• Sonuç bulunamadı

1.5. SINIRLILIKLAR

2.1.9. Yeni Doğumları Teşvik İçin Yapılan Örnek Uygulamalar

2.1.9.2. Refah Bakanlığı

Başka ülkelerde eşine pek rastlanmayan uygulama, Danimarka’da bir bakanlık teşkil etmektedir.

Refah Bakanlığının görevi, anaları-babaları tarafından gerektiği gibi bakılmayan çocukları alarak, bunları devlet bakımevlerinde yetiştirmektir (Tekin, 1977:83).

Görülüyor ki: Batılı ülkeler, doğumları artırıcı bir dizi tedbiri alırken, çocukların en iyi şekilde bakılıp büyütülmesine de büyük dikkat ve zaman ayırmakta… anne ve babalarının iyi bakamayacağını tespit ettiği çocukları, devlet, himayesine almaktadır. Üstüne üstlük, “Refah Bakanlığı” ismiyle bakanlık kuracak kadar da bu meseleye önem vermektedir (Tekin, 1977:83). Bugün Danimarka’da aileden sorumlu bakanlık, “Aile ve Tüketiciden Sorumlu Bakanlık” adını almıştır. Biz de ise bu işleyiş sıkıntılı olmaktadır. Devlet Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nı yeni kurmuş, senelerce ailenin sorumlu olduğu bakanlık ismi de sürekli değişmiştir. Tüm bunlar devletin insanımıza ve ülke nüfusuna ne kadar önem verdiğini göstermektedir.

Avrupa, Amerika ve Yakındoğu ülkelerinin birçoğunda doğum kontrolüne gidilmek şöyle dursun, aksine nüfus arttırma kampanyasına girişildiğini görürüz. Bu hususta mesela İsrail canlı bir örnektir. Diğer taraftan o kadar kalabalık nüfusa sahip olduğu halde Rusya’da çok çocuklu aileler çeşitli yollarla mükafatlandırılmaktadır (Zaim, 1973:24). Batı, nüfusunun kalabalıklaşmasını istemediği Üçüncü Dünya ülkelerinde doğum kontrol yöntemlerinin yaygınlaşması için, tamamen bağışlardan oluşan bir fon meydana getirirken, kendi nüfusunu artırmak için de her türlü teşvik yöntemini kullanmaktadır.

Bu bağlamda Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü’nün 2006 yılında gerçekleştirdiği “Yerinde Bilgi Edinme Projesi” kapsamında Avusturya, Japonya,

İngiltere, İspanya, Finlandiya ve İrlanda’da bazı araştırmalar yapılmıştır. Bu ülkelerde yapılan araştırmaların sonuçlarına dair burada bilgi verilecektir. Ancak İngiltere’ye ait rapordan bir sonraki başlık altında bahsedilecektir. Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde, üye ülkelerde uygulanan aile politikaları hakkında bilgi almak, uygulamaları yerinde görmek ve ileriye dönük işbirliği çalışmalarına zemin oluşturmak ve Dünya’nın başka ülkelerinde neler yapıldığına dair bilgilenmek için bu çalışmalar yapılmıştır. Hem Batı’da, hem de Doğu’da Japonya örneği ile gelişmiş ülkelerin nüfus politikalarını nasıl yapılandırdıklarını görebilmek açısından bu çalışmalar faydalı olmuştur.

Burada ilk ele alacağımız ülke Avusturya’dır. ‘Aile Yükünü Dengeleme Fonu’ ve ‘Aile ve Meslek Yönetim Limited Şirketi’ ilgi çeken kurumlar arasındadır. Aile ile ilgili bakanlık, ‘Federal Sağlık ve Kadın İşleri Bakanlığı’dır.

Aile konusunda yürütülen politika gereği olarak da ailelere, doğrudan ya da dolaylı olarak çeşitli yardımlar yapılmaktadır. Aileler için çocuk sahibi olmak mali bir yük getirmektedir. Dolayısıyla Aile Yükünü Dengeleme Fonu çocuk başına yılda 3800 € vererek bu mali yükü azaltmaya çalışmaktadır. Bu parayla birlikte aile yardımı, okul kitapları ve okula ücretsiz taşıma şeklinde başka yardımlar da AYDF’den( Aile Yükünü Dengeleme Fonu) karşılanmaktadır. Aile yardımı ve çocuk bakım parasını kapsayan nakdi yardımlar ile, okula toplu taşıma ile ücretsiz ulaşım ve ücretsiz okul kitabı sağlanması şeklinde ayni yardımlar da gerçekleştirilmektedir. Çocuk bakım parası, aile yardımına ek olarak, çocuğun aileye yükünü azaltmak için AYDF’den yapılan ikinci büyük yardımdır. Doğumdan önce kadınının çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın (2002’den önce ev kadınlarına verilmeyen) bu yardım verilmektedir. Aile ve Meslek hayatını birlikte yürütebilmek giderek önemi artan bir konu olmaktadır. Avusturya’da 20–45 yaş arası çalışan kadın oranı %72’dir. Bu oran %62 olan Avrupa ortalamasının da üzerinde bulunmaktadır. Avrupa’da nüfus sorunu kadınların çalışmasını gerektirmektedir. Firmaların kadın çalışana ihtiyacı olması çalışan kadınların çocuk bakımı sorununu gündeme getirmektedir. Aile ve Meslek hayatını birlikte yürütebilmek giderek önemi artan bir konu olmaktadır. Ayrıca çocuk doğum oranının artması gerekmektedir.bunun için önlemler alınması gerekmektedir. Bu önlemlerin neler olması gerektiği hususunda çalışmalar yapan Die Famillienallianz firması kurulmuştur.

Avusturya’da dâhili ve harici çocuk bakımı çok önemsenmektedir. Çocuk bakımı üç yaşı sınır alınarak yapılmaktadır. Üç yaş altı çocuklar için hemen hemen bütün şehirlerde kreşler mevcuttur. Üç yaş üstü çocuklar için de okulların bünyesinde anaokulları bulunmaktadır. Bunlar dışında gündüz bakım yuvaları da mevcuttur. Gündüz bakım yuvalarında anneleri çalışan çocuklar için esnek bir program izlenmektedir. Çocuk grupları var ve isteyen aileler çocuğunun hangi grupta olmasını istiyorsa çocuk o grupta oluyor. Die Famillienallianz (Aile ve Meslek Yönetim Limited Şirketi) çocuk bakım yuvalarındaki esnek program uygulamalarını annelerin iş yaşamlarından geri kalmamaları adına desteklemektedir (T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerinde Bilgi Edinme Projesi-Avusturya Raporu, 2006).

İkinci örnek olarak incelenecek ülke Finlandiya’dır. Bu ülkede aileye yapılan ödeneklerin daha belirgin olduğunu görmekteyiz. Bu ülkede ki aileyle ilgilenen bakanlık, ‘Sosyal İşler ve Sağlık Bakanlığı’ adını almıştır.

Ailelerin refahını sağlamak için oluşturulmuş temel görevler üç başlık olarak sayılabilir. 1) Aile izni, 2) Aile hizmetleri, 3) Aile yardımları şeklindedir. Aile izni, her iki eşe de çocuk bakımında eşit fırsatlar oluşturulmasını hedefler. Aile hizmetleri, annelik ve çocuk bakım klinikleri, gündüz bakım ve okul öncesi eğitimi, okul, aile danışmanlığı, çocukların korunması gibi konuları kapsamaktadır. Aile yardımları, üç ödenekten oluşmaktadır. Aile ödeneği, çocuk bakımı ödeneği ve barınma ödeneği şeklindedir. Sosyal İşler ve Sağlık Bakanlığı, vatandaşlara sağlıklı bir çevre, iyi bir sağlık ve fonksiyonel kapasite ile yaşamın çeşitli evrelerinde yeterli bir gelir ve sosyal korumayı sağlamayı amaçlar. Finlandiya’da önleyici sağlık bakımı çok önemlidir. Doğum öncesi klinikleri ve çocuk sağlığı klinikleri hizmetleri bütün ailelere ücretsizdir. Yeni çocuk doğuran bütün anneler doğum paketi veya bunun parasal karşılığını almaktadırlar. Ebeveyn izni sonrasında ebeveynlere en küçük çocukları 3 yaşına ulaşıncaya kadar ücretsiz evde bakım izni verilebilmektedir. Aile Federasyonu, Finlandiya’nın daha önce yaşadığı nüfus sorunları ve Finlandiya toplumunun devamı için dengeli bir nüfus gelişimi üzerinde durmaktadır. Federasyonun hadeflerinden biri, doğurganlık oranını 1,8 den 1,9’a çıkarmak. Bir diğer hedefi de, ortalama 28 olan ilk

çocuk sahibi olma yaşını 26’ya indirmek (T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerinde Bilgi Edinme Projesi-Finlandiya Raporu, 2006).

Burada örnek olarak değerlendirilecek üçüncü ülke, artan yaşlı nüfusuyla ciddi bakım sıkıntıları yaşayan İspanya’dır. Gençlerin sayısı azalırken yaşlıların sayısının gittikçe artması yaşlıların bakım ve hastane masraflarının artması gibi ciddi sorunları meydana getirmiştir. Aile ile ilgilenen kurum, ‘Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı- Sosyal Hizmetler, Aile ve Özürlüler Devlet Sekreteri’ adını taşımaktadır.

Farklı aile modelleri ortaya çıktıkça bu ailelerin korunması için yeni kanunlar çıkarılmaktadır. Ailenin korunması ve sorunlarının çözülmesi yolundaki girişimler ağırlıklı olarak kadın hakları, yaşlı ve çocuklar üzerinde yoğunlaşmıştır. 1995’lerde nüfus artış oranı en alt düzeye inmiş ancak ülkeye gelen göçmen nüfusun artışı ile bu durum bir ölçüye kadar telafi edilmiştir. Aile Bakım Sistemi mevcuttur. Bu sistemde yardımların % 84’ü kadınlara verilmektedir, çünkü yaşlılara bakanlar genelde kadınlardır. İspanya’da yaşlı nüfus ciddi oranda artmıştır, şu anda toplam nüfusun %17’si 65 yaş üzerinde olup ve 80 yaş üzeri nüfus diğer yaş gruplarına göre daha hızlı artmaktadır. Sağlık alanında ve sosyal konulardaki ilerlemeler, yaşam kalitesini yükseltmiş ve bu da yaşlı nüfusun oranının artmasında önemli bir faktör olmuştur. Örneğin kadınların iş yaşamına girişiyle çocuk sahibi olma oranı düşerken çocuk sahibi olma yaşı yükselmiştir. Aile Destek Merkezleri mevcuttur. Hamile bayanlar merkezlere gelerek bebek bakımı hususunda bilgi ve destek alabilmektedir. Annelik eğitimi bebek 3 yaşına gelene kadar devam etmektedir. Çocuk 18 yaşına gelene kadar devlet aileye maddî yardımda bulunabiliyor. Çocuk engelliyse aileler ömür boyu maddî yardım alabiliyor. Çocuk sayısı 3’ü aştığında devlet bir kereye mahsus olmak üzere aileye ilaveten maddî yardım sağlamaktadır. İspanya’da yıllar geçtikçe çocuk sayısı azalmakta ve yaşlı sayısı artmaktadır. Bunun nedeni çalışan kadın sayısının artmasıyla doğum oranlarının azalmasıdır. Ekonomik sebeplerden dolayı gençlerin geç evlenmesi de çocuk sayısının azalmasının nedenlerinden biridir (T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerinde Bilgi Edinme Projesi- İspanya Raporu, 2006).

Dördüncü olarak İrlanda örneği üzerinde durulacaktır. Aileden sorumlu bakanlık, ‘Aile ve Sosyal İşler Bakanlığı’dır.

Hastalık ya da işsizlik nedeniyle ebeveynlerin işinden uzak kaldığı ailelere doğrudan gelir desteği, tek ebeveynli ailelere (“lone parent family”) ödemeler, 6 yaşından küçük çocuklara yönelik olarak çocuk başına 1000€ erken çocuk bakımı takviyesi, bakmakla yükümlü olanlara (evde yaşlı bir kişi ya da hastaya bakanlara) yönelik ödemeler ve çocuk sahibi olan düşük gelirli ailelere “aile gelir desteği” de Bakanlık tarafından sunulan destek hizmetleri arasındadır. İrlanda’da kadınların işgücüne katılım oranı % 52,5’dir. Ebeveynlerin her ikisinin de çalıştığı ailelerin % 72’si çocuk sahibidir. Çalışan annelerin üçte biri (yaklaşık 121.000) beş yaşın altında çocuğa sahiptir.

Erken dönem çocuk bakımı yardımları 6 yaş altı için çocuk başına 1.000 Euro’dur. Bu

yardımlar her üç ayın sonunda ödenmektedir. Çocuklardan Sorumlu Bakan, Eğitim ve Bilim Bakanı, Adalet Eşitlik ve Hukuk Reformu Bakanı ve Sağlık ve Çocuklardan Sorumlu Bakan ile işbirliği içinde çalışmakta, Çocuklardan Sorumlu Bakanın Ofisi ise bir ana Bakanlık olan Sağlık ve Çocuklardan Sorumlu Bakanlığın idari bünyesinde yer almaktadır. Çocuklu çalışanlara yönelik olmak üzere, çocukların gelişimine ve ihtiyaçlarına yönelik tutarlı bir anlayış geliştirmek çocuk çalışmalarının hedefini teşkil eder. Çocuk Bakım Merkezleri mevcuttur. Çalışan annenin işini kolaylatan bu merkez hafta içinde saat 08:45 – 05:30 arası hizmet vermektedir. 2,5–6 ve 6–9 yaş gruplarına yönelik kreş ve okul sonrası aktivite hizmetleri verilmektedir (T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerinde Bilgi Edinme Projesi- İrlanda Raporu, 2006).

Bu dört ülkeye kıyasla farklı bir nüfus politikası izleyen Japonya da, çalışmada değişik bir örnek teşkil etmesi için burada yer alacaktır. Uzak Doğu ülkelerinden Japonya, Japon modernleşmesi hakkındaki değerlendirmelerde yaygın olarak yapılan yorumlara göre güçlü geleneklere sahip olan ve modernleşirken bu geleneksel değerlerini koruyan bir toplum olarak algılanmaktadır. Aileden sorumlu kurum ‘Toplum Uyumu Politikaları Genel Müdürlüğü’ adını taşımaktadır. Genel olarak nüfus politikalarını, nüfus artışını kontrol altında tutmaya yönelik olarak değerlendirebiliriz.

1995 yılında Japonya’da, toplumun yaşlanmasına karşı tedbir olarak temel bir kanun çıkarılmıştır. Bu kanun, toplumun yaşlanması konusunu araştırarak toplumsal ekonominin geliştirilmesi ve yaşlanan toplumun huzur içinde yaşaması amacıyla çıkarılmıştır. Yaşlanan toplum sorununun en önemli nedenleri; ortalama yaşam

sürelerinin uzaması ve doğum oranlarının azalmasıdır. Japonya’da 2005 yılı doğum oranları % 1.26 olarak gerçekleşmiş olup, bu oranın şimdiye kadar görülen en düşük doğum oranı olduğu belirtilmiştir. Son 3 yılın doğum oranları % 1,3’ün altında bir seyir izleyerek Avrupa’daki doğum oranlarının dahi altına inmiştir. Nüfus biliminde doğum oranının 1,3’ün altına inmesi “Süper Azalma” olarak adlandırılmaktadır. Japonya’da geç evlenme, geç doğum yapma ve evlenmeme oldukça yaygınlaşmıştır. Halihazırda ortalama evlenme yaşı erkeklerde 29,8, kadınlarda ise 28’tir. Bu yaş ilerledikçe, ilk doğum yaşı da ilerlemektedir. Bu konuda somut bir hükümet politikası yapılmamıştır. Belediyeler, evliliği teşvik etmek için “Toplu Tanıştırma” organizasyonları yapmaktadır. Kadınları iş yaşamında daha aktif kılmak için, her alandaki karar alma sürecinde kadınların katılımını desteklemek, akademi ve bilim alanında çalışan kadın oranını arttırmak, önceden çalışmakta iken ayrılmış ama şimdi tekrar işe dönmek isteyen kadınları destekleme kararları alınmıştır. Japonya’da kadınlar 35–39 yaşları arasında doğum nedeniyle işten ayrılmaktadır. Bu kadınların yeniden çalışmak istemeleri halinde bakanlık destek vermekte ve bu konuda çalışmalar yürütmektedir. Kadınların bir işte çalışabilmesi için erkekler nasıl iş buluyorsa kadınların da o şekilde iş bulması ve iş yerinde eşit muamele yapılması gerekmektedir. Kadınlar, kadın olmaktan, doğum yapmaktan dolayı ayrımcılığa maruz kalmamalıdır. Yeni neslin yetiştirilmesi için destek vermek, çocuğun azalması tehlikesine karşı bakanlık tedbir almaktadır. Japonya’da Çocuk ve Aile Genel Müdürlüğü tarafından çocuk (0–18) yetiştirmekte olan anne-babaya çeşitli destekler verilmektedir. Yaşlı nüfus artarken çocuk sayısı azalmakta bu da yaşlı insanlara destek olacak olanların azalması anlamına gelmektedir. Sağlık, Çalışma ve Refah Bakanlığı’nın 2005’te yaptığı araştırmaya göre bir kadının ömrü boyunca çocuk sahibi olma oranı %1.26’dır. Çalışan kadın evlendikten sonra çocuk doğurmakta ve çocuğu yetiştirmekte ve böyle olunca da bir işte devamlı olarak çalışmak zor olmaktadır. Bunun için devlet ve belediyeler destek vermelidirler. Özellikle çocuğa bakmak bir çalışan kadın için büyük bir sorundur (T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Yerinde Bilgi Edinme Projesi- Japonya Raporu, 2006). Japonya’nın bugün geldiği nokta düşündürücüdür. Dört kuşak bir arada yaşamaktadır. Aşırı yaşlanmış olanlar kendi evlatları tarafından bakılamamaktadır. Çünkü onlar da bakıma muhtaç yaşlı grubun içinde yer almaktadır.

Yerinde Bilgi Edinme Projesi kapsamında gidilen ülkelerin aile politikaları ciddi anlamda incelenmiştir. Türkiye’de uygulanmaya başlayan yaşlı ve engellilerin toplu taşıma araçlarını ücretsiz kullanmaya başlamaları gibi kimi uygulamalar bu ülkelerin örnek alındığının göstergesi olarak değerlendirilebilir.