• Sonuç bulunamadı

1.4. NÜKLEER ENERJİNİN AVANTAJ ve DEZAVANTAJLARI

1.4.2. Nükleer Enerjinin Dezavantajları

Nükleer enerjinin dezavantajları şunlardır; a)Radyoaktivite ve Atık sorunu

b)Kaza riski

c)Coğrafi şartlar ve doğal afetler d)Sönümleme sorunu

e)Diğer riskler

a)Radyoaktivite ve Atık Sorunu: Nükleer fisyon süreciyle beraber ortaya çıkan radyoaktivite eğer çevreye yayılırsa büyük çevre felaketlerine neden olabilir. Bunu önlemek amacıyla nükleer tesislerde oluşabilecek kazaların önüne geçme, eğer kaza olduysa da bu kazanın etkilerini en aza indirmek elzemdir (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 35).Nükleer enerjinin canlanabilmesi için atık bertarafı ve güvenlik kaygılarının yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir (Joskow ve Parsons, 2016: 1).

Radyoaktivitede önemli bir konu yarılanma ömrüdür. Yarılanma ömrü radyoaktif atığın radyoaktivitesinin yarıya inmesi için geçmesi gereken zamandır. Radyoaktif atığın radyoaktivitesinin insan ve çevere sağlığına olumsuz etkilerinin giderilmesi için 10 tane yarılanma ömrü geçmelidir (Kaymak, 2008: 12).

Nükleer atık düşük orta ve yüksek seviyeli atık olmak üzere üçe ayrılır. Düşük ve orta seviyeli nükleer atığın yarılanma ömrü düşük olduğundan saklanması yüksek seviyeli nükleer atığa göre daha kolaydır. Nükleer santrallerin çalışması esnasında

meydana gelen bu atığın bertarafıda maliyetlere dahil edilir (World Nuclear Association, 2008: 2).

Daha önceden de bahsedildiği gibi Nükleer endüstride meydana gelen atıklar gerekli filtrasyon ve yeniden işlenip camlaştırılarak azaltılabilir. 1 milyar metreküp atığın içindeki toksit atık miktarı 10 milyon metreküptür. Bu 10 milyon metreküpün içerisinde de 50.000 metreküp radyoaktif atık bulunur. Radyoaktif atığında sadece 500 metreküpü yüksek seviyeli radyoaktif atıktır.

Görüleceği üzere 1 milyar metreküp atığın uygun şartlarda filtrasyonuyla jeolojik olarak depolanmak üzere sadece 500 metreküp yüksek aktiviteli atık kalır (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 27). Yüksek seviyeli atığın yönetimi ve bertarafı nükleer enerjinin karşı karşıya olduğu en büyük sorunlardan biri gibi görünsede AR-GE çalışması ve gelişen teknolojiyle bu sorun yakın zamanda aşılacaktır.

OECD üye ülkelerinden olan Avustralya, Çek Cumhuriyeti, Finlandiya, Fransa, Almanya, Macaristan, Japonya, Meksika, Norveç, İspanya, İsveç,İngiltere ve ABD’de toplamda 22 adet düşük ve orta seviyeli atık depolama alanı vardır (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 27).

b)Kaza Riski: Nükleer yakıtın zenginleştirme işlemleri, depolanması, yeniden işlenmesi, bir nükleer santralin faaliyete sokulma işlemleri yüksek güvenlikle yapılmalıdır (Joskow ve Parsons, 2016: 17).

Nükleer reaktörlerin güvenli bir şekilde çalıştırılması için yakıt olarak kullanılan uranyuma, fisyon sonucunda açığa çıkan enerjiyi kabul edilebilir düzeyde tutmak için yavaşlatıcıya, nükleer reaktörün fazla ısınmasından dolayı meydana gelecek kazanın önlenmesi için soğutma suyuna ve fisyonun durdurulması yada nükleer gücün düzenlenmesi ile kontrolü için kontrol çubuklarına ihtiyaç vardır (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 7-9).

Nükleer enerji santralinde en önemli şeylerin başında güvenlik gelir. 1979’da ABD’de meydana gelen Three Mile Island(TMI) nükleer santrali kazası ve ve eski SSCB’de meydana gelen Çernobil nükleer santral kazasından sonra (The Future of Nuclear Power, 2003: 10) Gündemde daha da fazla yer işgal eden nükleer güvenlik yeni nesil reaktörlerle ve gelişen teknolojilerle daha da artmıştır. Ancak bu risk hiçbir zaman sıfır değildir.

En son nükleer kaza olan Fukuşima Daiichi nükleer santrali kazasında 2. Nesil nükleer santraller kullanılıyordu. Günümüzde III+ santrallerle güvenlik üst düzeydir (Eral, 2015: 9). ABD’de nükleer güvenliğin artırılması amacıyla güvenlik parametrelerinde artışa gidilmiş ve reaktörlere farklı güvenlik pozisyonları eklenmiştir (Cantrell, 2003: 15).

Herhangi üretim tesisi gibi nükleer enerjidede bazı riskler vardır. Nükleer enerjinin en önemli riski kaza riskidir. Kaza riski olduğundan nükleer santraller fay hatlarının olmadığı, tsunami benzeri doğal afetlerin olma olasılığının daha az olduğu bölgelere kurulmalıdır (Muradov, 2012: 19).

c)Coğrafi Şartlar ve Doğal Afetler: Nükleer santrallerin doğal afetlere dayanıklılığı elzemdir. Kasırga, deprem, tsunami gibi doğal afetler güvenlik kültüründen yoksun veya güvenlik kuralları tam uygulanmayan\uygulanamayan nükleer santrallere zarar verebilir. Tüm bu zararın önüne geçmek için Dünya üzerinde faaliyette bulunmuş ve hâlihazırda faaliyetlerine devam eden nükleer santrallerin geçmişi iyi analiz edilmeli ve geçmişte yaşanan nükleer olaylardan ders çıkarılarak nükleer santrallerin bu tür doğa olaylarına dayanıklılığı artırılmalıdır (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 26).

Özellikle 2011 yılının Mart ayında Japonya’da meydana gelen 9.0 büyüklüğündeki deprem ve ardından da yüksekliği 15 metreyi bulan dev tsunami dalgalarının zarar verdiği Fukuşima Daiichi nükleer santrali kazasından ders çıkarılmalıdır.

Nükleer santralin gelecekte sorunsuz çalışabilmesi ve güvenliği için nükleer santralin kurulacağı alanın seçimi çok önemlidir. Bu alanı seçerken (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 35); Nükleer santralin soğutma suyuna ve yer altı suyuna olan uzaklıkları, bölgede meydana gelme ihtimali olan doğa olaylarına karşı santralin dayanıklılığı, fay hattına olan yakınlığı ve bölgenin deprem riski iyi analiz edilmelidir.

Belli başlı nükleer olaylara bakıldığında ya reaktörlerin tam anlamıyla soğutulamadığı ya da santralin tsunami, deprem v.b doğa olaylarına direncinin az olduğu/yetmediği görülmüştür. Örneğin Fukuşima Daiichi nükleer santral kazasında deprem ve tsunamiden kaynaklı bir nükleer santral kazası gözlemlenmiştir.

İyi bir nükleer güvenlik kültürü şu özelliklere sahip olmalıdır (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 21-22);

 Öncelikler iyi belirlenmelidir.

 Nükleer santralin çalışması sırasında meydana gelen aksaklıklar iyi analiz edilip bu aksaklıklar ve olumsuz durumlardan ders çıkararak gelecekte meydana gelebilecek daha büyük problemlerin önüne geçilmelidir.

 Personel eksiklikleri iyi belirlenerek bu eksikliklerin önüne geçilerek bu eksiklikler süratli bir şekilde tamamlanmalıdır.

 Nükleer santralde meydana gelebilecek değişiklikler santral prosedürlerine uygun gerçekleştirilmeli, değerlendirmeler iyi yapılmalıdır.

 Nükleer santrallerde meydana gelen aksaklıkların temel nedeni bulunmalı ve uzman ekiplerle bu aksaklıklar doğru bir şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.  Çalışanlar hesap verilebilirlik ve sorumluluk üstlenme konularında

bilgilendirilmeli ve tam bir ekip ruhuyla çalışmaları sağlanmalıdır.  Endişeler ve fırsatlar iyi değerlendirilip geribildirim alınmalıdır.

 Nükleer santralin ekonomik faaliyetlerine devam ederken iyi bir yönetim ile organizasyon içindeki tüm çalışanların iyi öğrenmesi teşvik edilmelidir.

 Nükleer santrallerle ilgili ilerleyen süreçte ortaya çıkan fırsatlar iyi değerlendirilmeli ve tam bir bütünlük sağlanmalıdır. Nükleer santralde yapılacak her değişiklik ve emniyetle ilgili yapılan değerlendirmelerin birer fırsat olduğu unutulmamalıdır.

d)Sönümleme Sorunu:Nükleer santraller ekonomik ömrünün dolmasıyla beraber bir daha kullanılamayacağından kapatılması diğer bir ifadeyle sönümlenmesi gerekir.

Nükleer santraller diğer enerji santrallerinden farklı olarak bünyesinde radyoaktif madde bulundurur. Bu radyoaktif maddelerin dışarıya sızmaması için diğer santrallerden farklı ve daha karmaşık tekniklerle sönümleme işlemi gerçekleştirilir (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 26). Nükleer santral sönümlenmesinden önce bünyesindeki tüm radyoaktif madde bertaraf edilerek yapılır.

Nükleer santrallerin sönümleme işlemleri üç aşamada tamamlanır. İlk aşamada yakıt alınır. Bu aşama riskli olduğundan güvenlik en üst düzeyde tutulur. İkinci

aşamada kirlenmemiş ya da nispeten daha az kirlenmiş parçalar çıkarılır. Son aşama ise en zor ve pahalı olan aşamadır. Bu aşamada robotik malzemeyle birlikte çekirdek çıkarılır. Sönümleme işlemleri uzunca bir zaman alır (Thomas, 2005: 40).

Yapılan araştırmalara göre özellikle Birleşik Krallığın ön görüsüne göre bir nükleer santralin inşaatının başlamasından o nükleer santralin ekonomik ömrünün dolmasıyla sönümlenmesinin tamamen yapılması 200 yılı buluyor (Thomas, 2005: 34). e)Diğer riskler: Reaktörlerin işletilmesi, uzun teslim süreleri ile ekonomik- teknolojik belirsizlikler nükleer teknolojinin riskleridir (Cooper, 2009: 54).

Nükleer santralin karlılığı için ekonomik ömrü boyunca elektrik üretimi yapması gerekir. Elektrik üretiminde yaşanılan aksaklıklar nükleer santralin ait olduğu şirketi bazı mali risklerle baş başa bırakır (Wilmer, 2003: 5).

Nükleer santralin işletilmesinden kaynaklı risklere ek olarak 4 ana risk grubu daha eklenebilir. Bunlar (Nükleer Enerjiye Geçişte Türkiye Modeli, 2011:2); Nükleer santralin güvenliği ile ilgili riskler, yapılan üretimle ilgili riskler, finansal ve ticari riskler ile nükleer santrain kuruluş yeri seçimi ile ilgili stratejik risklerdir.

Nükleer santrallerle ilgili bir diğer risk unsuruda terör saldırılarıdır. Nükleer santraller bir ülkenin enerji stratejisini ve ülke geleceğini belirler. Nükleer santrallere dışarıdan gelebilecek en ufak bir saldırı\tehdit kamuoyunda büyük yankı uyandırır (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 36).

Nükleer santrallere yapılması muhtemel terör eylemleri şunlardır (Türkiye Atom Enerji Kurumu, 2010: 36);

 Patlayıcı\yanıcı madde taşıyan hava, kara ve deniz araçlarını atık depolarına çarparak radyoaktif maddelerin atmosfere yayılımı

 Santrale uzaktan yapılabilecek füze saldırıları

 Tesis sahalarını kimyasal ve biyolojik madde ile patlatma  Tesis içine sızma girişimleri

 Nükleer santral bünyesindeki radyoaktif maddelere yapılabilecek saldırılar  Elektrik iletim hatlarına zarar vererek güç iletim sistemini zarara sokma  Nükleer santrali siber saldırılarla manipüle etme

Tüm bu terör riskleri etraflıca düşünülüp doğabilecek terör riskleri iyi stratejilerle önlenebilir ve nükleer santralin güvenle faaliyetlerine devamı sağlanır.

1.5. NÜKLEER KAZA VE BU KAZALARIN INES ÖLÇEĞİNE GÖRE

Benzer Belgeler