• Sonuç bulunamadı

Bireylerin bulundukları her statü için sergiledikleri davranışlar mevcuttur. Her statü için birey tarafından sergilenen davranışlara rol denir. Statünün dinamik olan tarafının temsilcisi rol olarak tanımlanmıştır (Güney, 2012a:177). Bireyler statü ve rollerine uygun olan davranışları ne oranda sergilerse, birbirleri ile iletişimleri o kadar iyi olur.

4.1. Rol Kavramı ve Tanımı

Belirli durumlar karşısında bireyden beklenen yükümlülükler rol olarak tanımlanmaktadır. Bireyler yaşamları süresince sahip oldukları her statüye göre rol yüklenirler. Örnek olarak aile hayatı içerisinde çocuk, eş, anne vb. rolleri yüklenen bireyler aynı zamanda çalışma yaşantısı içerisinde müdür, işçi, memur gibi rollerden birine sahip olabilir (Palomino ve Frezatti, 2016:166). Kısacası, örgüt içerisinde yeralan bireylerin birden fazla rolleri bulunabilir.

Rol kavramını ilk olarak literatürde kullanan bilim adamı Linton, “The Study Man” isimli eserinde rol kavramı ile statü arasındaki ilişki üzerinde durmuş ve statünün aktif olan tarafı olarak rolü göstermiştir. Linton, rolü bireyin statüsünün ortaya çıkardığı görev ve hakların kullanılmasının toplamı olarak tanımlamıştır (Kılınç, 1991:20). Her statünün bireyden beklediği roller farklıdır.

Sahip olunan statü rolden farklıdır. Statü, bireyin belirlenmiş bir zaman dilimi içerisinde bulunduğu konumudur. Rol ve statü birbirinden farklı olmasına rağmen birbiri ile ayrılamayacak kavramlardır. Bireyden beklenen davranışlar, üstlenmiş olduğu roller ve bulunduğu statüsünün birleşmesi sonucunda belirlenir (Kızılçelik, 1992:71). Bu nedenle bireyin sergilemesi gereken tutum ve davranışlar değerlendirilirken, sahip olduğu roller ve statüsü bir bütün halinde ele alınmalıdır. Rol kavramının anlaşılabilmesi için Toraman bilinmesi gereken iki paradigmadan bahsetmiştir. Bunlar, Sosyal-Psikolojik ve Yapısalcı-İşlevselci Paradigmalardır. Toraman’a göre toplum tarafından belirlenmeyen, bireyin bilinçli olarak kendi isteği

82

ile yaptığı davranışları Sosyal Psikolojik Paradigmaya göre “rol” olarak tanımlanır. Yapısalcı-İşlevselci Paradigmaya göre ise rol, Sosyal Psikolojik Paradigmanın aksine toplumun belirlediği davranışlardır (Toraman, 2009:4). Burada bir taraf rollerini kendi belirler, diğer tarafın ise rollerini toplum belirler.

Rol kavramı ile ilgili yapılmış pek çok tanımlar vardır. Bunlar; “bireyin görevlerini gerçekleştirirken ondan beklenen davranışlar bütünü”, “bireyin kazanmış olduğu statüsüne bağlı gelişen, sergilemesi gereken davranışları”, “bireyin sahip olduğu sosyal konumu gereği yaptığı davranış şekillerinin hepsi” gibi tanımlardır (Çarıkçı, 2001:11). Rol üzerine yapılan tanımlardan da anlaşılabileceği gibi, bireyin rolünü meydana getiren üç öğe vardır. Bu öğeler, çevrenin bireyden beklentileri, bireyin algıladıkları ve bireyin sergilediği davranışlardır. Çevrenin bireyden beklentilerini, bireyin gerçekleştirmesi gereken role göre çevrenin bireyden istekleri ve hatta bireye uyguladıkları baskılar olarak açıklayabiliriz. Bireyin algılarını ise, bireyin kendisinin üstlendiği rolü tanımlaması olarak açıklayabiliriz. Üçüncü ve son öğe olan bireyin davranışlarını ise, kişinin çevre istekleri ile kendi deneyimlerinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan davranış şekilleri olarak belirtebiliriz.

4.2. Rol Çeşitleri

Literatürde farklı şekillerde tanımlanan rol çeşitleri hakkında, özellikle iki sınıflamadan söz edilmektedir. Bunlardan birincisi, Linton tarafından yapılmış olan iki gruplu sınıflamadır. Bu gruplar, bireye toplum tarafından verilen statü ve roller ile bireyin kendisinin sahip olduğu statü ve rolleridir (Erkenekli, 2001:47). Diğer sınıflama ise Banton tarafından yapılmıştır. Bu sınıflamaya göre, bireylerin sergiledikleri rolleri, üç grupta ele alabiliriz. Bu rol çeşitleri şunlardır (Dökmen, 1996:120; Güney, 2012a:178; Erkenekli, 2001:48):

4.2.1. Temel Roller

Bireyin temel olarak yerine getirmesi gereken rolleridir. Bu rollere bireylerin yaş ve cinsiyetlerine bağlı yerine getirmeleri gereken rollerde diyebiliriz. Örnek olarak; kadınların cinsiyetinden kaynaklı annelik rolünü verebiliriz. Fakat toplumsal hayatın davranış düzlemleri dahilin de, kadınların ve yaşlıların gerçekleştiremeyeceği roller mevcuttur. Diğer bir ifade ile kadınların cinsiyetlerine, yaşlı bireylerin ise yaşlarına bağlı yapamayacakları rolleri vardır.

83 4.2.2. Genel Roller

İkincisi bireyin toplumdan kazandığı genel rollerdir. Bu grupta yer alan rolleri sonuçları itibari ile hem toplumu hem grupları etkileyen roller olarak tanımlayabiliriz. Örnek olarak bireyin mesleki rollerini söyleyebiliriz.

4.2.3. Bağımsız Roller

Üçüncü grubu oluşturan roller ise, bireyin kendine bağlı olarak ortaya çıkan bağımsız rolleridir. Bu rollerin diğer rollerle bir bağlantısı mevcut değildir. Bu grup rollerin gerçekleştirilmesi tamamen kişinin kendine bağlıdır, zorunlu değildir ve sonuçları sadece bireyi etkiler. Bireyin isteğiyle bir kulübe üye olarak kazandığı üyelik rolünü bu grup rollere örnek gösterebiliriz.

Toplumsal gelişmeler ve gelişen teknolojiye bağlı olarak belirtilen bu rollerin birbirlerine göre durumları farklılaşabilmektedir. Bir bireyin yerine getirdiği tüm roller arasında bağımsız olarak ifade edilen rollerin önemi yaşanan gelişmelere paralel yükselme gösterecektir.

Kurumsal boyutta gelişen rol çeşitleri, doğabilecek rol çatışmalarına neden olabileceği için çok önemlidir. Özellikle birinci grup roller ile ikinci grup rollerin arasında yaşanabilecek çatışmalar, hem sosyal psikolojiyi hem de örgütsel davranışı ilgilendirdiği için sıklıkla araştırılan bir konu olmuştur.

4.3. Rol Çatışması

Çatışma durumu çok farklı ortamlarda ve derecelerde meydana gelebildiği için çatışmanın tek bir tanımını yapmak güçtür. Çatışma en genel tanımıyla iki veya daha fazla kişinin veya grubun; amaçları, hedefleri ve isteklerinin birbirine uyumlu olmaması durumu olarak ifade edilir. Çatışmaların zemininde uyumsuzluk, terslik ve anlaşamama durumu mevcuttur. Taraflar istekleri ve amaçları doğrultusunda birbirlerine baskı uygularlar (Öztürk, 2003:292). Uygulanan baskıların sonucunda tarafların birbirlerini zorlaması ile çatışma durumu ortaya çıkmaktadır.

Bir toplumun yapısının basit veya karmaşık olma durumuna göre, bireyin gerçekleştireceği rollerin sayısı değişmektedir. Basit olan toplumsal yapılar içerisinde bireylerin yerine getirecekleri rollerin sayısı düşük olmasına karşılık, karmaşık toplumsal yapılar içerisinde bireyler daha fazla rol üstlenmek durumunda kalmaktadırlar. Bireyin rol sayısının arttığı karmaşık toplumlarda roller arasında uyumsuzluk durumunun gelişmesi ve buna bağlı rol çatışmasının yaşanması kuvvetli

84

ihtimaldir. Ayrıca toplumsal gelişmelere bağlı bireylerin yer ettikleri sosyal mevkilerinin sayısı da artmaktadır. Örnek vermek gerekirse; bir bilim adamının, farklı kulüplerin üyesi olması, anne veya baba olması gibi rollere daha birçoğu eklenebilir (Güney, 2012a:179). Bazen bireyler üstlendikleri bu rolleri arasında bir uyum sağlayamadıklarında rol çatışması yaşayabilirler.

Bazı çalışmalarda rol çatışması sadece kişilerin görevleri ile bağdaştırılmıştır ve kişinin üstlendiği rolleri içerisinde birinin baskın durum sergileyerek öne çıkması sonucu gelişen durum olarak tanımlanmıştır. Fakat bazı çalışmalarda ise rol çatışması, üstlenilen rol sayısı ile sınırlandırılmamıştır. Burada rol sayısının yanında bireyin görevi, hedefleri, istekleri gibi faktörlerde değerlendirmeye alınmıştır (Erdoğan, 1997:88-89). Kısaca, tek faktör üzerinde durulmamıştır.

Birçok yapılmış olan rol çatışması tanımlarının içerisinde en çok kabul göreni, aynı zamanda, birden çok rolü gerçekleştirmek zorunda kalan bireyin, rollerinden birine diğer rollerine ayırdığından fazla zaman ayırması ve onu daha çok benimsemesi sonucu ortaya çıkan durum ile ilgilidir. Rol çatışması sadece bireyin üstlenmiş olduğu birden çok rol nedeniyle oluşmaz. Bireyin yerine getirmesi gereken rol ile kişilik özelliklerinin uyuşmaması halinde de ortaya çıkabilir (Gümüştekin ve Öztemiz, 2005:273). Bu durum, yapılan çalışmalarda gözardı edilmemesi gereken bir konudur.

Bireyler rol çatışması yaşamamaları için kendilerinden beklenen ve statülerinin gerektirdiği rolleri iyi tahlil etmeliler ve bu durumlara uygun davranmalıdırlar.

85

5. İŞ-AİLE ROL ÇATIŞMASI KAVRAMI, TANIMI, ÖNEMİ, BOYUTLARI,