• Sonuç bulunamadı

Anlama ve Güçlü Kazanım

4.2. Anlama ve Değeri

4.2.3. Pritchard’da Anlama-Bilgi İlişkisi

4.2.3.2. Anlama ve Güçlü Kazanım

Pritchard, S1’i yani A=GK’yi şöyle bir argüman yardımıyla destekler:

(1) Güçlü bir bilişsel başarı, hünere dayalı bir bilişsel başarıdır ki, buradaki başarı “önemli bir engelin üstesinden gelmeyi” ya da “kayda değer bir hünerin sergilenmesini” içerir.

(2) Anlama, X’in Y ile nedensel olarak nasıl ilişkili olduğunu kavramayı gerektirir.

(3) S öznesi, X’in Y ile nedensel olarak nasıl ilişkili olduğu konusunda kavrayışa ancak X’in Y tarafından nasıl meydana getirildiğine ilişkin güvenilir açıklayıcı bir hikâye sunarsa sahip demektir.

(4) X’in Y tarafından nasıl meydana getirildiğine ilişkin güvenilir açıklayıcı bir hikâye oluşturmak hünere dayalı bir bilişsel başarıdır ki, buradaki başarı “önemli bir engelin üstesinden gelmeyi” ya da “kayda değer bir hünerin sergilenmesini” içerir. (5) X’in Y tarafından nasıl meydana getirildiğine ilişkin güvenilir açıklayıcı bir hikâye oluşturmak güçlü bilişsel bir kazanımdır.

(6) O zaman, anlama güçlü bilişsel bir kazanımdır.

Pritchard, (2) no’lu öncülde dile getirilen bilgi için gerekli olan kavrama koşulunu şöyle ortaya koyar:

Meselenin özü, bir olayın nasıl gerçekleştiğini anlamada, neden ve etkinin nasıl ortaya çıkabileceğine dair bir fikir sahibi olmaktan daha fazlası vardır. Özellikle, gerekli olan, bu nedenin bu etkiyi nasıl yarattığı konusunda bir tür kavramadır; olayın neden olduğunu soran biri olsaydı bir açıklama olarak sunulabilecek türden bir kavramadır.267

Burada, asıl dikkat çekici husus, Pritchard’ın nedensel bir olaya ilişkin kavrayışın ve dolayısıyla da söz konusu olaya ilişkin bir açıklamaya sahip olmanın, bu olayın nedenini saptamaktan farklı bir şey olarak karakterize etmesidir. Pritchard, bu ayrımı daha net bir şekilde şöyle dile getirir:

kendini, ne kadar sınırlı olursa olsun, bir olaya ilişkin anlamaya sahip göstererek, biri sadece o olayın nedenini tanımlamakla kalmayıp, bununla birlikte, neden ve sonucun nasıl ilişkili olduklarına dair güvenilir bir açıklayıcı hikâye ortaya koyabileceğini de gösterir.268

Pritchard bu ayrımı şöyle bir örnekle destekler:

Kate, kimyasal reaksiyona neden olan şeyin oksijenin ortaya çıkması olduğunu bilir çünkü bunu kendisi keşfettiği için değil, bu konuda uzmanlaşmış bir bilim adamı arkadaşının [...] ona bunun reaksiyonun nedeni olduğunu söylemesidir. [...] Kate’in kimyada genel olarak yetkin olmasına karşın oksijen tanıtımının söz konusu maddeler üzerinde neden bu etkiye sahip olması gerektiğine ilişkin sağlam bir epistemik kavrayışa sahip olmadığını varsayalım. Kate reaksiyonun nedeni hakkında bu doğru enformasyonu alanında uzman olduğunu kabul ettiği birisinden edinmiştir [...] Yani Kate kimyasal reaksiyonun neden gerçekleştiğini bilir ve bunun oksijenin tanıtımı yüzünden gerçekleştiğini bilir. Ancak, Kate kimyasal reaksiyonun neden gerçekleştiğini anlamaz çünkü böyle bir durumda anlamaya sahip olmak için neden ve etkinin niçin bu şekilde ilişkili olduğuna dair sağlam bir kavrayışa sahip olması

gerekmektedir. Kate bundan yoksun olduğu için anlamadan da yoksundur.269

Kate kimyasal reaksiyonun neden olduğunu bilir. Yani Kate şu doğru inanca sahiptir: p: Kimyasal reaksiyon oksijenin tanıtımı yüzünden gerçekleşmiştir.

Ancak, bu doğru inanç anlamanın oluşumu için yeterli değildir. Diğer bir deyişle, X’in Y yüzünden olduğunu bilmek anlamanın oluşumu için yeterli değildir. Kate’in anlamaya sahip olabilmesi için oksijenin tanıtımının niçin bu reaksiyona neden olduğuna ilişkin bir kavrayışa sahip olması gerekir ki, o da örneğin şöyle bir açıklamadan oluşur:

q: Kimyasal reaksiyon oksijenin tanıtımı yüzünden gerçekleşmiştir, çünkü oksijen kalay ile tepkimeye girmiştir.

Kate q doğru inancından oluşan bir açıklamaya sahip olmuş olsaydı anlamaya da sahip olurdu. Dikkat edecek olursak, hem p hem de q niçin sorusuna yönelik bir açıklama oluşturur. Şöyle ki, p kimyasal reaksiyon niçin gerçekleşmiştir sorusuna bir yanıt teşkil eder. Öte yandan, q oksijenin tanıtımının niçin kimyasal reaksiyona neden olduğu sorusuna bir yanıt oluşturur.270 Öznenin p gibi bir açıklamaya sahip olması anlama için yeterli değildir, çünkü

böyle bir açıklama güvenilir bir kaynak aracılığıyla pasif bir şekilde elde edilebilir. Fakat, anlama X ve Y’nin nasıl bağlantılı olduğuna ilişkin bir kavrayış gerektirir ki, böyle bir kavrayış “her ne ise, o sadece ‘devredilebilecek’ bir şey değildir. Aksine, ilgili olguların

268 D. Pritchard, agm., 2014, ss. 322-3. 269 D. Pritchard, agm., 2014, s. 316.

270 Benzer bir sunum için, bkz. Kareem Khalifa, Understanding, Explanation and Scientific Knowledge, Cambridge, 2017, ss. 67-8.

dinleyici tarafından ‘birleştirilmesi’ gerekir”.271 Yani, özne X’in Y yüzünden olduğuna dair

doğru bir açıklamaya sahip olsa bile, X ve Y arasındaki ilişkiyi kendi kurabilmelidir ki anlamaya sahip olabilsin. Böylece q gibi bir açıklama öznenin ilgili parçaları kendinin birleştirerek oluşturduğu güvenilir açıklayıcı bir hikâyeye örnek teşkil eder. Fakat, Pritchard’ın da belirttiği üzere, ilgili parçaları birleştirmek öznenin aşması gereken bir engel oluşturur.272 Bu engel kimi zaman öznenin kolaylıkla aşabileceği bir engeldir ve bu da

öznenin kayda değer bir hüner sergilediği anlamına gelir. Fakat özne kimi zaman da ilgili parçaları birleştirirken ciddi bir engelin üstesinden gelebilir. Pritchard’ın argümanı başarılı bir argüman mıdır? Bu, bir sonraki kısmın tartışma konusudur.