• Sonuç bulunamadı

1.9. Örgütlerde Psikolojik Yıldırmada Kişi Rolleri

1.9.2. Psikolojik Yıldırma Mağdurları

Psikolojik yıldırma ast ya da üst, kadın ya da erkek fark etmeksizin hemen hemen herkesin karşılaşabileceği bir durumdur. Dolayısıyla psikolojik yıldırma kurbanı olma riski tüm iş dallarında, tüm kültürlerde, tüm kademelerde bulunmaktadır (Tınaz, 2006: 93). Fakat genel olarak bakılacak olursa psikolojik

yıldırma mağdurlarının çoğunlukla kendilerine fazla saygısı ve güveni olmayan, sosyal ortamlarda endişeli, iş hayatında tecrübesiz, dürüst, en ufak bir şeyden dahi özür dileyen, art niyet taşımayan, hoşgörülü kimseler oldukları belirtilmekte ve bu tür özelliklere sahip kişilerin saldırganları daha da cesaretlendirdiği ifade edilmektedir (Akkar, 2010:28).

Psikolojik yıldırma uygulayıcıları, kendi altlarında çalışanların karakter yapılarının, tavır ve davranışlarının psikolojik yıldırma uygulamaya yatkın olup olmadığını belirlemeye çalışırlar. Psikolojik yıldırma mağdurlarının çoğunluğu bu sebeple ezilmeye açık, kıskanılacak vasıfları fazla olan kimselerdir. Bunlar genellikle; uysal, çalıştıkları örgüte bağlı, işinde oldukça başarılı, politik davranamayan, asosyalliğe meyilli, kendini çalıştığı örgüte adamış, insanlara güven duyan, kötülük düşünmeyen kimselerdir (Ergenekon, 2006: 35).

Diğer taraftan psikolojik yıldırma mağdurları ile ilgili kesin bir profil çizmek kolay olmasa da sosyal ilişkileri güçlü olmayan asosyal yapıdaki bireylerin genellikle psikolojik yıldırmaya daha açık olduğu belirtilmektedir (Akgeyik ve ark., 2009: 120). Dolayısıyla psikolojik şiddet kurbanları, dürüst ve vicdanlı olmaları ve sosyal ilişkilerde iyi olmamalarıyla dikkat çekmektedirler. Nitekim psikolojik şiddet davranışının başlamasında da etkili olan bazı kişilik özellikleri; kurbanın başarılı olması, asosyalliği sebebiyle örgütteki gruplarla uyumlu olamaması, sosyal beceri eksikliği ve kendine yeterince güven duymamasıdır (Özler ve ark., 2008: 40). Spindel ise kişilik özelliklerinden ziyade psikolojik yıldırmaya maruz kalmada yaşamın kırılgan bir döneminde bulunulmasının etkili olduğunu belirtmiştir. Travma, sağlık problemleri, yas, kayıp veya özel hayatta yaşanan sıkıntılar kişileri daha dayanıksız ve zayıf hale getirerek psikolojik yıldırmaya daha açık hale getirmektedir. Bilheran’a göre ise saldırganı harekete geçiren iki şey vardır; mağdurun gruptaki herkesten farklı olması ya da mağdurun kıskançlık yaratacak bir özelliğe sahip olmasıdır (Poussard ve Çamuroğlu, 2009: 48).

Psikolojik yıldırma mağdurları süreç içerisinde kendilerini bir çıkmazda hissetmekteler ve örgütte dışlana dışlana özgüvenlerini kaybetmektedirler. Pek çoğu neden psikolojik şiddet yaşadığını dahi bilmemektedir. Hatta pek çok mağdur, bu tür

davranışları hak edecek ne kötülük veya ne hata yaptığını uzun süre sorgulayabilmektedir. İşyerlerinde dört farklı pozisyondaki kişi psikolojik yıldırmaya maruz kalma tehlikesiyle karşı karşıyadır (Tınaz, 2008: 102):

1- Yalnız Bir Kişi: Genellikle erkeklerin bulunduğu bir örgütte yalnız bir kadın çalışan olmak ya da tam tersine kadınların bulunduğu bir örgütte çalışan yalnız bir erkek olmak psikolojik yıldırma tehlikesine açık hale getirebilir.

2-Acayip Bir Kişi: Bu pozisyondaki kişiler, genellikle başkalarından farklı ya da başkalarıyla kaynaşamamış kişilerdir. Farklılıklarının kaynağı ise giyimleri, engelli olmaları ya da yabancı uyruklu olmaları olabilir.

3- Başarılı Bir Kişi: Çalışma yaşamında başarılara imza atmış, üst yönetimce takdir edilen kişiler psikolojik yıldırmaya açık kişilerdir. Bu kişiler, çalışma arkadaşlarının kolayca hedefi hale gelerek yaptıkları işler sabote edilebilir ve yönetimin gözünden düşürücü söylentiler arkalarından çıkarılabilir.

4- Yeni Gelen Kişi: Örgüte yeni katılan kişinin daha önce çok sevilen birisinin yerine getirilmesi veya örgütteki kişilerden farklı niteliklere sahip olması psikolojik şiddet kurbanı olmasına sebep olabilmektedir.

Psikolojik yıldırma kurbanları genellikle genç, tecrübesiz, utangaç, depresyon eğilimi fazla, kendine güveni az ve zayıf kimselerdir. Shallcross’a göre kurban seçilen kişiler diğerlerinden daha vicdanlı olmaları ve içlerine kapanık olmaları ile dikkat çekmektedirler. Ayrıca örgütteki baskın grubun niteliklerinden farklı bir özelliğe sahip olmak da psikolojik yıldırma mağduru olmak için yeterlidir. Bu nitelikler; yaş, ırk, cinsiyet, kültür, değer yargıları, çalışma metodu vs. her şey olabilir. Psikolojik şiddet kurbanları çoğunlukla yanlış anlaşılmaktan ya da sözlerinin kötü niyetli olarak çarpıtılmasından endişe duyarlar. Tek güvenceleri ise art niyet taşımamaları ve dürüst olmalarıdır. Fakat kurbanların art niyetli olmamaları ve kendi sınırlarında yaşamaya çalışmaları psikolojik şiddet uygulayıcılarını çeken bir durumdur. Örgütte gösterdikleri sabır ve iyi niyet zaaf, yakınlaşma gayretleri ise yaranma ya da yer edinme olarak yorumlanabilmektedir (Tutar, 2004: 53).

Peyton ise psikolojik yıldırma konusundaki risk gruplarını; fiziksel ya da zihinsel engeli bulunanlar, farklı bir dine mensup olanlar, sosyal ilişkileri zayıf ve utangaç olanlar, fiziksel nitelikleriyle dikkat çekenler, ortalamanın üstünde veya altında zekâ kapasitesi olanlar, yaşlı veya genç çalışanlar, eski mahkûmlar şeklinde kategorize etmiştir. Kurbanın şiddete karşı tepkisiz kalma sebeplerini ise yetiştirilme tarzı, inanç yapısı, örgütten dışlanma ya da işinde engel yaşayacağını düşünme, bir işte çalışmanın getirdiği prestiji yitirmekten korkma, bilinmeyenden duyulan endişe, fazla iş değiştirmenin aile ortamında kötü karşılanması, yakın çevrenin haberdar olmasından çekinilmesi, aile ve arkadaşlardan gelebilecek tepkiler, şikâyet sürecindeki soruşturma ve ifade vermekten duyulan endişe olarak belirtmiştir (Poussard ve Çamuroğlu, 2009: 50-52).

Hemen hemen herkesin karşılaşabileceği psikolojik yıldırmaya bazı araştırmalara göre kadınlar daha fazla maruz kalmaktadır. Özellikle erkek istihdamın daha fazla olduğu sektörlerde çalışmak zorunda kalan kadın çalışanların yaygınlıkla psikolojik yıldırmaya uğradıkları ortaya çıkmıştır. Bu durumun sebebi ise muhtemelen kadınların çeşitli korkularla erkeklerden daha az tepki göstermeleri, sessiz kalmaları ya da kadınların bu tür davranışlara karşı daha duyarlı olmalarından kaynaklanabilir (Akgeyik ve ark, 2007: 236).