• Sonuç bulunamadı

2.4. Ortaokul Öğrencileri ve Özellikleri

2.4.1. Öğrenci ve Motivasyon İlişkisi

Motivasyon, öğrencilerin istenen görevleri yerine getirmek için zaman ve çaba harcamaları, becerilerini kullanmaya istekli olmalarıyla ilgili bir kavramdır. İlgili alan yazında motivasyonu etkileyen kişisel etmenler dört gruba ayrılmıştır. Bunlar: uyarılma, gereksinimler, inançlar ve amaçlardır (Akbaba, 2006; Kırdök, 2013, s. 353; Selçuk, 2004, s. 217; Tuzcuoğlu, 2014, s. 310).

Uyarılma: Organizmanın herhangi bir davranışı yapmadan önce o davranışı yapmaya hazır olma durumudur (Tuzcuoğlu, 2014, s. 310). Düşük ya da aşırı uyarılma hali öğrenme üzerinde olumsuz etki oluşturmaktadır. Öğrencilerin merak olgusunu dikkate alan öğretmenler onların uyarılmalarını kolaylaştırmaktadır (Selçuk, 2004, s. 217).

Amaçlar: Öğrencilerin derslerle ilgili amaçları onların motivasyon düzeylerini etkileyen unsurlardan biridir. Amaçlar performansa ya da öğrenmeye dönüktür. Performansa yönelik amaçları olan öğrenciler dışsal motivasyon kaynaklarından etkilenir, yüksek düzeyde beceri sergilemeye odaklanır ve başarsızlıktan kaçmaya çalışır. Öğrenmeye yönelik amaçları olan öğrenciler içsel motivasyon kaynaklarından etkilenir, bir konuyu kapsamlı şekilde öğrenmek, problemin tam olarak nasıl çözüleceğini bilmek ister (Yazıcı, 2012, s.

393-394). Öğrenci tarafından belirlenen amaçların açık, somut ve anlaşılır olması gerekir.

Öğretmenler öğrencilerin amaçlarına bakarak onların motivasyon düzeyleri ve amaçlarının gerçekleşme düzeyleri hakkında değerlendirmeler yapabilmelidir (Kırdök, 2013, s. 353).

İnançlar: Bireyin herhangi bir amacı gerçekleştirmede o amaca ve yapacağı göreve karşı geliştirmiş olduğu inanç motivasyonunu etkilemektedir (Tuzcuoğlu, 2014, s. 311).

Öğrencinin başarabileceğine inanması öğretim etkinliklerinin ve hedeflerinin belirli bir çaba ve güçlükle gerçekleştirilebilir olmasına bağlıdır. Çok güç ya da çok kolay etkinlikler öğrencinin motivasyonu üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir (Ergün, 2010, s. 132).

27

İhtiyaç: İhtiyaç, amaçlanan bir durumun veya bir şeyin eksik ya da yetersiz olmasıyla ilgili bir kavramdır (Yazıcı, 2012, s. 386). Bireyde giderilmesi veya elde edilmesi yönünde etkisi olan bir motivasyon unsurudur. İhtiyaçlar basit ve somut olabileceği gibi karmaşık ve soyut da olabilir (Selçuk, 2004, s. 217).

Sınıf ortamında öğrencilerin gelişim özellikleri ve bireysel farklılıkları dikkate alınarak derse dikkatleri çekilmeli, öğrenme ihtiyacı hissettirilmeli, başarabilecekleri amaçlar belirlenerek, başarı duygusunu yaşayabilecekleri ortamlar oluşturulmalıdır. Öğrencinin motivasyonu;

 Başarabileceği beklentisine,

 Başarının sağlayacağı yarara ilişkin değerlendirmeye,

 Öğrenme ortamının öğrencinin fiziksel, duygusal ve toplumsal ihtiyaçlarını karşılama düzeyine bağlıdır (Ergün, 2010, s. 132).

Öğrencilerin motivasyon düzeyini arttıran ya da azaltan nedenlerin bilinmesi nitelikli bir eğitim öğretim sürecinin yaşanmasını, öğrenmedeki kalitenin artmasını sağlar. Fidan (1985)’a göre ilköğretim öğrencilerinin motivasyonunu sağlamada baskın olan unsurlar;

1- Öğretmenin takdirini ve beğenisi kazanmak, 2- Öğretmene benzemek,

3- Derslerde başarılı olmak,

4- Belirsizlikleri çözerek merakını giderme,

5- Kontrol etme, kuvvet sahibi olma, statü kazanmadır (s. 152).

Skinner ve Belmont (1993) gerçekleştirdikleri çalışmada yüksek motivasyona sahip öğrencilerin hevesli, ilgili ve meraklı olduğunu, bu öğrencilerin çalışmalarında ısrarcı olduğunu ayrıca olumsuzluklar karşısında aktif bir şekilde baş edebildiklerini belirtmiştir.

Tuzcuoğlu (2014)’na göre ise motivasyonu yüksek ve düşük olan öğrencilerin özellikleri şu şekilde sıralanmıştır:

Motivasyonu Yüksek Olan Öğrencilerin Özellikleri;

 Derse hazırlıklı gelir, ders öncesi yapması gerekenleri eksiksiz yapar.

 Dersi dikkatli dinler, dikkatini dağıtacak unsurlardan uzak durur.

 Anlamadığı veya merak ettiği soruları öğretmenine sorarak, cevabını sorgular.

 Sınıf içi tartışmalara katılır ve bu konuda isteklidir.

28

 Öğrendiği konuyla ve dersle ilgili araştırma yapmaya isteklidir.

 Ödevlerini titizlikle ve istekle yapar, ödev yapma sorumluluğunu kazanmıştır.

 Derse ve yeni öğrenme konularına ilgilidir.

 Derse ve öğrenmeye karşı sorumluluk hisseder.

 Derste öğrendiklerini sorgular ve yeni öğrenme konuları yaratır.

 Öğrendiği konuları detaylı araştırır.

Motivasyonu Düşük Olan Öğrencilerin Özellikleri;

 Derse hazırlıksız ve isteksiz gelir.

 Sık sık ödevlerini almayı unutur ya da kaybeder.

 Ödevlerini eksik yaparak ya da yapmadan okula gelir.

 Öğrenmeye isteksizdir, yeni konuları öğrenmek istemez.

 Ders sırasında dersi dinlemez.

 Derse dikkatini vermez ve ders dışı başka uğraşlar bulur.

 Derslerine devam etmede isteksizdir, sık sık devamsızlık yapar (s. 314-315).

Motivasyonu düşük öğrenci davranışları ile motivasyonu yüksek olan öğrenci davranışları birbirinin tersidir. Motivasyonu yüksek olan öğrenciler gelişmeye açıktır. Amaçlarını açık ve net bir şekilde tanımlayarak gerçekleştirmeye çalışır, derslere düzenli olarak devam eder, konu ya da anlatılanlar üzerinde odaklanır, karşılaştıkları zorluklar karşısında yılmaz.

Sınıf ortamında öğrenci motivasyonunu etkileyen üç temel faktör vardır. Bunlar:

öğretmen, sınıf iklimi ve öğretim sürecidir (Bacanlı, 2006, s. 215). Bu üç faktör içerisinde sınıf iklimi ve öğretim sürecinin önemli belirleyicisi olan öğretmen faktörü ön plana çıkmaktadır.

2.5.Öğretmen ve Öğretmenlik Mesleği

Eğitim sürecinin; öğretmen, öğrenci ve öğretim programı olmak üzere üç temel bileşeni bulunmaktadır (Arslan ve Özpınar, 2008). Bilimsel, teknolojik, toplumsal vb. alanlardaki gelişmeler doğrultusunda gelişen ve değişen koşullara uyum sağlayabilecek bireyleri yetiştirmek için eğitim-öğretim programında, öğretmen ve öğrenci rollerinde bir takım değişiklikler meydana gelmiştir. Yeni eğitim anlayışında bilgi aktarımına, ezberciliğe, başarısızlığı ölçmeye, elemeye, verileni aynen kabul etmeye değil; anlamaya, analiz ve

29

sentez yapmaya, kişilik geliştirmeye, başarıyı ölçmeye, özgür ve bilimsel düşünmeye, öğrenmeye istekli olmaya dönük bir eğitim anlayışının hâkim olduğu uygulamalar öne çıkmaktadır (Aydın, 2010).

Belli konuları belli bir gruba ya da kişiye öğreten ve davranışlarıyla öğrenen gruba örnek olan (Helvacı, 2011), öğrenciyle devamlı etkileşim halinde bulunan, eğitim programını uygulayan, öğretimi yöneten ve hem öğrencinin hem de öğretimin değerlendirmesini yapan kişi (Yulu, 2014) olan öğretmenin niteliği öğretme öğrenme sürecinde önemlidir. Midgley, Feldloufer ve Eccles (1989) gerçekleştirdikleri çalışmalarda öğretmenlerin özellikleri, davranışları, öğrenci performansı hakkındaki inançları ile öğrenci-öğrenme düzeyi arasında bazı ilişkilerin olduğunu ortaya koymuşlardır.

Öğretmenin tutumu, davranışları, değer yargıları, duygusal durumu, program ve yöntem bilgisi, kullandığı öğretim stratejileri, uzmanlık alan bilgisi, mesleğe yönelik ilgi ve sevgisi, mesleki deneyimi, rehberlik ve liderlik özelliği, disiplin ve otorite anlayışı, öğretim stili, kültürü, aldığı hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimi etkili öğretmenlik yapmada önemli rol oynar (Özdemir, 2011, s. 203).

2.6.Etkili Bir Öğretmenin Başlıca Nitelikleri

Etkili ve nitelikli bir eğitim öğretim için öğretmenin sahip olması gereken bazı özellikler vardır. Küçükahmet (2007)’e göre “Öğretmen Etkililiği (etkili öğretmen) eğitim programında belirtilen amaç ve nitelikleri etkili ve verimli bir şekilde öğrencilerine kazandırmalı ve öğrencilerinde ileriye yönelik gelişme sağlamalıdır” (s. 312).

Özel uzmanlık bilgisi ve becerisi gerektiren bir meslek olarak kabul edilen öğretmenlerin yetiştirilmesinde ve geliştirilmesinde hizmet öncesinde veya hizmet içinde aldıkları eğitimin niteliği de önemlidir. Öğretmenlik mesleğinin icrası sırasında öğretmenin iki temel niteliği önem taşır. Bunlar kişisel nitelikler ve mesleki niteliklerdir (Erden, 2005, s.

38).

30 2.6.1.Kişisel Nitelikler

Öğretmenlerin öğrencileri ile kurdukları iletişimde, öğrencinin okula ve derse yönelik motivasyonunda öğretmenlerin kişisel nitelikleri önemlidir. Bir öğretmende bulunması gereken en önemli kişisel nitelikleri şu şekilde sıralayabiliriz.

Hoşgörülü ve Sabırlı Olma: Öğretmen, öğrencilerin gelişim dönemlerinden kaynaklı uygun olmayan öğrenci davranışları ile karşılaşabilir. Örneğin ilkokul çağındaki bir çocuk doğru ve yanlışı ayırt edemediği, lise çağındaki bir çocuk da kişiliğini kanıtlamaya çalıştığı için istenmeyen davranışlarda bulunabilir. Öğretmen bu durumlarda öğrencilerini anlamaya çalışarak hoşgörülü ve sabırlı olmalıdır. Hoşgörü sahibi öğretmenler, öğrencilerin kendilerini rahat ifade etmelerini sağlar. Hoşgörü demokratik ortamın oluşması için de gereklidir (Erden, 2005, s. 39). Ayrıca sınıfta farklı bilişsel, duyuşsal ve psiko-motor özelliklere sahip öğrencilerin var olduğu düşünülerek öğrencilere karşı sabırlı olunması, küçük olaylar karşısında sinirlenilmemesi gerekir.

Açık Fikirli, Esnek ve Uyarlayıcı Olma: Öğrencilerin duygularının, fikirlerinin kendi duygu ve fikirlerinden farklı olabileceğini bilen bir öğretmen olaylara başkası açısından bakabilir ve sınıf ortamında öğrencilerin çok yönlü yetişmesini sağlar. Esnek olan ve yeni durumlara uyum sağlayabilen öğretmen öğretim etkinlikleri düzenlerken öğrencilerinin ihtiyaçlarının farkına vararak, programda onların ihtiyacına uygun değişiklikler yapabilir, öğrencilere alternatif öğretim etkinlikleri sunabilir (Erden, 2005, s. 40).

Sevecen, Anlayışlı ve Esprili Olma: Sevgi dolu öğretmenler öğrencilerini koşulsuz kabul edebilirler. Öğretmenin samimi ve esprili olması, öğrenciler için destekleyici, rahatlatıcı, motive edici ve eğitsel olarak verimli bir ortamın oluşmasını sağlar (Küçükahmet, 2007, s.

317). Ayrıca öğretmen espri yeteneğini etkin şekilde kullandığında öğrenmeyi pekiştirerek kalıcılığını arttırabilir. Sevecen, esprili ve anlayışlı öğretmenler öğrencinin güvenini kazanarak, öğrencilerle olumlu ve destekleyici bir ilişki kurar.

Yüksek Başarı Beklentisi: Öğretmen öğrencilerinin başarılı olacağına inanmalı ve onları başarılı olmaları için desteklemelidir (Erden, 2005, s. 41).

Cesaretlendirici ve Destekleyici Olma: Öğrencilerin olumsuz davranışlarından çok olumlu davranışlarını ön plana çıkaran, onlar hakkında iyimser ve olumlu düşünen öğretmen öğrencilerini destekler ve öğrenmeye karşı cesaretlendirir. Destekleyici öğretmen, öğrencinin kendine güvenmesini, kendi kendine öğrenmesini ve olumlu akademik benlik tasarımı geliştirmesini sağlar (Erden, 2005, s. 42).

31

Ayrıca öğretmen özgüvene, evrensel değerlere, dürüst bir kişiliğe ve meslek ahlakına sahip olmalı, sınıf ortamında demokratik bir ortam yaratmaya özen göstermelidir. Hareketleri ve giyim tarzıyla da öğrencilere örnek olabilmelidir.

Gökçe (2002)’nin ilköğretim öğrencilerinin görüşlerine göre öğretmenlerin etkililiği üzerine gerçekleştirdiği çalışmasının sonucunda başarılı ve etkili bir öğretmenin sahip olması gereken özellikler; çocukları sevmesi, sabırlı ve hoşgörülü olması, herkese eşit davranması ve güler yüzlü olması şeklinde belirtilmiştir.

2.6.2.Mesleki Nitelikler

Öğretmenin mesleki niteliği genel kültür bilgisi, konu alanı bilgisi ve öğretmenlik meslek bilgisi ile becerilerine bağlıdır (Erden, 2005, s. 43). Öğretim kademelerine göre ele alındığında alan bilgisi aynı oranda ağırlığını korurken, üst kademelere doğru genel kültür bilgisinin oranı azalmakta, öğretmenlik meslek bilgisinin oranı artmaktadır (Celep, 2014, s.

49). Öğretmenin mesleki bilgisi, ders planlarını, uygulamalarını ve değerlendirme yöntemlerini önemli ölçüde etkiler ( Yalaz Atay, 2003, s. 37).

Genel Kültür: Öğretmen öğrencinin sosyalleşmesi ve yaşadığı topluma uyumunun sağlanmasında önemli bir etkiye sahip olduğu için yaşadığı toplumu, kültürel özelliklerini, değerlerini bilmeli, çevresinde olan değişmeleri takip edebilmelidir. Öğretmenden beklenen sadece belirli bir alanda uzmanlık bilgisine sahip olması değil; insanı, toplumu ve dünyayı ilgilendiren bir takım sorunları görebilmesi ve bunlar için çözüm yolları düşünebilmesidir (Celep, 2014, s. 49).

Geniş bir genel kültür birikimine sahip öğretmen, öğreteceği konuya çok farklı dinamikleri, örnekleri kullanarak öğrencilere aktardığında hem öğrenme süreci amacına ulaşır, hem de öğrenciler bilgileri transfer yapma olanağı elde eder (Cemaloğlu, 2011, s.

236).

Konu Alan Bilgisi: Öğretmenin verdiği dersin içeriğine, programına, sınav ve materyallerine ilişkin müfredat bilgisi öğretmenin konu alanı bilgisini oluşturur (Yalaz Atay, 2003, s. 37). Alanını iyi bilen bir öğretmen sınıfa girdiğinde kendine güvenir.

Öğretmen konu alanı uzmanı olmalı, konu alanındaki gelişmeleri takip edebilmeli,

32

öğrencilerden gelen soruları yanıtlamak için gerekirse araştırma yaparak bilgisini geliştirmelidir.

Öğretmenlik Meslek Bilgisi: Konu alanını iyi bilmek kadar sahip olunan bilgileri öğrencilere aktarmakta önemlidir. Öğretmen çok bilgili ve bilgisini aktaran kişi olmaktan çok, öğrenmeyi kolaylaştıran ve öğrenmenin yollarını öğreten bir anlayışa sahip olmalıdır (Akbayır ve Taş, 2009). Öğretmenler; öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve isteklerini belirleyerek öğretim sürecini planlayabilmeli, öğrenme ortamlarını öğrencilerin uygun tutum ve değerleri geliştirebileceği şekilde düzenleyebilmeli, öğrencilerin etkili ve verimli bir şekilde öğrenebilmesi için gerekli öğretim materyallerini geliştirebilmeli, öğrencilerin gelişimlerini takip edebilmeli ve değerlendirebilmeli, sınıf ortamında sıcak bir atmosfer sağlayarak kişiler arası etkileşim ve işbirliği sağlayabilmeli, öğrenme sürecinde öğrencilere rehber olabilmelidir.

Celep (2014)’e göre öğretmenin öğretme öğrenme sürecine ilişkin sahip olması gereken yeterlikler şunlardır:

1-Planlama: Öğrenci gereksinmeleri ve konu alanı dikkate alınarak plan yapabilme.

2-Öğretim Süreci: Hedeflere ve öğrenci gereksinmelerine uygun yöntemleri seçme, kullanma, geliştirebilme.

3-Sınıf Yönetimi: Öğretme hedeflerine ulaşmak için öğrenme ortamının yaratılması, korunması ve yönetilmesi etkinliklerini gerçekleştirebilme.

4-İletişim: Öğrencilerin gereksinmelerine göre öğrenci katılımı, dersi ilgi çekici hale getirme, sözel dili ve beden dilini kullanabilme.

5-Ölçme ve değerlendirme: Ders ve konuya uygun ölçme araç ve tekniklerinden yararlanabilme ve değerlendirmeler yapabilme (s. 51).

Öğretmenin öğrenme sürecine ilişkin sahip olması gereken yeterlikler arasında olan öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci arasında gerçekleşen iletişim becerisi eğitim-öğretim sürecinin sağlıklı yürümesinde etkili olabildiği gibi eğitim- öğretim sürecinin yok olmasına da sebebiyet verebilmektedir (Sezgin, Nartgün, 2014, s. 91). Öğretmen-öğrenci veya öğrenci-öğrenci arasında çok boyutlu etkileşimin olduğu sınıf ortamlarında öğretmenin iletişim becerisinin önemi ön plana çıkmaktadır.

33 2.7.İletişim Süreci ve Öğeleri

Sınıf ortamında öğretmenin dersini rahat işleyebilmesi, anlatacağı konuya hakim olmasıyla birlikte öğrencileriyle kuracağı etkili iletişime de bağlıdır. Bu iletişim bazen sözle bazen yazı ya da resimle bazen de sözel olmayan davranışlarla yani beden diliyle gerçekleşir.

Küçükahmet (2009)’e göre iletişim “anlamları bireyler arasında ortak kılma” işlemidir (s.

28). Yalın (2007)’a göre öğretme öğrenme süreci açısından bakıldığında iletişimin temel işlevi; anlamları ortak kılmanın yanı sıra duygu, düşünce, bilgi ve becerileri paylaşarak davranış değişikliği meydana getirmektir (s. 12). Öğretmenin öğrenciyle olan iletişimi, hem öğretme-öğrenme sürecinin niteliğinin artmasında hem de öğrenci davranışlarının gelişiminde önemli rol oynamaktadır (Çalışkan ve Yeşil, 2005).

İletişim sürecinin içinde bulunan bireylerin sağlıklı iletişim için benimseyerek kullanması gereken bazı ilkeler şunlardır:

 Her bireyin kendine özgü özellikleri ile değerli olduğuna inanması ve bu süreçte karşısındakine koşulsuz ilgi göstermesi,

 Bireyi koşulsuz kabul etmesi,

 Her bireyin problemini kendisinin çözebileceğine inanması,

 Saydam olması,

 Empatik olması

 Duygu, düşünce ve davranışlarının tutarlı olmasıdır (Sezgin-Nartgün, 2014, s. 92).

Sağlıklı bir iletişim kurmak için ayrıca iletişim unsurlarının uyum içinde olması da önemlidir. Bir süreç olan iletişimin temel unsurları Demirel (2011)’e göre kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve dönüttür (s. 172).

1-Kaynak (Kodlama): Kaynak; iletişim sürecini başlatan, bilgi, duygu veya beceriye sahip olup, bunları başkalarına ileterek bir amacı gerçekleştirmek isteyen kimsedir (Yalın, 2007, s. 13). Sınıf ortamında kaynak genelde öğretmendir. Öğretmen sahip olduğu bilgi, beceri veya onunla ilgili davranışları alıcı olan öğrenci ile paylaşmak isterse onu bir mesaj haline getirmek için söz, yazı, resim, jest, mimik gibi semboller kullanarak kodlar.

Kodlama olmadan bilgiler aktarılamaz bundan dolayı kodlamada anlam birliği önemlidir.

Bunun için öğretmen ve öğrenci arasında aynı anlamlara gelecek semboller ve hareketler kullanılmalıdır.

34

2-Mesaj (İleti) : Mesaj, diğer kişi ya da kişilere ulaştırılmak istenen fikir, duygu ve olgulardır (Durmaz, 2007). Orta (2009)’ya göre iletinin içerik ve yapı olmak üzere iki önemli öğesi bulunmaktadır. İçerik, anlamlardan; yapı simgelerden oluşmaktadır. Mesajlar sözel ve sözel olmayan mesajlar olarak iki gruba ayrılır. Sözel mesajlar; yazılı ve sözlü mesajlar olarak ele alınabilir. Grafik, desen, resim, tablo gibi mesajlar da bu gruba dahil edilebilir. Sözel olmayan (beden dili) mesajlar ise, jest ve mimiklere bağlı olarak gerçekleşen mesajlardır (Yukay-Yüksel, 2014, s. 156). Kişiler arası ilişkiler söz konusu olduğunda beden dili çok daha etkili ve dolaysız mesaj iletebilmektedir (Bozdoğan, 2004, s. 184). Sınıf ortamında öğretmen tarafından gönderilen mesajın öğrenci seviyesine uygun , anlaşılır, açık ve net olması gerekir.

3-Kanal: Kanal kaynaktan alıcıya gidecek olan mesajı taşıyan araç-gereç ve yöntemlerdir (Acar, 2009). Kanallar beş duyu organımızla aktarılır. Beş duyu organından görme duyusu öğrenmede %75, işitme duyusu %13, dokunma duyusu % 6, koklama duyusu %3, tat alma duyusu %3 oranında etkilidir (Küçükahmet, 2009, s. 53). Öğretmen sınıf ortamında çeşitli yöntem ve teknikler kullanarak öğrencilerin birden fazla duyu organına hitap edebilmelidir.

4-Alıcı: Alıcı kaynaktan gelen mesajları alıp yorumlayan ve bunlara sözlü, sözsüz tepkide bulunan kişi ya da gruplardır (Yukay-Yüksel, 2014, s. 157). Çeşitli mesajlarla alıcıya iletilen mesaj, duyu organları tarafından alınır, beyne gönderilir ve önceden sahip olunan bilgi, duygu ve becerilerle karşılaştırılarak yorumlanır (Yalın, 2007, s. 14). Sınıf ortamında alıcı genelde öğrencidir. Öğrencinin bilişsel becerileri ve dinleme yeteneği, bilgi düzeyi ve tutum gibi birçok özelliği mesajı alma yeteneğini etkiler.

5-Dönüt (Geri Bildirim): Mesaj içeren işaretleri algılayarak anlamlı hale getiren alıcı iletişim süreci sonunda iletişimi sonlandırabilir ya da kendisi bir ileti göndererek kaynak rolüne geçer ve iletişimi devam ettirir. İletişime çift yönlü nitelik kazandıran dönüt gönderilen mesajın amacına ne kadar ulaştığını belirleyen, kaynağın mesaja karşı gösterdiği tepkidir. Sınıf ortamında öğrencinin soru sorması, gülmesi, esnemesi dönüt olarak görülebilir. Öğretmen öğrencilerden aldığı dönütlere göre nasıl öğrettiğini ya da nasıl öğretmesi gerektiğini belirlemelidir. Ancak bir soruyu yanıtlayamayan öğrenciye öğretmenin verdiği ek bilgiler ya da yönlendirmeler dönüt değil, destekleyici öğretimdir.

35

Öğretmenin verdiği dönüt, öğrencilerin yanıtlarının yeterliliği konusunda bilgi verirken, öğrencilerin dönütleri öğretimin başarısının göstergesidir (Gözütok, 2000, s. 112).

Dönüt

Şekil 3: Eğitimde iletişim süreci (Demirel, Ö. (2011). Öğretim ilke ve yöntemleri öğretme sanatı. Ankara: Pegem Akademi )

İletişim becerilerini etkili kullanma öğrenci gereksinimlerini karşılamanın yanı sıra, öğretmenlerin kendi gereksinimlerini de daha iyi karşılaması ve mesleki hedeflerini gerçekleştirmesine de olanak sağlar. Bu becerileri kullanma öğretmenlerin;

1. İçten, samimi olmalarını ve öğrencilerle ilişkilerde mutluluk duymalarını, 2. Öğrencilere gereksinim ve istemlerini açıkça ifade etmelerini,

3. Öğrencileri daha iyi anlamaları ve onları benimseyerek onlara karşı daha olumlu düşünceler oluşturmalarını,

4. Öğrencilerin kendilerini ifade edebildiği ve sorumluluk duyguları geliştirdiği durumlar oluşturarak öğretmenlerine ve akranlarına karşı daha olumlu yanıtlar vermelerini sağlar (Celep, 2008, s. 158).

2.7.1. İletişim Engelleri

Sınıf ortamında sağlıklı bir iletişimin olabilmesi içi öğretmenlerin iletişim engellerini bilmeleri gerekmektedir.

Kıroğlu (2014)’na göre iletişim engelleri;

 Emir vermek, yönlendirmek

 Uyarmak, gözdağı vermek

 Ahlak dersi vermek

 Öğüt vermek, çözüm ve öneri geliştirmek

 Nutuk çekmek, mantıklı düşünceler önermek Kaynak

36

 Yargılamak, eleştirmek, suçlamak, aynı düşüncede olmamak

 Övmek, olumlu bir değerlendirme yapmak

 Ad takmak, alay etmek

 Yorumlamak, analiz etmek, tanı koymak

 Soru sormak, sınamak

 Sözünden dönmek, oyalamak, şakacı davranmak, konuyu saptırmaktır (s. 358- 359).

İletişim engelleri öğrencide olumsuz benlik algısı oluşmasına, kendini yanlış tanımasına, sınıfta korku ve kaygı içerisinde olmasına, öğretmene, derse hatta okula karşı olumsuz tutum geliştirmesine neden olabilmektedir.

2.7.2.İletişim ve Motivasyon İlişkisi

Çok yönlü iletişim ve etkileşimin var olduğu sınıf ortamında öğrenciler fiziksel güvenlikle birlikte kendilerini rahatça ifade edebildikleri, bir grubun üyesi olarak değer gördükleri ve bir birey olarak değerli hissettikleri yani duygusal olarak güvende oldukları ortamlar isterler. Saygılı, güvenli ve teşvik edici bir iletişim biçimi, öğrencilerin kendilerini değerli gördükleri ve kabul edildikleri bir sınıf ortamı oluşturulmasını sağlar (Kısaç, 2010, s.112).

Öğretmen-öğrenci arasındaki iletişim öğretim kademesine göre farklı düzeyde olabilmektedir. Özellikle, ilköğretim kademesindeki öğrenciler somut işlemler döneminde olduğundan öğretmenin konuyu somut ve mantıksal tutarlılık içinde sunması, öğrencilere yeni ve çeşitli uyarıcılar vermesi, doğru davranışları desteklemesi, yanlışları düzeltmesi önemlidir (Aykaç, 2014, s. 107). Öğrencilerin bilişsel şemalarına uygun mesajların verilmesi, mesajlar arasında uyumun olması önemlidir. İletişimin tek yönlü olması ve öğretmenin süreç içerisinde aktarıcı rolünün olması, öğrencilerin pasif olarak sürece katılmasına neden olmaktadır. Tek yönlü iletişimde öğrencilerin ilgi, ihtiyaç, gereksinimleri tam olarak belirlenemeyeceğinden ve öğrenci sürecin içinde aktif olarak katılamayacağından öğrencinin motivasyon düzeyi olumsuz olarak etkilenebilmektedir.

İletişim sürecinin çift yönlü olması yani öğrenciden geri bildirim alınması öğretmene içeriğin öğrenciler tarafından ne kadar anlaşıldığını, dersin amacına ne kadar ulaşıldığını görmesini sağlar.

37

Yüz yüze ilişkinin olduğu sınıf atmosferinde öğrenciler öğretmenin yalnızca sesinden değil, onun her türlü özelliğinden etkilenir.Ayrıca öğretmenler de öğrencilerin tepkilerine bakarak öğrencilere ne ölçüde öğrettiğiyle birlikte nasıl öğretmesi gerektiğinide belirleyebilir.Öğrencilerin ön yaşantıları, gereksinimleri, davranışları, öğrenmeye hazır olma durumları yüz yüze kurulan iletişimle anlaşılır (Küçükahmet, 1989, s. 16).

Demirel (2011) sınıf içi iletişimi geliştirmek için bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunlar:

Demirel (2011) sınıf içi iletişimi geliştirmek için bazı hususlara dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Bunlar: