• Sonuç bulunamadı

5. Dil İçi Bağlamla İlgili Örnekler

5.2. Deyimler ve Atasözleri

Ak yüz: Yüzü ak olmak; çekinecek hiçbir durumu ya da ayıbı olmamak.

Akdan karadan geç-: Akı da karayı da umursamamak; ne olup ne bittiğini umursamamak.

Acı yaş ak-: Acı gözyaşı dökmek.

Âciz kal-: Âciz kalmak, gücü yetmemek; çaresiz duruma düşmek.

Agı karayı bil-: Beyazla siyahı bilmek; iyiyi kötüyü ayırt etmek.

Agı karası kalmasa: Ak olsun, kara olsun hiç bir şey kalmasa; her şey yok olsa.

Agır bas-: Fazla, çok olmak.

Agzının dadın bil-: Ağzının tadını bilmek; Hoşa giden, keyif verici şeyler seçmekte usta olmak.

Ahde vefā kıl-: Verilen söze sadakat göstermek.

Akla gel-: Akla gelmek, hatırlamak.

Aklı Döymez: Aklı yeterli gelmemek, aklı almamak.

Aklı Şaş-: Aklını kaybedecek kadar hayrete düşmek.

Aklın evinde otur-: Akıl ve mantık çerçevesinde davranmak.

Aklını dir-: Aklını başına toplamak || akılsızca davranışlarda bulunmaktan kendini kurtarmak.

Araya müşkil vir-: Anlaşılması güç sözler söylemek.

Ardınca ṣap-: İlk fırsatta peşini bırakmak.

Aşk denizin boyla-: Aşk denizini boylamak, âşık olmak.

Avcını boş it-: Avucunu boş bırakmak.

Ayagı tozından yüzini ayırma: Ayağının tozundan yüzünü ayırmamak, yolunu takip etmek.

Ayakdan düş-: Elden ayaktan düşmek; yaşlılık sebebiyle veya sağlığı büsbütün bozularak çalışamaz duruma gelmek.

Bagrı biryān eyle-: Gönlü aşk ateşiyle kebap gibi yakmak.

Barmak ban-: Parmak banmak; dünya nimetlerinin tadına bakmak.

Baş çat-: Başbaşa vermek, ülfet etmek.

Baş eg-: Baş eğmek. Saygı göstermek için baş eğerek selamlamak;

direnmekten vazgeçip buyruk altına girmek.

Baş ko-: Başlamak, bir yola girmek.

Başa gel-: Zor, meşakkatli bir durumla karşı karşıya kalmak.

Başı baġlı: Başı bağlı (olmak); serbest, özgür olmayan, bir yere bağımlı olan.

Başı kurtar-: (Kişinin) kendine zarar gelmesini önlemeye çalışması.

Başı top ol-: Başını top yerine koyup oynamak, çevgan topu yapmak.

Başına gel-: İyi ya da kötü, beklenmedik, şaşırtıcı bir olayla karşılaşmak.

Bāşına tāc it-: Değer vermek, üstün tutmak.

Başına tāc-ı devlet kon-: Başına devlet tacı konmak; çok büyük bir nimete erişmek.

Bel bağla-: Bir kimsenin kendisine yardım edeceğine inanmak, güvenmek;

hizmetine girmek.

Bī-perr ü bāl ol-: Kolsuz, kanatsız kalmak; çaresiz, savunmasız duruma düşmek.

Bu günüm yarına ḳomaz: Bu günü yarına ulaşmamak, yarını olmamak.

Cān gözün aç-: Kalp gözünü açmak.

Dak eyle-: (Kapısını) tak eylemek, (kapısını) çalmak; yardım istemek.

El bir id-: Birlikte hareket etmek, el birliği yapmak.

El çek-: İlgisini kesmek, dünyadan el etek çekmek.

El tut-: Yardım etmek, destek vermek.

El yu-: Elini çekmek, bırakmak, vazgeçmek.

Eline gir-: Eline geçmek, elde etmek.

Gönül yap-: Bir kimseyi hoşnut etmek, memnun etmek, sevindirmek.

Gözinden kanlar akıd-: Üzüntüden kanlı gözyaşı dökmek

Gözleriniñ çayı ak-: Ağlamak, gözyaşı dökmek.

Gözü baġlu: Gözü bağlı olmak; gafil, çevresinde olup bitenlerin farkında olmamak.

Gözün aç-: Uyanık, dikkatli olmak.

Hāke yeksān eyle-: Yerle bir etmek; perişan hale getirmek, mahvetmek.

İhtiyārı git-: Kendini kaybetmek, aklı başından gitmek.

İnceden ince: Çok dikkat ederek, en küçük ayrıntılarına değin.

Kendüden geç-: Bilincini yitirmek, bayılmak; bir şey karşısında çoşkuya kapılmak, aşırı duygulanmak.

Nāmūs u ʿār şişesin sır-: Edep ve hayâ şişesini kırmak; utanmaz, yüzsüz olmak.

Öz bağla-: Kendini adamak.

Rāhat kuşı uç-: Rahatının, huzurunun kaçması.

Sagın solın bilmez ol-: Sağını solunu ayırt edemeyecek kadar kafası karışmak.

Taşın düzen: Kendine çeki düzen vermek.

Yapusın yıḳ-: Gönül yıkmak, kalp kırmak.

Yaragın gör-: Hazırlığını tamamlamak.

Yavı kıl-: Kaybetmek.

Yüz karası: Utanılacak durum.

Yüz tut-: Yönelmek, meyletmek.

Yüzi ag ol-: Yüzü ak olmak; utanılacak bir durumu bulunmamak.

Yüzine ur-: Yüzüne vurmak, işlediği bir suçu ya da kabahati birinin açıkça yüzüne söyleyip onun utanmasına yol açmak.

SONUÇ

Bu çalışmada XVII. Yüzyıl tekke-tasavvuf edebiyatı temsilcilerinden olan Ümmî Sinan’ın divanının bağlamlı dizin ve işlevsel sözlüğü hazırlanmış ve divanın incelmesi yapılmıştır. TEBDİZ sistemi vasıtasıyla kelimeler, kalıp ifadeler, deyimler, atasözleri, ayet ve hadisler tespit edilip bunların işlevsel anlamları sözlük haline getirilmiştir.

A. Azmi Bilgin’in tenkitli metninin esas alındığı bu çalışma ile Ümmî Sinan Divanı hakkında yapılan çalışmaları bir ileri seviyeye götürerek Ümmî Sinan’ın söz varlığının ortaya çıkarılması hedeflenmiştir.

Ümmî Sinan İlâhî aşka ulaşmaya çalışan bir şairdir. Divanında sıklıkla tasavvufi söylemlere rastlanır. Kendisi Halvetî şeyhidir. Kendisine kalan bu mirası devam ettirmeye çalışır. Divanı, devri göze alındığında oldukça sade bir dil ile yazılmıştır. Akıcı ve basit bir üslup kullanmıştır. Şiirleri Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli vs. mutasavvıf-şairlerin şiirlerine benzemektedir. Nitekim divanındaki 201 şiirin 63 tanesini hece vezni ile yazmıştır. Hece vezni dışında, divanda 6 farklı aruz kalıbı kullanılmıştır. Bu kalıplardan en çok kullanılanı %45.77 oran ile toplamda 92 kez kullanılan Fāʿilātün fāʿilātün fāʿilātün fāʿilün kalıbıdır.

Sonuç olarak, bu çalışma ile Ümmî Sinan Divanı hakkında bu güne kadar yapılmış olan çalışmaları ileri taşıyacak ve onun söz varlığını ortaya çıkaracak bir çalışma hedefledik. Ümidimiz bu çalışmanın klasik Türk edebiyatı metinlerinin doğru anlaşılmasına katkıda bulunmasıdır.

KAYNAKÇA

Aksoy, Ö.A, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, TDK yayınları, Ankara, 1981.

Aktunç, H., Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü (Tanıklarıyla), YKY, İstanbul, 1998.

Albayrak, N., “Eyyûb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 12, İstanbul, 1995, s. 17.

Ali Nazima, Mükemmel Osmanlı Lûgatı, Hacı Hüseyin Efendi Matbaası, İstanbul, 1319.

Altun, K., Tezkire-i Mûcib, AKM, Ankara, 1997.

Altuntaş, H. ve Şahin, M., Kur’an-ı Kerim Meâli, Diyanet işleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2011.

Arslan, M., Argo Kitabı, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2004.

Banarlı, N.S., Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, MEB, Ankara, 2016.

Belviranlı, A.K., Osmanlıca İmlâ Lügati, Nedve Yayınları, İstanbul, 1980.

Bilgin, A.A., Ümmî Sinan Divanı (İnceleme-Metin), MEB yayınları, İstanbul, 2000.

Bilgin, A.A. (hzl.), Ümmî Sinan (ö. 1657) Divan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2017.

Bolay, S.H., “Âdem”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1988, s.

358-363.

Bursalı Mehmed Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, hzl. A. Fikri Yavuz ve İsmail Özen, C: 1, Meral Yayınları, İstanbul, 1972, s. 93-94.

Büngül, N. R., Eski Eserler Ansiklopedisi, Çituri Biraderler Basımevi, İstanbul, 1939.

Cebeci, L., “İsrâfil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 23, İstanbul, 2001, s. 180-181.

Cebecioğlu, E., Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Anka Yayınları, İstanbul, 2005.

Coşkun, V. S., Zati Divanı’na göre 16. Yüzyılda sosyal hayat, Sedir Yayınları, İstanbul, 2017.

Çavuşoğlu, M., Necâti Bey Dîvânı’nın Tahlili, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1971.

Devellioğlu, F., Türk Argosu (Tarihçe ve Küçük Sözlük), Recep Ulusoğlu Basımevi, Ankara, 1941.

Devellioğlu, F., Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 2010.

Dil Encümeni, İmlâ Lûgati (Osmanlıca – Türkçe), Devlet Matbaası, İstanbul, 1928.

Dilçin, D., Edebiyatımızda Atasözleri, TDK Yayınları, Ankara, 2000.

Ebüzziya Tevfik, Nümûne-i Edebiyâtt-ı Osmânîye, Matbaa-i Ebüzziya, İstanbul, 1308.

Eyüboğlu, E.K., On Üçüncü Yüzyıldan Günümüze Kadar Şiirde ve Halk Dilinde Atasözleri ve Deyimler(Tabirler), Doğan Kardeş Matbaacılık, İstanbul, 1973.

Eyüboğlu, İ. Z., Divan Şiiri, 2 Cilt, Say Yayınları, İstanbul, 1994.

Fayda, M., “Ömer”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 34, İstanbul, 2007, s. 44-51.

Fığlalı, E.R., “Hüseyin”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 18, İstanbul, 1998, s. 518-521.

Gibb, E.J.W., Osmanlı Şiir Tarihi & A History of Ottoman Poetry I-II., Çev. Ali Çavuşoğlu, Akçağ Yayınları, Ankara, 1998.

Gölpınarlı, A., Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Sözler, İnkılap ve Aka Kitabevleri, İstanbul, 1977.

Harman, Ö.F., “İbrâhim”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 21, İstanbul, 2000, s. 266-272.

Harman, Ö.F., “Lût”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 27, İstanbul, 2003, s. 227-229.

Harman, Ö.F., “Mûsâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 31, İstanbul, 2006, s. 207-213.

Harman, Ö.F., “Nûh”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 33, İstanbul, 2007, s. 224-227.

Harman, Ö.F., “Yûsuf”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 44, İstanbul, 2013, s. 1-5.

Harman, Ö.F., “Yûnus”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 43, İstanbul, 2013, s. 597-599.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati I, Devlet Matbaası, İstanbul, 1927.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati II, Devlet Matbaası, İstanbul, 1928.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati III, Maarif Matbaası, İstanbul, 1943.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati IV, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul, 1945.

İnce, A., Tezkiretüşl-şuara – Salim Efendi, AKM, Ankara, 2005.

Kanar, M., Örnekli Etimolojik Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Derin Yayınları, İstanbul, 2003.

Kanar, M., Arap Harfli Alfabetik Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Say Yayınları, İstanbul, 2010.

Karaköse, S., “Bir Elif Çekmek: Klasik Edebiyatımızda Elif”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, S: 2/1, 2013, s. 199-228.

Kartal, A., “Sâdıkî-i Kitapdar'ın Mecmau'lhavas İsimli Tezkiresi ve Onda Yer Alan Anadolulu Şairler”, Türk Kültürü, Sayı:440 (Aralık), Ankara, 1999.

Kırıkkılıç, A. (hzl.), Şeyhülislâm Mehmed Esad Efendi Lehcetü’l-Lügat, AKM Yayınları, Ankara, 1999.

Kocatürk, V.M., Büyük Türk Edebiyatı Tarihi – Başlangıçtan Bugüne Kadar Türk Edebiyatının Tarihi, Tahlili ve Tenkidi, Edebiyat yayınevi, İstanbul, 1970.

Koçu, R. E., İstanbul Ansiklopedisi, C: I-XI, İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyat, İstanbul, 1958-1973.

Koçu, R. E., Türk Giyim, Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Sümerbank Kültür Yayınları, 1969.

Komisyon, Büyük Türk Klasikleri, 14 Cilt, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1985-2007.

Komisyon, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, 8 Cilt, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1997-1998.

Levend, A.S., Edebiyat Tarihi Dersleri –Tanzimata Kadar, Kanaat Kitabevi, İstanbul, 1945.

Mahmud Cemaleddin El-Hulvi, Lemezât-ı Hulviyye Ez Lemeât-ı Ulviyye Tasavvuf Büyüklerinin Halleri, hzl. Mehmet Serhan Tayşi, Semerkand, İstanbul, 2013.

Mehmed Salâhî, Kamûs-ı Osmânî, Mahmut Bey Matbaası, İstanbul, 1313.

Mengi, M., Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002.

Muallim Naci, Lügat-ı Naci, Asır Matbaası ve Kütüphanesi, İstanbul, 1318.

Mutçalı, S., Arapça-Türkçe Sözlük, Dağarcık Yayınları, İstanbul, 1995.

Olgun, T., Edebiyat Lügati, Âsâr- İlmiye Kütüphanesi Neşriyatı, İstanbul, 1355-1936.

Onay, A.T., Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, hzl. Cemal Kurnaz, TDV Yayınları, Ankara, 1992.

Örs, D. ve Kırlangıç, H., Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Gün Yayıncılık Ankara, 2006.

Özön, M.N., Osmanlıca - Türkçe Sözlük, İnkılap, İstanbul, 1979.

Öztuna, A.Y., Türk Mûsiki Lügatı (Musiki Mecmuasında 15-91 fasiküllerde), İstanbul, 1949-1955.

Öztürk, F., Bâkî Divânı Sözlüğü (Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük), Ankara Üniversitesi Sos. Bil Ens., Dr Tezi. Ankara, 2007.

Öztürk, M. ve Örs, D., (hzl.), Mütercim Âsım Efendi Burhân-ı Katı, TDK Yayınları, İstanbul, 2009.

Pakalın, M.Z., Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 3 Cilt, Maarif Basımevi, İstanbul, 1946-1956.

Pala, İ., Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, İstanbul, 2016.

Parlatır, İ., Okullar İçin Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Yargı Yayınevi, Ankara, 2015.

Püsküllüoğlu, A., Türkçenin Argo Sözlüğü, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2004.

Sertoğlu, M., Osmanlı Tarih Lügatı, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1986.

Sezen, T., Osmanlı Yer Adları (Alfabetik Sırayla), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara, 2006.

Soykut, İ.H., Unutulmaz Mısralar, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1968.

Soykut, İ.H., Türk Atalar Sözü Hazinesi, Ülker Yayınları, İstanbul, 1974.

Şemseddin Samî, Kâmûs-ı Türkî, Kapı Yayınları, İstanbul, 2004.

Şenödeyici, Ö., Nâilî Divânı Sözlüğü (Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük), Gazi Üniversitesi Sos. Bil. Ens., Dr. Tezi. Ankara, 2011.

Şentürk, A.A. ve Kartal, A., Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2012.

Şentürk, A.A., Osmanlı Şiiri Kılavuzu 1, OSEDAM, İstanbul, 2016.

Şentürk, A.A., Osmanlı Şiiri Kılavuzu 2, OSEDAM, İstanbul, 2017.

Şinasi, Durûb-ı Emsâl-i Osmaniye, hzl. Süreyya Beyzadeoğlu, MEB Yayınları, İstanbul, 2003.

Tanyeri, M.A, Örnekleriyle Türk Halk Şiirinde Deyimler, Özgür yayınları, İstanbul, 1996.

Tanyeri, M.A., Örnekleriyle Divan Şiirinde Deyimler, Akçağ Yayınları, Ankara, 1999.

Tanyeri, M.A., Örnekleriyle Cumhuriyet Şiirinde Deyimler, MVT Yayıncılık, İstanbul, 2006.

Tarlan, A.N., Fuzûlî Divanı Şerhi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2009.

Tatçı, M. ve Ögke, A., Elmalılı Vahip Ümmi Halveti Divan-ı İlahiyat, H Yayınları, İstanbul, 2016.

Timurtaş, F.K., Uydurma Olan ve Olmayan Yeni Kelimeler Sözlüğü, Umur Yayınları, İstanbul, 1979.

Tolasa, H., Ahmet Paşanın Şiir Dünyası, Sevinç Matbaası, Ankara, 1973.

Tulum, M., Osmanlı Büyük El Sözlüğü Türkçesi, Kapı Yayınları, İstanbul, 2013.

Uludağ, S., “Ahmet Şemseddin, Yiğitbaşı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 2, İstanbul, 1988, s. 135-136.

Uludağ, S., “Hallâc-ı Mansûr”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 15, İstanbul, 1997, s. 377-381.

Uzun, M., “Îsâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 22, İstanbul, 2000, s.

473-475.

Uzun, M., “İbrâhim”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 21, İstanbul, 2000, s. 272-273.

Uzun, M., “İsmâil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 23, İstanbul, 2001, s. 80-82.

Uzun, M., “Lokman”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 27, İstanbul, 2003, s. 206-208.

Uzun, M., “Ya’kûb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 43, İstanbul, 2013, s. 276-277.

Üstüner, K., Tasavvuf ve Klasik Şiirimiz, Akçağ, Ankara, 2014.

Yavuz, Y.Ş. ve Ünal, Z., “Cebrâil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 7, İstanbul, 1993, s. 202-204.

Yeğin, A. ve Badıllı, A., Osmanlıca – Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat, TÜRDAV, İstanbul, 2000.

Yetik, E., “Habîb el-Acemî”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 14, İstanbul, 1996, s. 370.

Yıldırım, N., Fars Mitolojisi Sözlüğü, Kabalcı Yayınları, İstanbul, 2008.

Yılmaz, M., Edebiyatımızda İslamî Kaynaklı Sözler (Ansiklopedik Sözlük), Enderun Kitabevi, İstanbul, 1992.

Zavotçu, G., Klasik Türk Edebiyatı Sözlüğü (Kişiler-Hayvanlar-Bitkiler-Tabiat güçleri- Kişileştirilmiş varlık ve kavramlar), Kesit Yayınları, İstanbul, 2013.

İKİNCİ BÖLÜM

ÜMMİ SİNAN DİVANI’NIN BAĞLAMLI DİZİN VE İŞLEVSEL SÖZLÜĞÜ (SÖZLÜK)

A

a: "Ey" anlamında seslenme edatı.

A Sulṭānım vaṣlıñ gülin

Cān bülbüli bulmayam mı (Ümmî Sinan Dîvânı, Diğer 23, Mısra 23). [a, ]

a: "O" işaret zamiri.

Şarāb-ı selsebīl anda

İçerler Hū diyü diyü (Ümmî Sinan Dîvânı, Diğer 17, Mısra 27). [anda, -n, -da ] Ebū Bekir ʿÖmer ʿOsmān ʿAlīniñ

Burhānıdur anlar İslām yolınıñ (Ümmî Sinan Dîvânı, Diğer 18, Mısra 42).

[anlar, -n, -lar ]

Fażlıñ kime beyān olur gizli rāzı ṭuyan olur

Aña ḳatı ʿayān olur keşf-i ẕātıñ yā Rabbenā (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 1, Mısra 4). [aña, -n, -a ]

Nedür ol ẕāt-ı aʿlādan rıżā ṭaleb ḳılan evvel

Aña ḥükm eyleyen sırran rıżā emrin ḳılan peydā (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 2, Mısra 10). [aña, -n, -a ]

ʿAmānıñ ʿilmini evvel ne sırdur eyleyen iḥyā

Ne keyfiyyet kemālidür kim anda cemʿ olan peydā (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 2, Mısra 14). [anda, ]

Ṣıfātı baḥsiniñ evvel ḳadīmī dinilen oldur

Ḥaḳāyıḳ andan olmuşdur ne kim geldi gelen peydā (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 2, Mısra 16). [andan, -(n)dan ]

Sinān Ümmī ḥaḳāyıḳda kim anuñ pertevindendür

Pes ol burhān-ı aʿlādur anı herdem ḳılan peydā (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 2, Mısra 22). [anı, -nı ]

Ger olasın ʿömr içinde sen de İbrāhīm Ḫalīl

Şanda kim vīrān göñüller var ise var anı yap (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 9, Mısra 20). [anı, -nı ]

Ger dilerseñ kim bulasın anda sen dārüʾs-selām

Gel fenādan öñ fenā ol gel fenā ḳıl iḫtiyār (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 13, Mısra 7). [anda, ]

Ṭur yola gir kārıbāndan ḳalma kim yaġı basar

Ḫānümānıñ elde iken eylegil aña ḥiṣār (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 14, Mısra 2).

[aña, -ña ]

Kim cihānıñ varlıġın dilden terāş eyler bugün

Anı ḥayrān eyleyen bu vuṣlatıñ envārıdur (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 18, Mısra 18). [anı, -nı ]

Lā-mekāndan geldiler evvel yine andan āḫar

Ḳonmaġa bir mülke iḳrār eylemez dervīşler (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 29, Mısra 3). [andan, -(n)dan ]

Nāzil oldı çün anuñ ḥaḳḳında Ḥaḳdan hel etā

Noḳṭavī dirler aña iren olur ehl-i sürūr (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 30, Mısra 22). [aña, -n, -a ]

ʿĀrifiñ ʿilm-i rumūzın bilmeyen ey bed-fiʿāl

Sebʿaʾi seyrān idüp gel gör nedür andan ẓuhūr (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 30, Mısra 12). [andan, -n, -dan ]

Baña bu ʿaşḳa kim oldı ḳulaġuz

Anı Allāh sevindürsün duʿāmdur (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 33, Mısra 24).

[anı, -nı ]

Anı ḳor bir daḫı ister buluram

İder çün ol daḫı bir ġayrı bāzār (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 36, Mısra 7). [anı, -nı ]

İsdek olsa kişide ister anı dem-be-dem

Merdāne olan dôst yolına eylemedi ʿār (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 38, Mısra 19). [anı, -nı ]

Sen de anı cān u göñülden istedüñ ise

Ümmī Sinān ṣaḳın belādan eyleme ifrār (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 38, Mısra 21). [anı, -nı ]

İnsān gelür ḥayvān gider İblīs anı ṭurmaz yider

ʿaşḳ-ıla cümle ʿāleme ṭolmayan insān degüldür (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 44, Mısra 3). [anı, -nı ]

Ṭop eyleyüp cān u başı her kim ki meydāna gele

Ẓulm eylemez Allāh aña hidāyeti burhān olur (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 45, Mısra 8). [aña, -n, -a ]

Baḥr-ı ẕātıñ perteviniñ mevci gelür ṭurmaz aña

Maḥv eyleyüp varlıġını bir ḳaṭresi ʿummān olur (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 45, Mısra 15). [aña, -ña ]

Cān u cihānıñ terkini niyyet ipiyle baġlayan

Baġlayumaz bir şey anı düşvār işi āsān olur (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 45, Mısra 14). [anı, -nı ]

Ben ol dôsta virdüm göñül ʿaşḳ benüm ile yār olur

Kim ki dôsta virmez göñül bu ʿaşḳ andan bīzār olur (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 46, Mısra 2). [andan, -(n)dan ]

Bir kulına dôst meyl ide gider bu ʿaşḳ anı güde

Ḳomaz bir laḥẓa unuda dilde sözi tekrār olur (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 46, Mısra 9). [anı, -nı ]

Hem şerīʿat hem ṭarīḳat hem ḥaḳīḳat ehlidür

Ehl-i vaḥdet olmayanlar aña iḳrār eylemez (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 52, Mısra 6). [aña, -n, -a ]

Ehl-i ḳāl insāna degül yoḳdur aña sözimüz

Ehl-i ḥāl ʿāşıḳlara söyler bizüm ʿirfānımuz (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 55, Mısra 9). [aña, -n, -a ]

Var mıdur bir şey aña kim olmaya maḥv u fenā

İllā Tañrı olısar anuñdur bāḳī ṭuruş (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 58, Mısra 9).

[aña, -n, -a ]

Var mıdur bir şey aña kim olmaya hīç ibtidā

İbtidā olan bulısar intihā ṣavtını gūş (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 58, Mısra 11).

[aña, -n, -a ]

Ey Sinān Ümmī bunuñ fitnelerinden kim ḫalāṣ

Buldısa var ṭapusında ol seni sen aña ḳoş (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 58, Mısra 26). [aña, -n, -a ]

Naṣībin dürişüp almaḳ dilese bir biri nefsiñ

Virilmiş kendüye ḳısmet görünmez anı yir ancaḳ (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 63, Mısra 22). [anı, -nı ]

Dilimde söylenen aḫbār ḥālimde keşf olan esrār

Saña maʾlūm idem anı dü ʿālemden ırarsañ gel (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 73, Mısra 8). [anı, -n, -ı ]

Baña fermān olan her dem ḳılur tevḥīdime iḳrār

Ḳılursa ḳancaru ʿazmi özünde aña mihmānam (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 91, Mısra 18). [aña, -n, -a ]

Ḫaṭā ehli olan kimse ḫaṭāsına ḥayā itse

ʿAṭālar ḳıluram aña keremler kānı ġufrānam (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 91, Mısra 26). [aña, -n, -a ]

Yitirdüm benligi anda gören görünen ol oldı

Şu deñlü ṭoymışam sırdan direm kim bī-nişān buldum (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 92, Mısra 5). [anda, -nda ]

Ben baña yār olduġumca yārı aġyār bulmuşam

Baña aġyār olduġumca anı ben yār bulmuşam (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 93, Mısra 2). [anı, -nı ]

Dir Sinān Ümmī vücūdum aña bir kār-ḫānedür

Ser göziyle görmeyen fehm eylemez dildārlıġım (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 94, Mısra 17). [aña, -n, -a ]

Daḫı her ne ki virdimse aña anda emānetdür

Benümdür ṣanmasın lākin iderven ḥükmine fermān (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 102, Mısra 27). [aña, -n, -a ]

Eger benden ḫaber ṣorsañ ḥaḳāyıḳ şehrine vardum

Var anda bir ulu sulṭān senüñle dost-ımış her ān (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 102, Mısra 10). [anda, ]

Daḫı her ne ki virdimse aña anda emānetdür

Benümdür ṣanmasın lākin iderven ḥükmine fermān (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 102, Mısra 27). [anda, -nda ]

Oṭurmasın ki ṭurmasın anı avlamasın aġyār

Gözetmesin ki bir dāne ṭutar faḳ nite kim ṭayrān (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 102, Mısra 15). [anı, -nı ]

Şerīʿatda ṭarīḳatda ḳulaġuzlar idüp irsāl

Anı bunda getürmeye temāmet eyledüm burhān (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 102, Mısra 20). [anı, -nı ]

Ayırmasın özin benden çevirmesin yüzin benden

Ki bende ṣaḳlayam anı ki hergiz bulmaya düşmān (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 102, Mısra 26). [anı, -nı ]

ʿAḳl u cāndan ġayrı evvel nesi var ʿāşıḳlarıñ

Anı daḫı dosta virmek yeg degül mi vardan (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 109, Mısra 6). [anı, -nı ]

Gelüp Münker Nekir anda baña bir bir suʾāl itse

Ben anlara ḫaber virsem diyem yā Hū virem yā Hū (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 111, Mısra 15). [anda, ]

Sürilüp ʿālemiñ ḫalḳı derile maḥşere cümle

Ben anda her kimi görsem diyem yā Hū ṣoram yā Hū (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 111, Mısra 20). [anda, ]

Varup bir menzile benden ṣorarlarsa ne kesb itdüñ

Ṭurup anda ḫaber virsem diyem yā Hū virem yā Hū (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 111, Mısra 22). [anda, ]

Yürüyem ʿarşıñ altına naẓar eyle diseñ yā Rab

Ḫayāliñ anda gözlersem diyem yā Hū görem yā Hū (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 111, Mısra 28). [anda, ]

Ẕātı ḫ˅onı-y-la anda ṭoyladı meni ol şāh

Niʿmet-i ʿaşḳa bunda ṣunuşumdan ilerü (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 113, Mısra 5). [anda, ]

Dört kitābıñ aṣlına ʿārif idüm anda men

Bunda gelüp mürşide dānışımdan ilerü (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 113, Mısra 7). [anda, ]

Maḳbūl-ı Ḥaḳḳ olan merdūd-ı ḫalḳdur

İstemezler anı şimdi zamāne (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 121, Mısra 24). [anı, -nı ]

Her kemāliñ leẕẕetiniñ ḥaḳīḳatın anda bulup

Terk idüp ġayrı varlıġı keşfuʾllāha irdi yine (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 123, Mısra 7). [anda, ]

Vāridāt-ı ẕikr-i ḳalbīdür aña ilhām olan

Cān dilinden söyleyen bize ḫıṭābuʾllāh ola (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 124, Mısra 13). [aña, -n, -a ]

Sırrıña sergerdān olan cān u cihāndan el çeker

İki cihān ẕevḳı aña şifā degüldür yā Ġanī (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 129, Mısra 22). [aña, -n, -a ]

Kim ki ʿaşḳıñ baḥrına bandırmadı parmaġını

Ḳo anı kim şol ṭahāretsüz iliñ ḳulmaşını (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 131, Mısra 20). [anı, -nı ]

Ki ġayret eyleyüp vardum ilerü

Benüm varmam aña temāşā geldi (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 136, Mısra 10).

[aña, -n, -a ]

Ḳıyıncaḳ cāna İsmāʿīl aña gönderdi ḳoç Allāh

Men itdüm cānımı ḳurbān gerekmez ġayrı ḳurbānı (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 138, Mısra 7). [aña, -n, -a ]

Adı ʿaşḳdur yanar cānda bulunmaz degme insānda

Olupdur cān aña fermān gerekmez ġayrı fermānı (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 138, Mısra 14). [aña, -n, -a ]

Murād insān-ı kāmilden bu ʿaşḳa ḫaznedār olmaḳ

Göñül taḥtı aña dükkān gerekmez ġayrı dükkānı (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 138, Mısra 18). [aña, -n, -a ]

Evliyā vü enbiyānıñ ʿilmi yoḳdur anda hīç

Maḥv ider ol nice yüz biñ kāşifiñ keşşāfını (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 145, Mısra 19). [anda, -nda ]

ʿAḳl-ı maʿād eydür benüm ṭāʿat-ıla geçse günüm

Nefs-i maʿād eydür aña ben rāżıyam ne çāresi (Ümmî Sinan Dîvânı, Gazel 150, Mısra 14). [aña, -ñ, -a ]

Zehī evvelsin ey Hādī viresin cümle murādı

Senüñdür ḳayġu vü şādī aña bir ġayri ḥāl olmaz (Ümmî Sinan Dîvânı, Kaside 1, Mısra 6). [aña, -n, -a ]

Kime kim irdi bir ẕerre dīdārıñ ẕevḳıniñ derdi

Dü ʿālemde aña emsāl nebāt u ḳand u bal olmaz (Ümmî Sinan Dîvânı, Kaside 1, Mısra 30). [aña, -n, -a ]

Şu kim ʿaşḳıñ ile ḥayrān bulupdur kāmil-i imān

Yoluñda kim ki virdi cān aña ḥadd ü suʾāl olmaz (Ümmî Sinan Dîvânı, Kaside 1, Mısra 40). [aña, -n, -a ]

Şu kim ẕikriñi derd-ile getürdi ʿaşḳ-ıla dile

Aña şeyṭān ne kār ḳıla pes aña mekr ü āl olmaz (Ümmî Sinan Dîvânı, Kaside 1, Mısra 42). [aña, -n, -a ]

Şu kim ẕikriñi derd-ile getürdi ʿaşḳ-ıla dile

Aña şeyṭān ne kār ḳıla pes aña mekr ü āl olmaz (Ümmî Sinan Dîvânı, Kaside 1,

Aña şeyṭān ne kār ḳıla pes aña mekr ü āl olmaz (Ümmî Sinan Dîvânı, Kaside 1,

Benzer Belgeler