• Sonuç bulunamadı

2.1 Orta Çağ Hıristiyan Dünyasında Loncalar

2.1.1 Roma İmparatorluğunun Yıkılışı

Roma İmparatorluğunun loncalar dâhil tüm kurumlarının değişimine yol açacak iklimsel, politik ve ekonomik sorunlarla boğuşmaya başlamıştır. Bizans loncalarını incelemeye başlamadan önce söz konusu gelişmelere şu şekildedir inceleyebiliriz; üçüncü asırda yapısal olarak değişmesine yol açan ciddi problemlerle boğuşmaya başlamıştı. Sasaniler ile yapılan savaşlar sonucu ipek yolu ticaretinin yavaşlaması bu değişimin tetikleyici unsurlarından biriydi. Partların yerine üçüncü asırda kurulan Sasani devleti kurulur kurulmaz, ipek yolu ticaretini ele geçirmek adına Roma ile savaşa girmiştir. Savaşla geçen bir asır İpek yolu ticaretini neredeyse durma noktasına getirmiştir. Bunun da imparatorluğa etkisi yıkıcı olmuştur. Ekonomik dengeleri alt üst olan Roma maiyetindeki ücretli çalışanlar ve paralı askerlerin maaşlarını ödeyebilmek adına sürekli olarak tağşiş yapma yoluna gitmiştir. Miladi 64 yılında Roma gümüş parası olan denarius içindeki gümüş miktarı %90’ının üzerinde iken, imparatorluğun ikiye dağılmadan önceki yıllarından olan miladi 265 yılında denarius içinde yalnız %0,5 gümüş kalmıştı. Bunun sonucunda ise imparatorlukta fiyatlar %1000 artmıştır. Değersiz para, hiper-enflasyon, paranın değerinin kalmaması ekonomiyi felç etmişti. Bütçe açığını kapatmak için devlet halk üzerindeki vergi yükünü giderek artırmaktaydı. 249 ile 269 yılları boyunca süren Cyprian (Kıbrıs) vebası, İskenderiye gibi büyük şehirlerin nüfusunun %62 azalmasına yol açmıştır. 235 yılında Roma askeri birlikleri Cermenlere yenilmiş ve kavimler göçünün ilk ayağı başlamıştır. Dahası

ikinci asırdan beri devam eden iç karışıklıklar ve ayaklanmalar artık bastırılamaz hale gelmiştir. (Tezcan, 2014: 107-108; Harper, 2017: 140-141; Desjardins, 2016; Moss, 1935: 2-4).

İmparatorluğun gidişatını düzeltmek adına 284-305 yılları arasında Kral Diocletian tarafından reformlar yapılmıştır. Bu reformlardan ilki para birimini değiştirip Roma paralarını yeniden değerli hale getirmekti. İkincisi ise önü alınamayan fiyat artışlarını durdurmak adına keskin narh sistemi kurmak olmuştur. Öyle ki 1200 kalem malın fiyatı belirlenmiştir. Savaşlar, vebadan dolayı nüfus kaybı ve dolayısıyla ipek yolu ticaretindeki daralma devletin mali yükünü artırmıştı. Bütçe açığını ek vergiler ile kapatmaya çalışan Roma’nın bu sistemi ise insanları devletin kölesi haline getirmişti. Yapılan reformlar Roma’nın ekonomisini istikrarlı hale getirdiyse de Doğu ve Batı Roma olarak ülkenin ikiye bölünmesini engelleyememişti(Harper, 2017: 164- 165; Pirenne,2014: 12).

Kral Konstantin Hıristiyanlığı ülkenin resmi dini hale getirmiş ve kendi adını taşıyan bir şehir oluşturmuştur. Bu dönem loncalar açısından ritüellerde pagan unsurların kaldırılıp yerine Hıristiyan unsurların getirilmesi açısından önem taşımaktadır. Konstantin şehirlerdeki collegia centonarii ve fabri kurumları üzerinde düzenlemelerde bulunmuştur. Roma loncaların üstlendikleri vergi toplama gibi mali ve itfaiyecilik gibi beledi sorumlulukları Doğu Roma döneminde de devam etmiştir. Fakat Batı Roma’da loncaların beledi ve mali sorumluluklarının devam ettiği konusunda bilgi bulunmamaktadır. Fakat bu dönemden sonra loncalar üzerinde tam bir denetim kurulduğu ve loncalara katılımın mecburi olduğu Theodosius kanunlarında geçmektedir (Liu, 2010: 279-291; Carlson, 2018: 25-26).

Roma’nın birliğini sağlama çabası altıncı yüzyılda Kral Justinyanus zamanında başarı kazanmış ve eski imparatorluğun toprakları yeniden ele geçirilmiştir. Fakat Avrupa’nın ve Roma’nın kaderini değiştirecek olaylar altıncı yüzyılın ikinci yarısında yaşanan olağandışı iklim olaylarından sonra kendini göstermiştir. Yağmur rejiminin değişmesi sonucu ölü deniz civarında oluşan çölleşme, volkan patlamaları yüzünden tüm dünyadaki iklim değişimleri; 551 yılındaki büyük depremler dönemin olağandışı iklim olaylarındandır. 535 - 536 yılları arasında artan volkanik aktivitelerinde etkisiyle

18 ay boyunca güneşin ısı ve ışığı günde yalnız birkaç saat boyunca yalnız zayıf bir ışık gibi gelmesi, üstüne üstlük solar radyasyon artışı tüm gezegenin iklim yapısı kontrolden çıkarmıştır. İklim kaosu açlık, kıtlık, salgın hastalıklara ve kitlesel göçlere yol açmıştır. Özellikle bitkilerin çürümesi, yetersiz beslenme ve d vitamini eksikliği Justinyanus vebasının etkisini yıkıcı hale getirmiştir. Şöyle ki; yedinci asrın başında Justinyanus vebası sonucunda Akdeniz nüfusunun %60’a yakının hayatını kaybetmiştir. İstanbul’un üçte biri ile yarısı kadarı; imparatorluğun tamamında ise tüm nüfusun üçte biri veba ve salgın hastalıklar sonucu hayatını kaybetmiştir. Bu durum Roma ordusunun yok olmasına ve Batı Roma’nın yok olmasına yol açmıştır. Vebanın etkisi o kadar büyük olmuştur ki, Cantor (2015) vebanın Orta Çağ’a etkisinin nötron bombası patlatılması kadar büyük olduğunu ve bu kadar büyük bir yıkımın on dördüncü yüzyıla kadar görülmediğini anlatmıştır. Dönemin olağandışı hava şartlarının dünyanın birçok yerinde farklı etkisi olmuştur. Otlakların kurumaya başlamasından dolayı 536’dan sonra Orta Asya’da yeni bir göç hareketinin başlaması bunlardan bir tanesi olarak görülmektedir(Harper, 2017: 177-181; Fulbright; 2010; Smith, 1996; McCormick, 2012; Helama ve diğerleri, 2018; Cantor, 2015: 25).

536 ile 660 yılları arasında küçük buzul çağı olarak geçen soğuma periyoduna bağlı iklim değişikliklerinin etkilerinin volkanik patlamalara, salgın hastalıklara yol açtığının bu değişimlerin de kavimler göçünden, Doğu Roma imparatorluğunun dönüşümüne, Sasani imparatorluğunun çöküşünden, Slav dili konuşan kavimlerin yayılmasına, Çin’deki politik ayaklanmalardan İslam’ın hızla yayılmasına kadar çok farklı ve geniş çaplı olayların altında yatan sebeplerden biri olduğu iddiasında bulunan çalışmalar bulunmaktadır (Helama ve diğerleri, 2018; McCormick, 2012; Fulbright, 2010; Keys, 2000; Büntgen ve diğerleri, 2016).

Roma İmparatorluğu'nun mali sisteminin ve ordusunun da çökmesine yol açan diğer etkenler ise yaklaşık 150 yıl Cermenler ile sürdürdükleri savaştı. Bu savaş ile Roma, mali kaynaklarını ve ordusunu tüketme pahasına, Cermenleri Ren'in ve Tuna'nın gerisine püskürtmüştür. Tüm çabalara rağmen beşinci yüzyılın başında tüm Batı Roma işgal edilmiştir. Vandallar Afrika'yı; Ostrogotlar ise İtalya’yı işgal edip buralara yerleşmişlerdir (Pirenne, 2009: 13-14).