• Sonuç bulunamadı

2. Zaman Boyutu İtibariyle Politik Konjonktür Teorileri

2.3.1. Rasyonel Politik Konjonktür Teorileri

2.3.1.1. Rasyonel Fırsatçı Model

2.3.1.1.1. Rasyonel Fırsatçı Modelin Varsayımları

Persson ve Tabellini (1990) Nordhaus’un varsayımlarını aşağıdaki gibi değiştirmiştir.

1. Ekonomi iktidarın ekonomiyi yönetme becerisini gösteren “yeterlilik terimli” Philips eğrisiyle ifade edilebilir.

ytyt te t (1)

t burada seçmenler tarafından gözlemlenemeyen iki parçadan oluşmaktadır. Birinci parça, politika yapıcılarının yetenek düzeyidir: daha yetenekli politikacılar daha yüksek büyümeye ulaşırlar. İkinci parça ise büyüme oranını hükümet politikası ve yetenek düzeyinden bağımsız olarak etkileyen çeşitli dışsal şokları yansıtır. Dolayısıyla t’yi aşağıdaki gibi tanımlayabilir;

t t t (2)

politikası araçlarına odaklanarak, bu araçlarda seçim dönemlerinde manipülasyon olup olmadığını araştırır. Bu noktada özelikle bu literatür para arzında seçim kaynaklı dalgalanmalar oluşup oluşmadığını araştırmaktadır.

Politik parasal dalgalanmalar literatüründe seçimler ile para politikası arasındaki ilişki “Lider Yönlü Yaklaşım”

ve “Seçmen Yönlü Yaklaşım” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Seçim kampanyalarında belirleyici kriter olarak parti başkanı ve parti disiplini göz önüne alınırsa Lider Yönlü Yaklaşım, politikacılara oy verenler göz önüne alınırsa Seçmen Yönlü Yaklaşım olarak isimlendirlmektedir. Her iki yaklaşımın da ortak noktası başlangıç yolu olarak seçmen tarafından motive edilmiş yetersizliklerin parasal politikayı nasıl tahmin etmesi gerektiğini kullanmasıdır. Seçmen Yönlü yaklaşımın politik olarak optimal para politikası ile spesifik öngörüleri yapmaktadır. Bu yaklaşıma göre seçmenlerin gelecekteki ekonomik performans ile ilgili beklentileri ve ekonomiyi yönetmek için ktidarların yetenekleri oy verme kararı üzerinde daha büyük etkiye sahiptir. Lider Yönlü yaklaşımda optimal parasal politikanın şekliyle ilgili öngörülemeyeni elde etmektedir. Bu yaklaşıma göre iyi br politik lider bazı kısa dönemli acı reçetenin uzun dönemde sağlıklı olacağı yönünde seçmenleri ikna edebilmektedir ve kolay paranın kısa dönemli faydalarını ve sıkı para politikasının uzun dönemli özelliklerini önemseyebilir (Onur, 2001: 170). Her iki yaklaşım için ayrıntılı bilgi için Beck (1988)’e bakılabilir. Politik parasal dalgalanmalar ile ilgili Türkiye’ye ait çalışmalar için Asutay (2005), Şen (2006) ve Hızlı (2012)’ye bakılabilir.

141 Rogoff (1990) ve Rogoff ve Sibert (1988) ait maliye politikasını içeren modele para politikasının da Drazen (2001) tarafından modele dahil edilmesiyle birlikte aktif-maliye, pasif-para politikası modeli (AFPM) oluşturulmuştur (Drazen, 2001: 77).

t terimi, petrol şokları ve teknolojik yenilikler gibi, hükümetin kontrolünde olmayan ekonomik şokları yansıtmaktadır. t terimi ise hükümetin yetenek düzeyini, yani enflasyonist sürprizler olmaksızın hükümetin büyüme oranını artırabilme yeteneğini göstermektedir. Bu durumda t te olsa bile t’nin veri olması şartıyla t ne kadar yüksek olursa büyüme de o denli yüksek olacaktır.t’nin birinci parçası burada iktidarın yeteneğini ölçmektedir ve iktidarın problem çözme ve ekonomiyi etkin yönetebilme yeteneği olarak görülebilir.

Yetenekli hükümet, veri enflasyon ve beklenen enflasyon durumunda doğal büyüme oranını artıran hükümettir (Telatar, 2004: 430; Saraç, 2005: 54). Yeterlilik aşağıdaki zaman yapısına sahiptir;

tutut1 (3) (ut)0 her bir t için.

3 nolu denklem yeteneğin sürekli ve tesadüfi olduğu varsayımını içermektedir. Gerçekte hareketli ortalama spesifikasyonu (MA(1)) t dönemindeki yeteneğin hem günümüze ait kısmı hem de izleyen dönemin gerçekleşmesini içerdiğini ima etmektedir (Alesina, Cohen ve Roubini, 1997: 24). Bu da demektir ki bugün yetenekli bir iktidar bir sorunu çözüyorsa ileride de aynı sorunu başarıyla çözebilecektir yani yeterlilik süreklidir (Özkan, 2010: 73). Eğer seçimlerden sonra şimdiki iktidarın yerini rakip parti alırsa yeteneğin taşınması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle rakip partinin yeteneği seçimlerde sıfır olacaktır. Bu nedenle t dönemi sonunda eğer rakip parti seçimleri kazanırsa t1ut1 ve ut 0 olacaktır. MA(1) spesifikasyonu uygundur. Çünkü yeteneğin iki dönemden daha fazla taşınmasına imkân vermemektedir.142

142 Modeli çözmek için tam olarak seçmenlerin ne zaman ne bildiği belirlenmek zorundadır. Yeteneğin sadece iki değeri vardır: yüksek uyâda düşük u. Yani:

utu0 (p olasılıkla)

u0 (1-p olasılıkla) (1)

t ’yi gözlemleyebilirler fakat t’yi gözlemleyemezler, t ancak t+1 döneminde bilinir hale gelir. Çünkü söz konusu zaman zarfında seçmen bir dönem gecikmeli olarak iktidarın yeteneğini öğrenerek gerçekte t+1 döneminde seçmenler t’yi hesaplayabilirler. Bir diğer deyişle herhangi bir t döneminde seçmenler ut1’i bilirler fakat ut’yi bilemezler.

Enflasyonun bir dönem gecikmeli olarak gözlemlenebileceği varsayımı oldukça önemlidir. Eğer enflasyon anlık olarak büyümeyle beraber gözlemlenebilseydi yetenek şu şekilde hesaplanabilirdi;

tytyt te

En son ki tartışmadan da açık olduğu gibi, eğer yetenek gözlemlenebilirse bu modelde politik çevrimlere rastlanması mümkün değildir. Persson ve Tabellini’ye (1990) göre büyümenin enflasyondan önce gözlemlenebilmesi bazılarına tuhaf gelebilir.

Bu modelde iki tip denge vardır: (1) ayrıştırıcı denge ve (2) birleştirici denge. Ayrıştırıcı dengede her iki tip politika yapıcı kendi yeteneklerini gösterebilmek için politika seçerler yani seçmenler iktidarın t dönemindeki

ut yetenek düzeyinin yüksek (u) ya da düşük (u) düzeye sahip olduğunu bilirler. Birleştirici dengede ise seçmenler t döneminde iktidarın yetenek düzeyini politikalardan çıkaramazlar.

Seçmenler daha yetenekli politikacıları tercih edeceklerinden, iktidarların beklenen yetenek düzeylerinin sıfırın üstünde olması durumunda iktidar partisi yeniden atanacaktır. Bu nedenle iktidar mümkün olduğunca yetenekli görünecektir. Yetenekli politika yapıcı (utu’nun yüksek gerçekleşmesine sahip) bu bilgiyi seçmenlerle paylaşacaktır. Bunu yapabilmek için yetenekli iktidarın yeteneksiz iktidar tarafından ulaşılamayacak büyüme düzeyini başarmaya ihtiyacı vardır. Bu büyüme düzeyi ysyolarak belirlenmelidir.

Böylece yetenekli iktidar beklentilerin üstündeki enflasyon düzeyini seçerek ysbüyüme düzeyini elde edecektir.

Tanım gereği yeteneksiz politika yapıcı ys’ye ulaşamayacaktır, bu nedenle bir dönem optimal enflasyon oranını seçecektir. Halk uygulama öncesinde her birinin hangi tip politika yapıcı olduğunu bilemeyecektir. Dolayısıyla beklenen enflasyon oranı yetenekli politika yapıcının yüksek enflasyonu ile yeteneksiz politikacının düşük enflasyon oranının ortalamasıdır. Bu ortalama, seçmenlerin iktidarın hakkındaki düşünceleri kullanılarak hesaplanır. Böylece seçim yıllarındaki gerçekleştirilmiş enflasyon oranı yetenekli politika yapıcının bekleyişinin üzerinde, yeteneksiz iktidarın bekleyişinin ise altındadır.

Sonuç olarak, bu model iki önemli sonuç üretmektedir: (1) tek tipteki politika yapıcıyla birlikte politik konjonktür teorisi (2) rasyonel retrospektif oylama. Gelecekte, yetenekli politika yapıcı seçmenlerden hemen önce normalin üzerinde bir genişleme yaratır. Seçmenler bu yüksek büyümeyi gözlemleyerek, yetenekli iktidarın farkına varırlar ve onu yeniden seçerler. Bu nedenle politik konjonktür dalgalanması yine geleneksel Nordhaus modelinden tamamıyla farklıdır. Persson ve Tabellini’nin modelinde, sadece tek tip politika yapıcı seçim öncesinde genişleme yaratır. Yine de bu model seçim öncesi canlanmadan sonra seçim sonrası resesyon öngörmemektedir.

Bu model aynı zamanda rasyonel retrospektif oylamayı ima etmektedir: Seçim öncesi dönemde canlanma yaratan yetenekli politikacı yeniden atanmaktadır. Bir diğer deyişle herhangi biri seçimden önceki büyüme ile seçim sonuçları arasında korelasyon gözlemlemelidir. Üstelik seçmenler için ekonominin durumu politika yapıcıların yeteneğini göstereceğinden seçim yılında oy verirken ekonominin durumuna bakmak rasyoneldir. Yeteneğin devamlılığı bu sonucun elde edilmesinde oldukça önemlidir aksi takdirde seçmenler bugün yetenekli görünen iktidara oy vermede bir neden bulamayacaklardır, bu nedenle bu bilgi gelecek dönem yeteneği ve haliyle gelecek büyümesi üzerine hiçbir etkiye sahip değildir (Alesina, Roubini ve Cohen, 1997: 26- 2 8).

2. Enflasyon bekleyişleri rasyoneldir.

te (t /It1) (3)

3 nolu denklemdeki It1, t–1 dönemi sonunda seçmenler tarafından ulaşılabilen bilgiyi ifade etmektedir (Alesina, Cohen ve Roubini, 1997: 23- 24). 143 Yukarıdaki 3 nolu eşitlik iktidar partisi ile seçmenler arasında bilgi asimetrisi olduğunun göstergesidir. İktidar partisinin kendi yetenek düzeyini bilmesi ve bunun yanında seçmenlerin bu konuda tam bilgiye sahip olmaması iktidar partisi ile seçmenler arasındaki bilgi asimetrisinin en önemli nedenidir. Eğer seçmenlerle iktidar partisi aynı bilgiye sahip olsaydı bu durumda bilgi asimetrisi söz konusu olmayacak ve böylece iktidar partisinin seçimlerden önce ekonomiyi manipülasyonu ortadan kalkacaktır.144 Dolayısıyla bu modelde iktidarın ekonomiyi seçim amaçlı uyarabilmesi için seçmenlere oranla sahip olduğu bilgi üstünlüğünü kullanması gerekir. Bu nedenle bilgi asimetrisi varsayımı, politik konjonktür dalgalanmalarının oluşması için gerekli koşulu oluşturmaktadır (Telatar, 2004: 431; Erkişi, 2007: 91). Bir diğer deyişle, seçmenlerin eksik bilgiye sahip olmasından kaynaklanan seçmen ile iktidar partisi arasında bilgi asimetrisi varsayımı rasyonel fırsatçı modelde politik konjonktür dalgalanmalarının ortaya çıkması için gerekli koşulu oluşturmaktadır (Telatar, 2004: 431; Saraç, 2005: 55).

143

1

It farklı politika yapıcıların “yetenekleri” dışındaki tüm bilgileri içerir. Bu varsayım aynı zamanda seçmenlerle politika yapıcılar arasında asimetrik enformasyon olduğu anlamına da gelmektedir: politika yapıcılar kendi yetenek düzeyini bilirlerken seçmenler ise bu bilgiye sahip değillerdir (Alesina ve Roubini, 1990: 5).

144 Rasyonel fırsatçı modele göre seçmelerin rasyonel olmasına rağmen politika yapıcıların fırsatçı davranmasına sebep olan başlıca etkenler; (1) İktidar partisi ile seçmenler arasındaki bilgi asimetrisi, (2) Seçmenlerin rasyonel ihmalkârlığı ve (3) Seçmen tercihlerinde zamanlar arası kutuplaşma (Balairas ve Santos, 2000: 121). Rasyonel ihmalkârlık savunusuna göre seçmenler kendilerinin seçim sonuçlarını etkileme durumlarının oldukça zayıf olması nedeniyle hükümetin uyguladığı politikalara ilişkin bilgi maliyetlerini üstlenmenin gereksiz olduğunu düşündüklerinde ortaya çıkmaktadır. Tabellini ve Alesina (1990) tarafından gündeme getirilen seçmen tercihlerinde zamanlararası kutuplaşma görüşüne göre bugün e gelecek dönem seçmenleri arasında kamu harcamalarının bileşimine ilişkin uyuşmazlık kamu borçlarının optimal bir seyir izlemesine yol açar. Kamu borçları bugünün seçmelerinin gelecek seçmenlerine aktardığı bir mirastır. Bu nedenle bugünün seçmenleri gelirin gelecek nesillerin aleyhine olacak şekilde yeniden dağılımını sağlayan bütçe açıklarını tercih ederler. Bu nedenle bugünkü seçmeni olumsuz etkilemeyen politikaları tercih ederek yeniden seçilme şansını artırmaya çalışırlar (Erdoğan, 2004: 75–76).

3. Politika yapıcılar özdeştirler145 ve sadece yeniden seçilebilmeyle ilgilenmezler aynı zamanda sosyal refah üzerine de bazı yükler yüklerler.146 Politikacılar iktidarda olmayı, iktidarda olmamaya yeğlemektedirler (Alesina, Cohen ve Roubini, 1997: 24).

Hem geleneksel hem de rasyonel fırsatçı modelde siyasi partiler ideolojik kimliklerine bağlı olmak durumunda değildir. Bu nedenle iktidar partileri ideolojilerine uygunluklarından ziyade yeniden seçilebilme olasılıklarını maksimize edecek politikaları hayata geçirirler.

Dolayısıyla her iki modelde de siyasi partilerin amacı politik kar elde edebilmek bir diğer deyişle kendisini yeniden iktidara taşıyacak çoğunluğun oylarını alabilmektir. Bu durumda hem iktidar partisi hem de muhalefet partisi tıpkı seçmenler gibi rasyoneldir ve yeniden seçilebilme olasılıklarını maksimize edecek şekilde davranmaktadırlar (Erkişi, 2007: 92).

4. Tüm seçimlerde sadece iki aday vardır: İktidar partisi ve muhalefet partisi.147

5. Seçmenler kendi beklenen faydalarını maksimize edecek politikacıları seçmek isterler dolayısıyla hangi parti kendilerine en fazla faydayı sağlıyorsa seçimlerde o partiye oy vermeyi yeğleyeceklerdir.

145 Burada siyasi partilerin özdeş olduğu varsayımı ile partiler arasında ideolojik farklılıklar olmadığı vurgulanmaktadır. Bir diğer deyişle seçim dönemlerinde her iki siyasi parti de fırsatçı davranmakta ve herhangi bir partizan amaca sahip değildir (Erkişi, 2007: 92).

146 Bu varsayım Nordhaus’un varsayımının küçük değişikliğe uğratılmış halidir. Çünkü Nordhaus’un modelinde politikacılar sadece yeniden seçilebilmeyle ilgilenirler iken rasyonel modelde aynı zamanda sosyal refahın artırılması konusunda da çaba gösterirler (Sezgin, 2005: 58).

147 Bu varsayım Nordhaus’un varsayımıyla aynıdır.

( ) ;