• Sonuç bulunamadı

Prim Esaslı Sosyal Güvenlik Sistemi(PEEP)

1.5 Sosyal Güvenlik Sistemler

1.5.1 Prim Esaslı Sosyal Güvenlik Sistemi(PEEP)

PEEP'de katılımcılar tarafından kendi seçtikleri bir fon kuruluşuna belirlenen miktarda düzenli olarak yatırılmaktadır. Belirli bir çalışan grubuna hizmet vermek üzere kapalı statüde, ya da isteğe bağlı katılımlara imkan verecek şekilde sigorta şirketleri, bankalar, mali kuruluşlar tarafından açık statüde kurulabilen prim esaslı emeklilik programlarında her çalışan, programa yatırılan primler ve birikiminin getirisi ölçeğinde kendi emeklilik tasarrufundan sorumludur.58

Prime dayalı dağıtım sistemi kendi içerisinde kamu çalışanları ve özel sektör çalışanlarına yönelik olmak üzere iki alt gruba ayrılmaktadır. Bu iki alt grup arasındaki temel farklılık, kamu çalışanlarına yönelik uygulamalarda

57

Alper, Türkiye'de Soysal Güvenlik ve Sosyal Sigortalar, ss:10-11.

58

Niyazi ERCAN, “Türkiye Sosyal Güvenli Sisteminde Reform İhtiyacı ve Bireysek Emeklilik Sistemi” (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi , Gazi Üniversitesi, 2006) s.93.

primlerin devlet kasasından hiç çıkmayıp yükümlülüklerin merkezi kamu gelirlerinden karşılanması; özel sektör çalışanlarına yönelik uygulamalarda ise primlerin işçi, işveren ve devlet arasında paylaşılarak ödenip, giderlerin prim ve fon gelirlerinden karşılanmasıdır.

Prime dayalı dağıtım sistemi, öncelikle kamu çalışanları için uygulanmıştır. Kamu sektörü çalışanlarına emeklilik aylığı bağlama yönünde bilinen ilk girişim 1834 yılında İngiltere'de gerçekleşmiş, İngiltere'yi 1854-84 yılları arasında Avustralya'daki eyalet yönetimleri izlemiştir. 1900 yılından önce Avustralya'da kurulan emeklilik planlarının gelirlerinin giderlerini karşılayamaması nedeniyle çökmesi üzerine, 1919 yılında New South Wales bölgesindeki kamu çalışanlarının 1922 yılında ise federal hükümet çalışanlarının emeklilik planları yenilenmiştir. ABD'de kamu çalışanlarına yönelik ilk emeklilik aylığı uygulaması 1896 yılında New Jersey eyaletindeki öğretmenler için oluşturulmuş, 1911 yılında Massachusetts eyaletindeki tüm kamu çalışanlarına emeklilik aylığı hakkı tanınmış, federal hükümet çalışanlarının emeklilik aylığı hakkını elde etmeleri ise 1920 yılında gerçekleşmiştir.59

Günümüzde birçok ülkedeki sosyal güvenlik sisteminin finansman tekniğini oluşturan prime dayalı dağıtım sistemi 1850'lerde Belçika, Fransa ve Avustralya'da ortaya çıkan küçük çaplı uygulamaların ulusal ölçekte kapsamlı bir plana dönüştüğü Bismarckyan, zorunlu sigorta sistemine dayanmaktadır. 1880-90 yılları arasında çıkartılan bir dizi yasayla ihdas edilen modelin özelliği, işveren ve çalışanlar tarafından zorunlu olarak ödenen primler karşılığında çalışanlara belirli maddi haklar sağlamasıdır. Bismarck modelinin çalışma hayatına getirdiği iki yenilik bulunmaktadır.

♦ Standart ve normlar açısından birbirinden köklü ayrılıklar gösteren mevcut sosyal yardımlaşma sandıklarını ulusal ölçekte tek bir plan altında birleştirmiştir.

59 A.H.Pollard, Group Life and Pensions Insurance, Münich Reinsurance Publication,

Münich 1999, s.32’den Ay Gülender, Türkiye’de Sosyal Güvenik ve Bireysel Emeklilik Sistemi (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2003.

♦ Kapsamına giren sektörler ve iş kollarındaki tüm çalışanların katılımının zorunlu tutulduğu bu planı, ölüm ve maluliyet sigorta uygulaması ile

birleştirmiştir.

Sanayi devriminde ağır koşullar altında ömürleri boyunca ya da iş göremez dereceye gelinceye kadar çalışan kitlelere, devlet garantisi altında belirli bir emeklilik geliri imkanı sağlayan Bismarckyan model, başlangıçta belirli sektörler için kurulmuş olmakla birlikte zaman içerisinde tüm çalışan kesimleri kapsamına almıştır. Kısa bir sürede birçok ülkede benzerleri kurulan bu model, iş hayatının global çaptaki temel standartlarından birini oluşturmuştur.60

Bismarckyan zorunlu sigorta modelinin getirdiği finansman tekniği, çalışan ve prim ödeyen aktif sigortalıların, yaşlılık ve malûllük gibi nedenlerle çalışma hayatı sona eren pasif sigortalılar ve/veya onların bakmakla yükümlü olduğu aile üyelerine, önceden belirlenmiş bir gelir düzeyinde doğrudan kaynak transferi yapmalarına dayanmaktadır. Aktif sigortalılardan (ay ya da yıl bazında) belirli dönemler itibariyle toplanan primlerin aynı dönem İçerisinde pasif sigortalılara dağıtılmakta olmasından dolayı "dağıtım sistemi" olarak adlandırılan bu yöntemin en temel özelliği kuşaklar arası ve kuşak içi kaynak aktarımına olanak sağlamasıdır. Dağıtım sisteminde kaynak aktarımı, yüksek gelirli çalışanlardan toplanan primlerin bir bölümüyle, hayatları boyunca düşük gelir elde etmiş olanların emeklilik gelirinin desteklenmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Ulusal gelirin devlet müdahalesiyle vatandaşlar arasında yeniden dağıtılması amacıyla gerçekleştirilen bu uygulama ile, yüksek gelirli çalışanlara, ödemiş oldukları primlere oranla daha düşük düzeyde bir emeklilik aylığı sağlanırken, çalışma hayatı boyunca ödediği primler asgari düzeyde bir emeklilik aylığına dahi hak kazanmaya yeterli olmayanların emekli aylıkları emeklilik aylığı tabanına kadar takviye edilmektedir. Diğer bir ifade ile, devletin kurup gözettiği bu mekanizmayla, daha gönençli bir yaşam

60

J.A. Turner, The Social Security Reform Debate Fourth International Research Seminer, Sigtuna 14-17, June 1997, s.40’dan Ay Gülender, Türkiye’de Sosyal Güvenik ve

Bireysel Emeklilik Sistemi (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi, İstanbul 2003.

süren yüksek gelir grupları, yoksulluğun azaltılması ve bir gün tamamen ortadan kaldırılması amacıyla toplumun dar gelirli kesimlerinin emeklilik gelirine katkı yapmaktadır.

Zorunlu sigorta yaklaşımında devletin sorumluluğuna verilen ve toplumun zengin kesimlerinin desteğiyle icra edilen bu görev, aslında toplumsal sorumluluk ve dayanışma kavramlannın kurumsal bazda hayata geçirilmesidir. Herhangi bir sosyal güvenlik mekanizmasının bulunmaması durumunda toplumun muhtaç kesimlerine yapılacak yardımlar "bir şekilde mutlaka" toplumun daha refah kesimleri tarafından finanse edileceği için, sosyal güvenlik sistemi, dar gelirliler kadar yüksek gelirlilerin de hak ve yükümlülüklerini koruyan bir mekanizma oluşturmaktadır. İdeal toplumda yoksul ve düşkün kalmamasıdır. Bu ülkü gerçekleşinceye kadar, bir yandan dar gelirli ve düşkünler insan onuruna yakışmayan bir yardım alma/talep etme pozisyonundan kurtulurken, diğer taraftan toplumun ekonomik güvence altına alınan kesimi genişledikçe gelir düzeyi yüksek sınıfların üzerindeki sorumluluk da zaman içerisinde nispi bir azalış kaydedecektir.61

Ancak, maaşa bağlı aylık sağlayan dağıtım sisteminin düşük gelirlilere tanıdığı asgari gelir garantisi, modelin üstün yönü olduğu kadar, aynı zamanda suistimale en açık yönünü teşkil etmektedir. Ödedikleri primin marjinal faydasını arttırmaya gayret eden çalışanlar, diğer çalışan kesimlere mümkün olduğu kadar az kaynak transferi yapıp ve kaynak transferi mekanizmasından azami ölçüde kendileri istifade edebilmek için gerçek gelirlerini olduğundan düşük göstermek ve/veya asgari prim ödeme süresini doldurduktan sonra emeklilik haklannı kullanarak faaliyetlerini kayıt-dışı sektörde sürdürmek gayreti içerisine girebilmektedir.

Dağıtım sisteminin faaliyete geçtiği ilk dönemlerde, aylık alan pasif üyelerin sayı ve oranının az prim ödeyen aktif üyelerin ise fazla olması nedeniyle gelirlerin giderlerden yüksek gerçekleşmesi kısmî bir fonlama

61

H. Lawrance, Thompson, Principles of Financial Social Security Pensions, International

oluşmasına imkan vermektedir. "Rezerv" olarak adlandırılan bu fonların başlangıç aşamasından sonra da korunabilmesi için, emeklilerin oranının artmaya başladığı dönemde yükselen giderlere paralel olarak çalışanlardan toplanılan primler de arttırılmaktadır. Rezervlerin verimli alanlarda değerlendirilmesi durumunda, dağıtım sistemi prim gelirlerinin yanı sıra yatırım geliri de elde etme olanağına kavuşmaktadır.62