• Sonuç bulunamadı

Pritchard’ın S1’e İlişkin Argümanı

3.3. Pritchard’ın Dilemması

4.1.2. Pritchard’ın S1’e İlişkin Argümanı

Pritchard, ikincil değer problemine yönelik bir çözüm olsa bile, bu çözümün bilginin ayrıcalıklı bir değere sahip olduğunu ortaya koyabilmek için yeterli olmayacağını düşünür. Şöyle ki, söz konusu problem, bilginin kendi bileşenlerinin alt kümeleriyle aynı türden fakat daha fazla bir değere sahip olduğu şeklindeki bir açıklamayla aşılabilir. Ancak, Pritchard’a göre, bilginin ayrıcalıklı bir değere sahip olması demek, söz konusu değerin farklı türden bir değer olduğunu ima eder.209 Bu nedenle, tatmin edici bir çözüm öncelikli olarak bilginin

niçin diğer epistemik statülerin (örneğin, doğru inanç) sahip olmadığı türden bir değere sahip olduğu sorusunu yanıtlamalıdır.210 Pritchard, bu soruya ‘üçüncül değer problemi” der ve bu

problemi şöyle tanıtır:

Eğer bilginin diğer statülerden daha değerli olmasını, türsel bir mesele yerine, sadece derecesel bir mesele olarak düşünürsek, bunun bilgiyi bir epistemik değer dizisine koyma etkisi bulunur, her ne kadar bilgi dizide diğer (düşük) epistemik statülerden daha ileride olsa da. Fakat, bilginin değerine ilişkin bu dizi anlayışıyla ilgili problem şudur: bu anlayış epistemolojik tartışmanın uzun tarihinin bu değer dizisinde neden başka nokta (örneğin, bilginin işaret ettiği noktanın hemen öncesi veya hemen sonrası) yerine, özellikle bilginin işaretlediği noktaya odaklandığını açıklayamaz. Buna göre, bilginin değeri hakkındaki sezgilerimizi açıklayabilmemiz, bilginin niçin diğer epistemik statülerden sadece daha fazla oranda değere sahip olduğunu değil, aynı zamanda niçin farklı türde bir değere sahip olduğunu açıklamamızı gerektirir.211

208 M. DePaul, agm., s. 136. Benzer bir endişe için, ayrıca, bkz. D. Pritchard, agm., 2007, s. 91. 209 D. Pritchard, agm., 2009, s. 88.

210 D. Pritchard, age., 2016, s. 118. 211 D. Pritchard, agm., 2009, s. 88.

Pritchard’ın buradaki temel endişesi, bilginin diğer epistemik statülerle (örneğin, doğru inanç, vb.) yan yana olduğu bir dizi anlayışının bilginin ayrıcalıklı değerini açıklayamamasıdır. Böyle bir açıklamayı, ona göre, ancak bilginin farklı türden bir değere sahip olduğunu gösterirsek ortaya koyabiliriz ki, bu da üçüncül değer problemini çözmemiz gerektiği anlamına gelir. Eğer bu sorunu çözebilirsek, o zaman birincil ve ikincil değer problemleri de kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Peki ama, söz konusu meseleyi nasıl aşabiliriz? Pritchard’a göre, bu mesele bilginin nihai bir değere sahip olduğuna yönelik bir açıklamayı talep eder. Diğer bir deyişle, bilginin niçin farklı türden bir değere sahip olduğu sorusu, bilginin niçin nihai olarak değerli olduğu sorusuna eşdeğerdir. Pritchard bu savını şöyle bir senaryo üzerinden desteklemeye çalışır:

Farz edin ki, biri henüz belirlenmemiş bir önermeyi bilmek ile bu önermeye ilişkin bilgi için yetersiz olan bir epistemik duruma sahip olmak arasında bir seçimle karşılaşıyor. Dahası, başlangıçta hangisi seçilirse seçilsin, pratik bakımdan herhangi bir zararı ya da faydası olmayacağı ileri sürülüyor. Yine de makul olan bilgiyi seçmek değil midir? Bu doğruysa, bilginin değeri sadece daha fazla pratik değeri olduğundan dolayı değildir. Buna karşılık, bilgi, diğer epistemik statülerin aksine, kendinde değerli bir tür şeydir: bilgi enstrümantal olmayan bir değere sahiptir yani nihai olarak değerlidir.212

Yukarıdaki senaryodan hareketle bilginin ayrıcalıklı değerine ilişkin tatmin edici bir açıklamanın bilginin niçin nihai bir değere sahip olduğunu ortaya koyması gerektiğini kabul etsek bile, Pritchard’ın bilginin değerine ilişkin şüpheci sonucu tartışmaya açıktır. Bunu daha net bir şekilde görebilmek için, şimdi Pritchard’ın argümanını ele alalım:

bunun (erdem epistemolojisinin) bilginin ayrıcalıklı değerine ilişkin tek mevcut makul yaklaşım (üçüncül değer problemini çözebilen bir yaklaşım) olduğu göz önünde bulundurulursa, bu yaklaşımın başarısız olması, üçüncül değer problemine geçerli bir yanıt olmadığı anlamına gelir213

Bilginin nihai değerinin güçlü erdem epistemik savunmasının başarısızlığı, bizi bilginin değerli olduğu kabulünü tekrar gözden geçirmeye iter. Bilgiye bu şekilde değer vermekte haklı mıyız? Değer sorunu üzerine yeniden düşünmenin, bize bu sorunun yanıtının sonuç olarak “hayır” olduğunu gösterdiğini düşünmeye meyilliyim.214

Pritchard, üçüncül değer problemini çözebilme potansiyeline sahip tek bilgi kuramının yani erdem epistemolojisinin başarısızlığından hareketle, söz konusu probleme yönelik mevcut

212 D. Pritchard, agm., 2009, s. 88.

213 Buradaki vurgu yazara aittir. Bkz. D. Pritchard, agm., 2008, s. 331. 214 D. Pritchard, age., 2016, s. 126.

bir çözüm olmadığı çıkarımında bulunuyor.215 Diyelim ki, erdem epistemolojisi üçüncül

değer problemini çözmede, Pritchard’ın iddia ettiği gibi, başarısızdır.216 Bu sonuç, en fazla

üçüncül değer problemini çözebilen bir bilgi kuramının bulunmadığına işaret eder. Kaldı ki, bu da bilginin doğasına dayalı çözüm anlayışının değer meselesine yönelik başarılı bir yaklaşım olmadığına işaret eder. Buradan hareketle, sadece bilginin ayrıcalıklı değerini açıklamak için farklı alternatif stratejilere gereksinim olduğu sonucuna ulaşabiliriz. Eğer böyle alternatif bir strateji mevcut değilse, o zaman bilgi hakkındaki üçüncül değer meselesinin üstesinden gelmenin mümkün olmadığını söyleyebiliriz. Ancak o zaman, bilgi hakkındaki pre-teorik kabulün yanlış olduğu sonucunu haklılandırıp, bilgiye hatalı bir şekilde atfedilen bu değerin başka bir statüye ait olup olmadığını soruşturabiliriz. Fakat, ne Kvanvig’in ne de Pritchard’ın değer meselesinin çözümü için anlamaya yönelmeyi teşvik edici argümanları yeterince ikna edicidir. Bu durumda, Kvanvig’in ve Pritchard’ın anlamanın değerine ilişkin argümanları için ne söyleyebiliriz? Bu, tartışmamızın bir sonraki kısmının konusunu oluşturmaktadır.