• Sonuç bulunamadı

5. TÜRKİYE’DE TURİZM POLİTİKALARI VE GELİŞİMİ

5.2. Planlı Dönem Öncesi Turizm

Cumhuriyetin ilanının (1923) ardından, turizme ilişkin yapılan değişiklik ve yenilikler, toplumda yaşanan değişik ve yeniliklerle bağdaştırılmaktadır. Söz konusu durum değerlendirildiğinde, değişim ve yeniliklerin, Türkiye’de sadece turizm alanında değil, aynı zamanda birçok alanda karşımıza çıktığı anlaşılmaktadır. Turizmde yapılan ilk önemli yenilik, 1923 yılında Gazi Mustafa Kemal’in talimatıyla ilk örgütlenme olarak nitelendirilen Türkiye Seyyahin Cemiyeti’nin kurulmasıdır.

Cemiyet, İstanbul ve Bursa gibi önemli şehirleri, buralardaki tarihi ve kültürel değerleri yurtdışında tanıtmayı amaç edinmiş, başlangıç olarak da kruvazyer gemileriyle gelen turistlerin limandan geçişlerini kolaylaştıracak birtakım önlemlerin alınmasını sağlamış, bu arada bazı kuruluşlarla işbirliği yaparak turistlerin küçük vapurlarla taşınmalarını kabul ettirmiş, taksi, kayık ve hamal tarifeleri hazırlatarak lüzumlu yerlere astırmıştır (Kozak vd., 2010:106).

Türkiye'nin turizm ve otomobil ile ilgili alanlarında ulusal ve amatör organizasyonu, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu 1923'de, Gazi Mustafa Kemal

Paşa’nın talimatları doğrultusunda, Avrupa’daki örnekleri gibi, başta edebiyatçı, tarihçi ve diplomat bir kişilik olan Reşit Saffet Atabinen olmak üzere, bir grup aydın tarafından kurulmuştur. Bununla birlikte, turizm alanında faaliyet gösteren ilk örgüt olarak da kayıtlara geçmiştir. İlk başta, "Türk Seyyahîn Cemiyeti", daha sonra "Türkiye Turing Klübü" (Touring Club Turc) adlarını taşımış; 1930 yılında kamu yararına çalışır kurum olarak adını duyurmuştur. Ayrıca, gümrük ve trafik mevzuatı ile de özel yetkiler ve görevler alan bir örgüt konumunda faaliyet göstermiştir. Kurum, yıllarca turizm, kültür ve teknik alanlarında, bir devlet organı gibi görev yapmıştır. Kurumun yaptığı çalışmalar ile Türkiye’de ilklere imza atmıştır. Söz konusu bu ilkler aşağıdaki gibidir (Sanal 46) :

1. İlk prospektüsler, ilk afişler, ilk turistik rehberler, ilk karayolu haritası basılmıştır,

2. İlk lisan kursları açılmış ve ilk tercüman rehber sınavları yapılmıştır,

3. İlk turizm incelemeleri yazılmış ve yayınlanmıştır,

4. Turizm kongre ve konferansları düzenlenmiştir,

5. Devlet mekanizmasının, mevzuatın ve metotların, turizm ihtiyaçları ile yeniden düşünülmesi yolu açılmaya çalışılmıştır.

Türkiye 1923 yılında, yeni bir topluma dönüşümün ilk adımlarını atarken baştan sona her kurumuyla birlikte yeniden yapılanmaya başladığı bilinmektedir. Buna istinaden, Cumhuriyet, turizm alanında da yeni girişimlerin başlangıcı olmuştur. 1920’li yıllarda beş civarında kurumun turizm alanında faaliyet gösterdiği söylenmektedir. Yabancı kurumların, Türkiye’ye gelişlerine paralel bir gelişim gösteren yerel acenta ve firmalar önce bilet satışları ve pasaport işlemleri gibi faaliyetlerle turizme adım atmışlardır. Bu dönemde turizm ve acentacılık faaliyetlerinde bahsi geçen kurumlardan ilki, 18 Ekim 1923 tarihinde Beyoğlu Pera Palas Otelinde faaliyete geçen Milli Türk Seyahat Acentalığı Ziya ve Şürekası (NATTA) olarak bilinmektedir. NATTA’dan önce, bu alanda faaliyet gösteren, Türk Seyahat Yazıhanesi, Ziya ve Şürakası ve Türk Seyahat Acentalığı adıyla iki kurumun daha varlığından bahsedilmektedir (Sanal 45).

NATTA, bilet satışlarıyla beraber, otomobil kiralama, broşür basma, rehber sağlama, iç ve dış seyahatler düzenleme gibi faaliyetler gerçekleştirmekteydi. Kurumun, gerçekleştirdiği bu faaliyetlerle, Uluslararası Seyahat Acentaları Federasyonu’na ve Uluslararası Turizm Örgütleri Birliği’ne de üye olduğu tespit edilmiştir. Sektörün bir diğer üyesi Türk Seyyahın Cemiyeti (bugünkü Türk Turing) ile ilişkilerinin iyi olduğu bilinen NATTA, bu kurumla ortak organizasyonlar düzenlediği ve daha sonra, 1940 yılında, Türkiye turizm sektörüne bırakmış olduğu söz konusu değişimlerle kapanmıştır. NATTA’nın yanında adı geçen bir diğer önemli kuruluş, PASRAPID’dir (Milli Türk Seyahat Şirketi) ve 1927 – 1937 yılları arasında faaliyet göstermiştir. PASRAPID, yurtdışından gelen ve yurtdışına gidenlerin pasaport işlemleri, gelenlere rehber bulma, otel ve pansiyon kiralama, vapur ve tren biletleri satışı gibi faaliyetler gerçekleştirmiştir (İçöz, 2009: 25).

Türkiye’de turizme devlet teşkilatı içerisinde ilk kez yer verilmesi yani diğer bir deyişle turizm ile ilgili ilk kamu örgütlenmesi, 1934 yılında, 2450 sayılı “İktisat Vekaleti Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun” ile sağlanmıştır (Yağcı, 2003: 202). Bu kanunla, İktisat Vekaleti Dış Ticaret Dairesi’ne bağlı olarak çalışacak olan ‘Türk Ofisi’ne turizm ile ilgili görev ve sorumlulukları devredildiği belirtilmiştir.

Türk Ofisinin yayın ve tanıtım işlerini yürüten birimi içinde turizm masası mevcuttu ve 1938’de bu masa ilk başta ayrı bir şubeye dönüştürülmüştür. Daha sonra, 1939’da, Ticaret Vekaleti’nin kuruluşu esnasında, ‘Neşriyat ve Propoganda’ servisi içinde Turizm Müdürlüğü adını aldığı açıklanmıştır. Bu kuruluşun işlevi; Türkiye’de turizmi geliştirmek için gerekli bütün tedbirleri almak ve faaliyet göstermek olarak belirlenmiştir. Ayrıca, bu dönemlerde turizmin sadece tanıtım boyutuyla ilgilenildiği anlaşılmaktadır (Mısırlı, 2010: 17-18).

1940 yılında turizm ile ilgili işler “Matbuat Müdürlüğü” bünyesine dahil edilmiştir. 1943 yılında Basın-Yayın Umum Müdürlüğü’ne dönüşen kurumun bünyesinde Turizm Dairesi kurulmuştur. Bu kuruluşa, iç ve dış turizm hareketlerinin yaygınlaştırılması, turizm ile ilgili gerekli kurum ve kuruluşlarla işbirliği gibi bazı görev ve sorumluluklar verilmiştir. Bu kuruluş, 1949 yılında 5392 sayılı kanunla “Basın-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü” adını alarak, aynı yılda oluşturulan I.

Turizm Danışma Kurulu, Turizm Müesseseleri Teşvik Kanunu’nu hazırlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunmuştur. Sonuç olarak, bu kanun kabul edilmiş ve yürürlüğe koyulmuştur (Öztaş 2002:8). Daha sonra, 1953 yılında, değiştirilen bu kanun yerine 6086 sayılı Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu yürürlüğe girmiştir.

Turizm Endüstrisini Teşvik Kanunu içeriği incelendiğinde, bazı teşvik ve vergi indirimlerini kapsadığı görülmektedir. Bu vergi ve teşviklerin, yerli ve yabancı yatırımlara sağlandığı edinilen bilgiler arasındadır. 1955 yılı değerlendirildiğinde, aynı yıl kurulan Turizm Bankası’nın amacının yatırımlara kredi desteği sağlamak olduğu bilinmektedir.

1955 yılındaki bir diğer gelişme, İstanbul’da Türkiye Seyahat Acentaları Cemiyeti’nin (TÜSTAC) kurulmasıdır. Cemiyet, seyahat acentaları arasındaki ilk örgütlenme olduğu bilinmektedir. TÜSTAC, daha sonraki yıllarda, Cemiyet ve seyahat acentalarının bir yasaya sahip olması gerektiğine karar vermiş ve bu hususta çalışmalar yaptığı belirtilmiştir (İçöz, 2009: 29).

TÜSTAC’ın, acenteler ile ilgili yapılması gereken genel işlerle ilgilendiği ve acentalarla işbirliği yapmak amacıyla gerekli ilişkilerin düzenlenmesi faaliyetlerini gerçekleştirmiştir. Ayrıca, acentalarda karşılaşılan veya karşılaşılabilecek herhangi bir soruna çözüm bulabilmek amacıyla çalışmalar ve değerlendirmeler yapmış olduğu bilinmektedir. Daha sonraki zamanlarda seyahat acenteciliği faaliyetlerinin İstanbul dışındaki illerde de arttığı gözlemlenmiştir ve bunun üzerine Ege Seyahat Acenteleri Derneği (ESAD) kurulmuştur. 1972 yılında Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) kurulmasıyla her iki kurumunda görevinin sona erdiği ele geçen bilgiler arasında yer almaktadır. Basın Yayın ve Turizm Vekaleti, 1957 yılında, Bakanlığa dönüştürülmüş ve bu yıla kadar geçen zaman zarfında, Basın Yayın Turizm Genel Müdürlüğü’nün turizm ile ilgili çalışmalarını yürütmeye devam ettiği tespit edilmiştir.

Planlı dönem öncesinin genel bir değerlendirmesi yapılacak olursa; kitle turizminin 1950’li yıllardan sonra gelişmiş olması nedeniyle, genel çerçevede dünyada, özelde Türkiye’de ciddi sayılacak bir turizm hareketine rastlanmamaktadır.

Ancak, ülke açısından biraz daha derin bir inceleme yapıldığı zaman hem sivil örgütlenmenin hem de kamu örgütlenmesinin şekillenmesinin ve bu yönde teşvik ve düzenlemeler için atılan adımların yeni olması, ülkenin turizme önem verdiğini göstermektedir (Ongan, 1995: 30).