oluşum ortaya çıkmıştır. Hükümetlerarası Biyoçeşitlilik ve Ekosistem Hizmetleri Platformu (IPBES) adı verilen yeni oluşumun temel amacı “biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleriyle ilgili bilim dünyası ile hükümetler ve diğer paydaşlar arası diyaloğun güçlendirilmesidir”.

IPBES, dünya çapında hükümetler, akademi, bilimsel kuruluşlar, hükümet dışı kurumlar ve yerel topluluklar tarafından bilim ve politika toplulukları için üretilmiş olan bilgi ve verilerin, sentezlendiği, gözden geçirildiği, eleştirel bir yaklaşımla değerlendirildiği bir ortamdır. Bilimsel veriler ve bilgiler, güvenilir uzman gruplarınca şeffaf bir şekilde değerlendirilmekte, bu yolla bilimin her düzeyde karar verme mekanizmalarının hizmetine sunulması amaçlanmaktadır. Bunun yanında IPBES; biyoçeşitlilik ve ekosistem hizmetleriyle ilgili Çok Taraflı Çevre

HİZMETE ÖZEL

TÜBİTAK – BİLGEM – YTE

HİDS PROJESİ TÜRKİYE ÇÖLLEŞME MODELİ RAPORU

Anlaşmalarının ihtiyaçlarına cevap vermek, bu yöndeki süreçleri geliştirmek, birbirleriyle sinerjilerini geliştirmeyi de amaçlamaktadır [Ref 49].

4.2.2.7 Türkiye’nin Durumu

Türkiye günümüze değin çok sayıda uluslararası anlaşma, antlaşma ve sözleşmeye taraf olmuştur. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kanun hükmündedir ve ulusal mevzuatın bir parçasıdır. Anayasa’nın 90. Maddesi, taraf olduğumuz uluslararası anlaşmaların normlar hiyerarşisi bakımından durumunu şöyle ifade etmektedir: “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.)Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır”. Türkiye BÇS’ni 1992'de imzalamış, 29 Ağustos 1996 tarih ve 4177 sayılı Kanun ile onaylamış ve 14 Mayıs 1997 yılında Türkiye’de yürürlüğe girmiştir. Sözleşmeye taraf olunmasının ardından en sonuncusu 2014 yılında düzenlenen tüm TK’na katılmıştır. Sözleşmenin çeşitli hükümleri, iş programları ve geneli üzerinden zaman zaman bazı hedefler ve protokoller de ortaya konmaktadır. Bu hedeflerden en sonuncusu 2010 yılında düzenlenen X. TK sırasında gündeme gelen Aichi Hedefleri olmuştur. Türkiye, stratejik planlar ve programlarını, öngörülen hedefleri gerçekleştirecek şekilde oluşturmaya özen göstermektedir.

Sözleşme’nin 19. Maddesinin 3. Bendi gereğince, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalardan kaynaklanabilecek zararların önlenmesi amacıyla başlatılan süreç sonucunda Sözleşme altında Cartagena Biyogüvenlik Protokolü hazırlanmış ve 11 Eylül 2003 yılında uluslararası seviyede yürürlüğe girmiştir. Protokol Türkiye tarafından, imzaya açıldığı 24 Mayıs 2000 yılında imzalanmış, 17 Haziran 2003 tarih ve 4898 sayılı kanun ile onaylanarak 24 Ocak 2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Protokole 2015 yılı başı itibarıyla 168 ülke taraftır. Protokol’ün ulusal odak noktası Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Tarımsal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’dür. Cartagena Protokolünün kabul edilmesi ardından 26.03.2010 tarihinde Biyogüvenlik Kanunu yayımlanmıştır. Sözleşmeye bağlı olarak oluşturulan ikinci protokol 29 Ekim 2010 tarihinde Japonya’nın Nagoya kentinde kabul edilen “Erişim ve Yararların Paylaşımı Hakkında Nagoya Protokoludur”. Sözleşmenin 15. Maddesi kapsamındaki genetik kaynakları ve bu kaynaklardan elde edilen faydalarla ilgili düzenlemeler getiren ve 12 Kasım 2014 tarihinde yürürlüğe girmiş olan Nagoya Protokolüne, Türkiye henüz taraf olmamıştır. İlgili Bakanlıklar arasında Protokole katılım konusunda istişareler devam etmektedir. Nagoya Protokolüne 2015 yılı başı itibarıyla 55 ülke taraf olmuştur.

HİZMETE ÖZEL

Rev.No: 30 Tarih: 27.05.2015

166 / 644 HIDS-PRJ-TürkiyeÇölleşmeModeliRaporu

4.2.3 Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi

4.2.3.1 Sözleşme’nin Gelişim Süreci ve Amacı

Çölleşme ile mücadele için ilk uluslararası girişimler, yaklaşık 200.000 insanın ve milyonlarca hayvanın öldüğü 1968-1974 dönemindeki büyük Sahel kuraklığı sona erdiğinde başladı. Çölleşme, Haziran 1992’de Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde gerçekleştirilen BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCED) önemli konularından birisiydi. UNCED sonrasında yaklaşık iki yıl süren çalışmalar sonucunda, “BM, Şiddetli Kuraklık ve /ya da Çölleşmeden Etkilenen Ülkelerdeki, Özellikle Afrika Ülkelerindeki, Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi” (BMÇMS), Haziran 1994’te Paris’te kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti, Aralık 1996’da yürürlüğe giren BMÇMS’yi 15 Ekim 1994’te Paris’te imzaladı ve 23344 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 4340 sayılı yasa ile 11 Şubat 1998’de onayladı. Sonuç olarak, Türkiye BMÇMS’ye kendisi açısından yürürlüğe giriş tarihi olan 16 Mayıs 1998’den beri taraftır. BMÇMS’nin amacı, “uluslararası işbirliği ve düzenlemeler ile desteklenen her düzeydeki etkin eylemler yoluyla, şiddetli kuraklık ve/ya da çölleşmeden etkilenen ülkelerdeki, özellikle Afrika’daki çölleşme ile savaşmak ve kuraklığın etkilerini en aza indirmektir.” Bu doğrultuda, etkilenen alanlarda sürdürülebilir kalkınmanın başarılması hedeflenmiştir. Bu amaca ulaşma yolları, eş zamanlı olarak, etkilenen alanlarda arazinin üretkenliğini geliştirme, iyileştirme, koruma, arazinin ve su kaynaklarının sürdürülebilir yönetimi konularında, toplumsal yaşam koşullarını iyileştirecek uzun süreli ve bütüncül stratejileri içerecektir.

Sözleşme’de öncelik, çölleşmeden etkilenen Afrika ülkelerine verilmiştir. Özel yükümlülükler, 'Etkilenen Ülke Tarafları' ve 'Gelişmiş Ülke Tarafları' başlıkları altında toplanmıştır. Buradaki 'etkilenen ülkeler' terimi, “arazileri tümüyle ya da kısmen etkilenen ülkeler” anlamına gelir. 'Etkilenen alanlar' ise, “çölleşmeden etkilenen ya da çölleşmenin tehdit ettiği, kurak, yarı kurak ve/ya da kuru-yarı nemli alanlar” olarak tanımlanmıştır.

4.2.3.2 Sözleşme’nin İlkeleri

Sözleşme, çölleşmeyi ve uluslararası çevre yasasını bir bütün olarak ele alan yenilikçi bir yaklaşımı benimser. Bu kapsamda Sözleşme, uluslararası topluluk, Birleşmiş Milletler, kalkınma uzmanları ve yerel halkın arasında yeni bir antlaşma oluşturmak ve onu güçlendirmek için tasarlanmıştır.

40 madde ve antlaşmanın Afrika, Asya, Latin Amerika, Karayipler ve Kuzey Akdeniz bölgelerinde yürütülebilmesi için dört Bölgesel Ek içeren Sözleşmede, amacının çölleşme ile savaşmak ve kuraklığın etkilerini azaltmak olduğu sürekli yinelenir.

Madde 7 aracılığı ile açıkça belirtildiği gibi, Sözleşme önceliği kuraklık ve çölleşme sorununun çok ciddi sonuçlara yol açtığı etkilenen Afrika ülkelerine vermiştir. Bu öncelik, öteki bölgelerde bulunan etkilenen gelişmekte olan ülke Tarafları’nın göz ardı edilmesi anlamına gelmez. Sözleşmenin resmi ya da resmi olmayan belgelerinde ve görüşme metinlerinde vurgulandığı gibi; Sözleşme, demokratik ve aşağıdan yukarıya bir yaklaşımın uluslararası çevre yasasındaki öncüsü olarak görülür. Sözleşme, çölleşmeden etkilenen halkın ve toplumların ki, sözleşme kapsamında yaşadıkları kırılgan ekosistemleri (kurak araziler) en iyi anlayanlar oldukları kabul edilmiştir, süreç ile

HİZMETE ÖZEL

TÜBİTAK – BİLGEM – YTE

HİDS PROJESİ TÜRKİYE ÇÖLLEŞME MODELİ RAPORU

tam anlamıyla bağlantılı olması ve kendi yaşamlarını biçimlendirecek, etkileyecek olan kararlara katılmalarının sağlanması gerektiğini vurgulamıştır.

Bu yüzden BMÇMS’nin 1. İlkesinde (3. Madde, İlkeler, (a) fıkrası), Tarafların “çölleşme ile savaşmak ve/ya da kuraklığın etkilerini azaltmak için gerekli olan programların yürütülmesi ve tasarımı konusundaki kararların, insanların ve yerel toplumların katılımıyla alınmasını ve çevrenin ulusal ve yerel düzeydeki eylemleri kolaylaştırmak için bu kararların daha yüksek düzeylerde oluşturulmasının sağlaması” zorunlu görülmüştür.

BMÇMS’nin 2. İlkesi, bir kez daha hem çabaların çakışmasını önlemek hem de geleneksel tek taraflı ilişkilerden (yardım yapan ve yardımı alan ülkeler arasındaki tek yanlı ilişki) kurtulmak için uluslararası ortaklığa ve işbirliğine olan gereksinimi vurgulayarak yeni bir yer açmıştır. Bu farklı yaklaşım, Sözleşmede, “Taraflar, uluslararası dayanışma ve ortaklığın ruhuna uygun olarak, altbölgesel, bölgesel ve uluslararası düzeylerdeki işbirliğini ve eşgüdümü geliştirmeli ve gereksinim duyulduğu yerde finansal, insan, örgütsel ve teknik kaynaklara daha iyi odaklanmalıdır” biçiminde düzenlenmiş ve açıklanmıştır.

BMÇMS’nin 3. İlkesi, ortaklık kavramını etkilenen ülkeler arasındaki ilişkilere ve işbirliklerine kadar genişleterek, yerel insanların ve toplumların katılımının sağlanmasının önemi vurgulanmıştır. Bu özellik Sözleşme’de şu şekilde belirlenmiştir: “Taraflar, ortaklığın ruhuna uygun olarak, hükümetler, toplumlar, hükümetdışı (gönüllü) kuruluşlar ve arazi sahipleri ile tüm düzeylerde işbirliklerini; etkilenen alanlardaki seyrek su kaynaklarını ve arazinin değerini ve doğanın daha iyi anlaşılmasını sağlamak üzere ve onların sürdürülebilir kullanımına yönelik çalışmak amacıyla geliştirmelidir.”

BMÇMS’nin 4. İlkesi (sonuncu) ise, “Taraflar’ın etkilenen gelişmekte olan ülke Tarafları’nın, özellikle onların en az gelişmiş olanlarının özel gereksinimlerini ve koşullarını tümüyle dikkate almalarının gerekli olduğunu” belirlemiştir. BMÇMS (Bölüm II, Genel Hükümler, 4. Madde: Genel Yükümlülükler) hem uluslararası hem de ulusların kendi içindeki ekonomik ortama özel önem vererek, bunun Sözleşme’nin çölleşmeyi önleyecek etkililik düzeyinde yapılmasının önemini özel olarak vurgulamıştır. Örneğin, bu kapsamda, Tarafların, ticaretin, pazar düzenlemelerinin ve borçların etkilenen ülke tarafları üzerindeki etkilerine gerekli dikkati göstermeleri öngörülmüştür. Taraflar ayrıca, kendi çölleşme karşıtı çabalarını yoksulluğun ortadan kaldırılması stratejileri ile bütünleştirmek zorundadır. Sözleşmenin genel yükümlülükleri, hükümetler arası örgütler arasındaki, bölge ve alt bölgeler içerisindeki ve uluslararası işbirliğinin önemini vurgulamıştır. Bu kapsamda, “Taraflar’ın, çölleşme ve kuraklık ile ilgili olduğu için, çevre koruma, arazi ve su kaynaklarının korunması alanlarında etkilenen ülkeler arasındaki işbirliğini desteklemesi gerektiği” vurgulanmıştır.

BMÇMS kapsamında hem etkilenen hem de gelişmiş ülke Tarafları bir dizi ayrıntılı yükümlülük almış durumdadır. Sözleşme, ayrıca, özel sektörün önemini kabul ederek, tüm topluma, özellikle hükümet dışı kuruluşlara yürütme konusunda özel bir önem ve rol vermiştir. Sözleşme, bütüncül bir yaklaşımla yerel halklara, özellikle etkilenen kurak bölge halklarına bilimsel ve teknolojik çabaların ve bilgilerin tanıtılmasına önem verir. Ayrıca Sözleşme, yerel toplumların bilimsel bilgiyi kullanabileceklerine ve bu bilgiye kendi yerel deneyim ve kültür birikimlerinden kaynaklanan önemli bir katkı yapabileceğine inanır. Genel olarak sözleşme, esnek bir yapıya ve etkili gözden

HİZMETE ÖZEL

Rev.No: 30 Tarih: 27.05.2015

168 / 644 HIDS-PRJ-TürkiyeÇölleşmeModeliRaporu geçirme düzeneklerine sahiptir. Sözleşmenin maddeleri, ülkeler ve uluslararası kuruluşlar arasında yakın bir işbirliğini önerir.

4.2.3.3 Sözleşme’deki Yükümlülükler