• Sonuç bulunamadı

2.5. ktidarın Görünümleri

2.5.1. Hukuksal-Söylemsel (Juridico-Discursive) ktidar Modeli

2.5.2.2. Biyo-Politika veya Düzenleyici ktidar

iktidarın ikinci unsuru, 18. yüzyıl ortalarında olu an biyo-politikadır. Biyo-politika, nüfusla ilgilenen bir iktidar teknolojisidir. Nüfus ise, salt bir insan kalabalı ı olmayıp; biyolojik süreçlerce ve yasalarca yönetilen ve nüfuz edilen canlı varlıklar demektir. Bir nüfustan bahsetmek; do um ve ölüm oranlarından, nüfusun ya piramitlerinden, sa lık durumundan, ya am süresinden, üremesinden bahsetmek demektir (Foucault, 2014a: 152).

te bu yeni mekanizma, disiplinci iktidar tekni inden çok daha farklı bir mekanizmadır. Foucault, bedenin anatomo-politi inden farklı olan ve 18. yüzyılda temeli atılan iktidarın bu yeni teknolojisinde önemli olanın ne oldu unu öyle açıklar;

(…) do umların ve ölümlerin orantısı, üreme oranı, bir nüfusun do urganlı ı vb gibi bir süreçler bütünü söz konusu. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında, bir yı ın ekonomik ve siyasal sorunla (…) ba lantılı olarak, öyle sanıyorum, bu biyopoliti in ilk bilme nesnelerini ve ilk denetim hedeflerini olu turmu olan, tam da do um, ölüm, uzun ya ama oranlarına ili kin bu süreçlerdir (2018: 249).

Görülece i üzere, politikanın ilgi alanı nüfusa ili kindir. Böylelikle biyo-iktidarın iki unsuru olan anatomo-politika ve biyo-politik arasında bir kıyaslama yapabiliriz:

(…) disiplin, insanların çoklu unu yönetmeye çalı ır öyle ki bu çokluk gözetlenecek, e itilecek, kullanılacak, belki de cezalandırılacak bireysel bedenlere dönü ebilmeli ve dönü melidir. Ve sonra, yerle en yeni teknoloji, insanlar asal olarak bedenlerden ibaret oldukları için de il, tersine, ya ama özgü ve do um, ölüm, üretim, hastalık vesaire gibi süreçler olan toplu süreçlerden etkilenen, global bir kitle olu turması nedeniyle insanların çoklu uyla ilgilenir (Foucault, 2018: 248).

Görülece i üzere; disiplinci olmayan bu yeni iktidar tekni i, bedenle ilgilenen disiplinden farklıdır. Bir yanda gözetlenilerek, cezalandırılarak, e itilerek disipline edilen bir kitle; di er yanda do um, ölüm, üretim, hastalık gibi ya ama dair toplu süreçlerden etkilenen global bir kitle vardır. Anatomo-politikanın uygulandı ı yer, bireylerin bedenleri ve onların disipline edilmesi iken; biyo-politikanın uygulandı ı yer insanların ya amlarıdır

yani nüfusun düzenlenmesidir. Biyo-politika, beden-insanla de il; ya ayan insanla, canlı varlık insanla, tür-insanla ilgilenmektedir (Foucault, 2018: 248). “Birinde bedenin yeteneklere sahip bir organizma olarak bireyselle tirildi i bir teknoloji söz konusudur, öteki durumda ise bedenlerin, bütünün biyolojik süreçleri içerisine yeniden yerle tirildi i bir teknoloji.” (Foucault, 2018: 255). Foucault için bu demektir ki;

(…) ilk olarak, bireyselle tirme yöntemiyle, beden üzerinde iktidar kurulmasının ardından, bireyselle tirici olmayan ama beden-insan yönünde de il, tür-insan yönünde gerçekle en, bir anlamda yı ınla tırıcı olan ikinci bir iktidar kurulu u var. XVIII. yüzyılda temeli atılan, insan bedeninin politi inden sonra, bu yüzyılın sonunda, artık insan bedeninin anatomo-politi i olmayan, ama insan türünün "biyo-anatomo-politi i" olarak adlandıraca ım bir

eyin belirdi i görülür (2018: 248).

Anatomo-politika bireyin bedenini disipline ederek onu bireyselle tirici etki yaratırken; biyo-politika ya ama odaklanarak nüfus üzerinde bütünle tirici etki yaratır. Biyo-politika, anatomo-politikada oldu u gibi bireysel bedeni ve terbiyeyi ele alan bir teknoloji de il; bir çe it homeostaz meydana getiren yani bütünün güvenli ini bütünün içindeki tehlikelere kar ı koruyan bir teknolojidir (Foucault, 2018: 255). Bir tarafta nesnesi disipline edilecek insan bedeni olan anatomo-politika di er tarafta nesnesi ya am olan biyo-politika vardır:

(…) bir yanda disiplinci bir teknik vardır: beden üzerinde yo unla ır, bireyselle tirici etkiler yaratır, hem yararlı hem de uysal kılınması gereken güçlerin kayna ı olarak bedeni manipüle eder. Öbür yanda ise, bedene de il ya ama odaklanan bir teknoloji var; bir nüfusa özgü kitle etmenlerini bir araya getiren, canlı bir kitlede meydana gelebilen tehlikeli olaylar dizisini denetlemeye çalı an bir teknoloji; bunların olabilirli ini denetlemeye (bir olasılıkla da de i tirmeye), her ko ulda etkilerini gidermeye çalı an bir teknoloji. (…) (Foucault, 2018: 254-255).

Ancak, bunları söylemek anatomo-politika ile biyo-politikanın kesin çizgilerle birbirinden ayrıldı ını söylemek demek de ildir. Birinin di erini dı ladı ı de il; ona eklemlenerek de i tirdi i, geni letti i, tamamladı ı bir süreç vardır:

XVIII. yüzyılın ikinci yarısı boyunca, sanırım, bu kez disiplinci olmayan, ba ka bir iktidar teknolojisi olan yeni bir eyin ortaya çıktı ı görülüyor. lkini dı lamayan, disiplinci tekni i dı lamayan, ama onu içine alan, onu kısmen de i tiren ve özellikle, bir biçimde onun içine yerle erek ve gerçekten de önceden var olan bu disiplinci teknik sayesinde iyice yerle erek onu kullanacak olan bir iktidar teknolojisidir bu. Bu yeni teknik, disiplinci tekni i ortadan kaldırmaz çünkü çok basit olarak, disiplinci teknik ba ka bir düzeye aittir, ba ka bir ölçektedir, ba ka bir dayanak yüzeyi vardır ve çok ba ka araçlardan yararlanır (Foucault, 2018: 248).

Düzenleyici iktidar, hukuksal hükümranlık iktidarının ve disiplinci iktidarın tanımadı ı yeni ö eler ortaya koyar. Hükümranlık iktidarı, sadece sözle me yapan bireyi ve bu sözle meden do an toplumu biliyordu. Disiplinci iktidar, bireyler ve onların bedenleri ile ilgileniyordu. Oysa, düzenleyici iktidar ne hukukçuların tanımladıkları türden toplumla ne de bireyler ve onların bedenleriyle ilgilenir. Onun meselesi, “nüfus” olarak adlandırılan yeni bir bedendir ve onun i i nüfusladır. Nüfusun bu önemi onun hem siyasal hem de bilimsel sorun, hem iktidar sorunu hem de biyolojik sorun olması nedeniyledir (Foucault, 2018: 251).

Örne in, psikiyatrinin 19. yüzyılda kazandı ı önem, sadece akıl ya da davranı bozukluklarının yeni bir tıbbi rasyonalite ile tedavi edilmeye çalı ılmasıyla de il, psikiyatrinin kamu hijyeninin bir biçimi olarak i lev görmesiyle de ilgilidir. 18. yüzyılda demografinin, ehir yapılarının, sanayi el eme i sorununun geli imi; nüfusun; ya am, konut, beslenme ko ullarıyla, do um ve ölüm oranlarıyla, salgınlar, yerle ik hastalıklar, çocuk ölümleri gibi patolojik fenomenleriyle birlikte biyolojik ve tıbbi sorunu ortaya çıkarmı tır. Dolayısıyla, Leviathan artık basitçe hukuki-siyasi bir metafor olarak de erlendirilemez ve o artık, biyolojik bir gerçeklik olarak tıbbın müdahale etti i bir alandır (Foucault, 2012: 193). Disiplinci mekanizmalar, örne in hastalıkların yayılmasını önlemek amacıyla; bireylerin yakalandıkları hastalıkları tedavi etmeye çalı ır ve hasta olmayan bireyleri hasta olanlardan ayrı tırır. Fakat güvenlik mekanizmaları ya da düzenleyici mekanizmalar hasta olanlar ve olmayanlar arasında ayrım yapmaksızın tüm nüfusu ele alır ve güvenlik mekanizmalarına dahil eder (Foucault, 2016d: 21-22). Ülkemizde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından uygulanmakta olan “Genel Sa lık Sigortası” uygulamasını dü ündü ümüzde sanırım ne denilmek istendi i daha iyi anla ılacaktır.

Nüfusun düzenlenmesi, yönetilmesi ilgili olarak güvenlik düzeneklerinin analiz edilmesi Foucault’nun “yönetim” kavramını geli tirmesini sa lar (Foucault, 2016d: 335). Artık hükümran, iktidarını co rafi anlamda bir topra ın üzerinde uygulayan de ildir; hükümran, co rafi bir ortamın insan türü ile sürekli olarak iç içe geçmesiyle ilgilenendir. Hükümranın iktidarı, fiziksel do anın insan türünün do asıyla ili ki içinde oldu u yerde uygulanmak durumundadır ve bu iki do a arasındaki ili kide ortam, do ayı belirleyen haline gelir. Hükümran, bu ortamda müdahalede bulundu undan insan türünü de i tirmek istedi inde bu ortam üzerinde etki yaratarak bunu yapabilir (Foucault, 2016d: 25).

Böylece nüfus, kendi do al vehçesi içinde ve kendisinde do al olan eyler üzerinden idare edilmesi gereken süreçler toplamı olarak ele alınır (Foucault, 2016d: 64) Ancak burada

hemen belirtmek gerekir ki Foucault’nun nüfusun do allı ı ile kastetti i, sözle me teorilerinde ele alınan insan do ası de ildir. Zira Foucault, insan do ası kavramına üpheyle bakar.6 Foucault’ya göre nüfusun do allı ı, hukuki-politik terim olan tebaa kavramının zıddına, yönetimin teknik-politik bir nesnesi olarak algılanmasıyla ili kilidir. Onun insanın ya da nüfusun do allı ı ile kastı; nüfusun, bir toprak üzerinde yerle ik olan itaatle yükümlü hukuki öznelerin basit bir toplamı olmaması, birbirlerinden farklı ve davranı ları bir dereceye kadar öngörülemeyecek insanlardan olu ması ve de i ken oldu u dü ünülen fenomenlerin sabit olması durumlarıyla ili kili olmasıdır (Foucault, 2016d: 64-69). Böylece nüfus, insanın “tür” olarak ele alınmasıyla biyolojik alana dahil olu tan “kamu”nun sa ladı ı müdahale alanına kadar yayılan eyler bütünü olur. Yani nüfus hem insan türü hem kamu olarak isimlendirilen eydir (Foucault, 2016d: 71).

Düzenleyici mekanizmalar, disiplinci mekanizmalarda oldu u gibi bireylerin bo luksuz ku atılması, davranı larının yasaklanması, normlara göre yararlı ve itaatkâr kılınması ile ilgilenmez; aksine, davranı larını mümkün mertebe oluruna bırakır (Foucault, 2016d: 44-45). Dolayısıyla bahsetti imiz bu ortamda ya ayanlar; hem bireylerin özgürce davranan hukuki özneler bütünü olarak görüldü ü hükümranlıktan hem de performanslarının artırıldı ı ve itaatlerinin sa landı ı bedenlerden farklıdır. Bu ortamda ya ayanlar, nüfus olarak görülür ve böylece ortam, nüfusa müdahale edilen bir alanı ifade eder. Dolayısıyla Foucault’nun nüfustan kastı; “içlerinde var oldukları maddiyata ancak özsel olarak, temel olarak, biyolojik olarak ba lı oldukları ölçüde var olabilen bireyler çoklu udur.” (Foucault, 2016d: 23).

Dolayısıyla biyo-politika; ya adı ı ortam içinde insan türünün do um-ölüm oranlarının, aile sa lı ının, hastalık ve ya lılık durumlarının, sigortasının, ortalama ya am süresinin, yerle iminin, refahının kısacası nüfusla ilgili olabilecek her eyinin düzenlenmesi ile ilgilenir (Foucault, 2018: 257). Böylece nüfus, istatistiki veriler aracılı ıyla ölçülebilen, üzerinde eylemde bulunulan bir kitle haline gelir (Foucault, 2016d: xix). Böylelikle nüfus politik bir özne haline gelir. Burada söz konusu olan, hükümdarın üzerlerinde iktidarını uyguladı ı halk de il biyo-politikanın düzenlemeler yaptı ı politik özne olarak nüfustur (Foucault, 2016d: 41).

6Ayrıntılı bilgi için bkz. Noam Chomsky ve Michel Foucault, The Chomsky-Foucault Debate on Human Nature, The New Press, New York, 2006.

Türkiye ba lamında “üç çocuk” söylemlerini biyo-iktidar çerçevesinde de erlendirmek mümkündür. Ya lı nüfus oranının artması ve genç nüfus oranının azalması nedeniyle çalı abilecek durumunda olan nüfusun giderek azalması, nüfusun ekonomik süreçlere uyarlı hale getirilmesini zorla tırdı ından bir sorun -i gücünün azalması, üretimin dü mesi, sosyal güvenlik harcamalarının artması v.b- olarak ortaya çıkmaktadır. 5510 Sosyal Sigortalar ve Genel Sa lık Sigortası Kanunu, 4857 Sayılı Kanunu, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu v.b kanunlarda; analık izni, süt izni, do um borçlanması, analık sigortasından sa lanan geçici i göremezlik ödene i ve emzirme ödene i, çocuk yardımı v.b uygulamalar düzenleyici önlemler olarak do um oranlarını artırma çabaları olarak de erlendirilebilir. Di er yandan aile-kadın-çocuk ve aile-millet-devlet arasında kurulan ili kilerde, muhafazakâr kavrayı hâkimdir. Milletin ve devletin süreklili i üzerinden ailenin neden gerekli oldu u, ailede kadının görevleri, iyi anne-kötü anne, kürtaj v.b durumlar muhafazakâr çerçevede ele alınmaktadır. Bu ba lamlarda dü ündü ümüzde; “üç çocuk” söylemleri aracılı ıyla neoliberal-neomuhafazakâr bir normativitenin, “kadın”ın nesnele tirilmesi ve öznele tirilmesi üzerinden i ledi ini görmek mümkündür.

2.5.2.3. Disiplinci ktidarın ve Düzenleyici ktidarın Eklemlenme Noktası Olarak