• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL VE KURAMSAL YAKLAġIM

2.1.2 Rekabet ve Kümelenme

Küme kavramı, ekonomiye yeni bir bakıĢ biçimi olarak değerlendirilmektedir. Dunning‟e göre bunun baĢlıca nedeni, sektörel yaklaĢımla31

karĢılaĢtırıldığında, kümenin “benzerlik”ten ziyade “etkileĢim”e dayalı oluĢudur (Roetlandt ve Den Hertog, 1999a). Küme yaklaĢımı farklı firmalar arasındaki düĢey iliĢkilere ve sinerjiye dayanan simbiyotik dayanıĢmanın önemine odaklanmaktadır. Kümenin amacı “ekonomik aktiviteyi artırmak, iĢle ilgili iĢlemleri kolaylaĢtırmak ve bireysel olarak hareket eden firmalar için genellikle mevcut olmayan büyüme için fırsatlar sağlamak” (Van Der Berg ve diğ., 2001) olarak tanımlanmaktadır. Sektörel yaklaĢımdan farklılaĢan “küme” kavramı için geliĢtirilen politikalar da, sektörel politikalardan farklılaĢmaktadır. Küme politikalarının32, ekonomi için hayati olduğu

düĢünülen belli sektörlerin ya da firmaların (finansal olarak) desteklenmesini içeren “geleneksel endüstriyel politikalar”dan farkı; “hedef grubun yatay sektörlerden, daha geniĢ değer zincirlerine kayması ve destek mekanizmasının doğrudan finansal destekten, dolaylı desteğe kayması” olarak gösterilmektedir.33

Bununla birlikte, eski ve yeni yaklaĢımlar arasındaki çizgi çok net değildir (Boekholt ve Thuriaux, 1999).

Kümelenme kavramının (ve bu alandaki literatürün), oldukça karmaĢık olduğunu söylemek mümkündür. “Küme” kavramı ile ilgili geliĢen farklı tanımlar bu karmaĢıklığın temel nedenlerinden biridir. Örneğin “küme”; Marceau‟nun tanımındaki gibi “birbirine katma değer üretim zinciri ile bağlı bağımsız firmalardan, bilgi üreten aktörlerden ve müĢterilerden oluĢan üretim ağları” veya Fowler‟ın tanımındaki gibi “Ģeylerin yakın biçimde gruplaĢması” olarak tarif edilebilmektedir (Peneder, 1999). Bu iki tanımlama arasındaki temel fark, Fowler‟ın tanımında kavramın merkezinde yer alan “yoğunluk, göreli yakınlık, benzerlik” ifadelerinin; coğrafya, teknoloji, toplumsal karakteristikler, vb. hiçbir belirgin ölçek ya da boyutla sınırlandırılmamıĢ olmasıdır. Porter‟ın ele aldığı kapsamda ise “küme” çok geniĢ spektrumda endüstri gruplarını içermektedir. Kavram muğlâktır ve sınırları belirgin değildir (Cumbers ve

31

Sektör, aynı ürün pazarında yer alan benzer aktiviteleri gerçekleĢtiren doğrudan rakipler, aralarındaki yatay iliĢkiler ve rekabetçi dayanıĢma olarak ifade edilmektedir. Dolayısı ile sektörel yaklaĢım; benzer ağ yapıda yer alan benzer firmaların stratejik gruplaĢmasına odaklanmaktadır.

32

Küme politikaları; endüstri politikaları, bölgesel geliĢme politikaları ve bilim–teknik politikaları sınırında konumlanmıĢtır (Boekholt ve Thuriaux, 1999)

33

1970‟lerin klasik endüstri politikaları uluslararası ticaret ve rekabet kuralları gereği terk edilmiĢtir. AB, birlik üyesi ülkelerin bu “korumacı” yaklaĢımlarını terk etmeleri üzerine güçlü bir etkiye sahipken, birçok OECD ülkesi endüstri politikalarının odağını daha stratejik ve teknoloji merkezli endüstrilere yönlendirmiĢlerdir (Boekholt ve Thuriaux, 1999).

MacKinnon, 2004; Martin ve Sunley, 2003; Benneworth ve Henry, 2004). Bu kavramsal belirsizlik nedeniyle Lagendijk ve Cornford kümeleri; sabit ve iyi tanımlanmıĢ kavramlardan ziyade “kara kutu” olarak dikkate almanın daha doğru olacağını ifade etmektedir (Benneworth ve Henry, 2004).

Belussi (2004), çalıĢmasında endüstri bölgeleri/kümeler için literatürde yer alan tanımları 4 baĢlık altında toplamıĢtır. Bunlar; 1) Sosyo–Ekonomik Kavram olarak “Endüstri Bölgeleri”34

, 2) Bilinmezci (Agnostic) tanım35, 3) Muğlâk Mekânsal Sistemler olarak “Kümeler”36 ve 4) Endüstri Bölgeleri terimine ikame eden “Kümeler”37

olarak belirtilmektedir.

Maskell ve Lorenzen (2004), kümeleri; “bir Ģekilde iliĢkili (fakat herhangi bir ortak mülk ya da yönetim bağlamında iliĢkili olmayan) farklı ekonomik birimlerin ortak yer seçimi ile karakterize olan gerçek hayattaki olgular” olarak tanımlamanın kümelenme literatüründeki ortak nokta olarak kabul edilebileceğini ifade etmektedirler.

Ketels‟e göre, tipik bir kümenin temel özellikleri Ģöyle sıralanmaktadır (Isbasoiu, 2007); a) ortak kaynakları kullanmaya ve pozitif yayılıma imkân veren “yakınlık”,

b) ortak bir amacı paylaĢan aktivitelerin gerektirdiği “bağlantılar”, c) kümedeki firmalar arası “aktif etkileĢim” ve

d) Ģirketlerin performansında büyük etki yaratmak için ihtiyaç duyulan belirli sayıda katılımcıyı ifade eden “kritik kütle”.

Coğrafya ve aktivitelerin yakınlığı sayesinde, kümedeki Ģirketler çeĢitli “pozitif yere–özgü dıĢsallıklar”dan faydalanmaktadırlar. Söz konusu faydalar; maliyetten kazanç, öğrenme, bilgi yayılımı, daha yüksek performans için baskı, hızlı değiĢim reaksiyonu ve taklit olarak ifade edilmektedir (Isbasoiu, 2007).

Porter “küme” kavramını, “uluslararası rekabetçilik ve ulusal rekabet avantajları” çalıĢmalarının sonunda38

(Benneworth ve Henry, 2004) 1990‟larda ortaya atmıĢtır. Kavramın

34

Bu gruba Becattini; Pyke ve Senberger‟in tanımlarını örnek gösterilebilir (Belussi, 2004).

35

Bu gruba Panicca örnek gösterilebilir (Belussi, 2004).

36

Bu gruba Porter; Crouch ve Farrell; Rosenfeld,; Feser; Swann ve Prevezer; Enright; Lundvall ve Borras‟ın yanı sıra (Belussi, 2004), Roetlandt ve den Hertog, 1999a, 1999b ve Van der Berg vd., 2001 örnek gösterilebilir.

37

Bu gruba Maskell, 2001; Asheim ve Isaksen, 2002; Cooke ve Huggins, 2002 örnek gösterilebilir (Belussi, 2004).

38

ana fikri; ülkenin ya da bölgenin rekabetçiliğini, endüstri kümelerini oluĢturan endüstrilerin ve diğer Ģirketlerin rekabetçiliğine dayandırmasıdır. Porter‟a (1998a) göre, rekabet çağında endüstriler kümelenme eğilimindedirler. Bu bir paradoks gibi görünebilir çünkü açık küresel pazarlar, hızlı taĢıma ve yüksek hızda iletiĢim herhangi bir firmanın kaynağını herhangi bir yerden herhangi bir zamanda alabilmesine imkân tanımaktadır. Dolayısıyla teoride, yer seçimi rekabetçi avantajın kaynağı olmamakla birlikte, pratikte durum farklıdır. Yer seçimi rekabetin merkezindedir ve küresel rekabet, rekabetçi avantajın yerel unsurlarıyla teĢvik edilebilmektedir. Zira Porter (1998b), rekabetçi avantajların, yüksek oranda uzmanlaĢmıĢ yetenek ve bilgi, kurumlar, rekabet, iliĢkili iĢler ve sofistike müĢterilerin yoğunlaĢması nedeniyle çoğunlukla yerelleĢtiğinden söz etmektedir. Küresel ekonomide son derece önemli olan üretkenlik ve yenilik (innovation) sağlamak için ihtiyaç duyulan yakın iliĢkiler ve bilgilendirme gibi avantajlar; coğrafi, kültürel ve kurumsal yakınlık ile sağlanabilmektedir ve bu yakınlığa sahip olmayan firmalar için, sayılan avantajlara sahip olmak güç olacaktır. Porter‟a (1998b) göre, kümeler rekabeti üç Ģekilde etkilemektedir. Kümeler ilk olarak, alanda yer alan firmaların üretkenliğini artırmakta, ikinci olarak yenilikçiliğin yönünü ve ilerleme hızını harekete geçirmekte ve üçüncü olarak yeni ticari faaliyetlerin oluĢumunda uyarıcı bir rol oynamaktadır. Porter (1998a) kümelerin karmaĢık, bilgi tabanlı ve dinamik ekonomilerdeki rekabetçi rollerinin giderek arttığını söylemektedir.

Porter çalıĢmasında, rekabet ve yer arasındaki iliĢkiye dikkat çekmektedir. Porter‟ın “kümelenme” yaklaĢımından önce–1980‟lerin ortalarında– ortaya attığı “değer zinciri (value chain)” yaklaĢımı, bu iliĢkinin çözümlenmesinde kilit konumdadır. Ullman‟a göre “değer zincirinin, firmanın üretim sürecindeki aktiviteleri açarak, birincil ve destek aktörlere ait çerçeveyi çizmesi ve böylece firma üretim süreci ile “yer” arasındaki iliĢkiyi daha net bir biçimde görünür kılması açısından literatüre önemli bir katkısı olmuĢtur. Zira 1960‟lara kadar, ekonomik coğrafyanın ilgisi sadece firma girdi ve çıktılarına yöneliktir. Girdi ve çıktıları bilmek, firmanın neden orada yer seçtiğini ve söz konusu alandaki etkilerini ölçmek için

üzerine kurulmakta olduğu” açıklamasını yetersiz bulan Porter “ulusal rekabet” kuramının bazı soruları yanıtlayabilmesi gerektiğini düĢünmektedir (Pursiainen ve Leppavuori, 2002). Bunlar arasında; “belli bazı ülkelerdeki firmaların rekabet edebilmek için nasıl olup ta diğerlerinden daha baĢarılı stratejiler ortaya koyduğu, neden belli bazı ulusların baĢarılı küresel Ģirketlere ev sahipliği yaptığı, üretimi tetikleyecek avantajlar yaratmada nasıl baĢarılı oldukları, firmaların yabancı rakiplerine göre daha hızlı geliĢerek yenilenebilecekleri bir çevreyi nasıl sağladıkları” gibi sorular yer almaktadır. Porter‟ın “Ulusların Rekabetçi Avantajları” çalıĢması (Porter, 1998a); küresel ekonomi bağlamında ulusal, bölgesel ve yerel rekabetçilik teorisini ortaya koymuĢ, bu teori kümelere görünür bir önem atfetmiĢtir.

yeterlidir” (Dicken ve Lloyd, 1990). Bu anlayıĢ doğrultusunda firma; girdinin çıktıya nasıl dönüĢtüğü hakkında, kısacası “üretim süreci ve organizasyonu” hakkında hiçbir Ģey bilmediğimiz bir “kara kutu (black box)”dan ibarettir. Ullman tarafından ifade edilen ve uzun süre ekonomik coğrafyada süregelen bu anlayıĢın kırılmasına iliĢkin ilk geliĢme, 1960 yılında McNee tarafından “giriĢimin coğrafyasına (the geography of enterprise)”39

iliĢkin gerçekleĢtirilen çalıĢmadır. Bu çalıĢmada aktarılan, karar süreçlerinin iĢ türüne göre değiĢtiğidir ve bu durum “iĢ organizasyonunun içine girmeyi, ona basitçe bir kara kutu gibi bakmamayı” (Dicken ve Lloyd, 1990) gerektirmektedir. “ĠĢ organizasyonu bir fonksiyon paketidir” (Dicken ve Lloyd, 1990) ve Porter‟ın “değer zinciri (value chain)” çalıĢması bu fonksiyonların neler olabileceği açısından faydalı bir çerçeve ortaya koymaktadır (Dicken ve Lloyd, 1990). Porter‟a göre “her firma; tasarım, üretim, pazarlama, teslimat ve destek için gerçekleĢtirilen aktiviteler yığınıdır… Değer aktiviteleri, firmanın gerçekleĢtirdiği fiziksel ve teknik olarak farklı aktivitelerdir. Firmanın yarattığı, alıcılar için değerli olan ürünün yapı taĢlarıdır” (Dicken ve Lloyd, 1990). Porter çalıĢmasında, mal ve hizmet üretimindeki temel iĢlevleri; “birincil aktiviteler” ve “destek aktiviteler” olarak tanımlamaktadır40

(Dicken ve Lloyd, 1990). Tüm birincil aktivitelerin bir çatı altında gerçekleĢtiği sistemler “düĢeyde örgütlenmiĢ (vertically integrated)” olarak tanımlanmaktadır. Hassink, Maskell ve Malmberg, Pinch ve Henry gibi araĢtırmacıların çalıĢmalarında vurguladıkları üzere; bilgi–tabanlı ekonominin önemi arttıkça, endüstriyel yığılma ve rekabet arasındaki iliĢki de, dıĢsal ölçek ekonomileri ve doğal avantajlar yerine, giderek yerel bilgi ve kolektif öğrenme üzerinden açıklanmaktadır (Bekele ve Jackson, 2006).

“Üretim zincirleri, sanayi odaklarının temel aktörlerinden biri olan üretici firmaları birbirine

39

McNee, “giriĢimin coğrafyası” ifadesini, daha hümanistik bir ekonomik coğrafyayı tanımlayabilmek amacıyla kullanımıĢtır. Böylesi bir anlayıĢ, karar alma süreçlerinin farklı iĢ kollarına göre çeĢitlenebileceği farkındalığına sahip olacaktır (Dicken ve Lloyd, 1990).

40

Birincil Aktiviteler; Gelen Lojistik (inbound logistics), Operasyon, Giden Lojistik (outbound logistics), Pazarlama ve SatıĢ ve Hizmetler; Destek Aktiviteler; Firma altyapısı, Ġnsan Kaynakları Yönetimi, Teknoloji GeliĢtirme ve Tedarik olarak ifade edilmektedir. Gelen Lojistik; firmanın üretim süreci için gerekli olan girdilerin teslim alınması, depolanması ve dağıtılması aktivitelerini içerir. Operasyon; girdileri ürüne (mal ya da hizmet) çevirme aktiviteleridir. Giden Lojistik; firma ürünlerini toplama, depolama ve müĢterilere dağıtma aktiviteleridir. Pazarlama ve SatıĢ; ürünün varlığı üzerine potansiyel müĢterilerin bilgilendirildiği ve satın alımlarının mümkün kılındığı aktivitelerdir. Hizmetler ise; satıĢ sonrasında firma ürününün değerini sürdürmesi ya da geliĢtirmesi için gerçekleĢtrilen aktivitelerdir. Birincil aktiviteler, bir dizi destek aktivite ile iliĢkilidir. Firma altyapısı; planlama, finans kontrolü, muhasebe, yasal iliĢkiler ve benzeri aktivitelerdir. Ġnsan kaynakları yönetimi; iĢe alma, eğitim, motivasyon ve firma iĢgücünün kontrolünü içeren aktivitelerdir. Teknoloji geliĢtirme; araĢtırma ve geliĢtirme, süreç ve ürün tasarımı gibi aktivitelerle ilgilidir. Tedarik; Firma girdilerinin satın alınması ya da temin edilmesi ile ilgili aktivitelerdir.

bağlayan ve bir sanayi odağında yaratılan katma değerin güzergâhını belirleyen ana kanallardır” (Evren, 2005). Firma aktivitelerini bir zinciri oluĢturan ana ve destek parçalar gibi tanımlayarak, 1980‟lerin ortalarına kadar “kara kutu” olarak görülen firmanın üretim sürecinde yer alan aĢamaları ve bu aĢamalarda doğrudan sürece katkıda bulunan diğer sektörleri tarif eden bu yaklaĢımı, kümelenme ve ağ analizi çalıĢmalarının önünü açan bir baĢlangıç noktası olarak görmek ve yorumlamak mümkündür. Bugün kültür endüstrileri ve özellikle film endüstrisine iliĢkin literatürde bu yaklaĢıma sıklıkla baĢvurulmakta, üretim sürecindeki aktör ve aktiviteler değer zinciri yardımıyla tanımlanmaktadır.

Porter (1998a), değer zincirlerinin oluĢturduğu kümenin ve yerelin rekabetteki etkisi üzerine tüm bu katkılarının ıĢığında “küme” tanımını Ģöyle yapmaktadır: “küme; sadece rekabet etmeyen fakat aynı zamanda birlikte çalıĢan bağlantılı firmaların, uzmanlaĢmıĢ tedarikçilerin, hizmet sağlayıcıların, iliĢkili endüstrilerdeki firmaların ve kurumlaĢmıĢ enstitülerin (üniversiteler, standards ajanslar, ticari kurumlar gibi) coğrafi yoğunlaĢmalarıdır”.

Porter‟ın “Neden uluslararası rekabette bazı uluslar baĢarılı olurken, diğerleri baĢarısız olur?” sorusuna yanıt bulabilmek amacıyla ortaya attığı (Pursiainen ve Leppavuori, 2002) “elmas modeli” ya da “rekabetçi elmas” olarak bilinen modelde (ġekil 2.1) ortaya konulan, yerseçiminin rekabetteki etkisini ölçmeye yönelik birbirleriyle iliĢkili dört temel belirleyici Ģöyledir: (1) Faktör (girdi) koĢulları: fiziksel altyapı, beceri, vb.), (2) Talep koĢulları: yerel müĢteri, ürün ve tüketici düzenlemeleri, (3) ġirket stratejisi, yapısı ve rekabet (vergilendirme, rekabet yasaları, yerel rekabetçi firmaların stratejileri) ve (4) ĠliĢkili ve destek endüstriler (kümenin geniĢliği ve derinliği) olarak verilmiĢtir. Elmas, tüm belirleyicileri etkileyen 2 faktör ile tamamlanmakta, bu faktörler (a) ġans ve (b) Devlet olarak belirtilmektedir.

ġekil 2.1 Porter‟ın “elmas modeli” (URL–1, 2006) Modele çeĢitli eleĢtiriler getirilmekle birlikte41

, Porter‟ın “kümelenme” kavramı ekonomik coğrafyacıların “endüstri bölgeleri” gibi kavramlarından çok daha popülerdir ve Martin ve Sunley (2003) Marshall‟ın fikirlerini “yeniden keĢfeden” Porter‟ın “kümelenme” kavramının, tüm diğer kavramlara nazaran, nasıl olup ta bu kadar popüler olduğuna42

yönelik açıklama getirmeye çalıĢmaktadır. Yazarlar, bununla ilgili üç temel nedenden bahsetmektedirler. Ġlk olarak; Porter “kümelenme” kavramında “rekabetçiliğe” vurgu yapmaktadır. Günümüz küresel ekonomisinde baĢarılı olmak “rekabetçiliği” gerektirmektedir. Porter‟ın açıkça belirtilen amacı; Ģirketleri, kentleri, bölgeleri ve ulusları dünya sahnesinde nasıl rekabet edecekleri konusunda bilgilendirmektir. Bu nedenledir ki “kümelenme” kavramı (özellikle Porter‟ın, ABD ekonomisinin rekabetçi gücünü desteklemek üzere coğrafi endüstriyel kümelere vurgu yapan çalıĢmalarında) dikkate değer bir yandaĢ kitlesine sahip olmuĢtur. Ġkinci neden, Porter‟ın, “teori ve pratik arasında bir köprü kurabilmeyi” amaçlaması olarak gösterilmektedir (Martin ve Sunley, 2003). Porter “küme” kavramını sadece analitik bir

41

Modelle ilgili eleĢtiriler için bkz. Pursiainen ve Leppavuori (2002).

42

Öyle ki, bazı ekonomik coğrafyacılar (Pinch ve Herry, Scott, Keeble ve Wilkinson gibi) çalıĢmalarında, “kümelenme” terimini kendi terimlerine tercih etmiĢlerdir (Martin ve Sunley, 2003).

kavram olarak değil, aynı zamanda bir politika aracı olarak da teĢvik etmiĢtir. Bu anlamda, ekonomik coğrafya alanında gerçekleĢtiren çalıĢmalardan farklı olarak Porter‟ın “kümelenme” çalıĢmasının daha uygulamaya dönük olduğu anlaĢılmaktadır.

Üçüncü neden, “küme kavramı”nın kendisi olarak gösterilmektedir. Bir model ya da ayrıntılı bir Ģekilde test edilen ve geliĢtirilen bir teori olmaktan çok, ulusal ekonomiyi geçerli ve anlamlı bir “düĢünme biçimi” olarak kabul görmektedir. Perry‟e göre “küme” kavramının bu derece popüler olmasında tanımsal olarak eksik oluĢu önemli bir nedendir (Martin ve Sunley, 2003).

Bu eleĢtiriyi kümelenme literatüründeki karmaĢanın bir diğer nedeni olarak değerlendirmek mümkündür. “Küme(lenme)nin (Cluster(ing))” bugün farklı tür ve ölçeklerde (mikro, mezo ve mega) analiz edilmesi43 (Roetlandt ve Den Hertog, 1999b; Boekholt ve Thuriaux, 1999), yöntem farklılıklarından kaynaklanan bir ölçüm sorununu ortaya çıkarmaktadır (Martin ve Sunley, 2003; Roetlandt ve den Hertog, 1999a). Örneğin Marceau (1999), endüstri bölgesi kavramı ile örtüĢen “küçük ve orta ölçekli firmalar arasındaki yatay iliĢkiler”44

ve “düĢey tedarik zinciri” olarak iki tür kümenin varlığından söz ederken, Bathelt (2004) kümelerin “yatay (rekabet ve varyasyon)”, “dikey (ortaklık ve interaktif öğrenme)”, “kurumsal (üretkenlik ve lokal buzz45)”, “dıĢsal” ve “güç (power) (tutarlık ve kolektif adaptasyon)”

yönleriyle analiz edilebileceğini söylemektedir. Roetlandt ve den Hertog‟un (1999b) kullanılan kümelenme analiz, teknik ve kavramlarının karĢılaĢtırmasını içeren çalıĢmasında; her üç düzeyde de analiz gerçekleĢtirildiği, küme tekniği olarak durum analizi, girdi-çıktı tabloları, grafik ve benzerlik analizlerinden ve diğer olarak tanımlanan tekniklerden faydalanıldığı ve “küme”yi “ağ”, “değer zincirleri”, “sistem” (yenilikçi sistemler, bağımsız firmaların sistemleri) “Marshalyan endüstri bölgeleri” vb. birçok yöntemle tanımlama eğiliminin olduğunu göstermektedir.46

Kümelenme literatüründe “ağ”lara [“network(s)”] sıkça yer verilmektedir. Bununla birlikte, tıpkı kümeler gibi, ağlar için de farklı tanımlar geliĢtiğini söylemek mümkündür. Genel bir

43

Boekholt ve Thuriaux (1999), kümeler hakkındaki akademik ve politik tartıĢmaların, Porter‟ın yaklaĢımını takiben,“meso (orta)” düzeyde sürdürüldüğünü belirtmektedir.

44

Bu küme tipine örnek olarak 3. Ġtalya gösterilmiĢtir.

45

Sözcük; dinamik, canlı, hareketli ortamı ifade etmektedir.

46

bakıĢla “ağlar”ı; a) “küme” için hayati, bütünleyici47

, belirleyici unsurlar (Marceau, 1999; Boekholt ve Thuriaux, 1999), b) küme/bölge ile özdeĢ (Belussi, 2004) veya c) “küme”ye alternatif bir “organize olma biçimi” (Maskell ve Lorenzen, 2004; Rosenfeld, 1997) 48

olarak tanımlayan üç temel yaklaĢım olduğunu söylemek mümkündür. Ġlk yaklaĢıma, ağları kümelerin (ya da 3. Ġtalya‟nın) motorları olarak kabul eden Piore ve Sabel örnek verilebilir (Marceau, 1999). Marceau‟ya (1999) göre tüm kümelerin ortak özellikleri “ağlar” için potansiyel alanlar olmalarıdır. Aktivite Ağları, kümelerin iĢlevlerinin özünü oluĢturmaktadır. EĢiyok‟a (2001) göre “ağ tipi örgütlenmeler” sanayi odaklarında yer alan isletmelerde kollektif verimliligi saglayan faktörlerin basında gelmektedir. Bu tarz bir örgütlenme sayesinde karsılıklı faydaya dayalı, uzun erimli dayanısma temellindeki iliskiler ve dayanıĢma esas olmakta, kurulan ag sayesinde verimlilik artmaktadır.” Bu görüĢler doğrultusunda, “ağ”ları, küme içerisindeki iliĢkilerin “harç”ı olarak değerlendirmek mümkündür. Ġkinci yaklaĢıma göre, endüstriyel bölgeler/kümeler sadece üretim sistemleri değil, aynı zamanda hiper–ağ (hyper network)49 (Belussi, 2004) olarak tanımlanmıĢtır. Diğer yaklaĢım ise, “ağ”ları bir organizasyon biçimi olarak kümeye alternatif kabul etmektedir. Bu görüĢe gore firmalar; müĢteri, tedarikçi ve ürün kabul edilir ölçüde “istikrarlı” ise “ağ” yapıda, “değilse” “küme” biçiminde organize olmaktadırlar (Maskell ve Lorenzen, 2004). Aradaki temel fark, ağ yapıda; kurumsal düzenleme, hissedar firmalar, güçlü bağlar, klüp kurumları, güven, sunk costs ve kodlar (codebooks) söz konusu iken, kümede; kurumsal çevre, paydaĢ firmalar, zayıf bağlar, toplumsal kurumlar, toplumsal güven, itibar ve toplumsal kodlar (social codebooks) geçerli olmasıdır (Maskell ve Lorenzen, 2004).

Maskell ve Lorenzen (2004), film, müzik, tasarım gibi tüketici beğenisinin belirsiz olduğu endüstrilerin proje bazında bir araya geldiğinden ve “kümelenme” eğiliminde olduğundan söz etmekte, ağ ve küme arasındaki bir diğer farka dikkat çekmektedirler. Buna gore, mekânsal

47

Marceau (1999) “Ağ”ların bazı yazarlarca üretim yapısındaki yapısal boĢlukları dolduran elemanlar, bazı yazarlara gore ise üretim sisteminin görünür ve ampirik olarak gözlenir elemanları olarak tarif edildiğinden söz etmektedir.

48

Rosenfeld‟in (1997) “küme” ve “ağ”ları karĢılaĢtıran çalıĢmasına göre; kümelerin ortak vizyonları varken, ağlarda ortak iĢ amaçları vardır; kümeler güveni teĢvik eden sosyal değerlere dayalıyken, ağlar kontrat anlaĢmalarına dayalıdır; kümelerdeki ortak çalıĢma ve rekabetin yerini ağlarda ortak çalıĢma ve ortaklıklar alır, kümelerde sisteme katılım ve bağımsızlığa dayalı açık üyelik söz konusu iken, ağlarda üyelik sınırlandırılmıĢtır; kümeler ihtiyaç duydukları uzmanlaĢmıĢ hizmetleri bölgeye çeklerken, ağlar uzmanlaĢmıĢ hizmetlere düĢük maliyetle ulaĢır; kümeler benzer ve iliĢkili yeteneklere sahip daha fazla firma için talep yaratırken, ağlar firmaların karmaĢıl iĢlere dâhil olmalarını kolaylaĢtırır.

49

olarak tanımlanmayan kümeler olduğu gibi, mekânsal yakınlıkla görece az iliĢkili networklerin coğrafi olarak yığıldığı durumlar da olabilmektedir (Maskell ve Lorenzen, 2004, 1003). Tüm bu kavramsallaĢtırmalarda ortak nokta, iliĢkilerin oluĢumunda ve devamlılığında “ağ”lara baĢat önem verilmiĢ olmasıdır.50

ÇalıĢmanın buraya kadar gerçekleĢen kısmında, 1970 sonrasında sınaî üretim biçimlerinde yaĢanan geliĢmeler, post–Fordist tartıĢmalar içerisinde geliĢen esnek uzmanlaĢma yaklaĢımı ve bu yaklaĢımın doğurduğu organizasyonel ve mekânsal form olarak literatürde sıkça tartıĢılan “yeni endüstri bölgeleri/küme” olguları çerçevesinde özetlenmiĢtir. Bu tartıĢmalar, “kültür endüstrileri”nin ve “film endüstrisi”nin yapısal özelliklerini açıklamada ve yöntem belirlemede yönlendirici olması açısından önem taĢımaktadır. Zira “film, müzik, tasarım gibi tüketici beğenisinin belirsiz olduğu endüstrilerin proje bazında bir araya geldiği ve kümelenme eğiliminde olduğu” (Maskell ve Lorenzen, 2004) ifade edilmektedir. Dolayısıyla, kültür endüstrilerinin üretim sürecinde yer alan birincil ve destek aktiviteleri tanımlamak için önem taĢıyan “değer zinciri” yaklaĢımına değinilmiĢ; kümelenmede rol oynayabilecek “pozitif dıĢsallıklar”ın yanı sıra, ortamın sosyal doğasını öne çıkaran “örtük bilgi” ve “atmosfer” gibi unsurlara yer verilmiĢtir.

ÇalıĢmanın ilerleyen aĢamasında, sanayisizleĢmeyle birlikte kent ekonomilerinde ortaya çıkan çöküĢü takiben, yeni kentsel ekonomilerin ortaya çıkıĢı özetlenmektedir.