• Sonuç bulunamadı

5. ĠRAN‟IN NÜKLEER POLĠTĠKASINDA DIġ GÜÇLERĠN ROLÜ

5.2. Rusya Federasyonu

Ġran‟da 1979 yılında Ġslam devrimi gerçekleĢince bu durum ABD‟nin bölgedeki yakın müttefiklerinden birini kaybetmesi anlamında Sovyetler Birliği‟nin çıkarına bir durum ortaya çıkartmıĢtı. Ancak Moskova açısından Tahran‟ın Ġslami yönetimi Orta Asya için bir tehdit olarak algılanıyordu. Ayrıca Afganistan iĢgaline Ġran tarafından gösterilen tepki de iki ülke iliĢkileri açısından engel teĢkil eden unsurlardan olmuĢtur. Sovyetler‟in Afganistan‟dan çekilmesi ve Ġran-Irak savaĢının sonlarına doğru Rusya‟nın Ġran‟a ekipman desteği sağlaması iliĢkilerin önünü açmıĢ, diğer taraftan, Ġran-Irak SavaĢı‟nın ardından Ġran‟ın rejim ihraç edecek durumu da kalmadığından tehlike olarak görülmemeye baĢlanmıĢtır.126

Devrimin ardından Amerika tarafından yalnızlaĢtırılan Ġran, Amerika‟nın tohumlarını ektiği nükleer programını devam ettirebilecek partner bulmakta zorlanmıĢtır.127

Bölgesel açıdan ortak çıkar alanlarına veya her iki ülkenin bölgedeki çıkar tanımlamaları birbirine yakınlığı nedeniyle SSCB en iyi ve nerdeyse tek seçenek olarak görülüyordu. Her iki ülke de tek kutuplu dünya düzeninden ve ABD'nin hegemonya arayıĢından ciddi Ģekilde rahatsızdı.128

SSCB açısından ise, dağılmasının ardından, Rusya'nın izleyeceği dıĢ politikanın en önemli belirleyicisi, içinde bulunduğu toplumsal, siyasi ve ekonomik bunalım ile baĢ gösteren kriz ortamı olmuĢtur. Bu bağlamda içinde bulunduğu kriz ortamının ciddiyeti, Rusya'nın iç politikada Federasyonu bir arada tutmak ve dıĢ politikada da eski Sovyet

126Sedide Kayrak, „Rusya Federasyonu‟nun Ortadoğu Politikası‟ http://www.bilgesam.org/

tr/index.php?option=com_content&view=article&id=2092:rusya-federasyonunun-ortadogu- politikasi&catid=104:analizler-rusya&Itemid=136, eriĢim tarihi: 23.01.2013.

127Bülent Aras, „Dances with Wolves: Russia, Ġran and The Nuclear Issue‟ MIDDLE EAST POLICY,

VOL. XIII, NO. 4, WINTER 2006http://www.bulentaras.com/fp/files/ArasandOzbay.pdf, eriĢim tarihi: 27.01.2013.

128 Zuhal Bayındır, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens. Yüksek Lisans Tezi „Ġran‟ın

coğrafyasının kapsadığı “ Yakın Çevre”129

sinin kontrolünü eline almak yönünde ĢekillenmiĢtir130

Tarihsel açıdan Rusya-Ġran iliĢkileri 16.yüzyıla dayanmakta olup iniĢli çıkıĢlı bir yapı arz etmiĢtir. YaklaĢık 200 yıl süren Çarlık döneminde Ġran, sıcak denizlere, Basra Körfezi‟ne ve Hint Okyanusu‟na ulaĢılabilmesi açısından oldukça stratejik bir konumda bulunması ve Osmanlı Ġmparatorluğuna karĢı tampon bölge olarak kullanılmak istenmesi ile Rus Çarlığınca saldırılara maruz kalmıĢ ardından 1804- 1813 yılları arasında sürecek bir savaĢı baĢlatmıĢtır. SavaĢ sonunda Ġran büyük toprak kaybına uğramasının yanı sıra Hazar Denizi üzerindeki tüm haklarını da kaybetmiĢtir.131

Ġran, bölgedeki hâkimiyetini kaybetmemek için Rusya ile yaptığı savaĢlarda yenilince, önce Gülistan AntlaĢması (1813), ardından da Türkmençay AntlaĢmasını (1828) imzalamıĢtır. Ġran, Türkmençay AntlaĢmasıyla Revan ve Nahçıvan‟ın da Rusya‟nın hâkimiyetine girmesini kabul etmiĢtir. Türkmençay AntlaĢması sonuçları itibariyle bugün de güncelliğini korumaktadır. Yapılan bu antlaĢmayla, Azerbaycan Türkleri ikiye bölünmüĢ olup, bu problem halen devam etmektedir. Kendi kaderini tayin etmede hiçbir söz hakkı verilmeyen Azerbaycan Türkleri, Ġran ve Rusya‟nın hâkimiyet mücadelesi neticesinde imzalan bu antlaĢmayla ikiye bölünmüĢtür. Rusya ile Ġran arasında Azerbaycan coğrafyasında yapılan mücadelelerin ve antlaĢmanın sonucunda Ġran bölgedeki hâkimiyetini, siyasî ve ticarî etkinliğini kaybetmiĢ, böylece bölgede yaklaĢık 200 yıl sürecek Rusya hâkimiyeti baĢlamıĢtır.132

129Yakın Çevre Doktrini: 1993 yılı baĢlarında benimsenen bu doktrine göre Rus güvenliği Rusya

Federasyonunun sınırlarından değil eski Sovyetler Birliği sınırlarından baĢlamaktadır. Bu doktrine göre esas olarak eski Sovyet toprakları ekonomi ve güvenlik açısından yaĢamsal çıkar alanı ilan edilmiĢ,ve batıdan doğuya, Kuzey ve Güney Kafkasya ile Orta Asya‟yı içine alan geniĢ coğrafya, RF tarafından “Yakın Çevre” olarak belirlenmiĢtir.

130Fatih Özbay, „Nükleer Prizmasından Bakarak Rusya Ġran ĠliĢkilerinin Geleceği‟

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1772, eriĢim tarihi: 28.01.2013.

131Rusya‟nın Ortadoğu Politikası http://www.impr.org.tr/rusyanin-orta-dogu-politikasi/#.

UfDs8J1rN1v, eriĢim tarihi: 16.07.2013.

132Okan YeĢilot, „Türkmençay AntlaĢması ve Sonuçları‟ http://e-

1979 Ġslam Devrimi'nden sonra Ġran, ABD ile tüm iliĢkilerini kesmiĢ, anlaĢmaları feshetmiĢ ve Ġran'daki ABD üslerini kapatmıĢtır. SSCB‟deki komünist rejimi de kendisi için tehlikeli bulan ve uzak durmaya çalıĢan Ġran, zorunlu haller dıĢında iliĢkilerde yakınlaĢmamaya çalıĢmıĢtır. Fakat ABD kadar kötü olmadığı bir gerçektir. Hatta Ġran‟da ABD “Büyük ġeytan”, SSCB ise “Küçük ġeytan” diye anılmaya baĢlanması Ġran‟ın bu ülkelere karsı bakıĢ açısını yansıtmaktaydı. 1980'lere geldiğimizde SSCB-Ġran iliĢkileri hızla geliĢmeye baĢlamıĢtır. SSCB'nin dağılmasıyla yeni bir boyut kazanan Rusya-Ġran iliĢkileri, ABD baĢta olmak üzere Batılı güçleri rahatsız etmiĢtir. 1990'lı yıllarda Rusya, Ġran'a nükleer enerji konusunda destek olmuĢ, Ġran'ın da eski Sovyet coğrafyasında Rusya'nın üstünlüğünü kabul etmesiyle bu iliĢkiler adeta bir ittifak haline dönüĢmüĢtür.133

Boris Yeltsin döneminde, ĠliĢkilerin olumlu yönde geliĢmesiyle beraber Rusya ile Ġran Ağustos 1992‟de, Ġran‟da nükleer tesis kurmak ve nükleer enerjinin barıĢçıl kullanımına iliĢkin iki anlaĢma imzalamıĢlardır. Bu anlaĢmaların kapsamına; Ġran‟a nükleer tesis kurulması, nükleer yakıt sağlanması, araĢtırma reaktörleri tedarik edilmesi, kullanılmıĢ yakıtların yeniden iĢlenmesi, bilimsel ve medikal araĢtırmalar için gerekli olan maddelerin üretimi ve Ġranlı nükleer bilimcilerin Moskova Mühendislik ve Fizik enstitülerinde eğitilmesi gibi hususlar girmiĢtir.134

1991 yılından sonra Rusya-Ġran iliĢkileri yeni uluslararası koĢullara uygun bir Ģekilde geliĢmesi enerji boyutunu da ciddi bir iĢbirliği alanı olarak öne çıkarmıĢtır. Özellikle Putin'in iktidara geldiği 2000'li yılların baĢı ile beraber enerji alanında geniĢ iĢbirliği çabaları hız kazanmıĢtır. Gazprom ve Lukoil Rus enerji devlerini öne çıkaran bu anlayıĢın Dmitri Medvedev`in devlet baĢkanlığı döneminde de geniĢletilerek sürdürüldüğü gözlemlenmektedir. Özellikle Putin‟in ortaya attığı doğalgaz ihraç eden ülkeleri tek bir çatı altında toplama isteği enerji alanındaki görüĢmeleri hızlandırmıĢtır. Ġran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney de, ilk olarak

133Orçun Demir, „Rusya‟nın Ġran Politikası‟ http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=3704,

eriĢim tarihi: 03.02.2013.

134

dünyanın en zengin doğalgaz kaynaklarına sahip Rusya ve Ġran'ın kendi aralarında ittifak yapabileceğini ve iki ülkenin doğalgaz alanında gücünü birleĢtirerek Petrol Ġhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) benzeri bir örgüt kurabilecekleri fikrini ortaya atmıĢ ancak, bu tür bir örgüt çeĢitli sebeplerden dolayı kurulamamıĢtır.135 Bununla birlikte önümüzdeki on yıl içerisinde bir gaz OPEC‟i oluĢturma projesi gündemde kalacak ve muhtemelen Moskova‟nın enerji diplomasisinde psikolojik bir silah olarak hizmet edecek görünmektedir. Rusya için çok yaĢamsal bir öneme sahip gaz sektöründe, daha uzun vadede Moskova bu alanda gaz kartelinden daha büyük bir rol oynamak istemektedir. Doğal gaz piyasasında gelecekte büyük bir jeopolitik araca sahip olmanın baĢta Rusya ve Ġran için yaĢamsal bir öneme sahip olduğu belirtilebilir.136

Ġran Atom Enerjisi Kurumu BaĢkanı Rıza Amrollahi ile Rusya Federasyonu Atom Enerjisi Bakanı Viktor Mikhailov 8 Ocak 1995 tarihinde yarım kalan BuĢehr nükleer santralini tamamlamak konusunda bir protokol imzalamıĢlardır.137

Bu protokol kapsamında Ġran ile Rusya, BuĢehr‟deki nükleer enerji santralinin bir numaralı ünitesinin inĢa edilmesi, inĢa sırasında mümkün olduğu ölçüde Ġranlı personel kullanılması ve santral için gerekli olan yakıtın teslimatının piyasa fiyatları üzerinden yapılması hususlarında mutabakata varmıĢlarıdır. Bu protokolle Rusya ve Ġran, 30 ya da 50 MW‟lık bir hafif su reaktörü ile 2000 ton doğal uranyum teslimatı, yılda 10 ila 20 bilim insanının Rus akademik kurumlarında Ġran Atom Enerjisi Kurumu için eğitilmesi ve Ġran‟da uranyum zenginleĢtirmek için santrifüj tesisi kurulması için de mukaveleler imzalama konusunda anlaĢmaya varmıĢlardır. Bu protokol ileriki yıllarda geniĢletilmiĢtir. Yeni protokole göre Rusya, BuĢehr nükleer santralinin iki ünitesini de anahtar teslimi olarak inĢa edecek ayrıca Ġran‟a yakıt

135Rusya Doğal Gazda OPEC Benzeri Bir Kartel Kurmayı BaĢarabilecek Mi?

http://www.tasam.org/tr- TR/Icerik/541/rusya_dogalgazda_opec, eriĢim tarihi: 22.07.2013.

136Bir Doğalgaz OPEC‟inin OluĢması Mümkün mü? http://www.usakgundem.com/yorum/163/bir-

dogal-gaz-opec%E2%80%99inin-olusmasi-m%C3%BCmk%C3%BCn-m%C3%BC.html, eriĢim tarihi: 22.07.2013.

137„Protocol Of Negatiations Between Iran and Russia‟, Signed by V.N. Mikhailov and R. Amrollakhi,

1995, http://www.iranwatch.org/government/Russia/russia-iran-protocolofnegotiations.htm, eriĢim tarihi: 03.02.2013.

ihtiyacı için zenginleĢtirilmiĢ uranyum satacaktı. Böylece iki ülke arasındaki nükleer iĢbirliği stratejik ortaklık olarak değerlendirilebilecek bir nitelik kazanmıĢtır.138

Diğer taraftan 1997 yılında Gazprom, ABD‟nin karĢı çıkmasına rağmen Ġran ile Basra Körfezi‟nde gaz yatakları arama projelerini baĢlatmıĢtır. 20. yüzyılın sonunda Ġran ile Rusya arasındaki siyasi münasebetler de her iki tarafın çıkarlarını gözetmiĢtir. Ġran ile Yeltsin döneminde yükselen iĢbirliği Putin döneminde de devam etmiĢtir. Ġran‟ın Rusya‟nın toprak bütünlüğü ve yakın çevre hassasiyetlerine değer vermesi ve bunları dikkate alan politikalar izlemesi Rus tarafında bu iĢbirliğine olan hevesi artırmıĢtır.

Rusya, Ġran‟a sadece nükleer tesis ve teknolojisini geliĢtirmekte değil, Ġran‟ın barıĢçıl enerji üretme hakkına sahip olma gibi tezlerini uluslararası alanda ifade ederek de destek vermektedir. Bu desteğin, Rusya‟nın BM Güvenlik Konseyi‟nin daimi üyesi olduğu göz önüne alındığında ne ölçüde büyük olduğu ortadadır.139

Rusya ile stratejik ortaklık yakıĢtırması özellikle Ġran tarafından sık sık kullanılan bir gerekçedir. Yakın plandan bakıldığı zaman, iki ülkenin stratejik ortaklık konusuna yaklaĢımları da gerçekte birbirinden farklıdır. Tahran, Rusya ile iliĢkilerine öncelikle uluslararası politika prizmasından bakmakta ve daha sonra ikili iliĢkiler seviyesine indirgemektedir. Moskova ise, ikili iliĢkilere daha fazla ağırlık vermekte ama uluslararası planda Tahran‟ı kendisine ciddi bir ortak olarak görmemektedir. Moskova‟nın günümüzdeki faydacı yaklaĢımı, Tahran ile iĢbirliğinin diğer çıkarlarıyla ve uluslararası bütünleĢme süreciyle çatıĢmadığı sürece devam edeceğini ortaya koymaktadır. ĠĢte bu yüzdendir ki, nükleer program hakkında Moskova gerektiğinde Tahran‟a sert mesajlar göndermekte; Rusya ne zaman Ġran

138„Russian-Iranian Nuclear Cooperation‟ http://cns.miis.edu/archive/summit/irnuke.htm, eriĢim tarihi:

04.02.2012.

tarafından hoĢa gitmeyen bir tavır gösterse, stratejik ortaktan beklenilmeyecek kadar sert bir Ģekilde Tahran tarafından eleĢtirilere uğramaktadır.140

Yine Medvedev döneminde aynı Ģekilde, Ġran dosyasının UAEK‟den BM Güvenlik Konseyi‟ne gitmesi ve yaptırım kararlarının çıkması, Rusya tarafından BuĢehr nükleer santraline yakıt vermeyi ertelenmesi ve S–300 füzelerinin kaderinin belirsizliği Ġran‟ı ciddi bir hayal kırıklığına uğratmıĢtır. Ġran böylece, Rusya‟ya ne kadar güvenebileceğini ve Rusya‟nın kendisini ne kadar koruyabileceğini daha iyi anlamıĢtır. Nitekim bazı Ġran yetkilileri birçok defa “biz zaten Rusya‟ya güvenmiyorduk” mealinde açıklamalarda bulunmuĢlardır. Ġran‟ın nükleer çalıĢmaları bağlamında bir taraftan ABD‟nin Ġran‟a saldırmasından korkmakta, diğer taraftan da nükleer silaha sahip bir Ġran‟ı tehdit olarak algılamaktadır. Çünkü nükleer bir Ġran, Rusya‟nın Orta Asya, Kafkasya ve Hazar havzasındaki çıkarlarını etkileyebilir. Ayrıca Ġran-ABD iliĢkilerinin geleceğinin belirsizliği de bu tehdit algılamalarını daha karmaĢık hale getirebilir. Rusya‟nın Ġran politikası çok bileĢeni olan karmaĢık bir denklemdir. Rusya, Ġran‟ın nükleer silah ihtirasının farkındadır ve bunu engellemek gerektiğini düĢünmektedir. Diğer taraftan da Ġran‟ın nükleer çalıĢmalarında aslan payına sahip olmak istemektedir. Bu çerçevede Rusya, Ġran‟ın nükleer programı konusunda hep ikili bir tutum içinde olmuĢtur.141

Bugün gelinen noktada Rusya adeta Ġran ile Batı dünyasında arabulucu hâline gelmiĢ ve sorunun barıĢçıl yollarla çözülmesi konusunda çeĢitli çözüm öneride bulunmuĢtur. Bu önerilerinden biri, Ġran‟ın uranyum zenginleĢtirme iĢlemini Rus topraklarında yapması Ģeklindeydi. Ancak, Rusya‟nın bu planı iĢe yaramamıĢtır. Rusya‟nın bu yöndeki çabalarını 5+1 grubu (BM daimi üyeler + Almanya) çerçevesinde de sürdürmektedir.

140Fatih Özbay, „Nükleer Prizmasından Bakarak Rusya-Ġran ĠliĢkilerinin Geleceği‟

http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1772:nuekleer-priz- masndan-bakarak-rusya-ran-likilerinin-gelecei&catid=176:analizler-rusya, eriĢim tarihi: 25.02.2013.

141„Rusya-Ġran ĠliĢkilerinde Nükleer Çatlak‟, http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=4975&kat1=1,

Rusya‟nın bundan sonraki süreçte de Ġran‟ı desteklemeye ve onu çeĢitli ambargolardan korumaya devam edeceği söylenebilir. Bu destek, Rusya‟nın bölgeye yönelik amaç ve siyasetiyle açıklanabileceği gibi uluslararası dengeler ve ABD‟nin yayılmacılık siyasetine karĢı Rusya‟nın almaya çalıĢtığı tedbirlerle de izah edilebilir. Ġran‟a yapılan askerî müdahale, bölgenin tamamen ABD‟nin etkisi altına girdiği anlamına gelecek ve Rusya‟nın sadece Ortadoğu‟daki değil, Kafkasya‟daki konumuna da zarar verecek, Rusya‟nın dört bir taraftan çember altına alınma anlamına gelecektir.142