• Sonuç bulunamadı

3. FĠLM ENDÜSTRĠSĠ VE YÖNTEMSEL YAKLAġIMLARIN GELĠġĠMĠ

3.5 Film Endüstrisinde Yeni Eğilimler

UluslararasılaĢma ile pazarını geniĢleten ve film üretici ülkeler için yeni fırsatlar yaratan film endüstrisi, küreselleĢme139

sayesinde; film yapımında, tüketiminde, üretiminde ve organizasyonunda (Lorenzen, 2008) yeni coğrafyalar, biçim ve biçemler bulmaktadır. “Teknolojik geliĢmeler, yeni finans kaynakları, altyapının geniĢlemesi ve ulusal ve yerel politik dikkatin artması, film ve televizyon prodüksiyonlarının tüm dünyaya ve geçmiĢte olduğundan daha fazla yayılmasını imkânlı kılmaktadır. Giderek daha fazla yer uluslararası serbest üretimin yarattığı bu kazançlı pazardan bir dilim kapabilmek için yarıĢmaktadır” (Goldsmith ve O‟Regan, 2004).

Ġlk olarak film yapımı, giderek daha da küreselleĢen bir aktivite olarak önümüze çıkmaktadır. ABD dıĢında pek çok yerde sinema, TV ve diğer gösterim kanalları için üretilen film sayısı artmaktadır. Bunlar arasında Çin ve Hindistan gibi film üretiminde uzmanlaĢmıĢ ülkelerin yanı sıra, Danimarka, Ġsviçre ve Ġzlanda gibi, film endüstrisinin yeni politika ve fon fırsatları ile desteklendiği küçük ülkeler ve Kore, Meksika, Brezilya ve Nijerya gibi, film yapımcılığında görece yeni olan ülkeler sayılmaktadır (Lorenzen, 2008).

Küresel tüketim artmaktadır. GeliĢen sadece küresel kitlesel pazarlarda değil, aynı zamanda niĢ pazarlardır. Tüketimin küreselleĢmesi uydu TV, DVD, Internet gibi yeni dağıtım ve gösterim biçimleriyle mümkün kılınmakta ve niĢ seyirciye ulaĢmayı mümkün kılmaktadır (Lorenzen, 2008).

Lorenzen (2008) organizasyonun küreselleĢmesini film endüstrisinde birçok küresel Ģirketin rol alması olarak tarif edilmektedir. Örneğin bugün Hollywood‟da yer alan büyük stüdyolar, bazıları Fransız, Japon ve Avustralyalı olan, holdinglerle birleĢmiĢtir. Medya Ģirketleri filmlerin finans, pazarlama ve dağıtımını küresel olarak gerçekleĢtirmektedir. Bu küresel firmaların yer seçimi coğrafi eĢitsizlik göstermektedir.

Üretimin küreselleĢmesi ise, nedeni ister yaratıcı ister finansal kaynakları bir araya getirmek olsun, birçok ortak yapımı mümkün kılan, film projelerini ülke sınırları dıĢına taĢıyan bir geliĢme olarak tarif edilmektedir (Lorenzen, 2008).

139

KüreselleĢme, uluslararasılaĢmanın ötesinde, sadece ürün yayılımını değil, çok sayıda ülke, kültür ve politika, sistem ve ağ arasında etkileĢim sağlayan bir süreç olarak tanımlanmıĢtır (Lorenzen, 2008).

“Üretim göçü” (runaway production) olgusu, üretimin küreselleĢme biçimlerinden biri olarak ifade edilmektedir (Lorenzen, 2008). Üretim göçünün “yaratıcılığa iliĢkin” ve “ekonomik” olmak üzere iki temel nedenle gerçekleĢtiği söylenebilir (Scott, 2002; URL–16, 2005). Sanatsal nedenlerle gerçekleĢen “yaratıcılık temelli göç”ten farklı olarak ekonomi temelli üretim göçü, Amerika menĢeli film yapımcılarının, lokasyon maliyetleri, vergiler, iĢgücü ücretleri, devlet kaynaklı teĢvikler gibi nedenlerle Amerika dıĢında prodüksiyon gerçekleĢtirmeleri olarak tarif etmek mümkündür (URL–16, 2005; Scott, 2002). 1990 yılında Amerikan menĢeli film prodüksiyonlarının %29‟u ABD dıĢında gerçekleĢirken, 1998 yılına gelindiğinde bu oran %37‟ye çıkmıĢ140

, son on yıl içinde 125.000 tam zamanlı iĢ, ekonomi temelli üretim göçüne bağlı olarak kaybedilmiĢtir (URL–16, 2005). Sayılan nedenlerle kaybedilen her 10 milyon dolarlık film prodüksiyonu ile birlikte, 2.500 kiĢilik istihdam kaybedilmektedir (URL–16, 2005).

Storper ve Christopherson‟a göre yeni esnek uzmanlaĢmıĢ sistem, film endüstrisinin dağılmıĢ lokasyonel dokusunu ortaya çıkarmıĢtır (Coe ve Johns, 2004). Bu yapının bir tarafında– stüdyolar, yapım Ģirketleri ve taĢeronların Los Angeles‟ta kalmasını sağlayan/garanti altına alan– sıkı iĢ ağlarının yarattığı güçlü yığılma kuvvetleri yer alırken; diğer tarafında yeni esnek sistemin kendisine LA dıĢında bulduğu çekim lokasyonları yer almaktadır (Coe ve Johns, 2004; Scott, 2002). Bunun sonucu olarak, Amerikan sinema endüstrisi, Hollywood adındaki görece küçük coğrafi bir alanda kümelenmiĢ olmakla birlikte141

tüm bölgeye yayılmıĢ durumdadır (Scott, 2002). Bununla birlikte Scott‟a (2002) göre; Hollywood‟daki yetenekli ve yaratıcı iĢgücü, yoğun kurumsal yapı, endüstriyi destekleyen bölgesel ortam ve iliĢkili kültür– ürünleri endüstrilerine yakınlık gibi geçmiĢinden gelen rekabetçi avantajları, Hozic‟in vurguladığı üzere “Hollywood‟un tüm dünyaya toplu göç halinde olduğu” fikrini abartı kılmaktadır (Scott, 2002).

Çekim mekânlarında giderek ABD dıĢına doğru bir eğilim söz konusudur. Film üretiminin

140

1990 yılı toplam film üretimi 716 iken, 1998 yılında bu rakam 1075 olarak gerçekleĢmiĢtir. Dolayısıyla, 1990 yılında yaklaĢık 210 film, 1998 yılında ise yaklaĢık 400 film ABD dıĢında gerçekleĢtirilmiĢtir (URL–14, 2005).

141

Doğuda Burbank‟ten (Hollywood‟un merkezi ekseni boyunca) batıda Beverly Hills ve Santa Monica‟ya kadar uzanan alanda bir yoğunlaĢma gözlenmektedir. Bu yoğun birincil kümenin dıĢında kalan yapımcı firma sayısı oldukça azdır (Scott, 2002). Gomery (t.y.), Scott‟ın sinema endüstrisinin yığıldığı yer olarak Hollywood‟dan bahsederken aslında Güney Kaliforniya‟yı kaplayan çok büyük bir alandan bahsetmekte olduğunu söylemektedir. Bununla birlikte Scott‟ın söz ettiği yer Güney Kaliforniya olsa bile, bu yığılmanın tüm sinema endüstrisi için değil, sadece film üretimi için söz konusu olduğunu hatırlatmaktadır. Zira Hollywood, dağıtım merkezi 1920‟lerden beri New York olan, geniĢ bir dağıtım ağının ta kendisidir (Gomery, t.y.)

coğrafyası, dünya çapında daha önce hiç olamadığı kadar geniĢ bir lokasyon dizisini içerecek Ģekilde geniĢlemiĢtir (Coe ve Johns, 2004). Üretim göçü film üretimi konusunda yatırımı teĢvik etmekte olan ülkeler için bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.

ABD prodüksiyon pazarındaki üretim bugün; Kanada, Ġngiltere, Ġrlanda ve Avustralya baĢta olmak üzere142

çeĢitli lokasyonlara dağılmıĢ durumdadır143 (URL–16, 2005; Scott, 2002). Goldsmith ve O‟Regan (2004), uluslararası üretime paydaĢ olan ülkelerin çoğunun baĢarılı bir Ģekilde rekabet edebilme amacıyla, bazı mekanizmalarla mevcut ya da yeni geliĢtirilmiĢ olan altyapılarını, yaratıcı ve teknik kapasitelerini geliĢtirdiklerinden söz eder. Bu altyapı; özellikle çizgi altı iĢgücünden oluĢan yetenek havuzunu, üretimle doğrudan144

ya da dolaylı olarak iliĢkili bir dizi hizmetleri ve hizmet firmalarını; çekim amaçlı çeĢitli doğal ve yapılı çevreleri; film dostu yerel ve ulusal otoriteleri; sahneleri, imalat atölyelerini, prodüksiyon ofislerini, su tanklarını ve backlotları, kiralama hizmeti veren bir dizi firmayı ve ilgili hizmet firmalarını içermekte ve bir proje üzerinde belli bir alanda çalıĢılabilmelerini sağlamaktadır. (Goldsmith ve O‟Regan, 2004). Yazarlar, sözü edilen altyapının düzenli olarak prodüksiyon yapabilmek için kritik öneme sahip olduğunu söylemektedir.

ABD prodüksiyon pazarını kendisine çeken ülke Kanada olarak görünmektedir (URL–16, 2005; Scott, 2002). Kanada, Amerikan film endüstrisinden dıĢarı kaçan yaklaĢık 2,8 milyar dolar büyüklüğündeki üretim göçünün %80‟ine ev sahipliği yapmaktadır (URL–16, 2005). Kanada, film prodüksiyon coğrafyasının eğilimlerini ve yerel film endüstrisi üzerindeki etkilerini izlemek açısından önemli bir örnek olarak görülmektedir.

Vancouver‟ın (Kanada) film üretim bölgesi olarak geliĢimi Hollywood stüdyolarının savaĢ sonrası organizasyonel yapılanması145

ve stüdyo dıĢı çekimlerinin geniĢ ölçekte yükseliĢi ile iliĢkilidir (Coe, 2001). 1950‟lerden itibaren baĢlayan yurtdıĢı lokasyon çekimleri, rekabetçi ve

142

Bu ülkelerin ortak özellikleri Ġngilizce konuĢulan ülkeler olmaları, eğitilmiĢ iĢgücüne sahip olmaları, çok çeĢitli teĢvik programları sunmaları ve düzenli olarak büyüyen film pazarları olmasıdır. (URL–14, 2005).

143

Bununla birlikte, ABD dıĢında gerçekleĢtirilecek olan prodüksiyonların toplam maliyeti, üretim maliyetlerinin yanı sıra, iĢlem maliyetlerini de (ekip ve donanımın ulaĢım maliyetleri, prodüksiyon süresince iletiĢim maliyetleri… gibi) içermektedir. Dolayısı ile firmalar, sadece prodüksiyon maliyetlerinin değil, iĢlem maliyetlerinin de düĢük olduğu uydu lokasyonlara yönelecektir. (Scott).

144

Goldsmith ve O‟Regan (2004), üretimle doğrudan iliĢkili hizmetlere örnek olarak post–prodüksiyon Ģirketlerini, laboratuarları ve teçhizat kiralama Ģirketlerini göstermektedir. Yazarlar; otelleri, restoranları, araba kiralama Ģirketlerini ve havaalanı bağlantılarını üretimle dolaylı iliĢkili hizmetlere örnek göstermektedir.

145

1950‟lere dek süren “düĢeyde örgütlenme”sisteminin çözülmesi ve yeniden yapılanması konusuna önceki bölümde değinilmiĢti.

belirsiz bir pazarda savaĢan stüdyolar için birçok avantaj sağlamıĢtır (Coe, 2001). YurtdıĢı çekimlerinin daha ucuz olması, çalıĢma koĢullarının Los Angeles‟taki kadar engelleyici olmaması ve stüdyoların böylece büyüyen uluslararası pazarlara dâhil olabilmesi (Coe, 2001) bölgenin avantajları arasında sayılmaktadır.

Hollywood stüdyolarının düĢeyde çözülmesi ile ortaya çıkan fırsatlardan faydalanmak ve lokasyonel faydalar açısından Vancouver olağanüstü bir yerdedir. Kent, Los Angeles‟a yakındır, iyi bir yaĢam kalitesi sunmaktadır. Ayrıca, Vancouver‟ın Los Angeles ile aynı saat zonu içerisinde olması dolayısıyla iki merkez arasında aktivitelerin koordinasyonuna imkân sağlamaktadır, tüm yıl film çekimi için uygun bir iklimi vardır ve çok geniĢ bir çekim lokasyonu yelpazesi sunmaktadır146

(Coe, 2001). Bu avantajları, kentin Amerikan film prodüksiyonu pazarını çekme potansiyellerini tanımlayan ve bu konuda harekete geçen yerel aktörlerce doğru yönetilmiĢtir. Örneğin, 1962 yılında Amerikan menĢeli IATSE‟nin bir kolu olarak “IATSE 891” kurulmuĢ ve “dıĢarı göçen (runaway)” ilk prodüksiyonlara hizmet vermiĢtir. 1970‟lere kadar minimal düzeyde hizmet veren birlik, 1975 yılında temsilcilerini Los Angeles‟a göndererek bölgeyi bir film lokasyonu olarak tanıtmıĢlardır. Bir sonraki önemli adım 1978 yılında “Film Destek Ofisi”nin kurulmasıdır. Böylece Hollywood ve Vancouver arasında baĢlayan anlaĢmalarla, Vancouver, Hollywood stüdyoları için lokasyonel fırsat haline gelmiĢtir (Coe, 2001).

1980‟lere gelindiğinde, Vancouver‟da çekilen film sayısı (toplam bütçeleri 156 milyon doları bulan) 23 projeye ulaĢmıĢtır. Yatırım düzeyinin yükselmesiyle birlikte, yerel prodüksiyon oluĢumları da artmıĢtır. Coe (2001) iĢgücünün becerilerinde ve destek altyapıda bu artıĢa eĢlik eden bir büyüme yaĢandığını ifade etmektedir. Eyalet hükümeti eski bir otobüs istasyonunun film stüdyosu olarak yenilenmesi için yatırım yapmıĢ, Amerikalı bağımsız bir yapımcı kentteki depo alanları stüdyo olarak kullanılmak suretiyle birçok TV dizisi çekimi gerçekleĢtirmiĢtir. Yapımcı, 1987 yılında bölgede bir stüdyo kurma kararı almıĢ ve böylece 1989 yılında, bugün Vancouver‟ın en büyük stüdyosu olan North Shore Studios hizmete açılmıĢtır (Coe, 2001).

146

Coe (2001) bu gerekçelere ek olarak, çok önemli iki ulusal faktörden söz etmektedir. Bunlardan ilki Amerikan–Kanada doları paritesidir. Amerikan dolarının Kanada doları karĢısında değer kazanması, Kanada‟da satın alınan her türlü hizmeti ucuz kılmaktadır ve 1990 sonrasında Kanada‟da film üretiminde patlamaya neden olmuĢtur. Coe, bir diğer gerekçe olarak ulusal kültürel politikayı ve hükümetin film endüstrisine açıkça eğilen rolünü göstermektedir. Amerikan stüdyoları ve yapımcılarının, (vergi indirimleri ve çeĢitli ekonomik teĢviklere ek olarak) kamu fonları ile sübvanse edilmesi, prodüksiyonları çekme konusuna ulusal düzeyde verilen önemi göstermektedir.

1990‟lara gelindiğinde, Vancouver film sendikaları ile AMPTP arasında, Amerikalı yapımcıların istihdam ücretleri düzeyini bilerek bütçe yapabilmelerine olanak sağlayan anlaĢmalar yapılmıĢtır (Coe, 2001). Amerikalı Ģirketler tarafından finanse edilen TV dizilerinin, Vancouver‟daki yabancı yatırımlar içerisindeki payı %22‟dir (Coe, 2001).

Coe (2001), Amin ve Robins, Dicken, Harrison ve Scott gibi yazarların çalıĢmalardan yola çıkarak; bugün, büyük firmaların dinamik endüstriyel yığılmalarda önemli roller oynadıklarına dair bir teĢhisin söz konusu olduğunu söylemektedir. Vancouver bölgesinde (önemli düzeyde üretim gerçekleĢtirmekle birlikte bölgede yer almayan) büyük Amerikan stüdyoları ve medya holdinglerinin film üzerindeki finansal ve yaratıcılığa yönelik kontrolü, bölgedeki taĢeron firmalar tarafından gerçekleĢtirilmektedir. Bazı durumlarda anahtar prodüksiyon kadro Vancouver‟a gönderilmekte, bazılarında ise tüm süreç kentteki prodüksiyon firması yoluyla gerçekleĢtirilmektedir (Coe, 2001).

Coe (2001) Hollywood firmalarının Vancouver‟daki üretim sistemi üzerinde “dıĢarı göçme” tehditinden kaynaklanan bir kontrolü olduğundan söz etmektedir. Christopherson bu durumu, Kuzey Amerika‟da egemen olan “merkezkaç” politik–yasal çerçeve ile iliĢkilendirmektedir (Coe, 2001). Bu çerçeve ilk yatırım maliyetinin (sunk costs) aleyhine, sermaye mobilitesi lehine iĢlemektedir. Christopherson‟a göre bu stratejiler, film prodüksiyonu gibi, kısa dönemli ürünlerin nihai gaye olduğu endüstriler için uygundur (Coe, 2001).

1990‟ların sonlarına doğru Vancouver film endüstrisi olgunlaĢtıkça, British Columbia‟da büyük stüdyoların (film üzerine uzun dönemli anlaĢmaları simgeleyen) sabit sermaye yatırımları ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. 1995 yılında Paramount (Viacom), kendi yapımlarının teçhizat ihtiyaçlarına hizmet vermek için, prodüksiyon destek firması açmıĢ; 1996 yılında Disney, Victoria‟da (British Columbia) bir multimedya stüdyosu ve Vancouver‟da bir animasyon stüdyosu satın almıĢtır. BaĢlangıç maliyetleri ile ilgili belirsizliklere rağmen, MGM ve Paramount gibi stüdyolar Vancouver‟da prodüksiyon yapabilme adına daha fazla taahhüt altına girme yanlısıdırlar (Coe, 2001).

Vancouver, geçtiğimiz yirmi yıl içerisinde sadece bir film lokasyonu olmaktan çıkmıĢ, geniĢ tabanlı esnek üretim komplekslerinden biri haline gelmiĢtir (Coe, 2001). Coe (2001), Vancouver‟da yer alan ve daha önce Amerikan stüdyolarına hizmet veren birçok prodüksiyon firmasının, bugün kendi projelerinin finansmanını ve üretimini gerçekleĢtirmekte

olduklarından söz etmektedir. Bugün Vancouver‟da her türlü yaratıcı ve teknik iĢgücünü temsil eden en az yedi adet birlik (sendika) bulunmaktadır (Coe, 2001).147

1967 yılında kurulan CFDC hükümetin film endüstrisini geliĢtirmek ve kontrol edebilmek için ilk atılımı olarak değerlendirilmektedir. KuruluĢ, sermaye maliyet ödenekleri (1974– 1995), film ve video üretimi vergi kredisi (1995‟den bugüne), Sinema Filmi Dağıtım Fonu, Kanada televizyon üretimi fonu (1997‟den bugüne), eğitim teĢvikleri (1997‟den bugüne), film ve video üretim hizmetleri vergi kredisi (1997‟den bugüne) olmak üzere çeĢitli teĢvik programları önermiĢ ve uygulamıĢtır. KuruluĢ, bugün faaliyetlerini “Telefilm Kanada” olarak sürdürmektedir. Kanada Hükümeti tarafından sağlanan teĢvikler arasında; “Senaryodan Sahneye” politikası148

, Sinema Filmi Dağıtım Fonu, Kanada Üretim Vergi Kredisi149, Kanada Film/Video Üretim Vergisi Kredisi150, Üretim Hizmetleri Vergi Kredisi151

, Kanada TV Film Fonu152, Kültür Endüstrileri GeliĢtirme Fonu153, Sinema Filmi Fonu154, Multimedya Fonu, (Versioning) Fonu155, Kanada Üretim Pazarlama Fonu156 sayılmaktadır (Freeman ve diğ., 2005; URL–16, 2005; Catterall, 2005).

Avrupa cephesinden bakıldığında, film endüstrisinin kültür endüstrileri içerisinde ve bütüncül

147

Coe‟ya (2001) göre Vancouver, Amerika‟dan “dıĢarı kayan” prodüksiyonları gerçekleĢtiren bir “uydu– sanayi üssü” olarak hizmet vermeye baĢlamıĢ ve zaman içerisinde yerel film endüstrisinin oluĢmasıyla “Marshallgil” sanayi bölgesi özellikleri geliĢen Vancouver hibrit bir endüstri bölgesine doğru evrilmiĢtir.

148

“Kanada Mirası Departmanı” tarafından 2000 yılında oluĢturulmuĢtur. Bu politika ile Kanada federal hükümeti film sektörü inĢa etmekten çok seyirci inĢa etmeye odaklanmakta, bu değiĢim hükümetin Kanada filmi için verdiği destekte önemli bir farklılaĢmayı iĢaret etmektedir.

149

ĠĢgücü harcamaları için %16 federal vergi kredisi sağlanmaktadır.

150

ĠĢgücü harcamalarının %25‟i oranında indirim yapılmaktadır.

151

Kanada, yabancı yapımları çekmek için federal düzeyde ve eyalet düzeyinde sağlamaktadır. 1998 yılından beri etkin olarak kullanılan bu kredi, Kanada‟daki iĢgücü harcamalarının %11‟ini karĢılamaktadır. ĠĢgücü harcamalarının toplam harcamanın %50‟sine yakın olduğu düĢünülürse, toplam üretim harcamalarında %5.5‟lik bir indirim (%50‟nin %11‟i) gerçekleĢmektedir. Yabancı yapımların bu teĢviklerden yararlanabilmesi için minimum harcama eĢiğini sağlamaları gerekmektedir. Bu eĢik TV dizisi ya da pilot yapım için bölüm baĢına 200 bin Kanada doları (135 bin Amerikan doları), film ve diğer TV yapımları için 1 milyon Kanada doları (675 bin Amerikan doları) olarak belirlenmiĢtir.

152

Kanada‟nın yayıncılık ve üretim sektörlerinin kapasitelerini artırma amaçlı ve yıllık 200 milyon kanada doları bütçeli yatırım programıdır. Genellikle yerli film sektörüne hizmet vermektedir.

153

ĠĢlek sermaye ve geliĢtirme projeleri için 20 bin– 250 bin Kanada doları tutarında kredi (loan), Kanada‟daki kültürel iĢ kolları için özel teĢvikler ve geliĢtirme projeleri sağlamaktadır.

154

Ulusal film üretiminin senaryo geliĢtirmeden sinema gösterimine kadar her aĢamasını desteklemek üzere kullanılmaktadır.

155

Kanada prodüksiyonlarının eriĢilebilirliğinin artırılması için kullanılmaktadır.

156

bir bakıĢ açısıyla ele alınarak desteklenmesine iliĢkin olarak önemli adımlar atıldığı görülmektedir. AB Kültür Mevzuatı‟nda yer alan Film ve Görsel–ĠĢitsel Endüstriler Ġçin Devlet Yardımına ĠliĢkin 12 ġubat 2001 Tarihli Konsey Ġlke Kararı‟na göre; görsel iĢitsel endüstri eĢi benzeri olmayan bir endüstri olarak tanımlanmıĢtır. Film ve görsel iĢitsel endüstrilere yapılacak devlet yardımı kültürel çeĢitliliği sağlamanın baĢlıca yollarından biridir. Kültürel çeĢitlilik hedefi; bu hedefe ulaĢmak için endüstriyel bir doku gerektirmektedir. Bu politikalar üretim kapasitesinin düĢük olduğu ve coğrafi alanın kısıtlı olduğu ülkelerde ve bölgelerdeki görsel–iĢitsel endüstrinin geliĢimine iliĢkin durumlarda özellikle geçerli sayılmaktadır. Avrupa film sektörü ve görsel iĢitsel sektör; giriĢimlerdeki sermaye yetersizliği, Avrupa dıĢı üretimlerin hâkimiyetindeki ulusal pazarların bölünmesi, Avrupa‟ya ait eserlerin ülkeler arasındaki zayıf dolaĢımı gibi nedenler de dâhil olmak üzere yapısal bir zayıflık göstermektedir ve Avrupa‟ya ait destek sistemleri bu sektördeki sorunların çözümlenmesinde tamamlayıcı ve önemli bir rol oynamaktadır (ABKM, 2007).157

Film prodüksiyonlarını çekebilme adına rekabetin, ABD eyaletleri arasında da sürdüğü görülmektedir. Eyaletler, (prodüksiyon bütçesinin büyüklüğüne göre değiĢmekle birlikte) %50‟ye varan vergi indirimleri yapmakta ve yapımcılara çeĢitli teĢvikler sunmaktadır (URL– 22, 2006). Bu teĢviklerin etkisiyle, 30 yıl önce Amerika‟daki film üretiminin merkezi Kaliforniya iken, daha sonraları film endüstrisinin New York, Texas, Florida, Illinois ve Kuzey Carolina‟ya kaydığı ifade edilmektedir. Bu eyaletlerin tercih edilme nedeni finans, geliĢtirme ve dağıtım gibi prodüksiyon için gerekli olan tüm kaynakları içermeleridir. Bu eyaletler Amerika‟daki toplam film endüstrisi kazancının %88‟ini üretmekte, toplam iĢgücünün %80‟ini ve endüstrideki toplam kuruluĢların %65‟ini sağlamaktadırlar. Nevada, New Jersey, Arizona, Utah, Luisiana, Washington, Massachusetts ve Pennsylvania‟daki film endüstrileri de büyüme göstermektedir (URL–16, 2005). Bu durum, Hollywood film endüstrisinin ABD içerisinde de dağılmaya baĢladığını göstermektedir.