• Sonuç bulunamadı

3. Divanda İsmi Geçen Şahışlar

3.1. Peygamberler

3.1.1. Hz. Muhammed

Mutasavvıflar, Hakk’a giden yolda en büyük rehber olarak Hz. Peygamber’in sünnetini görmüşler ve her fırsatta Hz. Peygamber’e olan bağlılıklarını dile getirmişlerdir. Evliyanın yol göstericisi, baş tacı ve en çok arzu ettikleri insan Hz.

Muhammed’dir.35 Divan edebiyatında Hz. Peygamber’e olan saygı ve sevgiyi dile getirmek, onun hayatını anlatmak, kendisinin öneminden ve yüceliğinden bahsetmek pek çok metne konu olmuştur. Nitekim Ümmî Sinan da diğer pek çok şair gibi divanında, Hz. Muhammed’i sıklıkla konu edinmiştir. Ona göre Hz. Peygamber bir sıdk u safâ madenidir.

Ol maʿden-i ṣıdḳ u ṣafā yaʿnī Muḥammed Muṣṭafā

35 Üstüner, a.g.e., s. 241.

Geldi cihāna ḫôş ṣafā buldı mı andan al ḫaber (G. 11/6)

Allah’ın münezzeh zatını görmek isteyen Hz. Peygamber’e bakmalıdır.

Nitekim o Allah’ın zatının yansımasıdır.

Gözgüsinden gördiler anuñ münezzeh ẕātını

Gör Muḥammed Muṣṭafāyı ʿayn-ı ẕātuʾllāha baḳ (G. 62/4)

Allah’ın bir eşi benzeri yoktur fakat ona en yakın kimse sevgilisi olan Hz.

Peygamberdir.

Cins ü misliñ yoḳ naẓīriñ bir daḫı

İllā maḥbūbuñ Muḥammed Muṣṭafā (K. 2/7)

“Fakirlik övüncümdür”(bk. Ayet ve hadisler; El-fakru fahri) diyen Hz.

Peygamber iki cihanın efendisidir ve devlet onundur.

El-Faḳru faḫrī diyicegiz Seyyid-i Kevneyn

Devlet anuñdur kim dü cihānda ola deyyār (G. 38/2)

Allah’ın sevgilisi olan Hz. Muhammed’in yüceliği ve mükemmelliği beka bulmuştur. Allah onu tüm dertlerin tabibi yapmıştır.

Eyā ʿizziñ kemālātıñ beḳā buldı Ḥabībullāh

Bi-ḥamdiʾllāh seni ḳıldı ḳamu derde ṭabīb Allāh (K. 11/1)

Çokça övülmüş olan Hz. Peygamber Allah’ın zatına mahrem olmuştur.

Ḥurmetine ḥurm et bizi ḳurbetine ḳurb et bize

Künh-i ẕāta maḥrem olan Aḥmed Resūlullāh içün (G. 103/12)

“Küntü kenz”(bk. Ayet ve Hadisler; küntü kenz) sırrı henüz saklı iken Allah kendi nurundan Hz. Peygamberin nurunu yaratmıştır.

Küntü kenziñ sırrı ıẓhār olmadan pinhāniken

Nūr-ı vechin Aḥmedine cān iden Perverdigār (K. 7/2)

Hz. Peygamber Miraç gecesi Allah’a “iki yay aralığı kadar”36 yaklaşmış ve buna rağmen kendisi için değil ümmeti için bir şeyler istemiştir.

İrişdüñ ḳābe ḳavseyne diledüñ ümmetiñ yine

Pes andan olduñ ev ednā ki ḫôş bulduñ beḳā biʾllāh(K. 11/10)

Hz. Peygamber’in kervanına kendisini bela ipi ile bağlayan kimse asla pişman olmaz.

Ġam yimez hergiz belā bendi ile bend eyleyen

Ol Muḥammed Muṣṭafā ḳaṭārına kārbānını (G. 151/8)

3.1.2. Hz. Âdem

Semavî dinlere inananlarca topraktan ilk yaratılan insan, dolayısıyla bütün insanların babası ve yeryüzüne gönderilen ilk peygamberdir. Allah Âdem’i topraktan yarattıktan sonra ona kendi ruhundan üflemiş ve meleklere ona secde etmelerini emretmiştir. Bütün meleklerin bu emre uymasına karşılık şeytan ateşten yaratıldığını öne sürerek secde etmeyi reddetmiştir. Allah Âdem’i toprak gibi değersiz bir maddeden yaratmakla birlikte ona kendi ruhundan üfleyip eşyanın isimlerini öğreterek, yani onu bilgi gücüyle donatarak, varlıklar arasında en şerefli mevkie getirmiştir. Böylelikle kendisi ve soyundan gelen bütün insanlar yeryüzünde Allah’ın halifesi olma payesine erişmiştir37.

Fenā-ender-fenā ile yoluñda

Be-ḥaḳḳ-ı yā Ġanī Ādem ü Ḥavvā (G. 7/7)

Hz. Âdem kendisine Allah tarafından yasak edilen ağacın meyvesini yiyince ceza olarak dünyaya gönderilmiş ve uzun yıllar ağlamıştır. Nihayetinde Hz.

Muhammed’in hatırı için suçu affedilmiştir.

ʿAşḳ degül mi Ādemi bir niçe yüz yıl aġladan

Muṣṭafānıñ ḥurmetine ger suçı maġfūr ise (K. 12/18)

36 Bk. Ayet ve Hadisler; Kâbe kayseyn.

37 Ahmet Atilla Şentürk, Osmanlı Şiiri Kılavuzu 1, İstanbul 2016.

Hz. Âdem Kur’ân-ı Kerîm’de (bk. Âl-i İmran 3/33) Allah’ın seçkin kıldığı kişiler arasında sayılmış olduğundan safiyyullah unvanıyla da anılmaktadır.38 Ümmî Sinan, kendi günahlarının Hz. Âdem’in hatırı için affedilmesini Allah’tan niyaz eder.

Senden ʿaṭā bizden ḫaṭā böyle ḳuruldı ibtidā

ʿAfv it bizüm ḫaṭāmızı Ādem ṣafiyyullāh içün (G. 103/3)

3.1.3. Hz. Mûsâ

İsrailoğullarına gönderilmiş olan Mûsâ büyük peygamberlerdendir. Kelîm, Kelîmullah onun sıfatlarındandır. Kendisine dört ilâhi kitaptan biri olan Tevrat gönderilmiştir. Onun ejderha olabilen asâsı, Yed-i Beyza’sı, Firavunla mücadelesi ve Firavun’u suda boğması, Kızıldeniz’i yarması, Hızır ile arkadaşlığı, karanlıkta ateşe koşması, ağaçtan çıkan ateşin Allah’ın tecellisi olduğunu öğrenmesi ve Allah ile konuşması, onun Allah’ı görme isteğine karşı Allah’ın tecellisi ile dağın parçalanması hadiseleri ve mucizeleri divan şiir ve nesrinde çokça anılan konulardır.39

Nitekim Ümmî Sinan Hz. Mûsâ’nın, ağaçtan çıkan ateşin Allah’ın tecellisi olduğunu anladıktan sonra secde etme hadisesine atıf yapar. Allah’ın vasılının şerefini bildirmek için binlerce Mûsâ secde etmiştir.

Nice biñ Mūsā tecellīsinden itmişler sücūd

Keşf idüp bildürmek içün vaṣlınıñ şerrāfını (G. 145/7)

Hz. Mûsâ Tûr dağında Allah ile konuşmasından ötürü Kelîm-i Tûr olarak anılır. Ümmî Sinan Hz. Mûsâ’nın asasının ejderhaya dönmesi hadisesine atıfta bulunur. Mûsâ Firavun’a, Allah’ın elçisi olduğunu söyler ve inanması için ona asa ve beyaz el mucizelerini gösterir. Bunun üzerine Firavun Mısır’ın önde gelen sihirbazlarını toplar. Sihirbazlar hile ile asalarını yere fırlatıp yılana dönüşmesini sağlar. Hz. Mûsâ da kendi asasını yere atar ve onun asası ejderhaya dönüşüp diğer

38 Süleyman Hayri Bolay, “Âdem”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.1, İstanbul, 1988, s.

358-363.

39 Gencay Zavotçu, Klasik Türk Edebiyatı Sözlüğü, İstanbul, 2013.

bütün yılanları yutar. Bu durumu gören sihirbazlar derhal Mûsâ’ya iman ederler.40 Hz. Mûsâ’nın asasının ejderhaya dönüşmesini sağlayan ise aşktır.

ʿAşḳ degül mi kim ḳılan anuñ ʿaṣāsın ejderhā

Gerçi kim Mūsā bin ʿİmrān-ı Kelīm-i ṭūr ise (K. 12/23)

3.1.4. Hz. Yûsuf

Hz. Yûsuf, babası Hz. Ya’kûb gibi İsrailoğullarına gönderilmiş peygamberlerdendir. Yûsuf kıssası Tevrat’ta ve Kur’ân’da ayrıntılı biçimde anlatılmaktadır. Tevrat’a göre Yûsuf, İshak’ın oğlu Ya’kûb’un diğer hanımlarından olan on oğlundan sonra doğan on birinci oğlu olup Rahel’den doğan ilk çocuğudur.

Kur’ân’a göre de Ya’kûb’un on iki oğlu vardır ve Yûsuf ile Bünyâmin öz kardeştir.

Kur’ân-ı Kerîm’de diğer peygamberlere ait kıssalar farklı sûrelerde yer aldığı halde Yûsuf kıssası “ahsenü’l-kasas” nitelemesiyle tek bir sûrede nakledilmektedir.41

Hz. Yûsuf, klasik edebiyat metinlerinde sıkça anılan bir peygamberdir. Onun güzelliği, kardeşlerinin onu kuyuya atması ve yok pahasına satması, daha sonra Mısır’da ağırlığınca altın değerinde alıcı bulması, Züleyha ile olan ilişkileri, zindana atılması ve orada uzunca süre kalıp düş yorumunda ünlenmesi, zindana atılmış bir köle iken Mısır’a sultan olması vb. sebeplerle şiire konu olur.42 Hz. Yûsuf, “Allah’ın güzeli” anlamına gelen “hüsnullah” olarak bilinir. Nitekim Ümmî Sinan cihanın güzelliğinin kimseye kalmayacağını söyler ve Allah’tan kendisini, Allah’ın güzeli olan Hz. Yûsuf’un hakkı için bâkî olan güzellikten nasiplendirmesini niyaz eder.

Ḥüsn-i cihānıñ kimseye ḳalmaz beḳā bellü beyān

Ḥüsn-i beḳādan ḳıl naṣīb Yūsuf ḥüsnullāh içün (G. 103/9)

Ümmî Sinan nefsinin karanlığından kurtulmak için Hz. Yûsuf gibi aziz olan canı kuyuya atmıştır. Hz. Yûsuf da kardeşleri tarafından kuyuya atılmıştı.

40 Ömer Faruk Harman, “Mûsâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 31, İstanbul, 2006, s.

207-213.

41 Ayrıntılı bilgi için bk. Ömer Faruk Harman, “Yûsuf”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.

44, İstanbul, 2013, s. 1-5.

42 Gencay Zavotçu, Klasik Türk Edebiyatı Sözlüğü, İstanbul, 2013.

Cān Yūsufın cāha ḳoydum bir zamān zār eyledüm

Ḥamdü liʾllāh ẓulmetinden nefsimiñ şāẕ eyledüm (G. 88/4)

Kardeşleri Hz. Yûsuf’u kuyudan çıkardıktan sonra onu öldürmeyi düşünmüş fakat nihayetinde onu yakından geçmekte olan bir köle kervanına satmaya karar vermişlerdir. Bu kervan da onu Mısır’a götürüp köle pazarında satmıştır. Ümmî Sinan da bu olaya şahit olduğunu söyler.

Yaʿḳūb-ıla ḳıldum fiġān Yūsuf-ıla oldum revān

Şehr-i Mıṣırda beyʿ olan dellāl-ı bāzārda idüm (G. 87/10)

Köle olarak satıldıktan sonra başından türlü hadiseler geçen Hz. Yûsuf nihayetinde Mısır’a sultan olur.

Mıṣır diyārı mülküme şāh olduġumda sicn olur

Yoḳdur ḳarārım hergizin ben Yūsuf-ı Kenʿānıyam (G. 80/10)

3.1.5. Hz. Ya’kûb

Kur’ân’da adı geçen İbrânî peygamberlerden. Hz. Yûsuf’un babası, Eyyûb peygamberin yeğeni, Hz. İshak ile Refeka’nın oğlu ve İbrâhim peygamberin torunudur. Bir adı İsrâil olduğu için İbrânilere kendisinden sonra İsrailoğulları denilir.43

Hz. Ya’kûb divan edebiyatında gam ve hüznün sembolü haline gelmiş ve âşıkların kendilerini benzettiği kişilerin başında yer almış, ayrıca şairler Ya’kûb’un sabrını örnek almıştır

.

44 Hz. Ya’kûb çok sevdiği evladı olan Hz. Yûsuf’tan ayrı düşmesi sebebiyle sürekli hasret acısı çeker. Bu sebepten “Allah’ın hüznü” anlamına gelen “hüznullah” olarak bilinir. Ümmî Sinan sevgilinin güzel cemalinden ayrı düşmek istemez. Allah’tan, Hz. Ya’kûb’un hatırı için kendisini ebediyen hüzünlenmeye terk etmemesini niyaz eder.

43 Gencay Zavotçu, Klasik Türk Edebiyatı Sözlüğü, İstanbul, 2013.

44 Mustafa Uzun, “Ya’kûb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 43, İstanbul, 2013, s. 276-277.

Ḥüsn-i cemāliñden cüdā olanlardan ḳılma bizi

Ṣalma ebed ḥüzn itmege Yaʿḳūb ḥüznullāh içün (G.103/8)

Hz. Ya’kûb Hz. Yusûf’ın özlemiyle sürekli ağlamaktadır. Bu sebepten gözleri kör olur.

Yūsufın yavı ḳılmış Yaʿḳūblayın

Aġlayu aġlayu görmez olam mı (G. 108/6) 3.1.6. Hz. İbrâhim

Hz. İbrâhim, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam tarafından en büyük ata ve temel referans noktası kabul edilir. Hz. İbrâhim, Kur’ân-ı Kerîm’de kendisinden en çok söz edilen ülü’l-azm peygamberlerden biridir.45

İbrâhim peygamber klasik şiir ve nesrinde, babasının ve kavminin inancına karşı gelip onların tanrı diye taptığı putları kırması, Allah’a dost olması ve atıldığı ateşin gül bahçesine dönüştürülmesi özellikleri ile anılır.46 Nitekim Hz. İbrâhim ateşe atıldığında Ümmî Sinan da onunla birliktedir.

Gāhi Nūḥ oldum gāhi Lūṭ gāh Yūnus oldum gāh Dāvūd İbrāhīm-ile bir zamān āteşde gülzārda idüm (G. 87/8)

Ümmī Sinān bu sözüñ maʿnīsini añlayan İbrāhimiñ putunı bulsa yıḳar yemiri (G. 148/7)

Hz. İbrâhim edebî eserlerde babasına nisbetle İbrâhîm-i Âzer, İbn Âzer, Halîl, Halîlullah, Halîlürrahmân, Halîl-i Akdes adlarıyla da anılmıştır.47 Nitekim Ümmî Sinan onu Halîl ismiyle anar.

Ey keremler kānı ġanī Celīlim

İbrāhīme didüñ dostum Ḫalīlim (Koşma 18/5)

45 Ömer Faruk Harman, “İbrâhim”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 21, İstanbul, 2000, s. 266-272.

46 Zavotçu, a.g.e., 2013.

47 Mustafa Uzun, “İbrâhim”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 21, İstanbul, 2000, s. 272-273.

3.1.7. Hz. İsmâil

Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçen büyük peygamberlerden, Hz. İbrahim’in Hacer’den olan büyük oğlu. Annesi Hacer ile birlikte Arabistan’a yerleşip babası İbrahim ile Kâbe’nin inşasında çalıştı. 48

Hz. İsmâil Türk edebiyatında doğumundan başlayarak çocukluğu, gençliği ve peygamberliği gibi yönleriyle ele alınmış, özellikle annesi Hâcer’le birlikte Mekke’de bırakılması, burada zemzemin fışkırması, babası İbrâhim tarafından Allah’a kurban edilmek istenmesi, buna razı olup sabır göstermesi ve Kâbe’nin inşaatında babası ile beraber çalışmasından bahsedilmiştir.49

Allah Hz. İbrâhim’e oğlu İsmâil’i kurban etmesi gerektiği yönünde rüyalar gördürmeye başlar. Hz. İbrâhim bu durumu oğlu İsmâil’e anlatır ve Hz. İsmâil de ona Allah’ın emrini yerine getirmesini söyler. Hz. İbrâhim, oğlu İsmâil’i kurban etmek üzereyken bıçak kesmez olur ve Allah kurbanlık olarak bir koç gönderir.

Ümmî Sinan bu olayı şu şekilde anlatır:

Ḳıyıncaḳ cāna İsmāʿīl aña gönderdi ḳoç Allāh

Men itdüm cānımı ḳurbān gerekmez ġayrı ḳurbānı (G. 138/4)

Baht ve devlet sahibi kimse Hz. İsmâil gibi Allah yolunda canını kurban eylemeye çabalayan kimsedir.

Baḫt-ı devlet ṣāḥibi her kim ki İsmāʿīl-durur

Cehd idüben yāre ḳurbān eyledi gör cānını (G. 151/5)

3.1.8. Hz. Eyyûb

Kur’ân’da adı geçen peygamberlerden biridir. Filistin’in güneyinde, Ceziret-ül Arab hududunda dünyaya geldi. İsrailoğullarından olup İshak peygamberin torunudur. Hz. Yûsuf ile aynı asırda ama farklı yörelerde yaşadılar. Yüz kırk yıl

48 Zavotçu, a.g.e., 2013.

49 Mustafa Uzun, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, “İsmâil”, c. 23, İstanbul, 2001, s. 80-82.

yaşadığı, çok zengin olduğu, Şam taraflarından birçok mülke sahip olduğu, eşinin Hz. Ya’kûb’un kızı Rahme olduğu, çok çocuğu olduğu söylenir.50

Hz. Eyyûb sabır ve tahammül timsali olup klasik şiirde daha çok bu özelliğiyle ele alınmıştır.51 Kendisi çok belalara maruz kalmış, hasta düşmüş, teni kurt ve böcekler tarafından çiğnenmiştir. Bütün bu zorluklara katlanıp Allah’a isyan etmemiştir. Nitekim Hz. Eyyûb acı çekip gözyaşı dökerken, Ümmî Sinan da onunla beraber ağlamaktadır. Eyyûb gibi sabretmeyen kimseye dost ilinden derman gelmez.

Bulsa kişi dostdan belā maʿşūḳ gelüp vefā ḳıla

Ḳurtlar tenüm çiyneriken Eyyūb-ıla zārda idüm (G. 87/9)

Eyyūb gibi dem-be-dem ṣabr itmeden kişiniñ

Dost ilinden derdine dermān ele girsin mi (G. 142/6)

3.1.9. Hz. Lût

Hz. Lût, İbrâhim peygamberin kardeşi Haran’ın oğludur. Ömrünün bir kısmını amcası Hz. İbrâhim’in yanında geçirdiği bilinir. Kendisine peygamberlik görevi verilince amcası Hz. İbrâhim’in yanından ayrılarak kavminin bulunduğu Sodom kentine gitti. Oraya varınca kavminin dünyada benzeri görülmemiş bir ahlaksız içerisinde olduğunu görür. Görevinin çok zor olacağını anlayan Hz. Lût ahlaksız kavmini yola getirmek için çok uğraşır. Sodom halkı ahlaksızlıklarına devam edince Allah, onları helâk etmek üzere iki melek görevlendirir. Akşam vakti Sodom şehrine varan melekler, Lût’un daveti üzerine ona misafir olurlar. Halk evin çevresini sararak Lût’tan misafirlerini kendilerine teslim etmesini ister. Lût bu isteklerini geri çevirince, evin kapısını kırmaya çalışan halka melekler müdahale ederler. Melekler Lût’a şehri harap edeceklerini, ailesini yanına alıp buradan gitmesi gerektiğini söyler. Lût ve ailesi kaçarken, arkalarından Sodom ve Gomore’ye gökten ateş yağdırılır.52

Gāhi Nūḥ oldum gāhi Lūṭ gāh Yūnus oldum gāh Dāvūd

50 Zavotçu, a.g.e., 2013.

51 Nurettin Albayrak, “Eyyûb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 12, İstanbul, 1995, s. 17.

52 Ömer Faruk Harman, “Lût”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 27, İstanbul, 2003, s.

227-229.

İbrāhīm-ile bir zamān āteşde gülzārda idüm (G. 87/8)

3.1.10. Hz. Nûh

Kur’ân’da ismi geçen büyük peygamberlerdendir. O, 950 sene boyunca kavmini imana davet etmiş, kendisine inanmayan kavmi tufanla helâk edilmiştir. Hz.

Nûh’a ayrıca İslâm ve bilhassa Şiî geleneğinde “Neciyyullah” (Allah’ın kurtardığı kişi) sıfatı verilmiştir. Nûh’un ve kavminin tufan hadisesinden kurtarılmasına atıf yapan bu sıfat, Allah’ın inâyetiyle Firavun’un zulmünden kurtarılan Hz. Mûsâ için de kullanılmaktadır.53 Nitekim Ümmî Sinan Allah’tan, kendisini neciyyullah olan Nûh’un hürmetine isyan denizinden kurtarmasını niyaz eder.

ʿİṣyān deñizinden bizi ḳurtar anuñ ḥurmetine

Evvel aña ḳılduñ necāt Nūḥ-ı Neciyyullāh içün (G. 103/4)

3.1.11. Hz. Îsâ

Hz. Îsâ, Türk edebiyatında dünyaya gelişinden başlayarak sahip olduğu kendine has beşerî vasıfları ve peygamberliğinin değişik yönleriyle ele alınmış büyük peygamberlerden biridir. Hiç evlenmediğinden “ehl-i tecrîd” diye adlandırılmış ve dünya malından hiçbir şeye sahip olmadığı için tam bir tecerrüd örneği (rûh-ı mücerred) kabul edilmiştir

.

54 Hz. Îsâ ölmeyip, Allah tarafından göğe yükseltilmiştir.

Ümmî Sinan onun mücerred olmasına rağmen gökte kaldığını söyler ve Allah’tan kendisini rûhullah olan Îsâ’nın hürmetine cümle engelden geçirmesini niyaz eder.

Gerçi mücerred pāk idi ḳaldı semāʾ-ı sānīde

Cümle ḥicābı sen geçür ʿÎsā-yı Rūḥullāh içün (G. 103/11) 3.1.12. Hz. Yûnus

İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerdendir. Bugünkü Musul şehri yakınındaki Ninova halkını Hak yoluna davet etmek üzere peygamber olarak

53 Ömer Faruk Harman, “Nûh”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 33, İstanbul, 2007, s.

224-227.

54 Mustafa Uzun, “Îsâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 22, İstanbul, 2000, s. 473-475.

gönderildi. Putlara tapan Ninova halkı Hz. Yûnus’un otuz üç sene süren öğütlerini dinlemedi. O da kendine Allah tarafından izin verilmeden şehri terk etti. Tarşiş’e gitmek amacıyla Yafa’dan bir gemiye bindi. Denizde büyük bir fırtına çıkınca gemidekiler bu belanın kimin yüzünden başlarına geldiğini anlamak için kura çektiler ve kura Yûnus’a denk geldi. Kendisinin Allah tarafından cezalandırıldığını fark eden Yûnus, gemidekilerden kendisini denize atmasını istedi. Denize atılınca büyük bir balık tarafından yutulan Yûnus, üç gün üç gece balığın karnında kaldı.55

Ümmî Sinan, Hz. Yûnus’un balığın karnında Allah’ı zikrettiğini dile getirir ve o, Allah’tan, Yûnus’un hatırına kendisini varlık deryasından kurtarmasını niyaz eder.

Deryāyı varlıḳdan ḫalāṣ eyle anuñ ʿaşḳına kim

Baṭn-ı balıḳda ẕikr iden Yūnus Resūlullāh içün (G. 103/5) 3.2. Melekler

3.2.1. Cebrâil

Yahûdîlik ve Hıristiyanlık’ta büyük meleklerden olup Kitab-ı Mukaddes’te ismi geçen üç melekten biridir. İslâm dininde Cebrâil, Allah’la peygamberleri arasında elçilik görevi üstlenen, Allah’ın emir ve vahiylerini tebliğle görevli dört büyük melekten biridir.56

Māye evvel Muṣṭafāya Ḫāliḳıñ iḥsānıdur

Cibriʾil itdi edā çün-kim ezelden cānıdur (K. 8/1)

3.2.2. İsrâfil

Dört büyük melekten biri olan İsrâfil, Kıyamet vakti geldiğini sûr borusunu üfleyerek haber verecek olan melektir.57

55 Ömer Faruk Harman, “Yûnus”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 43, İstanbul, 2013, s.

597-599.

56 Yusuf Şevki Yavuz ve Zeki Ünal, “Cebrâil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 7, İstanbul, 1993, s. 202-204.

57 Lütfullah Cebeci, “İsrâfil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c.23, İstanbul, 2001, s. 180-181.

Ümmî Sinan, vakit gelip İsrâfil’in sûra üflediğinde, üzerindeki toprakları silkip ayağa kalkacağını, yani dirileceğini söyler. Nitekim İsrâfil sûra iki kez üfleyecektir. İlk üfleyişinde kıyamet kopacak, ikinci üfleyişinde ise ölü olan herkes dirilip mahşere gitmeye hazır duruma gelecektir.

Ol dem ol İsrāfīl ṣūrı urıncaḳ

Silkinüp ṭopra ġum öri ṭurıncaḳ (Koşma 16/10)

3.3. Dört Halife

3.3.1. Ebû Bekir

572 yılında Mekke’de doğan Ebû Bekir’in asıl adı Abdullah b. Ebi Kuhafe b.

Amir’dir. Hz. Muhammed’in İslam’ı tebliğe başlamasından sonra ilk iman eden hür erkeklerin; raşit halifelerin, aşere-i mübeşşerenin ilki olduğu için İslam peygamberini tasdik eden kişi anlamında “Sıddîk” sıfatıyla anılıp bu sıfatla tanındı.58 Nitekim Ümmî Sinan onun İslam yolunun kılavuzu olduğunu söyler.

Ebū Bekir ʿÖmer ʿOŝmān ʿAlḭniñ Burhānıdur anlar İslām yolınıñ Ḥurmetine Mevlām cümle velḭniñ

Bizi güzel Muḥammedden ayırma (Koşma 18/11)

3.3.2. Ömer

İkinci halife Ömer M. 591 yılında Mekke’de doğdu. İslamiyet’ten önce Mekke’nin idarecilerindendi. Yaklaşık sekiz sene Hz. Peygamber ve Müslümanlara karşı cephe aldı. Peygamber’i öldürmeyi kararlaştıran müşriklerle aynı safta yer alan Hz. Ömer bu işi bizzat üstlenmekten de çekinmedi. Fakat bu girişimi onun Müslüman olmasıyla sonuçlandı. Hz. Ebû Bekir’in ölümünden sonra İslam’ın ikinci halifesi oldu.59 Ümmî Sinan onun İslam yolunun kılavuzu olduğunu söyler.

Ebū Bekir ʿÖmer ʿOŝmān ʿAlḭniñ Burhānıdur anlar İslām yolınıñ

58 Zavotçu, a.g.e., 2013.

59 Mustafa Fayda, “Ömer”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, c. 34, İstanbul, 2007, s. 44-51.

Ḥurmetine Mevlām cümle velḭniñ

Bizi güzel Muḥammedden ayırma (Koşma 18/11)

3.3.3. Osman

Üçüncü halife Hz. Osman M. 547 yılında Mekke’de doğdu. Ümeyye oğullarından ve ilk müslümanlardan olan Hz. Osman, Hz. Peygamber’in iki kızıyla nikâhlandığı için” Zi’n-Nureyn” (iki nur sahibi) lakabıyla anılır. Hayatta iken cennetle müjdelenen on kişiden biridir. Hz. Ömer’in ölümü üzerine halife olmuştur.60 Ümmî Sinan onun İslam yolunun kılavuzu olduğunu söyler.

Ebū Bekir ʿÖmer ʿOŝmān ʿAlḭniñ Burhānıdur anlar İslām yolınıñ Ḥurmetine Mevlām cümle velḭniñ

Bizi güzel Muḥammedden ayırma (K. 18/11)

3.3.4. Ali

Hz. Peygamber’in damadı ve amcasının oğludur. Henüz on yaşında iken iman eden ilk Müslümanlardandır. Hz. Osman’ın ölümünden sonra halife olmuştur. Hz.

Peygamber tarafından kendisine Allah’ın arslanı anlamında “Esedullah” lakabı verildiğinden aynı zamanda bu anlamdaki “Hayder ve Şîr-i Yezdan” lakabıyla da anılır.61

Ümmî Sinan’a göre Hz. Ali diğer üç halifeden farklıdır. Ebû Bekir, Ömer ve Osman şeriat mülkünün sultanıdır. Fakat Allah’ın arslanı olan Ali, ilahi sırlara vakıftır.

Ebū Bekir ʿÖmer ʿOsmān şerīʿat mülkine sulṭān

Velākin ol ʿAlī arslan olup her sırrıña hem-rāh (K. 11/14)

Hz. Ali velayet sahibidir, keramet denizidir, hakikat sırrına vakıftır. Mertlerin şahıdır, evliyanın en üstünüdür, atının ismi “Düldül” dür.

60 Zavotcu, a.g.e., 2013.

61 Ahmet Atilla Şentürk, Osmanlı Şiiri Kılavuzu 1, İstanbul, 2016, s. 265.

Velāyet ṣāḥibi Ḥaydar kerāmet baḥrıdur yek-ser Ḥaḳīḳat sırrına esrār anı ḳılduñ ḫôş ʿālī-rāh (K. 11/15)

Siz gelüñ Ümmī Sinānı añlamañ lāf ü güẕāf

Şāh-ı merdān sırrı vardur düldülüm ʿaşḳdur benüm (G. 89/7)

Ol Muḥammed Muṣṭafādan ol ʿAliyyüʾl-Murtażā

Ol Muḥammed Muṣṭafādan ol ʿAliyyüʾl-Murtażā

Benzer Belgeler