• Sonuç bulunamadı

3. FĠLM ENDÜSTRĠSĠ VE YÖNTEMSEL YAKLAġIMLARIN GELĠġĠMĠ

3.6 Film Endüstrisinde Yöntemsel YaklaĢımların GeliĢimi

Film endüstrisi çalıĢmalarında yöntemsel yaklaĢımlar, temel olarak coğrafya ve ekonomi

157

Mevzuatta yer alan “Kültür Sektöründe ÇalıĢan KiĢilerin Serbest DolaĢımının GeliĢimine iliĢkin 17 Aralık 1999 Tarihli Konsey Ġlke Kararı”, “Avrupa Sinema Mirasının Korunması ve GeliĢtirilmesine ĠliĢkin 26 Haziran 2000 Tarihli Konsey Ġlke Kararı” ve “Avrupa‟da Kültür Endüstrileri ve Ġstihdamına ĠiliĢkin 17 Kasım 1999 Tarihli Karar”larda yer verilen hükümlerde de, film endüstrisinin doğrudan ve dolaylı olarak desteklenmesine iliĢkin bütüncül bakıĢ açısı yansıtılmaktadır.

alanları içerisinde geliĢmiĢtir. Endüstrinin tanımlanmasında ve ölçülmesinde mekânsal determinist bakıĢ açısından otomobil endüstrisi için kullanılan istatistikî yaklaĢımın uygulanmasına kadar geniĢ bir yelpazeye sahip bir literatür ortaya koyan bu yöntemsel farklılık, film endüstrisinin karmaĢık yapısının etkisiyle zaman içinde evrilerek, mekân ve ekonominin buluĢtuğu kendi alanını ortaya çıkarmıĢtır. Bugün gerçekleĢtirilen çalıĢmalarda, endüstriye ürün ya da girdi–çıktı temelli bakmayan, endüstriyi ortaya çıkaran iliĢkilere yoğunlaĢan ağ analizi ve bu iliĢkilerin mekânla iliĢkisini kuran kümelenme analizi yöntemlerinin ağırlıkla uygulandığı görülmektedir.

Film endüstrisi araĢtırma yöntemlerinin geliĢim sürecinde birçok yöntem denenmiĢtir. Bu yöntemlerden biri olan ÇağdaĢ Heterodoks Ġktisadi Coğrafya158

(Contemporary Heterodox Economic Geography) yaklaĢımı, sektörün temel yer seçimi bilgilerini ortaya çıkarabilmekte, ancak aktivitelerin neden bu Ģekilde yer seçtiği ya da hangi faktörlerin onları yeniden yer seçmeye yönlendireceği ile ilgili soruları cevaplayamamaktadır (Pratt ve Gornostaeva, 2005). Filmin baĢarısını/baĢarısızlığını belirlemek için ekonomistler tarafından denenen “oyun teorisi (game theory)” ise, süreci anlamak açısından hiçbir katkıda bulunmazken; hukuk, ticaret, muhasebe alanlarında yapılan diğer çalıĢmalar teorik ve analitik bilgiden çok, uygulamalı bilgi sağlamıĢtır (Pratt ve Gornostaeva, 2005). Tüm bu analizlerin ortaya çıkardığı temel ontolojik ve epistemolojik sorulardan biri olarak “gerçek temel belirleyicinin (bottom–line)” ne olduğu ve kim için ne ifade ettiği yöntemin geliĢimini yönlendirmiĢtir (Pratt ve Gornostaeva, 2005).

ÇağdaĢ film endüstrisini araĢtırmak için “Küresel Topluluk Zinciri Analizi (Global Community Chain Analyses)” iyi bir potansiyel baĢlangıç noktası olarak ifade edilmektedir (Pratt ve Gornostaeva, 2005). GCC teorisi “Dünya Sistemi Teorisi”nden yararlanmakta; girdi–çıktı yapıları, mekân, yönetim yapıları ve kurumsal çerçeve ortaya çıkarılabilmektedir (Pratt ve Gornostaeva, 2005). Amerika örneklerinde “ekonomik etki” yaklaĢımı çerçevesinde girdi–çıktı analizinden159, sıkça faydalanıldığı görülmektedir (ECONorthwest, 2003).

158

Farklı görüĢleri kendi içinde sentezleyen iktisadi yaklaĢım.

159

Girdi–çıktı modelleri ekonominin belli parçalarının birbirleriyle nasıl bağlantılı olduğunu ortaya koyan matematiksel göstergelerdir (ECONorthwest, 2003). Bu modeller yardımı ile tespit edilen ekonomik etkiler aĢağıdaki gibidir. Çıktı (output), endüstrinin toplam satıĢlarını ve gelirlerini ifade eder. Perakendecilik ve toptan satıĢ içinse istisnai olarak, alıĢ–satıĢ arasındaki farktır. KiĢisel gelir (personal income) çalıĢanların giderleri (ücretlerin yanı sıra hayat ve sağlık sigortaları ve emeklilik ödenekleri toplamı) ve iĢverenin kazancı toplamıdır. Diğer gelirler (other income), ortaklıklar, kiralamalar ve benzeri Ģekilde doğan haklarla birlikte elde edilen kazançlar toplamıdır. ĠĢler (jobs) iĢ sahibi, ortaklar, yarı–zamanlı çalıĢanlar, serbest meslek sahipleri (self–

ECONorthwest (2003) çalıĢmasında film endüstrisinin Washington eyaletindeki ekonomik etkisini ölçmek için IMPLAN (IMpact Analysis for PLANing) olarak bilinen bir girdi–çıktı analiz modeli uygulanmıĢtır. Modelin kullandığı temel veri kaynağı “ekonomik sayım”dır160

. Sayım; firma sayısı, firma büyüklüğü, toplam gelir, iĢgücü sayısı gibi temel ekonomik göstergeleri NAICS kodları ile sağlamaktadır.161

IMPLAN Modeli film ve video üretiminden oluĢan brüt etkiyi ölçerek ekonominin ne büyüklükteki bir kısmının bu endüstriyle bağlantılı olduğu sorusunu cevaplamaktadır. Ancak bu etki, ekonominin film endüstrisi sayesinde “ne kadar kazançta” olduğu sorusunun cevabını vermemektedir (ECONorthwest, 2003).

Film endüstrisinin doğası, analiz aĢamasında bazı problemlere yol açmaktadır. Endüstri, girdi–çıktı iliĢkileri yaklaĢımında ele alındığı üzere lineer değil, oldukça karmaĢık, tekrarlı ve deneyseldir. Alıcı–satıcı odaklı zincirlerin net tanımlanamamasının yanı sıra “kalite yükseltme nosyonu”nun da film endüstrisine nasıl uygulanacağı netlik kazanmamıĢtır.

GCC yöntemi üretim göçüne (runaway production)– otomobil üretiminde yaĢanana paralel bir Ģekilde– üretimin mekânsal olarak yeniden yer seçmesi olarak bakmakta, Pratt ve Gornostaeva‟ya (2005) göre bu yaklaĢım GCC analizinin zayıflığını ortaya çıkarmaktadır. Yazarlara göre film endüstrisinin doğası, analiz yönteminin daha eleĢtirel olmasını gerekli kılmaktadır. Zira film yapımı finansal, spekülatif, sanatsal ve daha birçok değiĢkene bağlıdır.

employed) ve tam zamanlı çalıĢanların toplamı ile elde edilir. Doğrudan etki (direct impact) film, video ve ticari fotoğrafçılık endüstrilerinin çalıĢan ücretleri, mal ve hizmet satın alma, kiralar ve izinler için yapılan ödemeler gibi birincil harcamalarından oluĢan etkidir. Dolaylı etki (indirect impact) ise, doğrudan etkiden kaynaklanan ikincil harcamaları içerir. Örneğin bir prodüksiyon firması Washington‟daki bir yeme–içme Ģirketinden (caterer) hizmet alıyorsa bu “doğrudan etki”dir. Washington‟daki bir prodüksiyon firmasına yaptığı satıĢ dolayısıyla caterer Washington‟daki bir tedarikçiden mal alıyorsa, bu da “dolaylı etki”dir. Tedarikçinin yerel bir çiftçiden mal satın alarak yaptığı harcama ve devamında yerelde oluĢan alt zincir “dolaylı etkiler” altında ele alınmaktadır. Harcamanın yol açtığı etkilerin yanı sıra çalıĢanlar ve iĢ sahiplerinin ekstra gelirleri de ekonominin filtresinden geçmektedir. AlıĢ–satıĢlar arasındaki farktan doğan artı gelir Washington‟da çeĢitli mal ve hizmet alımında kullanılmaktadır. Bu etkiye teĢvik edilmiĢ etki (induced impact) adı verilmektedir. Sızıntı (leakage) ise bir etki ölçüsü olmamakla birlikte IMPLAN modeli için önemli bir faktördür. Sızıntı, Washington‟da kazanılan paranın tümünün Washington‟da harcanmaması ile ortaya çıkmaktadır. Örneğin tedarikçinin Washington‟daki bir çiftçi yerine Kaliforniya‟daki bir çiftçinin ürününü satın almasıyla birlikte, para iç ekonomide dönmemekte, bu nedenle de dıĢarı sızmıĢ sayılmaktadır. ÇalıĢanların kazançlarının bir kısmını kent dıĢında harcayıp bir kısmı ile birikim yapıyor olmaları da sızıntı kapsamında sayılmaktadır.

160

Ekonomik sayım, Washington Eyaleti ĠĢgücü Güvenlik Departmanı (Washington State Employment Security Department), Washington Film Ofisi (Washington Film Office) iĢgücü ve ücret verisi, Amerika ĠĢgücü Ġstatistikleri Bürosu‟ndan (U.S. Bureau of Labor Statistics) elde edilen iĢ anketleri verilerini içermektedir.

161

Washington‟da film endüstrisinin ekonomiye katkısının ölçülmesi amacıyla Sinema ve Video Üretimi (51211), Post–prodüksiyon hizmetleri (51219) ve Ticari Fotoğrafçılık (541922) kodları kullanılırken, Arizona‟daki film endüstrisi; Sinema ve Video Üretimi (51211), Post–prodüksiyon hizmetleri ve diğer sinema ve video endüstrileri (51219), Sinema ve Video Dağıtımı (51212) kodlarına dayanılarak ölçülmüĢtür.

Bununla birlikte, tüm bu değiĢkenler hareket halinde olduğundan ve film sürekli değiĢen pazaryerindeki benzersiz (unique) bir ürün olduğundan “en düĢük ortak belirleyici” kavramı film endüstrisi için geçerli değildir (Pratt ve Gornostaeva, 2005). Bu bağlamda, filmin toplam maliyeti de temel bir faktör olarak değerlendirilememektedir. Film endüstrisinin karmaĢık yapısı, yüksek risk faktörü, küçük sermaye ile büyük etki yaratan ürünler verilebilirken, büyük sermayenin baĢarılı olmayan ürünler için harcandığı durumlar, fikri mülkiyet hakları (IPR)162 gibi unsurlar, film endüstrisini farklılaĢtırmaktadır. Bu sebeple firma ve ürünün yanı sıra etkileĢim de ortaya konmalı, Ģirket yapısının yanı sıra geçici, proje temelli giriĢimler belirlenebilmelidir. Geleneksel Ġktisadi Coğrafya (Conventional Economic Geography) yaklaĢımları ve GCC yaklaĢımları için firma “kara–kutu”dur. Yapılması gereken “kutunun içinde” olanları ortaya çıkarabilmektir, ancak bu yolla “dıĢarıda” olanlar açıklanabilir.

Coe ve Johns‟a (2004) göre film endüstrisi– daha genel olarak kültür endüstrileri– üzerine geçekleĢtirilen çağdaĢ araĢtırmalar; aktivitelerin yığılmasında gerçekleĢen büyümede yerel dinamiklerinin önemli rol oynadığını ortaya koymaktadır. Bu bakıĢ açısı –ulusal ve küresel ağlar görece ihmal edilerek– yerel ağların incelenmesini beraberinde getirmektedir. Film prodüksiyonuna meğil, yakınlığa bağlı ağ iliĢkilerine dikkat çekmek suretiyle bu eğilimi Ģiddetlendirmektedir (Coe ve Johns, 2004). Yazarlar, üretim kümelerinin ya da yığılmaların, ulusal ve küresel ağlara nasıl yerleĢtirileceğine iliĢkin devam eden araĢtırmalar olduğundan söz etmektedir. Genellikle yerel ağlar, üretim kümesinin ihtiyaç duyduğu film finans ve dağıtımına imkân tanımaktadır (Coe ve Johns, 2004).

Coe ve Johns (2004), film endüstrisinde “üretim sistemi”nden ziyade dar bir bakıĢ açısıyla “üretime” odaklanmanın getireceği tehlikeleri öngören çalıĢmalara dikkat çekmektedir. Bu ifade, Pratt tarafından ortaya atılan Kültür Endüstrileri Üretim Sistemi‟ni (CIPS) güçlendiren bir yaklaĢım olarak görülebilir.

Film endüstrisi literatüründe, endüstriyi kavramsallaĢtıran geleneksel sektörel çözümleme yöntemlerinin karmaĢık bir yapıya sahip olan film endüstrisi için uygun olmadığı görüĢü ortaya konulmaktadır (Pratt ve Gornostaeva, 2005). Bugün literatürde yer alan bazı çalıĢmalarda, film endüstrisinin istihdam, iĢyeri sayısı, ciro gibi göstergeleri sağlayan

162

Pratt ve Gornostaeva (2005), diğer birçok kültür endüstrisinde olduğu gibi film endüstrisinde de temel noktanın fikri mülkiyet hakları olduğunu ifade etmektedir. Film endüstrisi, fikri mülkiyet haklarını yaratan ve savunan için en etkili araçlardan biri olarak anlaĢılmaktadır. Materyal ve dijital iĢlemlerin her biri fikri mülkiyet haklarından kazanılacak kiralama bedelleri için birer araçtır.

istatistikî yöntemlerle ölçüldüğü (AFC, 1999; DCSF, 2005; CFC, 2006; URL–16, 2005; DACST, 1998; LAEDC, 2005; Dondurei ve Venger, 2001; URL–20, 1998; URL–21, 1997; Stric ve Klasová, 2005; Catterall, 2005; ECONorthwest, 2003; ESI Corporation, 2004; Freeman ve diğ., 2005; Karlsson, 2002), kimi bu indikatörleri de içeren bazı çalıĢmalarda ise üretim zinciri, küme yaklaĢımı ve ağ analizi gibi araĢtırma yöntemlerini içeren daha derin bir bakıĢ açısının hâkim olduğu görülmektedir (Kratke, 2002; Turok, 2003, Pratt ve Gornostaeva, 2005; Pandit ve Cook, 2005).

Bu bölümde, ilk olarak film endüstrisinin tarihsel ve organizasyonel geliĢimi aktarılmıĢtır. Stüdyo sisteminin parçalanmasıyla birlikte “düĢeyde çözülmüĢ” bir sisteme evrilen film endüstrisinin ortaya çıkan bu yeni organizasyonal yapısı esnek uzmanlaĢmanın özelliklerini taĢımaktadır. Bu veri, film endüstrisinin sektörel, organizasyonel ve mekânsal sistem ve geliĢmesini takip edip yorumlayabilmek adına oldukça belirleyicidir.

Ġkinci olarak, endüstrinin yapısı ve iliĢkili olduğu sektörler ortaya koyulmaktadır. Buna göre film endüstrisi, finans aĢaması ile baĢlamakta; prodüksiyon aĢamasında (prodüksiyon öncesi ve prodüksiyon sonrasını da içerir biçimde) ortaya çıkan ürün, dağıtım kanallarına aktarılmakta ve ardından gösterime girmektedir. Değer zinciri üzerinden tanımlanan tüm bu süreç boyunca– birçoğu kültür endüstrileri arasından sayılan–çok sayıda farklı endüstri tetiklenmektedir. Televizyon ve reklâm endüstrileri, film endüstrisinin birincil olarak iliĢkili olduğu bu endüstriler arasındadır.

Üçüncü olarak film endüstrisinin mekânsal yapılanmasına değinilmiĢtir. Film endüstrisi, organizasyonel yapısının yönlendirdiği mekânsal olarak parçalanabilme özelliğinin yanında, kümelenme eğilimi de göstermektedir. Bu eğilimi belirleyen temel unsurlar arasında örtük bilgi, yüz yüze iliĢkiler, yaĢam kalitesi gibi faktörler sayılmaktadır. Mekânsal yer seçiminin yapım ve dağıtım aĢamaları için farklılaĢabildiği görülmektedir. Yapım firmaları, kent merkezinde ve sosyal ortama daha yakın olmayı tercih ederken, stüdyoların merkezin dıĢında bulunan düĢük maliyetli ve geniĢ arazilere yerleĢtiği görülmektedir.

ÇalıĢmada dördüncü olarak yer verilen konu film endüstrisinin kente taĢıdığı fırsatlardır. Film endüstrisi doğrudan ve dolaylı olarak ortaya çıkardığı ekonomik değerin yanı sıra, kent için pek çok fayda yaratmaktadır. Film sahnelerinde görünen kentlerin seyircide yarattığı ilgiyi takiben turizm sektöründe ortaya çıkan etki bunlardan biridir. Bugün filmin uyardığı turist (film–induced tourist), turizm çalıĢmaları içerisinde de bir strateji olarak yer alan kavramlardan biri haline gelmiĢtir. Film endüstrisinin kente bir diğer katkısı, planlama

politikaları içerisinde önemli yeri olan mekânsal dönüĢüm alanındadır. Ġncelenen örnekte, stüdyoların “lokomotif etkileri”ne ve “yıldız geçidi faktörü”ne değinilmiĢtir. Çevre dostu yeni endüstrilerden biri olan film endüstrisinin çeĢitli sektörleri harekete geçirerek kent ekonomisini tetiklemesi “lokomotif etki” olarak ele alınırken, kent imajını dönüĢtürme özelliği “yıldız geçidi faktörü” terimiyle ifade edilmektedir. Stüdyoların kentsel dönüĢümü harekete geçiren bu özelliklerine kentsel politikalar içerisinde yer verildiği görülmüĢtür. BeĢinci olarak film endüstrisinin eğilimleri aktarılmaktadır. Dünya giĢe gelirleri gözetildiğinde bugün Amerika liderliğinde olan film endüstrisi, iki temel nedenle Amerika dıĢına kaymaktadır. Bu gerekçeler içersinde ekonomik nedenlerin temel belirleyici olduğu ifade edilmektedir. Amerikan yapımcıları ve stüdyoları, daha düĢük vergi uygulamalarının ve çeĢitli teĢviklerin sunulduğu lokasyonlara kaymaktadır. Bu durumun, söz konusu ülkelerde ve kentlerde önemli etkiler yarattığı görülmektedir. Ġstihdam ve doğrudan kazanç bu etkinin görünen yüzüdür. Diğer yüzünde ise ilk etapta uydu lokasyon olarak tercih edilmesine rağmen giderek büyüyen, kendi üretimini ve pazarını oluĢturan yerel film endüstrileri vardır.