• Sonuç bulunamadı

5. ĠRAN‟IN NÜKLEER POLĠTĠKASINDA DIġ GÜÇLERĠN ROLÜ

5.1. Amerika BirleĢik Devletleri

Ġran-ABD iliĢkilerini sadece son dönemdeki nükleer kriz etrafında değerlendirmek eksik bir yaklaĢım olur. GeniĢ perspektiften bakıldığında iki ülke arasındaki iliĢkilerde çeyrek asırlık aralıklarla paradigmal dönüĢümler yaĢandığı gözlemlenebilir. 1953‟teki Musaddık Darbesi105

ve 1979 Ġran Ġslam Devrimi temel dönüm noktalarıdır106

Daha önceki bölümden hatırlanacağı gibi ABD geçmiĢte Ġran‟a nükleer teknoloji elde etmesi konusunda destek olmuĢ, hatta Ġran ABD‟nin teĢvikiyle nükleer santral yapımına baĢlamıĢtır. ABD‟nin Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası Ortadoğu‟ya yönelik izlediği politikanın temel amaçlarından birisi, bölgeye muhtemel bir Sovyet yayılmasını engellemek, ikincisi ise bölgede yeni kurulmuĢ olan Ġsrail devletinin güvenliğini garanti altına almaktı.107

ABD‟nin Körfez üzerindeki en önemli hedefi; kendi ülkesinin, dost ve müttefiklerinin petrole en kolay ve rahat Ģekilde ulaĢmasını sağlamaktır. Bu konuda devrimden önce görevlendirdiği ve bölgenin jandarma görevini üstlenen Ġran, bu konudaki görevini en iyi Ģekilde yerine getiriyordu. Daha 1960‟larda müttefiki olan Ġran‟ın gelecek 30 yıl içerisinde enerji rezervlerinin azalacağını ve nükleer teknolojiye geçmesi gerektiğini savunan ABD, devrim sonrasında iliĢkilerini kopardığı Ġran‟ın yeterli derecede enerji kaynakları olduğunu ve nükleer teknoloji için ısrar etmesinin altında mutlaka baĢka hesaplar yattığını, Ġran rejiminin nükleer

1051950 yılında demokratik yollardan seçilerek baĢbakan olan ve Ġran petrollerini millileĢtiren

Musaddık iktidarının 1953 yılında Amerikan ve Ġngiliz destekli bir darbeyle alaĢağı edilmesi olayıdır.

106Talha Köse, „Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti‟ http://arsiv.setav.org/ups/dosya/

24693.pdf, eriĢim tarihi: 02.12.2012.

silah üretme peĢinde olduğunu iddia etmiĢtir.108

Fakat ilerleyen dönemlerde ortaya çıkan ve ABD‟nin tahmininden daha fazla sorun olan Ġran Ġslam Devrimi, ABD‟nin tüm bölgesel politikalarının değiĢtirilmesine neden olmuĢtur.109

ġubat 1979‟da Ġran Ġslam Devriminin ardından 4 Kasım 1979 „da devrim yanlısı öğrenci grubunun Tahran‟daki Amerikan Büyükelçiliğini ele geçirmesi ve 52 Amerikalı çalıĢanı 444 gün boyunca rehin tutması Ġran ile ABD‟yi savaĢın eĢiğine getirmiĢtir. Dünya kamuoyunu uzun süre meĢgul eden bu kriz, Ġran-Irak SavaĢı‟nın baĢlaması ile beraber, Ġran‟ın katı tutumundaki değiĢimler doğrultusunda çözüm aĢamasına doğru ilerlemiĢtir. Bu olay, Cezayir‟in baĢlattığı arabuluculuk faaliyeti ile sonuca ulaĢmıĢtır. ABD, Amerikan bankalarındaki dondurulmuĢ olan Ġran‟a ait varlıkları serbest bırakmayı kabul edince, rehin tutulan ABD vatandaĢları, Ronald Reagan‟ın ABD BaĢkanı olarak göreve baĢlamasından dakikalar sonra serbest bırakılmıĢtır. Rehine krizi Ġran ABD iliĢkilerinin kırılma noktası olmuĢ, ABD uluslararası alanda Ġran‟ın izolasyonu için elinden geleni yapmaya baĢlamıĢtır.110

1980 yılına gelindiğinde ise, Ġran ve Irak‟a yönelik “Çifte Çevreleme Politikasını (Dual Containment Policy) devreye sokmuĢ ve Ġran kendini sekiz yıl süren ve ABD‟nin Irak‟ı desteklediği Ġran-Irak SavaĢı‟nın içinde bulmuĢtur. Soğuk SavaĢ döneminde ABD‟nin Orta Doğu politikası SSCB ile yaĢanan güç dengesi ve bir tarafın kazancının diğer tarafın tam kaybı anlamına gelen zero-sum game anlayıĢı etrafında ĢekillenmiĢtir. ABD, SSCB‟nin dağılmasıyla Orta Doğu‟da stratejik pozisyonunu yeniden tanımlamıĢtır.111

Ġran, özellikle reformcu CumhurbaĢkanı Muhammet Hatemi döneminde Batıyla diyalogun kapılarını aralamıĢ ve aynı dönemde Ġran‟ın Avrupalı devletlerle iliĢkileri bir normalleĢme sürecine girmiĢtir. Ancak Ġran-ABD iliĢkilerinde benzer geliĢmeler yaĢandığını söyleyemeyiz.

108Ekinci, „Nükleer Programın Tarihsel Arka Planı‟ http://www.usakgundem.com/ders-notu/10, eriĢim

tarihi: 02.12.2012.

109Atasoy, a.g.e. s.115

110Sarp Ergüven, „Uluslararası Hukukta Diplomatik Ayrıcalıklar‟ Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2008.

111Güner Özkan, „ABD-Ġran Arasında Nükleer Güç ve Güvenlik Sorunu‟ http://www.setav.org

Hatemi‟nin yapıcı giriĢimlerine rağmen Ġran, kendini ABD‟nin “Ģer ekseni”112

ve “haydut devletler” listesinde bulmuĢtur.113

Ġran‟ın dıĢ politikasında 1997‟de CumhurbaĢkanı seçilen Hatemi döneminde baĢlayan yumuĢama, Hatemi‟nin Ocak 1998‟de yaptığı bir röportajda114

Rehineler krizi nedeniyle Amerikan halkından özür dileyerek Batı ile uyum ve uzlaĢmacı bir sürece girmek istediklerini göstermeye çalıĢmasına rağmen pek etkili olamamıĢtır. 115

Bill Clinton dönemine gelindiğinde ise baĢlardaki yumuĢamanın yerini tekrar sertleĢmeye bıraktığı görülmektedir. Clinton yönetimi tarafından açıklanan Ġran‟ın nükleer enerji programına karĢı oldukları olgusu beraberinde bir dizi yaptırımı da getirmiĢtir.116

1979 yılından 2000‟li yılların baĢına kadar çalkantılı bir dönem geçiren ikili iliĢkiler, 11 Eylül terör saldırıları ile birlikte yeni bir boyut kazanmıĢtır. 11 Eylül sonrası dönemin ürettiği retorik ve eylemler öncelikli olarak Ġran iç politikasını etkilemiĢtir. Ġran‟da 1997 yılında baĢlayan yenilikçi Hatemi dönemi her ne kadar rejimin radikal gündemini yumuĢatacağının sinyallerini verse ve bu dönem Avrupa Birliği gibi aktörlerin Ġran ile olan iliĢkilerini geliĢtirse de, Ġran‟ın ılımlı politikaları ABD ile olan iliĢkilerini umduğu düzeye getirememiĢtir. Üstelik 11 Eylül saldırılarından sonra Ġran, ABD iĢgali tehlikesiyle yüz yüze gelmiĢ, ılımlı politikalarının dıĢ politikada meĢruiyet üretmediği görülmüĢtür.117

Amerika, 11 Eylül saldırılarından sonra dünya ülkelerini tehlikeli ve dost ülkeler olmak üzere iki

112ġer Ekseni terimi ilk olarak Ġran, Irak ve Kuzey Koreyi atıfta bulunularak BaĢkan G. Bush‟un 29

Ocak 2002 deki konuĢmasında kullanılmıĢtır. „What is Axis of Evil‟ http://www.wisegeek.com/what- is-the-axis-of-evil.htm#did-you-know eriĢim tarihi: 01.01.2013.

113Köse, „Ġran Nükleer Programı ve Ortadoğu Siyaseti‟ http://arsiv.setav.org/ups/dosya/24693.pdf,

eriĢim tarihi: 01.01.2013.

114 http://edition.cnn.com/WORLD/9801/07/iran/interview.html Transcript of interview with Iranian

President Mohammad Khatami, eriĢim tarihi :01.01.2013.

115Mesut hakkı ÇaĢın, „Ġran‟ın Ġki Deniz Jeopolitiğine Dayalı Stratejik DeğiĢim ArayıĢları‟, Avrasya

Dosyası s.300.

116 „Timeline of Iran‟s Nuclear Activities‟ http://iranprimer.usip.org/resource/timeline-irans-nuclear-

activities, eriĢim tarihi: 05.01.2013.

117Burak Bilgehan Özpek, „En Uzun On Yıl‟ http://orsam.org.tr/tr/trUploads/Yazilar/Dosyalar

kategoride değerlendirmeye baĢlamıĢ ve 2002 Eylül‟ünde ilan ettiği “Yeni Güvenlik Strateji Belgesi” ile, Amerika‟nın kendisini tehdit altında hissettiği her durumda saldırıya geçme hakkı olduğunu savunarak pozisyonunu ortaya koymuĢtur. ĠĢte bu çerçevede ABD‟nin 22 yıldır Ġran ile süren sürtüĢmesi ve diplomatik kopukluğu 11 Eylül ile birlikte oluĢan yeni olgularla ve Ġran‟da Ahmedinejad hükümetinin sert ile farklı bir boyut kazanmıĢ, Ġsrail‟de Ariel Sharon‟un iktidara gelmesi ve ABD-Ġsrail politikalarının birbiriyle örtüĢmesi de ABD-Ġran iliĢkilerini olumsuz etkilemiĢtir. 1979 devrimiyle birlikte Ġran‟ın ABD ve Orta Doğu ülkelerinde yarattığı endiĢe ve korku, ABD‟nin, Ġran‟ın kitle imha silahları ürettiği ve uluslararası terörizme destek sağladığı Ģeklindeki iddiası sonucu „ġer Ekseni‟ içinde değerlendirmesi ve 11 Eylül sonrasında gündeme gelen Bush Doktrini118

çerçevesinde Ġran‟ın hedef haline gelmesiyle yeni bir aĢama kaydetmiĢ ve ABD tarafından küresel terörizmle mücadele gerekçesiyle Irak ve Afganistan‟ın iĢgal edilmesi ve ABD‟nin Orta Asya ülkeleri ile olan yakın iliĢkileri, Ġran‟da etrafının kuĢatılmıĢ olduğu korkusunu yaratmıĢtır.119

DeğiĢim vaatleri ile iktidara gelen Barack Obama hükümetinin göreve geldiği 2009 yılı itibariyle ise, ABD‟nin diyaloğa çok daha açık olduğunun sinyalini vererek, anlamlı müzakereler üretmeyi umuyordu.120

Her Ģeyden evvel Obama Ġran‟ın barıĢçıl amaçlı nükleer enerji elde etme ve kullanmaya hakkı olduğunu çok net bir dille ifade etti.121

Yaptığı açıklamada tam üç kere Ġran‟ın barıĢçıl amaçlarla nükleer enerji elde edebileceğinin altını çizen Obama,

118Bush Doktrini: 2002 Eylül‟ünde ABD‟nin çıkardığı Güvenlik Strateji belgesine göre ABD, terörle

etkin mücadele etme gayesiyle ülkesine terör eylemi yapmasından Ģüphelendiği herhangi bir yere veya ülkeye kendisinde saldırma hakkını saklı tutmaktadır. Bu belge ile birlikte „Önleyici VuruĢ‟ kavramının da literatüre girdiği görülmektedir.”The National Security Stategy of the United States of America”, The White House, Eylül 2002, http://www.whitehouse.gov/nsc/nss.pdf, eriĢim tarihi: 07.01.2013.

119Ersin Çelikkanat, 11 Eylül Sonrası ABD-Ġran ĠlĢkileri http://arastirmax.com/bilimsel_yayin

/262/1/6/123-152_11-eyl%C3%BCl-sonrasi-abd-iran-ili%C5%9Fkileri-siyasi-boyutta-t%C3% BCrkiye%E2%80%99ye, eriĢim tarihi: 08.01.2013.

120Aaron-Bleek-Stein, Philipp „Ağır Sularda Ġran‟ın Nükleer Programı‟ http://www.crisisgroup.org

/~/media/Files/Middle%20East%20North%20Africa/Iran%20Gulf/Iran/116-in-heavy-waters-irans- nuclear-program-the-risk-of-war-and-lessons-from-turkey-turkish, eriĢim tarihi: 09.01.2013.

121„Iran Has a Right to Nuclear Power‟ http://www.youtube.com/watch?v=8xnibFpHfvc, eriĢim

aslında Bush döneminin klasik çizgisinin terk edildiğini de ima etmiĢtir. Ġran‟a karĢı uluslararası toplumu, etkin önlemler almaya çağıran Bush‟un aksine Obama Ġran‟ın da aktif bir aktör olarak yer alacağı bir süreci baĢlatmayı tercih etti. Bu süreçte en azından diğer aktörler ile eĢite yakın bir oyuncu rolü üstlenecek olan bir Ġran isteyen Obama bu ülkenin nükleer enerji elde etme hakkını ilk kez bu kadar net ve açık bir Ģekilde kabul etmiĢ oldu.122

Obama‟nın Ġran‟ın nükleer programı ile ilgili sorunların giderilmesi için müzakere ve diyalog yöntemine öncelik verme politikası çerçevesinde yapılan Cenevre ve Viyana görüĢmeleri sorunun müzakereler yoluyla çözülmesi umutlarını arttırmıĢ ancak bu umutlu bekleyiĢ fazla sürmemiĢtir.123

Obama hükümeti dıĢ politikada çok taraflılık ilkesi içinde kalmaya özen gösteriyor ve askeri çözümlerin en son gündeme getirilmesi gerektiğini vurguluyordu. Ġran konusunda da Obama hükümeti tüm siyasal sermayesini diplomatik kanalların sonuna dek kullanımına ve özellikle de çok taraflı ekonomik yaptırımların baĢarılı olacağı olasılığına yatırdı. Gerçekten de Bush dönemiyle karĢılaĢtırıldığında Obama hükümetinin Ġran‟a yönelik ekonomik yaptırımları çok daha geniĢ kapsamlı ve etkili oldu. 2010 yılında çıkarılan “Kapsamlı Ġran Yaptırımları, Yükümlülük ve Tasfiye” baĢlıklı yasayla Ġran‟a uygulanmakta olan ekonomik yaptırımların kapsamı ve derinliği arttırılmıĢtır. Aynı zamanda yine Obama hükümetinin yoğun çabaları sonunda BirleĢmiĢ Milletler ‟in 9 Haziran 2010 tarihinde aldığı 1929 sayılı karar ile Ġran‟a uygulanan çok taraflı ekonomik yaptırımlar sıkılaĢtırıldı ve baĢta Ġran bankalarının uluslararası alanda izole edilmesi olmak üzere pek çok yeni tedbir getirildi. Obama hükümetinin bu alandaki belki de en büyük kazanımı yıllardır ABD‟nin Ġran politikalarını eleĢtiren ve ekonomik yaptırımlara tam anlamıyla destek vermeyen Avrupa Birliği‟ni Ġran‟a karĢı daha sert bir tavır takınmaya ikna etmiĢ olmasıydı.124

122Cenap Çakmak, „ABD, Ġran ve Nükleer Pazarlık‟ http://www.bilgesam.org/tr/index.php?

option=com_content&view=article&id=1357:abd-ran-ve-nuekleer-pazarlk&catid=168:ortadogu- analizler, eriĢim tarihi: 10.01.2013.

123Bayram Sinkaya, „Ġran‟ın Nükleer Programı‟ http://www.orsam.org.tr/tr/trUploads/ Yazilar/

Dosyalar/2009129_bayram.tr.pdf, eriĢim tarihi: 11.01.2013.

124Tolga Demiryol, „Ġran Nükleer Krizi Bağlamında Ġsrail-ABD ĠliĢkileri‟ http://www.orsam.org.tr/

Bu sırada, dönemin UAEA BaĢkanı Muhammed El Baradey‟in katıldığı bir televizyon programında, Ġran‟ın elindeki az zenginleĢtirilmiĢ uranyumun Ġran‟a nükleer yakıt teslim edilene kadar her iki tarafın da güvendiği bir ülke olan Türkiye‟de depolanmasını önermesi ve ardından BM Güvenlik Konseyi‟nin geçici üyelerinden birisi olan Brezilya‟nın CumhurbaĢkanı Lula da Silva‟nın da, Washington Zirvesi sırasında BaĢbakan Erdoğan ile görüĢerek Ġran‟ın nükleer programı meselesinde barıĢçı bir çözüm oluĢturma, gerekirse arabuluculuk yapma konusunda Türkiye ile görüĢ birliğine varmıĢtır. Silva ve Erdoğan sorunun müzakere yoluyla çözümü için yeni bir öneri hazırlamıĢ ve bu geliĢmeden Obama‟yı da haberdar etmiĢtir. Ġstenen destek, Obama‟nın 20 Nisan tarihli mektubuyla gelmiĢtir. Obama, “Brezilya‟dan Ġran‟ı uranyumunu Türkiye‟nin himayesine vermesi için etki altına almasını” istemiĢtir. Benzer içeriğe sahip baĢka bir mektupta Erdoğan‟a gönderilmiĢtir. Yapılan çok taraflı görüĢmeler neticesinde Silva, Ahmedinecad ve Erdoğan‟ın nezaretinde üç ülkenin dıĢiĢleri bakanlarınca uranyum takası mutabakatına iliĢkin Tahran Bildirisi imzalanmıĢtır. Bu aĢamadan sonra tüm gözler Obama‟nın göstereceği tavra çevrilmiĢtir. Ancak Obama hükümeti anlaĢmanın Ġran‟ın uranyum zenginleĢtirme faaliyetlerinin durdurmadığına dikkat çekmiĢ ve Ġran‟ın uranyumunu çıkarmasına kadar kesin anlaĢma için müzakerelerin aylarca sürebileceğini söylemiĢtir. Tahran Bildirisi‟ni yetersiz bulan Obama hükümeti Güvenlik Konseyi üyelerini ikna etmiĢ ve 9 Haziran 2010‟da Ġran‟a karĢı 1929 sayılı yeni bir yaptırım kararı alınmasını sağlamıĢtır. Sonuç olarak diğer ABD baĢkanlarına göre daha ılımlı bir Ġran politikası olduğu düĢünülen Obama‟nın da, Uranyum takasında Ġran‟ın attığı tüm somut adımlara rağmen bilindik yaklaĢımı sergilediği görülmektedir.125

125 „Ġran Nükleer Programı KarĢısında Türkiye‟nin Tutumu ve Uranyum Takası Mutabakatı‟