• Sonuç bulunamadı

2.4. NÜKLEER ENERJİNİN EKONOMİK BOYUTU

2.4.1. Maliyetler

2.4.1.4. Sönümleme Maliyeti

Nükleer pazara hem giriş hem de çıkış ağır sermaye gerektirir (Andreev, 2011: 37). İlk girişte inşaat ve finansman maliyeti varken çıkışta sönümleme maliyetleri de ağır sermaye gerektirmektedir.

Bir nükleer santralin operasyonel ömrünün dolmasıyla beraber o santralin devreden çıkarılması başka bir ifadeyle sönümlenmesi gerekir. Bu sönümleme maliyeti nükleer santralin ilk kuruluşundaki sermaye maliyetinin %9-15’i kadardır (World Nuclear Association, 2008: 2). Uluslararası atom enerji ajansı ticari nükleer santrallerin söküm maliyetlerinin 250 ile 500 milyon dolar arasında değişiklik gösterdiğini ifade etmektedir (Lenzen, 2008: 2186).

2.4.1.5. Diğer Maliyetler

Nükleer santrallerin dış maliyetlerine bakılacak olursak bunlar arasında terör vb. olaylarına karşı nükleer reaktörleri korumak, nükleer reaktörü devreden çıkarmak, sigorta ve atık bertaraf maliyetleride nükleer santrallerin diğer maliyetini oluşturur (Ferguson, 2007: 4).

Nükleer enerji yatırımları diğer enerji fiyatları, yenilenebilir enerjide meydana gelen teknolojik değişim ve küresel ısınmaya bağlı olarak değişiklik gösterir (Wilmer, 2003: 7).

2.4.2. Dışsallıklar

Dışsallık üretim veya tüketim sürecinde ortaya çıkan üreten veya tüketenlerin dışında kalarak bu süreçten olumlu veya olumsuz etkilenmek olarak tanımlanabilir. Dışsallıklar pozitif ve negatif dışsallık olarak ikiye ayrılır. Nükleer santrallerden elektrik enerjisi elde edilirken üreticiden tüketiciye negatif dışsallıktan söz edebiliriz.

Örneğin 2003 yılı için Fransa’nın dışsal maliyetlerine bakıldığı zaman nükleer santrallerden üretilen elektriğin rüzgâr, gaz ve kömürden üretilen elektriğe göre daha az dışsallığa neden olduğu iddia edilmektedir (Türkiye Atom Enerji Kurumu,2010: 59).

Özellikle kömürden elde edilen elektrikte dışsal maliyetlere örneğin karbon emisyonuna karbon vergisi konulup maliyetler içselleştirildiğinde kömür santrallerinin maliyetlerinde bir artış olduğu görülecektir (Türkiye Atom Enerji Kurumu,2010: 60).

Nükleer santrallerde doğaya zarar veren sera gazı emisyonları olmayacağı/nispeten daha az olacağı için kömür, petrol, doğalgaz gibi birincil kaynaklardan sağlanan elektriğe göre daha az dışsallığa neden olacaktır.

2.4.3. Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilir kalkınma şu anda var olan ihtiyaçlarımızı karşılarken gelecek kuşağın ihtiyaçlarını karşılama hakkını ve imkânını elinden almadan kaynakları etkin kullanmaktır. Enerji üretim biçimleride sürdürülebilir kalkınmanın önemli bir parçasıdır. Fiyat istikrarı, arz çeşitliliği ve arz güvenliği, doğrudan maliyet tasarrufu ve ödemeler dengesindeki değişimler sürdürülebilirliğin ekonomik boyutuyla ilgilidir (Türkiye Atom Enerji Kurumu,2010: 71).

Nükleer enerjiyle üretilen elektriğin fiyatının istikrarlı oluşu, ödemeler dengesine olan pozitif katkısı, arz çeşitliliğine ve arz güvenliğine olumlu etkisi nükleer enerjiyi sürdürülebilir kılabilir.

2.4.4. Ekonomik Büyüme

Büyüme; Üretilen mal ve hizmet miktarında meydana gelen artışı ifade eder (Gürak, 2006: 15). Ama bu artış anlık değil sürekli olmalıdır. Yani büyüme uzun dönemli dinamik bir olgudur (Taban, 2008: 1).

Gelişen ülkelerde yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve yoksulluğun azaltılması için ekonomik büyüme çok önemli bir faktördür (Growth - Building Jobs and Prosperity in Developing Countries, 2008: 1).

Enerji ekonomik büyümenin temel belirleyicilerindendir (Bayraktutan v.d., 2012: 241). Elektrik mal ve hizmetleri üretmede, günlük kullanımda, elektronik birçok cihazın çalıştırılmasında ve değişik birçok alanda önemli hale gelmiştir (Kessides, 2010: 331). Bu nedenle ekonomik büyüme ve modernizasyon için gereklidir.

Enerji ve diğer üretim girdileri arasındaki ikame olunabilirlik, teknolojik değişiklik, kullanılan enerji türünde meydana gelen değişiklik ve çıktıda meydana gelen değişiklikler Enerji ile ilgili olarak GSYİH’yı arttırarak büyümeye olumlu etki etmektedir(Cleveland ve Stern, 2004: 18). Bu nedenlenükleer enerji ekonomik büyümeyi etkileyen önemli bir faktördür (Ferguson, 2007: 6).

Enerjide talep edilen miktar arz edilen miktardan büyükse enerji açığı meydana gelir. Eğer bir ekonomide enerji açığı mevcutsa ya dışarıdan enerji ithal edilecek yada

enerji az kullanılarak daha az üretim yapılacak ve düşük büyümeye razı olunacaktır (Esen ve Bayrak, 2015: 46).

Nükleer santrallerden üretilen elektriğin maliyetinin diğer elektrik üretim biçimlerine göre az olması nükleer enerjiyi rekabetçi bir konuma getiriyor. Sanayide kullanılan elektriğin maliyeti nükleer enerji nedeniyle düşük olduğundan enerji yoğun kullanan sektörlerdeki firmaların üretim maliyetleri de düşük olacaktır. Bu durumda nükleer enerji GSYİH’yı artırıp ekonomik büyümeye olumlu etki edecektir (Nuclear Energy Agengy, 1993: 1). Bu etki kalıcı bir etkidir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

NÜKLEER ENERJİ TÜKETİMİNİN MAKROEKONOMİK BELİRLEYİCİLERİNİN PANEL DATA İLE ANALİZİ

3.1. NÜKLEER ENERJİ TÜKETİMİNİN MAKROEKONOMİK BELİRLEYİCİLERİNİN PANEL DATA İLE ANALİZİ

Ekonometri kavramı “iktisadi ölçüm” anlamına gelir (Gujarati ve Porter, 2012:1). İktisatçılar ekonometri biliminden yararlanarak elde ettikleri ham verileri belli kurallar ve kısıtlar çerçevesinde analiz edip yorumlarlar. Bu analiz ve yorumlamalar ekonominin daha iyi işleyişini ve ilerleyişini sağlayarak Ekonominin önündeki engelleri aşmaya yardımcı olabilir.

Bu bölüm yapılırken nükleer enerjinin makroekonomik belirleyicilerinin ne olduğu 2000-2015 yılları arasında OECD ülkeleri için araştırılmıştır. Çalışmanın daha kapsamlı olması için yoğun bir literatür taraması yapılmıştır. Dengeli (balanced) panel analizi yapabilmek için verileri yetersiz olan Estonya, İzlanda, Letonya, Lüksemburg ve Slovenya çalışmadan soyutlanmıştır. Bu analiz yapılırken F testi, Breusch Pagan düzeltilmiş langrange çarpanı (LM) testi, Hausman testi yapılmış ve modelin tahmini rassal (random) etkiler tahmincisiyle yapılmaya karar verilmiştir. Ardından Wald testi ve Wooldridge Otokolerasyon testi yapılmıştır. Otokorelasyon sorunu gidermek için White cross-section ağırlıkları kullanılarak modelden daha anlamlı katsayılar elde edilmiştir.

Yapılan analizler sonucunda göre 𝐸𝑚𝑒𝑘 ve 𝑃𝑒𝑡. değişkenleri istatistiki açıdan %5 önem düzeyinde anlamsız olarak bulunmuştur. Diğer değişkenlerin ( 𝐶𝑜2 , 𝐸𝑛𝑒𝑟𝑌., Fosil, 𝑌𝑒𝑛𝑖𝑏. ve 𝐺𝑆𝑌İ𝐻 ) %1 istatistiki önem düzeyinde anlamlı olduğu görülmektedir. İstatistiki açıdan anlamlı çıkan değişkenlerden 𝐶𝑜2 ve 𝐸𝑛𝑒𝑟𝑌. değişkenleri 𝑁ü𝑘 değişkeni ile pozitif; Fosil, 𝑌𝑒𝑛𝑖𝑏. ve 𝐺𝑆𝑌İ𝐻 değişkenleriyle de negatif ilişkilidir.

Literatürde enerji ekonomisi ile ilgili 4 tane büyüme hipotezi vardır. Bu hipotezler; Ekonomik büyüme hipotezi, koruma hipotezi, tarafsızlık hipotezi ve geri bildirim hipotezidir.

Ekonomik büyüme hipotezi; enerji tüketiminin ekonomik büyümeyi arttırdığını gösteren hipotezdir. Koruma hipotezi; aralarındaki ilişkinin ekonomik büyümeden enerji tüketimine doğru olduğu yani ekonomik büyümedeki artış (azalış) enerji tüketimini arttırdığı (azalttığı)nı gösteren hipotezdir. Tarafsızlık hipotezi; enerji tüketiminin ekonomik büyüme üzerindeki etkisinin ya hiç olmadığı

yadaönemsenmeyecek kadar zayıf olduğu anlamına gelir. Geri bildirim hipotezi ise; enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasında iki yönlü bir nedenselliğin olduğunu gösteren hipotezdir (Aslan ve Çam, 2013:50).

Enerji tüketimi üzerine yapılan çalışmalar artarak devam etmektedir. Son zamanlarda üzerinde en çok durulan konular ise yenilenebilir kaynaklar ve ekonomik büyüme ile nükleer enerji tüketimi ve ekonomik büyümedir. Bu tezde çalışma alanını daraltmak ve çıkan sonuçlar daha iyi analiz edebilmek adına nükleer enerjinin tüketiminin hangi makroekonomik belirleyicilere sahip olduğu araştırılmıştır.

Benzer Belgeler