• Sonuç bulunamadı

3. Entellektüel Kökenler

3.3 Buchanan ile Tullock ve Oy Birliğinin Hesabı

İlk olarak Florida Devlet Üniversitesi’ne ve sonra da Virginia Üniversitesi’ne geçiş yapan Buchanan, o dönemde bir yıl İtalya’da kalarak kamu maliyesi ve politik teori ile ilgili çalışmalar yapmıştır.23 Burada geçirdiği bir yıl içerisinde İtalyan kamu maliyesi geleneği ile tanışmıştı. Bu metodolojik anlayış kamu maliyesi teorisine Buchanan’ın katkılarını teşvik etmiştir24. Avrupa’dan dönüşüyle birlikte Gordon Tullock, G. Warren Nutter ve Kenneth

21 Genel denge teorisi, herhangi bir ekonomideki bir malın talebinin sadece kendi fiyatına bağlı değil aynı zamanda diğer malların da fiyatlarına bağlı olduğunu belirtir. Ekonomideki bütün fiyatların tüm malların arz ve talebini etkilemesi ilk kez 1874 yılında Leon Walras tarafından formüle edilmiştir. Arrow ise genel denge teorisine köşe çözümlemelerini de ekleyerek temel refah teoremini dış bükeylik kavramıyla daha genel bir yol ile ispat etmiştir (Shoven, 2009: 4). Ayrıca Gerard Debreu ile beraber bazı koşullar altında ekonominin genel dengeye ulaşabileceğini göstermiştir. Bu aynı zamanda bütün piyasaların da dengede olduğu bir dengedir. Yeni matematiksel teknikleri de kullanarak Arrow ve Debreu ekonominin genel dengesinin sağlanabilmesi için her mal için mutlaka bir future piyasasının olması gerektiğini belirtmişlerdir (Arrow ve Debreu, 1954: 265).

22 Arrow’un sadece kendisi değil kendi yetiştirdiği beş öğrencisi de Nobel ödülüne layık görülmüştür. Bunlar Eric Maskin, John Harsanyi, Michael Spence and Roger Myerson’dur (Shoven, 2009: 1).

23 Politik bir popülist olan Buchanan 1919 yılında Murfreesboro Tenn’de fakir bir işçinin oğlu olarak dünyaya geldi. 1940’da Middle Tennessee Devlet Üniversitesi’nden lisans derecesini almasının ardından Tennessee Üniversitesi’nde yüksek lisansını ve Chicago Üniversitesi’nde de doktorasını tamamlamıştır. Ardından çok sayıda öğretici pozisyon tecrübesiyle 1948 yılında doçent olarak Tennessee Üniversitesi’nde göreve başlamış ve 1950 yılında profesör olmuştur.

24 Buchanan o dönemde Public Principles of Public Debt (1958)’de Keynesyen teoriye karşı metodolojik ve analitik zeminde meydan okumuştur. Cost and Choice (1969) ile beraber borç yükü tartışması Buchanan’ın tipik kariyeri haline gelmiştir. 1970’ler boyunca Buchanan’ın çalışmaları sosyal felsefeye yön vermiştir. Limits of Liberty (1975) ise onun politik iktisattaki sözleşmeci perspektifinin açıklamasıydı. Buchanan’ın izlediği bu yol

Elginza ile birlikte çalışarak kamu tercihi teorisi olarak adlandırılan yeni iktisadi paradigmanın gelişme yıllarını yönetmiştir (Formaini, 2003: 1–2). Yaşadığı iç politik sorunlar yüzünden Virginia Üniversitesi’nden ayrılan Buchanan, Virginia Polytechnic Enstitüsü’ne ve son olarak da George Mason Üniversitesi’ne katılmış ve Center for Study of Public Choice’

da beraberinde götürmüştür (Boettke, 1998: 22).

Buchanan’ın üniversite yıllarında Frank Knight ile tanışması ve İsveçli İktisatçı Knut Wicksell’in doktora bitirme tezini keşfetmesi hayatını oldukça değiştirmiştir (Formaini, 2003:

1). Öyle ki Buchanan’ın düşünce ve fikirleri Knight ve Wicksell’den entellektüel etkilerin sürekli ve istikrarlı gelişimi ile özetlenebilir. Buchanan Knight’tan temel ekonomik teori çatılarını ve iktisadın o dönemin geleneksel anlamındaki gibi bir bilim olmadığını öğrenmiştir (Boettke, 1998: 22). Esasen Buchanan Knight’tan insan olarak etkilenmiştir. Knight tıpkı onun gibi egemen çevreler dışından daha kırsal bir çevreden gelmekteydi. Bu anlamda Buchanan ile aynı köklere sahipti, bunun için Knight onun için tam bir rol modeliydi.25 Buchanan Wicksell’den ise politikanın mübadele sistemini anlamaya ihtiyacı olduğunu öğrenmiştir (Boettke, 1998: 22). Buchanan’ın hayatındaki son entelektüel etki ise kamu maliyesinin İtalyan geleneğinden gelmektedir. O İtalyanlar’dan kamu maliyesi teorisinin muhakkak devlet teorisi olarak kabul edilmesi gerektiğini öğrenmiştir. Bu nedenledir ki

Freedom in Constituonal Contract (1977), Liberty, Market and State (1986), The Economics and The Ethics of Constituonal Order (1991) gibi eserlerinde de devam etti. Son yıllarda The Return of Increasing Returns (1994) ile birlikte Buchanan’ın ilgisi iktisat teorisindeki artan getirileri kapsayan konulara doğru yönelmiştir. Artan getirilerin politika imaları ve tekniği üzerine çalışma yapan bilim adamlarının aksine gerek içsel büyüme teorilerinde gerekse izlek bağımlılığında Buchanan uygulamalara ve özel kurumların genelleştirilmiş artan getirileri üzerine odaklanmıştır.

25 Buchanan’a göre Knight gerçeği arayan biriydi. Buchanan’ın Knight’dan aldığı tam da buydu. Knight’ın verdiği altı haftalık fiyat teorisi dersi sayesinde Buchanan piyasaların nasıl çalıştığını öğrenmişti (Boettke, 1998:

22). Bu dersin ardından Buchanan “azimli serbest piyasacıya” dönüşmüştü (Library of Economics and Libery, 2008). Knight Buchanan’a yavaş yavaş kuşkuculuk tavrını da öğretmişti. Böylece Buchanan temel sorular sormak için uygun hale gelmiş ve kamu tercihinin formülasyonunu yapabilmiştir (Garfield, 1987: 153).

Buchanan’ı Nobel ödülüne götüren yol 1948 yılının yaz ayında şans eseri Chicago Üniversitesi’nin Harper kütüphanesinin raflarında Wicksell’in “Finanztheoretische Untersuchungen” isimli doktora teziyle karşılaşmasıyla başlamıştır. O dönemde Buchanan doktora tezini henüz bitirmişti. Wicksell’in vergilemedeki adaletin kuralları (Buchanan, 1987: 243) ve kamu maliyesi üzerine yoğunlaşan ilk prensipleri Buchanan’ı cesaretlendirmişti (Garfield, 1987: 152). Bu sayede Buchanan kamu maliyesi ve refah ekonomisinde dominant olan ortodoksi ile mücadele etti. İlk iş olarak, başlangıç yazılarında onu izleyen iktisatçılara alternatif politika etkilerini analiz etmek için yöntemden önce politikanın ve devletin bazı modellerini doğru varsaymak gerektiğine değinmiştir. Wicksell gibi onun da amacı antiseptik bilimden ziyade normatif bilimdi (Buchanan, 1987: 243).

Knight, Wicksell ve İtalyan bağlantısı ışığında Buchanan kendi zamanının aklına erişmek için mücadele etmiştir26 (Boettke, 1998: 22).

Gordon Tullock 1958 yılında post doktora öğrencisi olarak Virginia Üniversitesi’ne gidince Duncan Black, Anthony Downs ve bir ölçüde de Arrow’dan etkilenerek oy birliği üzerine çalışmaya başladı (The Region, 1995: 2). Buchanan ile çalışması “Oybirliğinin Hesabı: Anayasal Demokrasinin Mantığı (1962)” (The Calculus of Consent: Logical Foundations of Constituonal Democracy) kitabı ile başladı (Hill, 1999: 2). Bu kitapta Buchanan ve Tullock, James Madison’un daha önceden öngördüğü yolda ve Amerikan politika yapısına münasip olan iktisadi tahlil araçlarını kullandılar. Bu sayede ilk kez anayasayı iktisadi bakış açısından modellediler. O dönemde genelde oy çoğunluğu gibi oylama kurallarını analiz etmek oldukça yaygın olmasına rağmen onlar oy birliği üzerine çalıştılar (The Region, 1995: 2). Çünkü pratikte oy çoğunluğunun uygulanamaz olduğunu savunuyorlardı (Library of Economics and Liberty, 2008). Kitap bir bakıma oy çoğunluğu düşüncesine meydan okuyordu (Shaw, 2002: 6). Bu nedenle kitap ilk çıktığında politik bilim Alanındaki akademisyenlerin muhalefetine maruz kaldı. Çünkü kitapta anlatılanlar onların bakış açılarının tam zıttıydı (The Region, 1995: 2). Aksine kitap bazı iktisatçılar tarafından da çok olumlu karşılanmış ve oldukça prestij kazanmıştır (Buchanan, 2003: 5). Örneğin William Riker, kitap çıktıktan sonra oy birliği üzerine Buchanan ve Tullock ile çalışmaya başladı (The Region, 1995: 2). Kitaba olan bu ilgi Buchanan ve Tullock’u tetiklemiş ve Nisan 1963’de Charlottesville’de küçük bir araştırma konferansı düzenlemelerine vesile olmuştur. Bu konferansa iktisatçılarla birlikte politik bilimciler, sosyologlar ve diğer bilimlerden bilim adamları katılmış ve kendi disiplinlerinin dışında bir araştırma alanı ile ilgili çalışmışlardır.

Bu konferans “Committee on Non-Market Decision-Making” olarak adlandırılan kurumun

26 Kamu maliyesinin gelişen modellerinde Buchanan İtalyanlar’dan ve Wicksell’den, birilerinin devlet teorisini varsayması gerektiğini öğrenmiştir. Gelirin maksimize edilmesi Leviathan’ı varsaymasıyla Buchanan, politika içerisindeki bireylerin davranışlarını kısıtlayan oyunun politik kuralları üzerine düşünebilmiştir (Boettke, 1998:

26).

oluşmasına ve “Papers on Non-Market Decision-Making” dergisi için planların yapılmasına vesile oldu (Buchanan, 2003: 5). Bu gelişmeler sayesinde Oybirliğinin Hesabı Anthony Downs’un Demokrasinin Ekonomik Teorisi bugün bile alanın klasikleri arasında düşünülmektedir (Dura, 2006: 108).

Buchanan ve Tullock’a göre politik teori tek başına “devlet nedir” sorusuna konsantre olmuştur, siyasal felsefe ise bu soruyu “devletin ne olması gerektiğine” doğru genişletmiştir.

Öte yandan siyaset bilimi de “devlet nasıl organize olmalıdır” sorusuna odaklanmıştır. Onlara göre Oybirliğinin Hesabı bu soruların hiçbirini cevaplamamaktadır, çünkü kitap doğrudan devlet nedir sorusu ile ilgilenmemektedir. Onlar kitapta çok açık olarak “sosyal eylemin”

amaçları hakkındaki varsayımlarını açıklamışlar ve sosyal tercih teorisinin başlangıçtaki saf halini birkaç adımda kurgulamışlardır (Buchanan ve Tullock: 1962: 3). Bu nedenle Oybirliğinin Hesabı’na bakıldığında, kitabın merkezini toplu karar verme sürecine rehberlik eden ve politik aktivite başlamadan önceki anayasal kuralların analizi oluşturmaktadır.

Kitapta toplu eylem piyasa altında ulaşılamayan amaçları başarabilmek için bir mekanizma olarak görülmektedir (Hill, 1999: 2). Buchanan’a göre Oybirliğinin Hesabı kitabının ana katkısı toplu karar vermenin iki aşamalı yapısını düzenlemiş olmasıdır; bunlar “normal politika” ile “anayasal politika”’dır. Buchanan ve Tullock bu iki aşamalı ayrımın politik gerçekliğin betimleyicisi olarak icat etmediklerini, hem hukuk teorisinde hem de uygulamada bu ayrımın var olduğuna vurgu yapmışlardır (Buchanan, 2003: 5). Muhtemelen Buchanan’ın iktisada katkılarından biri kamu tercihinin bu iki düzeyli ayrımı olmuştur. Ayrıca kitapta kamu tercihinin doğuşundan önce iktisat teorisinde toplumun maksimize etmeyi amaçladığı tarafsız refah fonksiyonuna itiraz edilmiştir. Çünkü Buchanan ve Tullock’a göre tarafsız bir refah fonksiyonu mevcut değildir ve seçimlerde bulunan bireyler kendi tercihlerini tıpkı özel sektördeki gibi maliyetlerinin ve faydalarının özel değerlendirmesi üzerine dayandırırlar (Boettke, 1998: 25). Kitapta yansıtılan yaklaşım kamu tercihinin alt disiplini olan ve özellikle

parlamentodan ve kanun yapıcıların karar verme süreçlerinden önce gelen ve devletin nüfuz alanına sınır koyan “anayasal iktisadın” ilerlemesine yardımcı olmuştur (Shaw, 2002: 6)