• Sonuç bulunamadı

ktidar li kilerinin Mümkünlük Ko ulu Olarak Özgürlük ve Direni

yönlendirmek ve bu eylemleri insanların yönetilmesi ile karakterize etmek; özgürlü ü, iktidar ili kilerine katmak anlamına gelir (Foucault, 2014a: 75). Foucault’ya göre; iktidar ile özgürlü ün arasında bir dı layıcılık, bir çatı ma ili kisi yoktur. Aralarında daha karma ık bir ili ki söz konusudur. Özgürlük, iktidarın uygulanmasının ko ulu olarak ortaya çıkar. öyle ki;

(…) özgürlük, iktidarın uygulanmasının ko ulu (hem iktidarın i leyebilmesi için özgürlük olması gerekti inden iktidarın önko ulu; hem de özgürlük iktidardan tümüyle arındı ında iktidar ortadan kalkaca ı ve onun yerini salt ve basit iddet zorlaması alaca ı için iktidarın deste i) olarak görünecektir (Foucault, 2014a: 75).

Foucault’ya göre; iktidar yalnızca “özgür özneler” üzerinde ve onlar “özgür” oldukları sürece uygulanabilir. Dolayısıyla; özgür olmak demek, çe itli davranı biçimleri ve tepkilerin olu abilece i bir imkânlar alanını gerektirir (2014a: 75). Bunu, Foucault’nun

u cümleleriyle daha net ortaya koyabiliriz:

(…) bir iktidar ili kisi, hakikaten bir iktidar ili kisi olacaksa ikisi de vazgeçilmez önem ta ıyan iki unsur temelinde eklemlenebilir ancak: ötekinin (üzerinde iktidar uygulananın) sonuna kadar bir eylem öznesi olarak tanınması ve öyle kalması ile bir iktidar ili kisine kar ı, bütün bir kar ılıklar, tepkiler, sonuçlar ve muhtemel bulu lar alanının açılabilmesi (Foucault, 2014a: 73).

Görülece i üzere özgürlükten bahsedebilmek için bireylerin eylemde bulunabilece i bir mümkünlük alanının olması ve bireylerin bu mümkünlük alanında davranı tercihinde bulunması gereklidir. Örne in köleli i ele alalım. nsan, köle olarak zincirlenmi oldu unda bir iktidar ili kisi de il maddi bir kısıtlama ili kisi söz konusu olur. Kölelik, insanın, hareket edebilece i bir mümkünlük alanı -örne in kaçmak- olu tu unda ve davranı olarak kaçmayı seçebildi i an bir iktidar ili kisidir (Foucault, 2014a: 75)

ktidar ili kilerinin de i en, verili olmayan, tersine dönebilen yapısını ve mümkün eylemler alanında ba kalarının davranı ları üzerinde eylemde bulunma imkânı vermesini bir arada dü ündü ümüzde; Foucault’nun; özgürlü ü, “olayları dönü türme” imkânı olarak ele aldı ını görürüz:

Yönetimle u ra tı ımızda, mücadele, elbette simetrik de ildir, iktidar durumu aynı de ildir; ama hep birlikte bu mücadeleye katılırız. Birimiz di eri üzerinde üstünlük sa larız ve bu durumun uzantısı alınacak tavrı belirleyebilir, ötekinin tavrını ya da tavırsızlı ım etkileyebilir (…) Bu demektir ki; durum de i tirme imkânına her zaman sahibiz, bu imkân her zaman mevcuttur. Kendimizi durumun dı ına yerle tiremeyiz, hiçbir yerde tüm iktidar ili kilerinden ba ımsız olamayız. Fakat durumu her zaman dönü türebiliriz. Dolayısıyla, her zaman tuzakta oldu umuzu söylemek istemedim, tersine, her zaman özgür oldu umuzu söyledim. Kısacası, olayları dönü türme olana ı her zaman vardır (…) (Foucault, 2012: 283).

ktidar, birilerinin sahip oldu u belli bir merkezde toplanmı bir yapı olmadı ından ve ba kalarının davranı ları üzerinde eylemde bulunmak oldu undan olayları dönü türme imkânı her zaman vardır. Bu ise bireyin kendisine dayatılan kimliklere, boyun e dirmelere kar ı verece i mücadelenin yolunu gösterir. Öncelikle hedef, ne oldu umuzu ke fetmek de il oldu umuz eyi reddetmek olmalıdır. Bu, kendimizi devletten ve onun kurumlarından kurtarmaya çalı arak de il; kendimizi devletten ve onunla ilintili olan bireyselle tirme ve bütünselle tirme kısıtlamalarından kurtararak yapılabilir (Foucault, 2014a: 68). Böylece Foucault, iktidarın her yerde oldu unu söylemesi nedeniyle kendisine yöneltilen “iktidar her yerdeyse, o zaman özgürlük yoktur” gibi ele tirilere de cevap verir.

Böylece özgürlü ü; çe itli davranı biçimleri ve tepkilerin olu abilece i bir mümkünlük alanında bireylerin, eylem öznesi olarak davranı tercihlerinde bulunabilmesi ve böylelikle olayları dönü türme imkânına sahip olması olarak tanımlayabiliriz.

Görüyoruz ki Foucault’da negatif bir özgürlük tanımlaması yoktur ve o pozitif bir özgürlük anlayı ına sahiptir. Bunun sonucu olarak özgürlük, bireylerin davranı larına engel olan ya da olabilecek olan eylerin ortadan kaldırılması de il; bireylerin sahip oldu u güçlerin bu engelleri a abilmek için kullanılmasıdır. Buradaki mesele özgürlü ün var oldu u ya da olmadı ı de il, özgürlü ün etik olarak nasıl kullanılaca ıdır (Foucault, 2014a: 22). Çünkü Foucault’ya göre; “özgürlük, eti in ontolojik ko uludur. Ama etik, özgürlü ün aldı ı dü ünülmü biçimdir.” (2014a: 225).

Burada u sorunun sorulması gerekir: Özgürlük söz konusu oldu unda olayları dönü türme imkânını bize veren nedir? Foucault’nun cevabı “direni ”tir. Foucault’ya göre, “iktidarın oldu u yerde direnme vardır” bu yüzden de “direnme hiçbir zaman iktidara göre dı sal konumda de ildir” (2017a:71). Direni , iktidar ili kilerinin di er mümkünlük ko uludur. Çünkü;

(…) e er direni olmasaydı, iktidar ili kileri olmazdı. Çünkü her ey basitçe bir itaat sorunu olurdu. Birey istedi i eyi yapamaz durumda oldu u andan itibaren iktidar ili kilerini kullanmak zorundadır. Demek ki öncelikle direni gelir ve süreçteki tüm güçlerin üstünde kalır; onun etkisi altında, iktidar ili kileri de i mek zorunda kalır. Dolayısıyla, “direni ” teriminin en önemli sözcük oldu unu, bu dinami in anahtar sözcü ü oldu unu dü ünüyorum (Foucault, 2012: 283).

Foucault, en asgari biçimi “hayır” demek olan direni i, iktidar ili kilerinin bir unsuru olarak görür (Foucault, 2012: 284). Foucault’ya göre, “potansiyel bir reddetme ya da ba kaldırma olmadan iktidardan söz edilemez.” (Foucault, 2014a: 55). Böylece direni i, “reddetme potansiyeli” olarak tanımlayabiliriz. Böyle bir tanım bizi tıpkı özgürlükte oldu u gibi bir “mümkünlük alanı”na götürür. Dolayısıyla direni ten söz edildi inde eylem olarak direni gösterilmi olmasa da “direni imkânı”nın olması gerekir.

Foucault’ya göre, iktidarın tek bir merkezi ve sahiplenicisi olmadı ı gibi iktidara kar ı da “ulu bir Red’din tek bir mekânı -ba kaldırmanın ruhu, tüm ayaklanmaların yuvası, devrimcinin katıksız yasası-” da yoktur. Dolayısıyla direni biçimi de tek de ildir; direnme de il iktidar ebekesinin her yanında mevcut olan direnmeler vardır (Foucault, 2017a:71).

Böylece direni i; çe itli davranı biçimleri ve tepkilerin olu abilece i bir mümkünlük alanında bireylerin, eylem öznesi olarak kendi davranı larının yönlendirilmesine kar ı en azından hayır diyebilmesi ve böylelikle davranı larının yönlendirilmesini engellemesi olarak tanımlayabiliriz.

Nihayetinde, Foucault için gerek özgürlük gerekse de direni iktidarın uygulanmasına imkân veren ko ullardır. Bir yerde iktidar ili kilerinden söz edilebilmesi için, mümkün eylemler alanında bireylerin eylem öznesi olarak tercihlerde bulunabilmesi, böylelikle di erlerinin davranı larını etkileyebilmesi ve asgari olarak hayır diyebilmesi gerekir. Yani hem özgürlü ün hem de direni in mümkün olması gerekir.

Burada Foucault’ya u soruyu sormak gerekir: Çe itli davranı biçimleri ve tepkilerin olu abilece i bir imkânlar alanı olmadı ında yani özgürlük ve direni imkânı olmadı ında ne olur? Foucault’nun cevabı: Tahakküm ve itaattir. Foucault’ya göre; iktidar ili kileri alanı tıkandı ında yönetim ili kisi tek yönlü, sabit ve tersine çevrilemez bir duruma geldi inde iktidar ili kilerinden söz edilemez. Böyle bir durumda sadece tahakküm (domination) vardır ve tahakkümün oldu u yerde ise iktidar ili kisi mümkün de ildir (Foucault, 2014a: 21). Foucault’ya göre;

Bir birey ya da bir toplumsal grup bir iktidar ili kileri alanının önüne set çekmeyi ya da bu iktidar ili kilerini etkisiz ve hareketsiz bir duruma sokmayı ve hareketin tersine dönebilmesini tamamen engellemeyi (gerek ekonomik, gerekse siyasi ya da askeri olabilecek araçlarla) ba ardı ı zaman, tahakküm durumu diye adlandırılabilecek bir durumla kar ı kar ıyayız demektir (Foucault, 2014a: 224).

Görülece i üzere Foucault, tahakkümü, iktidar ili kilerinin kar ısına konumlandırır. ktidar ili kilerinin etkisiz kılındı ı ve tersine dönebilece i imkânlar alanının ortadan kalktı ı durumlarda tahakküm ile kar ı kar ıya kalırız. Özgürlü ün ve direni in olmadı ı yerde iktidar ili kilerinden söz edilemez. Böyle bir durumda ortaya tahakküm ve itaat çıkar (Foucault, 2012: 283)

Foucault, iktidar ili kilerinin kaba bir tahakküm ili kisi olmadı ını vurgular. E er, dedi imi yapmazsan seni öldürürüm gibi durumlar iktidarın a ırı durumlarıdır sadece. ktidar, güç ili kileridir ve tersine dönebilirler. Dolayısıyla; tahakkümü sınırlandırılamayan ve tümüyle muzaffer olan iktidar ili kileri yoktur (Foucault, 2012: 176-177). Yani;

ktidar ili kileri kaçınılmaz olarak direni e yol açar, her an direni ça rısı yapar, direni e imkân tanır ve direni imkânı oldu u için, gerçek direni oldu u için, tahakküm uygulayanın iktidarı çok daha fazla güçle, direni ne

kadar büyükse o kadar daha fazla kurnazlıkla tutunmaya çalı ır. Öyle ki; benim ortaya çıkarmaya çalı tı ım ey, tek tiple tirici bir aygıtın donuk ve istikrarlı tahakkümünden çok, sürekli ve çokbiçimli mücadeledir (Foucault, 2012: 177).

Görülece i üzere Foucault, iktidar ili kilerinin tersine dönebilen yapısından dolayı, tahakküm durumunun mutlak bir durum olmadı ına ve tahakküme kar ı mücadelenin önemli oldu una vurgu yapmaktadır. Ancak bu mücadelelerin amacı bir iktidar kurumuna, bir gruba, bir elit kesime ya da sınıfa saldırmaktan ziyade bir iktidar tekni ine, bir iktidar biçimine saldırmaktır (Foucault, 2014a: 63). Bu mücadele yakla ımı da onun iktidar anlayı ı ile tutarlılık göstermektedir.

Soykütü ün kimliklerin reddedilmesinde yöntemsel bir araç oldu undan bahsetmi tik. Bu çerçevede dü ündü ümüzde özgürlü ün prati i, bireylerin ya amlarına yön vermek için; kendi davranı alanlarını yapılandırmak, kendilerini yönetmek, kararlar vermek sanatıdır. Böylece birey; özgürlük aracılı ıyla kendini, kendi davranı larının öznesi olarak yeniden kurar ve ahlâki olarak öznele tirir. Dolayısıyla özgürlük prati i; insan do asında oldu u varsayılan gizli veya bastırılmı do rulukları ke fetmek de il; kendimizin tarihinin ve sınırlarının zorunlu olmadı ını di er bir deyi le olumsal oldu unu görmek, bu sınırların üzerinde çalı arak kendimizi yeniden kurmak, kısacası kendimizin bir soykütü ünü yapmaktır (Foucault, 2014a: 23-24).

Sonuç olarak, Foucault’nun özgürlü e ve direni e ili kin yakla ımı da onun özneye ve iktidara ili kin yakla ımı ile tutarlıdır. Dolayısıyla Foucault, özgürlü ü ve direni i de evrensel ve verili bir ekilde ele almaz.