• Sonuç bulunamadı

5. TÜRKİYE’DE TURİZM POLİTİKALARI VE GELİŞİMİ

6.1. Türkiye ve Avrupa Birliği Turizm Politikalarının Karşılaştırılması

6.1.2. Kültürel, Kırsal ve Sosyal Politika

Kırsal kalkınma, kırsal alanlarda yaşayanların refah ve gelir seviyelerinin iyileştirmesi amacıyla yapılan çalışmaların tümü olarak tanımlanabilir. Buna istinaden, kırsal turizm ise, çiftlik, yayla, yeşil turizm olarak bilinmektedir ve ayrıca, tarihi, kültürel değeri olan alanların iyileştirilmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması adına yapılan çalışmalar bütünü olarak açıklanabilmektedir. Ekoturizm, macera, rafting, termal turizm, balıkçılık, sanat, tarih ve etnik yapıyla bağıntılı bir turizm türü olarak değerlendirilmektedir (Özdemir, 2012:19-21).

Kırsal Kalkınma kavramı, Avrupa Birliği’nin her zaman gündeminde yer almayı başarmış bir konudur. Bunun nedeni ise, tarım politikalarını tamamlayan bir etmen olarak görülmesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.

Kırsal turizm, Avrupa Tarım Destekleme ve Garanti Fonu’nun (EAGGF) teşviki ve desteği ile kırsal kesimde tatil yapılması, çiftlik ve köy evlerinin restore edilerek hizmete sunulması, yerel el sanatlarının geliştirilmesi ve satışa sunulması, kırsal çevrede ekolojik dengeyi bozmadan ormanlarda yürüyüş için yol belirlenmesi, yerel besin ürünlerinin tanıtımı ve pazarlanması, misafir evleri gibi faaliyet alanları Avrupa Birliği’nin kırsal turizm geliştirme uygulamaları içerisinde yer almaktadır (Commission of the European Communities, 2002: 28).

Türkiye’de, kırsal turizmin geliştirilmesi kapsamında, turizmin çeşitlendirilmesi yoluna gidilmiştir. Bu kapsamda çiftlik turizmi, yayla turizmi, ekoturizm gibi turizm çeşitleri için hazırlanan projeler, bilinçlendirme amaçlı yapılan sempozyumlar, kongreler başarılı bir şekilde devam etmektedir. Trabzon Uzungöl Peyzaj Projesi, Alternatif Turizmin Yönetsel Boyutu konulu araştırma, Çoruh Havzası Turizm ve Rekreasyon Geliştirme Planı gibi yapılan çalışmalar bu duruma örnek teşkil etmektedir.

Erzurum ve Trabzon illerinde yapılacak olan, Kırsal Turizm Etkinlikleri kursu (04-22 Haziran 2012) ve Kültür Köyü Sille'de Turizm Alt Yapısının Güçlendirilmesi projesi kapsamında Konya’nın Sille ilçesinde Yöresel El Sanatları Kursu düzenlenecektir ve bu kurstan %50 karşılıksız destek almak için IPARD Programından yararlanabileceklerdir. Bu gelişmeler, kırsal turizm adına yapılan çalışmaların, Avrupa Birliği’ne uyum kapsamında, günümüzde başarılı bir şekilde sürdürüldüğünü göstermektedir.

Türkiye 2011 yılı ilerleme raporuna göre; kırsal kalkınmada önemli gelişme ve ilerlemeler sağlanmıştır. Türkiye, Katılım Öncesi Mali Araç-Kırsal Kalkınma Bileşeni (IPARD) ile ilgili yapılarını geliştirmeyi başarmış ve bu konudaki çalışmaları hala devam etmektedir. Ayrıca, 2011 Ağustos ayında 17 ilde üç tedbir için Avrupa Birliği fonlarının yönetiminin yetkisini devraldığı bilinmektedir. Böylece, Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bu alandaki projelerine dair, tarımsal işletmelere ve işleme tesislerine ve kırsal kalkınma projeleri, yatırımların Türkiye tarafından yönetilmesinde ilk adım atılmıştır.

Sosyal turizmin kapsamına, işçiler, memurlar, çiftçiler, emekliler, gençler, bedensel engelliler, esnaflar girmektedir. Bu kişilerin turizm aktivitelerine katılabilmeleri amacıyla yapılan çalışmalarla hem turizm hareketlenmiş olur hem de düşük gelir, izin sorunu, engelli ihtiyaçlarını karşılayamama gibi çeşitli sebepler den dolayı, istedikleri halde turizm hareketlerine katılamayan kişilerin turizme katılmaları sağlanır. Turizm hareketlerine katılmaları adına çeşitli kamu ve kurumların tahsis ettiği kamplar, turizm sektöründe yer alan işletmelerin gençlere ve engelli kişilere yönelik yaptıkları indirimler, yine engelli kişiler için işletmelerde yapılan düzenlemeler de sosyal turizm kapsamına girmektedir.

Avrupa Birliği’nin, sosyal turizm alanında geliştirmeye çalıştığı faaliyetler, çeşitli nedenlerle turizm hareketlerine katılamayan kişilerin turizme dahil olmalarını sağlamak amacıyla yürüttükleri çalışmalar olarak bilinmektedir. Bunlar arasında, düşük gelir, sağlık sorunları, engelli veya üçüncü yaş grubuna dahil kişiler yer almaktadır. Ayrıca, gençlerin de turizm hareketlerinde yer almalarını sağlamak amacıyla, genç turizmi kapsamında uygulamaların yapıldığı ele geçen bilgiler arasındadır.

Türkiye’de engelli kişiler yürürlükte olan mevzuata rağmen, hala sosyal ve kamu binalarına ve böylece, hizmetlerine ulaşmakta zorluklar çekmektedirler ve bu konuda, çok fazla ilerleme görülmemektedir. Sosyal ve ekonomik hayata daha çok katılım sağlamaları için alınacak tedbirlerin ve bilinçlendirme çabalarının arttırılması gerekmektedir (Avrupa Komisyonu, 2011: 34). Bununla birlikte, gençlerin, düşük gelirli ailelerin, engellilerin turizm etkinliklerine katılması adına turizm işletmeleri tarafından yapılan indirimlerin mevcut olduğu tespit edilmiştir.

Kültürel turizm, yaşamın sürdürüldüğü ülke/bölge topraklarında bulunan ve geçmişe ait birçok maddi ve manevi eseri toplumun yararına sunmak ve bunu yaparken tüm bu tarihi değerlere zarar vermeden gerçekleştirmek olarak tanımlanmaktadır. Kültür turizmini geliştirmek bölgelerin tanıtılmasına, ziyaretçi çekmesine ve böylece bölge ekonomilerinin güçlenmesine katkı sağlayacaktır.

Avrupa Kültürü, turizmin en eski yaratıcılarından biri olarak bilinmektedir. Kültürel mirasın turizm için önemine dikkat çekmekte ve Avrupalıların kültürleri,

gelenekleri ve yaşam biçimlerinin daha fazla tanınmasını amaçlamaktadır. Müzelere katkı sağlanmasını, tarihi binaların restore edilerek turizm işletmelerine dönüştürülmesine, konser salonları, tiyatro gibi kültürel merkezler için mali yardım yapılmasına eğilmişler ve çalışmalara destek vermişlerdir (Sanal 84).

Avrupa Konseyi, “Avrupa Bir Ortak Miras” isimli bir kampanya hazırlamıştır. Bu kampanyanın amacı, Avrupa’da kültürel, doğal ve tarihi miras konusunda daha bilinçli olmak, kültür çeşitliliğine saygı gösterilmesi koşuluyla ülkeler arası entegrasyon geliştirmek, miras olarak belirlenen çevre sit alanları, peyzaj ve sanat eserleriyle birlikte kültürel, sosyal, geleneksel, manevi ve dini değerlere ön plana çıkararak kültürel turizmi geliştirmektir (Emekli, 2005: 99-107). Buna istinaden, RAPHAEL Avrupa kültürel mirasının korunması programını faaliyete geçirerek, Avrupa Kültür Ödülü ve Avrupa Kültür Şehri uygulamaları başlatılmış ve en iyi kültürel turizm ürünlerine söz konusu niteliklerin yani isimlerin verileceği belirtilmiştir (Commission of the European Communities, 2004: 6).

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansına göre, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Programı kapsamında, yaklaşık 10 milyon kişinin katılımıyla, toplamda 10.000 civarında etkinlik gerçekleştirildiği açıklanmıştır. Bununla birlikte, ulusal fonların çoğunun şehir restorasyonu ve kültürel miras için harcanmış olduğu tespit edilmiştir. Böylece, söz konusu durum değerlendirildiğinde, sivil toplum diyaloguna yeterli miktarda harcama yapılmadığı anlaşılmaktadır. Bunlara ek olarak, Türkiye, 9 Mayıs 2011 tarihinde gerçekleşen, Avrupa Günü kutlama etkinliklerinde de yer almıştır (Avrupa Komisyonu, 2011: 98).

Türkiye, birçok uygarlığı bünyesinde yaşatmış olmasından dolayı, zengin kültürel miras ve geniş doğal güzellikler tartışılmaz değerlere sahip bir ülkedir. Bu nedenle, bütün bu değerlerin korunarak sürdürülebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.

Dünya genelinde, 2011 yılı sonu itibariyle, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne kayıtlı 936 kültürel ve doğal varlığın bulunduğu açıklanmıştır. Bu mevcut değerlerin, 725 tanesi kültürel, 183 tanesi doğal ve 28 tanesi ise karma (kültürel/doğal) varlık olarak belirlenmiştir. Ayrıca, her yıl gerçekleştirilen Dünya Miras Komitesi

toplantıları ile bu sayıların artmakta olduğu görülmektedir. Türkiye, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün görev ve sorumluluğu altında yürüttüğü çalışmaların neticesinde, bugüne kadar, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aşağıda belirtilen, 10 adet varlığımızın alındığı açıklanmıştır (Sanal 85):

Kültürel olarak

İstanbul’un Tarihi Alanları, Safranbolu Şehri (Karabük),

Hattuşaş (Boğazköy)-Hitit Başkenti (Çorum), Nemrut Dağı (Adıyaman-Kahta),

Xanthos-Letoon (Antalya-Muğla),

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas), Truva Antik Kenti (Çanakkale)

Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi (Edirne)

Hem kültürel, hem doğal miras olarak

Pamukkale-Hierapolis (Denizli),

Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (Nevşehir)

6.1.3. Tüketicinin Korunması

Avrupa’da her konuda olduğu üzere, tüketicinin korunması da önemli bir yer teşkil etmektedir. Türkiye’de tüketicinin korunması ancak 1982 anayasasıyla gündeme gelmiştir. Bununla birlikte, tüketicinin korunmasına yönelik olarak, Seyahat Acenteleri ve Seyahat Acenteleri Birliği Kanunu, Bakanlıkla Birbirleriyle ve Müşterileriyle Turizm İşletmelerinin İlişkileri Hakkında Yönetmelik, Turizmi Teşvik Kanunu ve Turizm Tesisleri Yönetmeliğinde değişiklikler yapıldığı saptanmıştır.

Türkiye 2011 yılı ilerleme raporuna göre, tüketicinin korunması konusunda kaydedilen gelişmeler sınırlı ve az olduğu; ayrıca, tüketiciye yönelik olarak yapılan düzenlemelerin de oldukça yetersiz kaldığı tespit edilmiştir. Hükümet ve sivil toplum arasındaki iletişimi gerçekleştirecek mekanizmaların istenilen etkinlik düzeyinde kullanılamadığı anlaşılmaktadır. Tüketici sivil toplum kurumlarının, yasal düzenleme ve politika oluşturulmasına sağladığı katkılarının oldukça az seviyede olduğu yapılan incelemelerle açığa çıkmaktadır (Avrupa Komisyonu, 2011: 101-102).