• Sonuç bulunamadı

Râvilerin Tenkidi (cerh-tadil) ile İlgili Çalışmaları 107

C. Ricâle Dair Bilgiler ve Râvilerin Tenkidi (cerh-tadil) 76

2. Râvilerin Tenkidi (cerh-tadil) ile İlgili Çalışmaları 107

Cerh kelimesi, sözlükte maddi veya manevi olarak yaralamak ve ta’n etmek anlamına gelmektedir.401 Hadis ıstılahında ise işin ehli bir hadis âliminin fasıklık, yalancılık, tedlis veya güvenilir râvilerin rivâyetine muhalefet etmek gibi râvinin şahsına veya rivâyetine yöneltilen bir kusurdan dolayı hem râviyi hem de rivâyetini ret etmesi anlamına gelmektedir. Râviye böyle bir kusuru nispet edene cârih, kendisinde bu kusurun bulunduğu kişiye ise mecrûh denilir.402

399 İbnü’l-Kayserânî, Cem’, I, 6. 400 İbnü’l-Kayserânî, Cem’, I, 7. 401 İbn Manzûr, a.g.e., VII, 587.

402 Zeydân, a.g.e., s. 55; Itr, a.g.e., s. 92; Subhî Sâlih, ‘Ulûmü’l-Hadîs ve Mustalahuh, Dârü’l-‘İlm li’l-

Ta’dîl ise adl veya adâlet kelimesinde türemiş bir masdar olup düzeltmek, doğru hüküm vermek ve tezkiye etmek anlamlarına gelmektedir. Bir hadis terimi olarak ise râviyi, rivâyetinin kabulünü gerektirecek niteliklerle tavsif etme anlamına gelmektedir. Râviyi bu şekilde tavsif edene mu’addil, adâlet vasfına haiz olan râviye ise ‘adl veya ‘âdil denir.403

Hadis ilminin en önemli konularından biri olan Cerh ve Ta’dil ilmi, bir hadis ricâli ilmidir. Gayesi, hadislerin sahihini ve zayıfını birbirinden ayırarak dini korumaktır. Bu ilim olmadan hadislerin değerini tespit etme imkânı olamaz. Çünkü hadisin değeri her şeyden önce onu rivâyet eden râvilerin güvenilir olup olmadığına bağlıdır.404

Hz. Peygamber devrinde ve ondan sonraki dönemde sahâbîler hadis rivâyetinde ufak tefek bir takım itirazlardan başka birbirlerinden şüphe etmiyorlardı. Tâbiîn döneminde de bu durum böyleydi. Fakat Hz. Osman’ın katledilmesiyle başlayan ve birbirini takip eden fitneler, hadisle iştigal edenlerin bu güvenini bozmaya neden olmuştur. Çünkü bu olaylar neticesinde hiç kimsenin bilmediği bir takım sözler hadis olarak insanlar arasında dolaşmaya başlamış ve hadis uydurma olayı baş göstermiştir. Sahabe ve Tabi’înden işin ehli olanlar çok geçmeden işin vehametinin farkına varmış ve hadis naklinde ihtiyatlı davranmaya başlamışlardır. Bu nedenle titiz davranarak râvileri ve isnâdları araştırmaya koyulmuşlardır. Rastgele değil, bilakis bilinen râvilerden ve belli isnâdlarla gelen hadisleri almışlardır. İbn Sirîn’in (ö. 110/729), “Önceden isnâd hakkında sormuyorlardı; fakat fitne vakî olunca râvilerinizin isimlerini bize söyleyin demeye başladılar. Bu suretle sünnet ehlinden olanlara itibar edilir ve onların hadisleri alınır, bidat ehlinden olanlara itibar edilmez ve hadisleri de alınmaz oldu” sözü bunu açık bir şekilde ortaya koymaktadır.405

Bir râvinin rivâyetinin kabul edilmesi için, onun adâlet ve zabt sahibi biri olması gerekmektedir. Adâlet, kişinin Allah’ın emirlerine uyması, yasak ettiği

403 A’zamî, Muhammed Mustafa, Menhecü’n-Nakd ‘inde’l-Mühaddisîn, Mektebetü’l-Kevser, Merba’,

1990, s. 24; Zeydân, a.g.e., s. 63.

404 Itr, a.g.e., s. 92.

şeylerden sakınması, onur kırıcı davranışlardan kaçınması anlamına gelmektedir. Durumu bilinmeyen bir şahıs hakkında âdil birinin onu tezkiye ederek âdil olduğunu belirtmesi onun âdil olduğunu gösterir.406

Zabt ise râvinin işittiği bir hadisi aradan uzun zaman geçse de hafızasında tutabilme yeteneğidir. Öyle ki istediği anda her türlü değişikliklerden koruyarak rivâyet edebilecektir. Bir râvinin zabt sahibi olup olmadığını anlayabilmek için yaptığı rivâyetleri güvenilir râvilerin rivâyetleriyle karşılaştırmak gerekir. Eğer yaptığı rivâyetler onlarınkine uyuyor veya aralarında çok az bir fark varsa onun zabt sahibi olduğuna hükmedilir. Eğer onlara çokça muhalefet ediyorsa onun bu noktada kusurlu olduğuna hükmedilir ve rivâyeti kabul edilmez.407

Tercih edilen görüşe göre ta’dîl için sebep zikredilmesine gerek yoktur. Çünkü ta’dîlin sebepleri çoktur. Hepsini bir araya getirip saymak zordur. Cerhte ise cerh sebebinin zikredilmesi gerekmektedir. Çünkü cerh sebebi olan bir takım şeyler kişiden kişiye değişmektedir. Bazılarına göre cerh nedeni kabul edilen bir durum diğerleri için cerh nedeni olmayabilir.408

Hadis bilginleri cerh ve ta’dîlin kaç kişiyle yapılacağı noktasında ihtilaf etmişlerdir. Kimileri normal şahitlikte olduğu gibi en az iki kişi olmasını şart koşmuşlardır. Bazıları da “bir haberin kabülünde haberi getirenin iki kişi olması şart olmadığı gibi cerh ve ta’dîl’de de bu şart değildir” demişlerdir. Bilakis bu konuda bir kişinin yeterli olacağını ifade etmişlerdir.409

Cerh ve tadîli yapanların ilim ve takva sahibi kişiler olmaları gerekmektedir. Çünkü bu niteliklere sahip olmayanların adalet vasfına sahip oldukları söylenemez. Dolayısıyla başkaları hakkında bu konuda hüküm vermeleri doğru olmaz. Aynı zamanda kendi kafalarına göre hüküm vermemeleri ve bu işlemde doğru ifadeleri

406 İbnü’s-Salâh, a.g.e., I, 104-105; Molla Hanefî, Muhammed Şemseddin et-Tebrîzî, Şerh Dîbâci’l- Mühezzeb fî Mustalahi’l-Hadîs, Dârü’l-Kütübi’l-‘İlmiyye, Beyrut, 2004, s. 166.

407 İbnü’s-Salâh, a.g.e., I, 105.

408 İbnü’s-Salâh, a.g.e., I, 106; Leknevî, Muhammed b. Abdülhayy Ebü’l-Hasanât, er-Ref’ ve’t-Tekmîl fi’l-Cerh ve’t-Ta’dîl, Mektebe İbn Teymiyye, Ts. Yy. s. 27.

409 Hatîb el-Bağdâdî, Ebû Bekr Ahmed b. Ali, el-Kifâye fî Ma’rife Usûl ‘İlmi’r-Rivâye, Dârü’l-Hüdâ,

kullanmaları için cerh ve tadîl sebeplerini bilmeleri ve Arap diline vakıf olmaları da şarttır.410

Cerh ve ta’dîl hareketi erken denilecek bir dönemde başlamasına rağmen bu alanla ilgili eserler hicrî II. yüzyılın sonlarına kadar gecikmiştir. Daha önceleri şifahi olarak hocadan talebeye aktarılan bilgiler bu tarihten itibaren kayıt altına alınmaya başlamış ve daha sonraki asırlarda konuyla ilgili müstakil eserler tedvin edilmiştir. Cerh ve t’adîl ile ilgili yazılan bu eserler; yalnız zayıf râvileri, yalnız sika râvileri ve hem zayıf hemde sika râvileri birlikte ihtiva eden eserler olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.411

İbnü'l-Kayserânî, zayıf râvilerin biyografilerini ihtiva eden eserlerin başında gelen İbn Hibbân'ın (ö. 354/965) Kitâbül-Mecrûhîn’i ve İbn ‘Adî'nin (ö. 365/976) el-

Kâmil'i üzerine bir takım çalışmalar yapmıştır. İbn Hibbân o kitabında rivâyetleri

tenkit edilen râvileri alfabetik bir sıraya koymuş, giriş bölümünde cerh ve ta'dîl faaliyetlerinin tarihçesini özetlemiş, yirmi çeşit cerh sebebi hakkında geniş bilgi vermiştir.412

İbn ‘Adî ise el-Kâmil’inde 2200'den fazla zayıf râvinin biyografisini zikretmiştir. O, eserinin başında, yalancılık ve hadis uydurma aleyhindeki hadis ve haberleri geniş bir şekilde nakletmiş, daha sonra haklarında az da olsa tenkit ifadeleri bulunan bütün râvileri adlarına göre alfabetik biçimde sıralamıştır. Her râvi hakkında hadis imamlarının görüşlerini ve cerhedilme sebebini zikrederek, o râvi vasıtasıyla nakledilen hadislerden bazı örnekler vermiştir.413

İbnü'l-Kayserânî, bu iki eserde geçen zayıf ve metruk râviler ile ilgili görüşünü ifade ettikten sonra onlar hakkında meşhur münekkitlerin verdikleri hükümleri nakletmektedir. O, önce tenkit edilen râvinin rivâyet ettiği hadisi zikretmekte sonra da râvi hakkındaki değerlendirmeye geçmekte ve meşhur münekkitlerin o râvi

410 Kâsimî, Cemalüddin, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, Dârü’l-Hadîs, Kahire, Ts. s. 68; Itr, a.g.e., s. 94. 411 Âşıkkutlu, Hadiste Ricâl Tenkidi, (doktora tezi), İstanbul, 1992, s. 5-7.

412 İbn Hibbân, Ebû Hâtim Muhammed (ö. 354/965), Kitabu’l-Mecrûhîn, Daru’s-Samîî, Riyâd, 2000,

I, 58.

hakkında söylediklerini nakletmektedir.

a. Yahyâ b. Saîd el-Kattân’dan (ö. 198/813) Yaptığı Nakiller

1. “Adamın biri Hz. Peygamber’in yanına geldi ve ‘ben helak oldum’ dedi. Hz. Peygamber, neden diye sordu? O da, Ramazanda hanımımla birlikte oldum, dedi. Hz. Peygamber öyleyse bir köle azat et dedi …” Bu hadisi Leys b. Ebî Süleym, Mucâhid ve ‘Atâ’dan, o ikisi de Ebû Hureyre’den rivâyet etmiştir. Leys zayıftır. Yahyâ el- Kattân ondan hadis rivâyet etmeyi terk etmiştir.414

2. “Kim kuşluk namazının dört rekâtına devam ederse günahları bağışlanır”. Bu hadisi Nehhâs b. Kahm, Şedâd b. Ebî ‘Umâr’dan, o da Ebû Hureyre’den rivâyet etmiştir. Yahyâ el-Kattân Nehhâs’tan hadis rivâyet etmeyi terk etmiştir.415

Leys b. Ebî Süleym hakkında âlimler farklı değerlendirmelerde bulunmuşlar. Yahyâ el-Kattân gibi Nesâî de onun zayıf olduğunu söyler. İbn Hibbân onun ömrünün sonunda hafıza bozukluğuna uğradığını ifade ederken İbn Maîn onun güvenilir biri olduğunu iddia eder. Dârekutnî ise onun sünnete bağlı bir râvi olduğunu ve sadece bazı rivâyetlerinde tenkide tabi tutulduğunu vurgular.416

Ayrıca Yahyâ el-Kattân, İbn Maîn ve Hâkim Nehhâs’ın zayıf olduğunu söylerken Yezîd b. Züray’ ve Kuteybe gibi muhaddisler ondan rivâyette bulunmuşlardır.417 Yahyâ el-Kattân müteşeddid münekkitlerden olduğu için onun tenkitlerine ihtiyatla bakmakta fayda vardır.

b. Yahyâ b. Maîn’den (ö. 233/847)Yaptığı Nakiller

1. “Şayet Ebû Bekr’i halife olarak seçerseniz onu emin ve Müslüman olarak görürsünüz”. Rivâyetin devamında Hz. Ömer ve Hz. Ali ile ilgili hususlar da geçmektedir. Bunu, Fudayl b. Merzûk, Ebû İshâk’tan, o da Zeyd b. Yusey’den, o da

414 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 120. 415 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 322. 416 Zehebî, Mîzân, V, 509.

Ali b. Ebî Tâlib’den rivâyet etmiştir. İbn Maîn Fudayl b. Merzûk’un zayıf olduğunu söyler.418

2. “Daha peygamber olmadan önce Hz. Peygamber’e biat ettim. Benim onun yanında bir eşyam vardı. Onu almak için bir yerde buluşmak üzere onunla sözleştim”. Bu hadisi Abdülkerim b. Ebi’l-Mühârik, Abdullah b. Şakîk’ten, o da Abdullah b. Ebî Hansâ’dan rivâyet etmiştir. İbn Maîn Abdülkerim’in hadiste zayıf olduğunu söylemiştir.419

3. “Çocukların emirliğinden Allah’a sığının”. Bu hadisi Yahyâ b. Abullah b. Mevhîb et-Teymî, babasından, o da Ebû Hureyre’den rivâyet etmiştir. İbn Maîn hadisi rivâyet eden Yahyâ’yı tenkit etmiştir.420

Nesâî Fudayl b. Merzûk’un zayıf olduğunu iddia ederken Süfyân es-Sevrî onun güvenilir biri olduğunu söyler. Abdülkerim b. Ebi’l-Mühârik ile ilgili Ahmed b. Hanbel, Nesâî ve Dârekutnî tenkitlerde bulunmuş ve “metrûkü’l-hadîs” olduğunu söylemişler. Yahyâ b. ‘Ubeydillah et-Teymî’ye gelince Yahyâ el-Kattân, Ahmed b. Hanbel ve İbn ‘Uyeyne onu tenkit etmişlerdir.421

c. Ahmed b. Hanbel’den (ö. 241/ 855) Yaptığı Nakiller

1. “Sıcak fazla olunca kan aldırınız. Çünkü böyle yapmazsanız kan size galebe çalar ve sizi öldürür”. Bunu Muhammed b. Kâsım el-Esedî, Rabî b. Subeyh’ten o da Hasan’dan, o da Enesten rivâyet etmiştir. İbn Hanbel, Muhammed b. Kâsım’ın yalancı olduğunu söylerdi.422

2. “Hz. Peygamber Hz. Aişe ile evlenmeden önce annesi ve babasının yanında onunla görüşmüştü”. Bunu Kâsım b. Abdillah b. Ömer el-‘Umerî rivâyet etmiştir. Ahmed b. Hanbel, Kâsım’ın yalancı olduğunu söylerdi.423

418 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 116. 419 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 164. 420 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 172. 421 Zehebî, Mîzân, IV, 388, VII, 202. 422 İbnü’l-Kayserânî Tezkire, s. 29. 423 İbnü’l-Kayserânî Tezkire, s. 92.

3. “Hz. Peygamber bir şarkı sesi işitti ve “bir bakın bu nedir” buyurdu. Baktım ki Muâviye ile ‘Amr şarkı söylüyorlar …” Bunu Yezîd b. Ebî Ziyâd el-Kufî, Süleymân b. Ebî ‘Amr b. Ahvas’tan, o da Ebû Hüreyre’den rivâyet etmiştir. Yezid Küfeli idi ve Ahmed b. Hanbel onun zayıf olduğunu söylerdi.424

Buhârî Muhammed b. Kâsım’ın rivâyet ettiği hadisleri almadıklarını söylerken Nesâî de onun güvenilir olmadığını ifade etmektedir. Kâsım b. Abdillah hakkında Buhârî konuşmamış, Yahyâ el-Kattân, onun yalancı, Ebû Hâtim ve Nesâî “metrukü’l-hadîs” Dârekutnî ise zayıf olduğunu söylemiştir. Yezîd b. Ebî Ziyâd’a gelince Yahyâ el-Kattân, İbn Mübârek ve Şu’be onu tenkit etmişlerdir.425

d. Buhârî’den (ö. 256/869) Yaptığı Nakiller

1. “Zenci köleler edinin. Çünkü onlardan üç kişi cennet ehlinin efendileridir; Lokman, Bilâl ve Necâşî”. Bunu Übeyn b. Süfyân el-Makdîsî, Halîfe b. Selâm’dan, o da ‘Atâ’dan, o da Hz. Abbâs’tan rivâyet etmiştir. İbnü’l-Kayserânî, İbn Hibbân’ın Übeyn b. Süfyân ile Ebân b. Süfyân’ın farklı kişiler olduğunu, Übeyn’den uzak durmak gerektiği, kendisinin ise ikisinin aynı kişiler ve Übeyn’in Ebân’ın ismi tasğiri olduğunu ifade ettikten sonra Buhârî’nin Übeyn b. Süfyân’ın hadislerinin yazılmayacağını söylediğini nakleder.426

2. “Günah işleyen kişinin yaptıklarını gıybet olur diye anlatmaktan sakınıyor musunuz? Onun yaptıklarını söyleyin ki insanlar ondan sakınsınlar”. Bu hadisi Neysâbûrlu Cârûd b. Yezîd el-‘Âmirî, Behz b. Hakîm’den rivâyet etmiştir. İbnü’l- Kayserânî Cârûd’un bu rivâyet ile tanındığını, bu rivâyetten dolayı terk edildiğini ve bazılarının kendisinden bu hadisi çalarak rivâyet ettiklerini söyledikten sonra Buhârî’nin Cârûd’un “metruku’l-hadis” olduğunu ifade ettiğini kaydeder.427

3. “İbn Tâvûs yanımda namaz kılarken, birinci secdeden kalktığında ellerini yüzüne karşı kaldırdığını gördüm. Babamın böyle yaptığını gördüm. O da ibn

424 İbnü’l-Kayserânî Tezkire, s. 210.

425 Zehebî, Mîzân, VI, 302, V, 451, VII, 240. 426 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 10.

Abbâs’ın böyle yaptığını gördüğünü söyledi. O da Hz. Peygamber’in böyle yaptğını söyledi.” İbnü’l-Kayserânî, bu hadisi Nadr b. Kesîr el-Basrî’nin İbn Tâvûs’tan rivâyet ettiğini belirttikten sonra, Buhârî’nin Nadr b. Kesîr’in elleri kaldırma hususunda İbn Tâvûs’u gördüğünü söyler ve bir defasında da Nadr’ın bu hadisi, Hz. Peygamber’e isnâd ederek rivâyet ettiğini ve kendisinin bunu münker olarak gördüğünü nakleder.428

Übeyn b. Süfyân el-Makdîsî ‘den Yahyâ el-Kattân rivâyette bulunmuş ve Übeyn’in sonradan değiştiğini, İbn Maîn onun güvenilir olduğunu, İbn Hibbân ise mevzu rivâyetleri naklettiğini söyler. Cârûd b. Yezîd el-‘Âmirî için Yahyâ el-Kattân hadiste bir şey olmadığını, Ebû Dâvûd “gayrı sika”, Nesâî ve Dârekutnî “metrukü’l- hadîs”, İbn Hibbân yalancı olduğunu ifade etmektedir. Ebû Hâtim, Nadr b. Kesîr el- Basrî’nin güvenilir kişilerden mevzû rivâyetler naklettiğini vurgular.429

e. Nesâî’den (ö. 303/915) Yaptığı Nakiller

1. “Hz. Peygamber’in abdest almak için zemzem kuyusundan su çektiğini gördüm ve ona senin yerine ben çekerim dedim”. Bunu, Nasr b. Mansûr el-‘Anezî, ‘Ukbe b. ‘Alkeme’den, o da Ali b. Ebî Tâlib’ten rivâyet etmiştir. Nesâî Nasr’ın zayıf olduğunu söylemiştir.430

2. “Helal olanı haram kılan, haramı helal kılan gibidir”. Bunu, İbrâhim b. İsmail b. Mücemmi’ el-Ensârî, Yahyâ b. ‘Abbâd b. Hârise’den, o da babasından, o da İbn Ömer’den rivâyet etmiştir. Nesâî, İbrâhim’in “metruku’l-hadîs” olduğunu söyler.431

3. “Yüce Allah öncesinde hoş bir rüzgâr göndermeden müminler üzerine kıyamet kopmaz”. Bunu, Musa b. Mutayr el-Kûfî, babasından, o da Ebû Hureyre’den rivâyet etmiştir. Nesâî, Musa’nın “metruku’l-hadîs” olduğunu söyler.432

428 İbnü’l-Kayserânî Tezkire, s. 196. 429 Zehebî, Mîzân, I, 120, II, 108, VII, 33. 430 İbnü’l-Kayserânî Tezkire, s. 198. 431 İbnü’l-Kayserânî Tezkire, s. 294. 432 İbnü’l-Kayserânî Tezkire, s. 381.

İbn Maîn, İbrâhim b. İsmail b. Mücemmi’ el-Ensârî’nin hadiste bir şey olmadığını, Ebû Hâtim ise çok vehim yaptığını açıklar. Buhârî ise çok vehim yaptığını ifade eder ve Sahîh’inde istişhâd amacıyla ondan hadis nakleder. Musa b. Mutayr el-Kûfî için Ebû Hâtim “metrûk”, Dârekutnî zayıf olduğunu, İbn Hibbân ise kesin mezvû olan bazı münker hadisleri rivâyet ettiğini söyler.433

f. İbn Hibbân’dan (ö. 354/965) Yaptığı Nakiller

1. “Cebrail bana geldi ve şöyle dedi: Ey Muhammed! Kimi seversen sev, sonunda ondan ayrılacaksın, ne kadar mal toplamak istersen topla, sonunda onu bırakacaksın, hangi ameli yapmak istersen yap, sonunda onunla karşı karşıya geleceksin”. İbnü'l-Kayserânî, bu hadisi Müdrik b. Abdurrahmân et-Tufâvî’nin, Humeyd et-Tavîl’den onun da Enes’ten rivâyet ettiğini ve Müdrik’in, Humeyd’den başkası tarafından takviye edilmeyen hadisleri naklettiğini ifade ettikten sonra İbn Hibbân’ın bu hadisin sahih olmadığı görüşünü zikretmektedir.434

2. “Müezzin, Hz. Peygamber’in yanına gelir ve 'Ey Allah’ın Resûlü, es-selâmu ‘aleyk, hayye ‘ala’s-salâ' derdi”. Bu hadisi Kâmil b. Ebi’l-’Alâ es-Sa’dî, Ebû Sâlih’ten, o da Ebû Hureyre’den rivâyet ettiğini söyler ve Kâmil’in bu rivâyet ile teferrüd ettiğini ifade eder. Aynı zamanda İbn Hibbân ve İbn ‘Adî’nin onu cerh ettiğini nakleder.”435

3. “Kişi, güzel ahlakıyla, geceleyin yatmayıp ibadet eden ve gündüzleri oruç tutanın derecesine kavuşur”. Bu hadisi Yemân b. ‘Adî el-Hımsî, Züheyr b. Muhammed’den, o da Yahyâ b. Saîd el-Ensârî’den, o da Kâsım’dan, o da Hz. Aişe’den rivâyet etmiştir. İbn Hibbân, “Yemân’nın kendisini adâletten çıkarıp cerhe götürecek derecede hata yaptğını” söyler.436

İbn Maîn Kâmil b. Ebi’l-’Alâ es-Sa’dî’nin güvenilir olduğunu söylerken Nesâî onun güvenilir olmadığını ifade etmektedir. Yemân b. ‘Adî el-Hımsî için Ebû Hâtim

433 Zehebî, Mîzân, I, 135, VI, 564. 434 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 10. 435 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 133. 436 İbnü’l-Kayserânî, Tezkire, s. 135.

doğru, Ahmed b. Hanbel ve Dârekutnî zayıf biri olduğunu açıklarken Buhârî onun rivâyet ettiği hadisler kullanılmaz demiştir.437

g. İbn ‘Adî’den (ö. 365/976) Yaptığı Nakiller

1. “Altı şey hakkında bana güvence verin ben de size cennet güvencesini vereyim”. Bu hadisi Fedâl b. Cübeyr el-Gudânî, Ebû Ümâme’den rivâyet etmiştir. İbn ‘Adî Fedâl’ın başkaları tarafından desteklenmeyen hadislerini münker kabul ederdi.438

2. “Kim bir ölünün kabrini açarsa, onu öldürmüş gibi olur”. Bu hadisi Kâmil b. ‘Alâ es-Sa’dî Ebü’l-‘Alâ, İshâk b. Yahyâ’dan, o da Âişe bt. Talha’dan, o da Hz. Aişe’den rivâyet etmiştir. İbn ‘Adî, “mütekaddim âlimlerin Kâmil’i tenkit amacıyla söyledikleri bir şey görmedim, fakat bazı rivâyetlerinde kabul edemediğim hatalar vardır” der.439

İbn Hibbân, Fedâl b. Cübeyr el-Gudânî’nin rivâyet ettiği hadisleri delil olarak getirmenin caiz olmadığını söyler. Kâmil b. ‘Alâ es-Sa’dî ile ilgili tenkitleri ise biraz önce zikrettik.440

İbnü’l-Kayserânî, ayrıca Abdullah b. Mübârek (ö. 181/797), Ali b. Medînî (ö. 234/), Dârekutnî (ö. 385/995) ve İbn ‘Uyeyne (ö. 197/812) gibi münekkitlerin bazı râviler hakkında yaptıkları tenkitleri de nakletmektedir.441

D. Zayıf ve Mevzû Hadisler

Benzer Belgeler