• Sonuç bulunamadı

Koşullu-Olasılık (K-O) Çözümü

2.4. Gölgeleme Sorununa Yönelik Güvenilirci Tepkiler

2.4.1. Koşullu-Olasılık (K-O) Çözümü

Goldman ve Olsson’un koşullu-olasılık çözümü, (G6)* öncülünü hedef alır. Dikkat edecek olursak, bu öncül güvenilir bir süreçle oluşturulan doğru inancın ancak güvenilirliğin eldeki inanca ek bir değer eklerse salt doğru inançtan daha değerli olabileceğini varsayar. Bunu görmek için, (G6)*’nın kontrapozisyonunu almak yeterlidir. Goldman ve Olsson esasen bu varsayımı reddederler:

[…] genel olarak, güvenilirciliğin bilginin ekstra değer sorununu (EVOK) çözebilmesinin tek yolunun, güvenilir bir sürecin şu ya da bu türden bir değere sahip olduğunu söylemek olduğu varsayılır. Bu değer, oluşan doğru inancın değerine eklenebilir ki, bileşik yapı (bilgi durumu) sadece doğru inançtan daha fazla değere sahip olabilsin. Güvenilirciliğin EVOK sorununu çözmek için en iyi ihtimali hakkındaki bu varsayım, güvenilirciliği eleştirenlerin çoğu […] tarafından paylaşılmaktadır. Eğer bu varsayım kabul edilirse, gölgeleme ya da çift sayım itirazı […] hemen devreye girer ve güvenilircilik savunucuları buna cevap vermek zorundadır. Bununla birlikte, güvenilircilerin bu varsayımı reddetmeleri ve çift-sayım itirazını önleyerek EVOK sorununu çözmeye çalışmaları mümkündür. Bu yaklaşım, ilk çözümümüzde benimsenmiştir […].114

Peki ama, K-O tam olarak nasıl bir çözüm sunar? K-O, (G6)*’nın ön-bileşeni doğru olsa bile, ard-bileşeninin yanlış olabileceğini gösterir. Kaldı ki, bu da bir koşul önermesi olan (G6)*’nın yanlış olabileceği tek durumdur. Yani, K-O eldeki inanç “daha değerli hale getirilmese de, bilginin doğru inançtan daha değerli olabileceğini” savunur.115 Bunun için de,

Goldman ve Olsson bileşik bir yapı olarak bilginin, doğru inancın sahip olmadığı bir özelliğe sahip olduğunu ve bu özelliğin epistemik açıdan değerli bir özellik olduğunu ileri sürer. Fakat, daha da önemlisi, “bu özelliğin değeri, bilgi durumunu oluşturmaya katkıda bulunan doğru inancın değerinde halihazırda içerilmemektedir”.116 Dolayısıyla, gölgeleme sorununun

yeniden ortaya çıkması mümkün değildir. Bu çözümü, aşağıdaki gibi formüle edebiliriz: (K1) “S öznesinin güvenilirci anlamda p önermesini bilmesine bağlı olarak gelecekte benzer türden doğru inançlara sahip olma olasılığı, S’nin p’ye ilişkin yalnızca doğru inanca sahip olmasına bağlı olarak benzer türden doğru inançlara sahip olma olasılığından daha fazladır.”117

(K2) Gelecekte benzer türden doğru inançlara sahip olma (objektif) olasılığı, epistemik olarak değerli bir özelliktir. (veritizm temelinde)

(K3) O halde, güvenilirci anlamda bilgi (güvenilir süreçle oluşturulan doğru inanç) salt doğru inançtan epistemik bakımdan daha değerlidir.

Bir tür istatiksel yasayı dile getiren K1, şüphesiz, bu argümanın en önemli dayanağıdır.118

Goldman ve Olsson, bu öncülü espresso örneğiyle şöyle destekler:

Eğer güvenilir bir espresso makinesi tarafından iyi bir fincan espresso üretilirse ve bu makine kişinin kullanımında kalırsa, o zaman bir sonraki fincan espressonun iyi olma olasılığı, ilk iyi fincanın güvenilir olmayan bir makine tarafından yalnızca tesadüfen üretildiğini düşünürsek, bir sonraki fincan espressonun iyi olma olasılığından daha büyüktür. Eğer güvenilir bir espresso makinesi bugün sizin için iyi bir espresso yaparsa ve hala elinizdeyse, normalde yarın da sizin için iyi bir espresso yapabilir. [...] iyi bir fincan espressonun güvenilir bir şekilde yapılmış olması, sonraki espressonun da iyi olma olasılığını arttırır.119

115 Erik Olsson, “Reply to Kvanvig on the Swamping Problem”, Social Epistemology: A Journal of Knowledge,

Culture and Policy, 25/2, 2011, s. 176.

116 A. Goldman ve E. Olsson, agm., s. 29. 117 A. Goldman ve E. Olsson, agm., s. 28.

118 Erik Olsson, “Reliabilism as Explicating Knowledge: A Sketch of an Account”, Epistemology: Contexts,

Values, Disagreement içinde, (eds.) Christoph Jäger ve Winfried Löffler, Frankfurt, 2012, s. 194.

Benzer şekilde, doğru bir inanca neden olan sürecin güvenilirliği de, bu sürecin oluşturacağı sonraki inançların doğru olma olasılığını arttırır. Goldman ve Olsson’un Larissa örneği bunu şöyle ortaya koyar:

Diyelim ki, Larissa’ya gidiyorsunuz, fakat çeşitli kavşaklarda hangi yöne dönmeniz gerektiğini bilmiyorsunuz. Larissa yolunda, iki yol ayrımı vardır. […] Hangi yollarda dönüleceğine ilişkin inançları oluşturma konusundaki tek yardımcınız, arabadaki bilgisayarlı navigasyon sistemidir. Yalnızca navigasyon sisteminin Durum 1’de güvenilir olduğu ve Durum 2’de güvenilir olmadığı noktasında farklılaşan iki durumu göz önünde bulunduruyoruz. Her iki durumda da navigasyon sisteminin ilk kavşakta nasıl döneceğinizi doğru bir şekilde söylediğini varsayıyoruz. İlk senaryoda, bu beklenen bir durumdur, çünkü sistem güvenilirdir. İkincisinde ise, bu şans eseridir. İlk kavşakta doğru enformasyonun “Larissa’ya giden en iyi yol, sağa doğrudur” olduğunu farz edelim. Dolayısıyla, bu enformasyonu aldıktan sonra, her iki durumda da, “Larissa’ya giden yolun sağdaki olduğuna” (p) doğru bir şekilde inanıyorsunuz. […] güvenilirciliğin bilgi tanımına göre, Durum 1’de p’ye ilişkin bilgiye sahipsinizdir, fakat Durum 2’de p’ye ilişkin bilgiye sahip değilsinizdir. Bu fark, Durum 1’i Durum 2’den daha değerli hale getirir. Bunun nedeni, navigasyon sisteminin güvenilir olmasına bağlı olarak, ikinci kavşakta doğru enformasyon edinme olasılığınızın, navigasyon sisteminin güvenilir olmamasına bağlı olarak doğru enformasyonu edinme olasılığınızdan daha fazla olmasıdır.120

Dikkat edecek olursak, espresso ve Larissa örnekleri bilgiyi ekstra değerli kılan özelliğin esasen bilgi için gerekli olan güvenilirlik koşulundan kaynaklanan bir özellik olduğunu gösterir. Dahası, bu örnekler güvenilir bir süreçle güvenilir olmayan bir süreci kıyaslayarak, söz konusu olasılığı temellendirmeye çalışır. Buna göre, K-O’nun aslında güvenilir bir süreçle oluşturulan doğru inancın güvenilir-olmayan bir süreçle oluşturulan doğru inançtan epistemik olarak daha değerli olduğunu ortaya koyduğunu söyleyebiliriz. Bu bağlamda, bu çözümü de biçimsel olarak yeniden şöyle ifade edilebiliriz:

(K1)* S öznesi p önermesine ilişkin M süreciyle oluşturulan doğru inanca sahiptir. (K2)* S öznesinin M’nin güvenilir olmasına bağlı olarak yeni bir doğru inanca sahip olma olasılığı, M’nin güvenilir olmayan bir süreç olmasına bağlı olarak yeni bir doğru inanca sahip olma olasılığından daha fazladır.

(K3)* Gelecekte benzer türden doğru inançlara sahip olma (objektif) olasılığı, epistemik olarak değerli bir özelliktir. (veritizm temelinde)

(K4)* Öyleyse, güvenilir bir süreçle oluşturulan doğru inanç, epistemik olarak (güvenilir olmayan bir süreçle oluşturulan) doğru inançtan daha değerlidir.

(K5)* Bilgi güvenilir bir süreçle oluşturulan doğru inançtır.

(K6)* O halde, bilgi epistemik olarak (güvenilir olmayan bir süreçle oluşturulan) doğru inançtan daha değerlidir.

Goldman ve Olsson, (K2)*’nin belirli empirik düzenliliklere bağlı olduğunu vurgular. Söz konusu empirik düzenlilikler şunlardır:

(i) S öznesi, P gibi bir problemle tekrar karşılaşır (benzersiz olmama)

(ii) M yöntemi, P gibi bir problemle tekrar karşılaşıldığında S’nin erişimindedir (zamanlar-arası erişim)

(iii) S, P gibi bir problemle tekrar karşılaştığında M’yi tekrar kullanır (öğrenme) (iv) M, gelecekteki benzer durumlarda da güvenilirdir (genellik).121

P gibi bir problem, Larissa örneğinde olduğu gibi, hangi kavşakta hangi yöne dönüleceği gibi bir sorunu ifade eder. Bu sorunun çözümünde başarıyla kullanılan navigasyon sistemi, benzer bir durumla karşılaşıldığında tekrar kullanabilir. Eğer bu sistem güvenilirse, sistemin tekrar kullanımı halinde yeniden başarılı bir sonuç yani hangi yöne dönülmesi gerektiğine ilişkin doğru bir inanç oluşturma olasılığı oldukça yüksektir. Öyleyse, bu empirik koşullara dayalı olarak, güvenilir bir sürecin tekrar kullanımı sonucunda oluşacak inançların doğru olma olasılığı oldukça yüksektir. Yani, böyle bir süreç yeniden kullanılırsa, bu sürecin neden olduğu diğer inançlar da (muhtemelen) doğru olacaktır. Bilgiyi ekstra değerli kılan da bu olasılıktır. Çünkü (K5)*’te de belirtildiği üzere, bilginin varlığı güvenilir bir yöntemin ya da sürecin varlığına işaret eder. Bu bağlamda, S öznesinin bilgiye yani güvenilir süreçle oluşturulan doğru inanca sahip olması demek, S’nin yeni doğru inançlara sahip olabilmesi demektir.

Peki, bilginin güvenilirlik unsuruna bağlı olarak sahip olduğu bu özellik niçin epistemik olarak değerlidir? (K3)*, veritizme dayanır. Tek temel değerin doğru inanç olduğu düşünülürse, yeni doğru inançlar elde etme olasılığı epistemik olarak değerlidir. Olsson, bu değerin enstrümantal bir değer olduğunu söyler:

Bilgi, başka doğru inanç durumlarını (ve aslında bilgiyi) daha olası hale getirir. Bilgi, bu anlamda, genel olarak doğru inançtan enstrümantal olarak daha değerlidir.122

Buna göre, (K3)*’ü de şöyle revize edebiliriz: Gelecekte benzer türden doğru inançlara sahip olma olasılığı tek temel epistemik değer doğru inanca izafi olarak enstrümantal olarak değerlidir. Öyleyse, bilginin ekstra değeri de enstrümantal bir değerdir. Ancak, Goldman ve Olsson’un da vurguladığı üzere, (K2)*’in bağlı olduğu söz konusu empirik koşullar her zaman olmasa da, genelde sağlanır. Bu durumda, (K6)* bilginin genellikle daha değerli olduğu sonucuna karşılık gelir. Daha spesifik olarak, (K6)* şu şekilde ifade edilebilir: Genel

olarak, bilgi (güvenilir bir süreçle oluşturulan doğru inanç) epistemik bakımdan (güvenilir

olmayan bir süreçle oluşturulan) doğru inançtan enstrümantal olarak daha değerlidir.123