• Sonuç bulunamadı

4. Ayet ve Hadisler

4.1. Ayetler

Alā hulukın azīm: "Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin." (Kalem Suresi, 4.

ayet)

Ḥaḳ buyurdı şānına çünkim ʿalā ḫuluḳın ʿaẓīm

Pāyına yüz sürmege şol Ḫānı gözler cānımuz (G. 54/6)

Allāhüʾs-samed: “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”(İhlas Suresi, 2. Ayet)

Ẕāt-ı pākiñdür çün Allāhüʾṣ-ṣamed

Kim saña lāzım degül hergiz ġıdā (G. 5/3)

Ẕātım Allāhü eḥaddur vaṣfım Allāhüʾṣ-ṣamed

Cins ü mislim yoḳdur öñ ṣoñ yalıñuz Deyyān menem (G. 82/7)

Oḳuram birdür anı bil ḳul hüvaʾllāhu eḥad Hem muṣaffā on sekiz biñ ʿālem Allāhuʾṣ-ṣamed Kim bu sırra maẓhar olursa libāsı bir nemed

Ẓāhir ü bāṭın ḳamudan fāriġ-i kevn ü zamān (Murabba 3/8)

Allemeʾl-esmā: Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi.(Bakara Suresi, 31. Ayet)

ʿĀrifiñ ḳalbinde her dem ʿallemeʾl-esmāsı var

ʿĀşıḳıñ ḳalbinde her dem maʿşūḳuñ sevdāsı var (G. 25/1)

ʿAllemeʾl-esmādan oldı küntü kenziñ sırrı fāş

On sekiz biñ ʿālem içre vaṣlımız tevḥīd-i ḫāṣ (G. 60/3)

97 Bu Başlık altındaki tüm ayet meâlleri “Halil Altuntaş - Muzaffer Şahin, Kur’an-ı Kerim Meâli, Ankara, 2011.” eserinden iktibastır.

Aṭīʿuʾllāh: “Allah'a itaat edin.” anlamında Kur’ân'da birçok yerde geçmektedir. Örneğin: Nisâ Suresi 59. Ayet.

Buyurduñ çün aṭīʿuʾllāh yaratduñ her şeyi liʾllāh

Diyeler tā ki ẕikruʾllāh yeg andan min fiʿāl olmaz (K. 1/9)

Arşiʾstevā: Rahmân, Arş’a kurulmuştur. (Taha Suresi, 5. Ayet)

Cemāliñden götür ẓulmet ḥicābın Yā İlāhī be-ḥaḳḳ-ı ʿarşiʾstevā (G. 7/6)

Şedīdüʾl-kuvā: (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.

(Necm Suresi, 5-7. Ayet)

Uyar ḥubbüñ çerāġın cān evinde Be-ḥaḳḳ-ı āyet-i şedīdüʾl-ḳuvā (G. 7/4)

Mā yantıku ʿaniʾl-hevā: O, nefis arzusu ile konuşmaz. (Necm Suresi, 3.

Ayet)

Daḫı ẕikriñi nuṭḳ eyle dilime

Be-ḥaḳḳ-ı mā yanṭıḳu ʿaniʾl-hevā (G. 7/3)

Sāhıbüküm ve mā gavā: Arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı. (Necm Suresi, 2. Ayet)

Daḫı fażlıñ bize eyle ḳulaġuz

Be-ḥaḳḳ-ı ṣāḥıbüküm ve mā ġavā (G. 7/2)

Veʾn-necmi izā hevā: Battığı zaman yıldıza andolsun. (Necm Suresi, 1.

Ayet)

İlāhī vir bize ʿaşḳıñ pīşvā

Be-ḥaḳḳ-ı veʾn-necmi iẕā hevā (G. 7/1)

Hel etā: İnsan (henüz) anılır bir şey değilken (yaratılmamışken) üzerinden uzunca bir zaman geçti. (İnsan Suresi, 1. Ayet)

Nāzil oldı çün anuñ ḥaḳḳında Ḥaḳdan hel etā Noḳṭavī dirler aña iren olur ehl-i sürūr (G. 30/11)

Haḳ resūli Faḫr-i ʿālem nūr-ı vāḥid dir saña Hel etā geldi senüñ şānıñda āyet Murtażā (K. 5/2)

Hüvaʾllāhüʾllezī: O, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size merhamet eden; melekleri de sizin için bağışlanma dileyendir. Allah, mü’minlere çok merhamet edendir. (Ahzâb Suresi, 43. Ayet)

Kelāmım varlıġındandur nebīlere olan inzāl

Hüvaʾllāhüʾlleẕī diyü oḳunan dilde Ḳurʾānam (G. 91/4)

İnnī eneʾllāh: Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.” (Kasas Suresi, 30. Ayet)

İşiden innī eneʾllāhdan ḫıṭābı dem-be-dem

Semʿine girmez anuñ hiç ġayrıdan efsāneler (G. 24/5)

İrciʿī: “Sen O’ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön!” (Fecr Suresi, 28. Ayet)

Oḳudum ʿaşḳıñ kitābın Fetḥ itdüm eneʾl-ḥak bābın Senden irciʿḭ ḫıṭābın

Öñmege geldük öñmege (K. 21/5)

Kābe kavseyn: (Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu. (Necm Suresi, 9. Ayet)

İrişdüñ ḳābe ḳavseyne diledüñ ümmetiñ yine

Pes andan olduñ ev ednā ki ḫôş bulduñ beḳā biʾllāh(K. 11/10)

ʿAşḳ degül mi Muṣṭafāyı ḳābe ḳavseyn eyleyen Gerçi ev ednā şarābından sırı maḫmūr ise (K. 12/28)

Kul hüvaʾllāhü ahad: De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.” (İhlas Suresi, 1. ayet)

Ey ṣıfātıñ ḳul hüvaʾllāhü aḥad

Anuñ-içün yoluña cānlar fedā (G. 5/2)

Muştuladum ben size ẕātım ṣıfātım vaṣfını

Ḳul hüvallāhü eḥaddur oḳunan Ḳurʾān menem (G. 82/6)

Oḳuram birdür anı bil ḳul hüvaʾllāhu eḥad Hem muṣaffā on sekiz biñ ʿālem Allāhuʾṣ-ṣamed Kim bu sırra maẓhar olursa libāsı bir nemed

Ẓāhir ü bāṭın ḳamudan fāriġ-i kevn ü zamān (Murabba 3/8)

Küllü men ʿaleyhā fān: Yer üzerinde bulunan her canlı yok olacaktır.

(Rahman suresi, 26. Ayet)

Kes elin ey dil cihānıñ kılmasun ʿuḳbā ziyān Ḳaṭʿ it ʿuḳbānıñ elin kim bāṭınıñ ola beyān Bāṭınıñdan geçmeyince sır saña olmaz ʿayān

Şāhidim Ḳurʾān-ı aʿẓam küllü men ʿaleyhā fān (Murabba 3/1)

Kün fe-kān: O, gökleri ve yeri örneksiz yaratandır. Bir işe hükmetti mi ona sadece “ol” der, o da hemen oluverir.(Bakara Suresi, 117. Ayet)

Emriñe fermāndur senüñ kün fe-kān Nārı Ḫalīle gülzār iden sensin (G. 95/5)

Fāʿil-i muṭlaḳdur ol Ḥaḳ kün fe-kān emrindedür

Her ne isterse ḳılur ol kimse yıġmaz hükmüni (G. 133/13)

Lem yelid: “Ondan çocuk olmamıştır.” (İhlas Suresi, 3. Ayet)

Lem yelid kimdür anı bildüñ mi ol Ḥayy ü Beḳā Ve lem yūled kimse andan ṭoġmayısar muṭlaḳā Ve lem yekün lehū küfüven kimse irmez ol Ḥaḳa

Aḥaddur andan umar hep külli şeyʾ ʿizz ü emān (Murabba 3/9)

Len tenālüʾl-birra hattā tünfikū: Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe asla erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu bilir. (Al-i İmran Suresi, 92. Ayet)

Len tenālüʾl-birra ḥattā tünfiḳū

Oḳundı çünki āyetiñ degül mi (G.152/14)

Len terānī: Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca,

“Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. (Araf suresi, 143. Ayet)

Ben bu ʿaşḳa yār oldum hem bir ile bir oldum

Hem Mūsā hem ṭūr oldum len terānī neylerem (G. 83/6)

ʿAşḳa hem-rāh olmayanlar bulmayısardur ḫalāṣ Len terānī perdesinden Mūsīʾi gör ṭūr ise (K. 12/2)

Leyse ke-mislihī: O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. (Şûrâ Suresi, 11. Ayet)

Hümāyūn ḳurdı bu cisme irişdi feyżi her isme

Ḫıṭāb olundı bu resme leyse ke-mislihī sulṭānam (G. 91/2)

Messeniyeʾz-zurr: Eyyûb’u da hatırla. Hani o Rabbine, “Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen ise merhametlilerin en merhametlisisin” diye niyaz etmişti. (Enbiya Suresi, 83. Ayet)

ʿAşḳ degül mi Eyyūbı derde giriftār eyleyen

Gerçi ẕikri dem-be-dem hem messeniyeʾż-żurr ise (K. 12/20)

Nahnü kasemnā: Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. (Zuhruf Suresi, 32. Ayet)

Gelse ḳaçmaz ḳaçsa ḳoġmaz cengi yoḳ dünyā-y-ıla Naḥnü ḳasemnādan iḳrār eylemez dervişler (G. 29/10)

Sübhāneʾllezī: Kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedMescid-ir. HMescid-iç şüphesMescid-iz O, hakkıyla Mescid-işMescid-itendMescid-ir, hakkıyla görendir. (İsra Suresi, 1. Ayet)

Delīlim āyet-i Ḳurʾān ki sübḥāneʾlleẕī burhān

Ki lā-ezmān ve lā-imkān veyāḫūd mülk ü māl olmaz(K. 1/11)

Tübtü ileyk: Mûsâ, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi, dağa tecelli edince23 onu darmadağın ediverdi. Mûsâ da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi. (Araf Suresi, 143. Ayet)

Dem-be-dem dir ṭapuña tübtü ileyk Secde ḳılmış pāyiñe nūr-ı ʿamā (K. 2/14)

Ve lem yekün lehū küfüven: “Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir."(İhlas Suresi, 4. Ayet)

Ẓāhir ü bāṭın ḳamudan fāriġ-i kevn ü zamān Lem yelid kimdür anı bildüñ mi ol Ḥayy ü Beḳā Ve lem yūled kimse andan ṭoġmayısar muṭlaḳā

Ve lem yekün lehū küfüven kimse irmez ol Ḥaḳa (Murabba 3/9)

Ve lem yūled: : Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir). (İhlas Suresi, 3. Ayet)

Ẓāhir ü bāṭın ḳamudan fāriġ-i kevn ü zamān Lem yelid kimdür anı bildüñ mi ol Ḥayy ü Beḳā Ve lem yūled kimse andan ṭoġmayısar muṭlaḳā

Ve lem yekün lehū küfüven kimse irmez ol Ḥaḳa (Murabba 3/9)

Zū-mirratin feʾstevā: (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu. (Necm Suresi, 5-7. Ayet)

Götür ġaflet niḳābın bu gözümden

Ḥürmetiyçün ẕū-mirratin feʾstevā (G. 7/5) 4.2. Hadisler

Levlāke levlāk: “Sen olmasaydın âlemleri yaratmazdım” manasına gelen kudsi hadisten iktibastır.98

Hem buyurduñ şānına levlāke levlāk ol cānıñ Muṣṭafāyı cümleye cānān iden Perverdigār (K. 7/3)

El-fakru fahrī: "Fakirlik övüncümdür." anlamındaki hadisten iktibastır.99

El-Faḳru faḫrī diyicegiz Seyyid-i Kevneyn

Devlet anuñdur kim dü cihānda ola deyyār (G. 38/2)

Mūtū kable en-temūt: "Ölmeden önce ölünüz" anlamındaki hadisten iktibastır.100

Çün buyurdı ol Resūl mūtū ḳable en-temūt

Ölmezden öñ ʿaşḳ-ıla öldügüm midür ḫaṭā (G. 8/2)

Men ʿaref: "Nefsini bilen Rabbini bilir." kudsi hadisinden iktibastır.101

Men ʿaref sırrın bilen virsin bize bir ḫūb kelām Lā-yıla illādan olan muḫtelif aḫlāḳ nedür (G. 31/3)

98 A. Azmi Bilgin, Ümmî Sinan Divanı (İnceleme-Metin), İstanbul, 2000.

99 Bilgin, a.g.e., 2000.

100 Bilgin, a.g.e., 2000.

101 Bilgin, a.g.e., 2000.

Cān göziniñ gözliginden ẕāt-ı nefsi ara bul Men ʿaref sırrındadur nāsa devāʾı yara bil Añladuñsa bu rumūzı aç gözüñ ey ehl-i dil

Ten dilinden ḳılma güftār eyleyüp āh u fiġān (Murabba 3/11)

Kenz-i mahfīʾ:“Bilinmeyen gizli bir hazine idim, bilinmek istedim, bilineyim diye halkı (kâinat) yarattım" kudsî hadisinden iktibastır.102

ʿAşḳ degül mi kenz-i maḫfīʾi ʿayān iden ezel

Ger Muḥammed maẓhar-ı ẕātı muṣavver nūr ise (K. 12/14)

Kenz-i maḫfī sırrınıñ esrārını söyler dilim

Ehl-i ʿaşḳa lā diyüp İblīs oḳın atmaḳ nedür (G. 31/4)

Şābbüʾl-emred: "Miraç gecesinde Rabbimi güzel, parlak genç suretinde müşahade ettim" anlamına gelen hadisten iktibastır.103

Rūḥ-ıla nefsiñ vücūdın bir ider tevḥīd-i ẕāt

Şābbüʾl-emred yüzinden gel cemāluʾllāha baḳ (G. 62/10)

5. Dil İçi Bağlamla İlgili Örnekler

5.1 İkilemeler

Âh āh: Acı ve ızdırabı ifade etmede kullanılan söz.

Bekā-ender-bekā: Bekâ içinde bekâ.

Bin bin: Binlerce, pek çok

Bir bir: Tek tek, birer birer.

Dem-be-dem: 1.Ara sıra, zaman zaman 2. her zaman, daima.

102 Bilgin, a.g.e., 2000.

103 Bilgin, a.g.e., 2000.

Diyü diyü: Diyerek.

Halāl-ender-halāl: Helal içinde helal; çokça helal olma.

likā-ender-likā: Yüzyüze.

Par par yan-: Parlayarak ışık saçmak.

Yana yana: Tekrar tekrar yanmak, yanarak.

5.2. Deyimler ve Atasözleri

Ak yüz: Yüzü ak olmak; çekinecek hiçbir durumu ya da ayıbı olmamak.

Akdan karadan geç-: Akı da karayı da umursamamak; ne olup ne bittiğini umursamamak.

Acı yaş ak-: Acı gözyaşı dökmek.

Âciz kal-: Âciz kalmak, gücü yetmemek; çaresiz duruma düşmek.

Agı karayı bil-: Beyazla siyahı bilmek; iyiyi kötüyü ayırt etmek.

Agı karası kalmasa: Ak olsun, kara olsun hiç bir şey kalmasa; her şey yok olsa.

Agır bas-: Fazla, çok olmak.

Agzının dadın bil-: Ağzının tadını bilmek; Hoşa giden, keyif verici şeyler seçmekte usta olmak.

Ahde vefā kıl-: Verilen söze sadakat göstermek.

Akla gel-: Akla gelmek, hatırlamak.

Aklı Döymez: Aklı yeterli gelmemek, aklı almamak.

Aklı Şaş-: Aklını kaybedecek kadar hayrete düşmek.

Aklın evinde otur-: Akıl ve mantık çerçevesinde davranmak.

Aklını dir-: Aklını başına toplamak || akılsızca davranışlarda bulunmaktan kendini kurtarmak.

Araya müşkil vir-: Anlaşılması güç sözler söylemek.

Ardınca ṣap-: İlk fırsatta peşini bırakmak.

Aşk denizin boyla-: Aşk denizini boylamak, âşık olmak.

Avcını boş it-: Avucunu boş bırakmak.

Ayagı tozından yüzini ayırma: Ayağının tozundan yüzünü ayırmamak, yolunu takip etmek.

Ayakdan düş-: Elden ayaktan düşmek; yaşlılık sebebiyle veya sağlığı büsbütün bozularak çalışamaz duruma gelmek.

Bagrı biryān eyle-: Gönlü aşk ateşiyle kebap gibi yakmak.

Barmak ban-: Parmak banmak; dünya nimetlerinin tadına bakmak.

Baş çat-: Başbaşa vermek, ülfet etmek.

Baş eg-: Baş eğmek. Saygı göstermek için baş eğerek selamlamak;

direnmekten vazgeçip buyruk altına girmek.

Baş ko-: Başlamak, bir yola girmek.

Başa gel-: Zor, meşakkatli bir durumla karşı karşıya kalmak.

Başı baġlı: Başı bağlı (olmak); serbest, özgür olmayan, bir yere bağımlı olan.

Başı kurtar-: (Kişinin) kendine zarar gelmesini önlemeye çalışması.

Başı top ol-: Başını top yerine koyup oynamak, çevgan topu yapmak.

Başına gel-: İyi ya da kötü, beklenmedik, şaşırtıcı bir olayla karşılaşmak.

Bāşına tāc it-: Değer vermek, üstün tutmak.

Başına tāc-ı devlet kon-: Başına devlet tacı konmak; çok büyük bir nimete erişmek.

Bel bağla-: Bir kimsenin kendisine yardım edeceğine inanmak, güvenmek;

hizmetine girmek.

Bī-perr ü bāl ol-: Kolsuz, kanatsız kalmak; çaresiz, savunmasız duruma düşmek.

Bu günüm yarına ḳomaz: Bu günü yarına ulaşmamak, yarını olmamak.

Cān gözün aç-: Kalp gözünü açmak.

Dak eyle-: (Kapısını) tak eylemek, (kapısını) çalmak; yardım istemek.

El bir id-: Birlikte hareket etmek, el birliği yapmak.

El çek-: İlgisini kesmek, dünyadan el etek çekmek.

El tut-: Yardım etmek, destek vermek.

El yu-: Elini çekmek, bırakmak, vazgeçmek.

Eline gir-: Eline geçmek, elde etmek.

Gönül yap-: Bir kimseyi hoşnut etmek, memnun etmek, sevindirmek.

Gözinden kanlar akıd-: Üzüntüden kanlı gözyaşı dökmek

Gözleriniñ çayı ak-: Ağlamak, gözyaşı dökmek.

Gözü baġlu: Gözü bağlı olmak; gafil, çevresinde olup bitenlerin farkında olmamak.

Gözün aç-: Uyanık, dikkatli olmak.

Hāke yeksān eyle-: Yerle bir etmek; perişan hale getirmek, mahvetmek.

İhtiyārı git-: Kendini kaybetmek, aklı başından gitmek.

İnceden ince: Çok dikkat ederek, en küçük ayrıntılarına değin.

Kendüden geç-: Bilincini yitirmek, bayılmak; bir şey karşısında çoşkuya kapılmak, aşırı duygulanmak.

Nāmūs u ʿār şişesin sır-: Edep ve hayâ şişesini kırmak; utanmaz, yüzsüz olmak.

Öz bağla-: Kendini adamak.

Rāhat kuşı uç-: Rahatının, huzurunun kaçması.

Sagın solın bilmez ol-: Sağını solunu ayırt edemeyecek kadar kafası karışmak.

Taşın düzen: Kendine çeki düzen vermek.

Yapusın yıḳ-: Gönül yıkmak, kalp kırmak.

Yaragın gör-: Hazırlığını tamamlamak.

Yavı kıl-: Kaybetmek.

Yüz karası: Utanılacak durum.

Yüz tut-: Yönelmek, meyletmek.

Yüzi ag ol-: Yüzü ak olmak; utanılacak bir durumu bulunmamak.

Yüzine ur-: Yüzüne vurmak, işlediği bir suçu ya da kabahati birinin açıkça yüzüne söyleyip onun utanmasına yol açmak.

SONUÇ

Bu çalışmada XVII. Yüzyıl tekke-tasavvuf edebiyatı temsilcilerinden olan Ümmî Sinan’ın divanının bağlamlı dizin ve işlevsel sözlüğü hazırlanmış ve divanın incelmesi yapılmıştır. TEBDİZ sistemi vasıtasıyla kelimeler, kalıp ifadeler, deyimler, atasözleri, ayet ve hadisler tespit edilip bunların işlevsel anlamları sözlük haline getirilmiştir.

A. Azmi Bilgin’in tenkitli metninin esas alındığı bu çalışma ile Ümmî Sinan Divanı hakkında yapılan çalışmaları bir ileri seviyeye götürerek Ümmî Sinan’ın söz varlığının ortaya çıkarılması hedeflenmiştir.

Ümmî Sinan İlâhî aşka ulaşmaya çalışan bir şairdir. Divanında sıklıkla tasavvufi söylemlere rastlanır. Kendisi Halvetî şeyhidir. Kendisine kalan bu mirası devam ettirmeye çalışır. Divanı, devri göze alındığında oldukça sade bir dil ile yazılmıştır. Akıcı ve basit bir üslup kullanmıştır. Şiirleri Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli vs. mutasavvıf-şairlerin şiirlerine benzemektedir. Nitekim divanındaki 201 şiirin 63 tanesini hece vezni ile yazmıştır. Hece vezni dışında, divanda 6 farklı aruz kalıbı kullanılmıştır. Bu kalıplardan en çok kullanılanı %45.77 oran ile toplamda 92 kez kullanılan Fāʿilātün fāʿilātün fāʿilātün fāʿilün kalıbıdır.

Sonuç olarak, bu çalışma ile Ümmî Sinan Divanı hakkında bu güne kadar yapılmış olan çalışmaları ileri taşıyacak ve onun söz varlığını ortaya çıkaracak bir çalışma hedefledik. Ümidimiz bu çalışmanın klasik Türk edebiyatı metinlerinin doğru anlaşılmasına katkıda bulunmasıdır.

KAYNAKÇA

Aksoy, Ö.A, Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü, TDK yayınları, Ankara, 1981.

Aktunç, H., Türkçenin Büyük Argo Sözlüğü (Tanıklarıyla), YKY, İstanbul, 1998.

Albayrak, N., “Eyyûb”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 12, İstanbul, 1995, s. 17.

Ali Nazima, Mükemmel Osmanlı Lûgatı, Hacı Hüseyin Efendi Matbaası, İstanbul, 1319.

Altun, K., Tezkire-i Mûcib, AKM, Ankara, 1997.

Altuntaş, H. ve Şahin, M., Kur’an-ı Kerim Meâli, Diyanet işleri Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2011.

Arslan, M., Argo Kitabı, Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2004.

Banarlı, N.S., Resimli Türk Edebiyatı Tarihi, MEB, Ankara, 2016.

Belviranlı, A.K., Osmanlıca İmlâ Lügati, Nedve Yayınları, İstanbul, 1980.

Bilgin, A.A., Ümmî Sinan Divanı (İnceleme-Metin), MEB yayınları, İstanbul, 2000.

Bilgin, A.A. (hzl.), Ümmî Sinan (ö. 1657) Divan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2017.

Bolay, S.H., “Âdem”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1988, s.

358-363.

Bursalı Mehmed Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, hzl. A. Fikri Yavuz ve İsmail Özen, C: 1, Meral Yayınları, İstanbul, 1972, s. 93-94.

Büngül, N. R., Eski Eserler Ansiklopedisi, Çituri Biraderler Basımevi, İstanbul, 1939.

Cebeci, L., “İsrâfil”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 23, İstanbul, 2001, s. 180-181.

Cebecioğlu, E., Tasavvuf Terimleri ve Deyimleri Sözlüğü, Anka Yayınları, İstanbul, 2005.

Coşkun, V. S., Zati Divanı’na göre 16. Yüzyılda sosyal hayat, Sedir Yayınları, İstanbul, 2017.

Çavuşoğlu, M., Necâti Bey Dîvânı’nın Tahlili, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1971.

Devellioğlu, F., Türk Argosu (Tarihçe ve Küçük Sözlük), Recep Ulusoğlu Basımevi, Ankara, 1941.

Devellioğlu, F., Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Aydın Kitabevi, Ankara, 2010.

Dil Encümeni, İmlâ Lûgati (Osmanlıca – Türkçe), Devlet Matbaası, İstanbul, 1928.

Dilçin, D., Edebiyatımızda Atasözleri, TDK Yayınları, Ankara, 2000.

Ebüzziya Tevfik, Nümûne-i Edebiyâtt-ı Osmânîye, Matbaa-i Ebüzziya, İstanbul, 1308.

Eyüboğlu, E.K., On Üçüncü Yüzyıldan Günümüze Kadar Şiirde ve Halk Dilinde Atasözleri ve Deyimler(Tabirler), Doğan Kardeş Matbaacılık, İstanbul, 1973.

Eyüboğlu, İ. Z., Divan Şiiri, 2 Cilt, Say Yayınları, İstanbul, 1994.

Fayda, M., “Ömer”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 34, İstanbul, 2007, s. 44-51.

Fığlalı, E.R., “Hüseyin”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 18, İstanbul, 1998, s. 518-521.

Gibb, E.J.W., Osmanlı Şiir Tarihi & A History of Ottoman Poetry I-II., Çev. Ali Çavuşoğlu, Akçağ Yayınları, Ankara, 1998.

Gölpınarlı, A., Tasavvuftan Dilimize Geçen Deyimler ve Sözler, İnkılap ve Aka Kitabevleri, İstanbul, 1977.

Harman, Ö.F., “İbrâhim”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 21, İstanbul, 2000, s. 266-272.

Harman, Ö.F., “Lût”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 27, İstanbul, 2003, s. 227-229.

Harman, Ö.F., “Mûsâ”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 31, İstanbul, 2006, s. 207-213.

Harman, Ö.F., “Nûh”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 33, İstanbul, 2007, s. 224-227.

Harman, Ö.F., “Yûsuf”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 44, İstanbul, 2013, s. 1-5.

Harman, Ö.F., “Yûnus”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 43, İstanbul, 2013, s. 597-599.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati I, Devlet Matbaası, İstanbul, 1927.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati II, Devlet Matbaası, İstanbul, 1928.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati III, Maarif Matbaası, İstanbul, 1943.

Hüseyin Kazım Kadri, Türk Lügati IV, Cumhuriyet Matbaası, İstanbul, 1945.

İnce, A., Tezkiretüşl-şuara – Salim Efendi, AKM, Ankara, 2005.

Kanar, M., Örnekli Etimolojik Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Derin Yayınları, İstanbul, 2003.

Kanar, M., Arap Harfli Alfabetik Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Say Yayınları, İstanbul, 2010.

Karaköse, S., “Bir Elif Çekmek: Klasik Edebiyatımızda Elif”, Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, S: 2/1, 2013, s. 199-228.

Kartal, A., “Sâdıkî-i Kitapdar'ın Mecmau'lhavas İsimli Tezkiresi ve Onda Yer Alan Anadolulu Şairler”, Türk Kültürü, Sayı:440 (Aralık), Ankara, 1999.

Kırıkkılıç, A. (hzl.), Şeyhülislâm Mehmed Esad Efendi Lehcetü’l-Lügat, AKM Yayınları, Ankara, 1999.

Kocatürk, V.M., Büyük Türk Edebiyatı Tarihi – Başlangıçtan Bugüne Kadar Türk Edebiyatının Tarihi, Tahlili ve Tenkidi, Edebiyat yayınevi, İstanbul, 1970.

Koçu, R. E., İstanbul Ansiklopedisi, C: I-XI, İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyat, İstanbul, 1958-1973.

Koçu, R. E., Türk Giyim, Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Sümerbank Kültür Yayınları, 1969.

Komisyon, Büyük Türk Klasikleri, 14 Cilt, Ötüken Yayınları, İstanbul, 1985-2007.

Komisyon, Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi, 8 Cilt, Dergâh Yayınları, İstanbul, 1997-1998.

Levend, A.S., Edebiyat Tarihi Dersleri –Tanzimata Kadar, Kanaat Kitabevi, İstanbul, 1945.

Mahmud Cemaleddin El-Hulvi, Lemezât-ı Hulviyye Ez Lemeât-ı Ulviyye Tasavvuf Büyüklerinin Halleri, hzl. Mehmet Serhan Tayşi, Semerkand, İstanbul, 2013.

Mehmed Salâhî, Kamûs-ı Osmânî, Mahmut Bey Matbaası, İstanbul, 1313.

Mengi, M., Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2002.

Muallim Naci, Lügat-ı Naci, Asır Matbaası ve Kütüphanesi, İstanbul, 1318.

Mutçalı, S., Arapça-Türkçe Sözlük, Dağarcık Yayınları, İstanbul, 1995.

Olgun, T., Edebiyat Lügati, Âsâr- İlmiye Kütüphanesi Neşriyatı, İstanbul, 1355-1936.

Onay, A.T., Eski Türk Edebiyatında Mazmunlar, hzl. Cemal Kurnaz, TDV Yayınları, Ankara, 1992.

Örs, D. ve Kırlangıç, H., Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Gün Yayıncılık Ankara, 2006.

Özön, M.N., Osmanlıca - Türkçe Sözlük, İnkılap, İstanbul, 1979.

Öztuna, A.Y., Türk Mûsiki Lügatı (Musiki Mecmuasında 15-91 fasiküllerde), İstanbul, 1949-1955.

Öztürk, F., Bâkî Divânı Sözlüğü (Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük), Ankara Üniversitesi Sos. Bil Ens., Dr Tezi. Ankara, 2007.

Öztürk, M. ve Örs, D., (hzl.), Mütercim Âsım Efendi Burhân-ı Katı, TDK Yayınları, İstanbul, 2009.

Pakalın, M.Z., Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, 3 Cilt, Maarif Basımevi, İstanbul, 1946-1956.

Pala, İ., Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü, Kapı Yayınları, İstanbul, 2016.

Parlatır, İ., Okullar İçin Osmanlı Türkçesi Sözlüğü, Yargı Yayınevi, Ankara, 2015.

Püsküllüoğlu, A., Türkçenin Argo Sözlüğü, Arkadaş Yayınevi, Ankara, 2004.

Sertoğlu, M., Osmanlı Tarih Lügatı, Enderun Kitabevi, İstanbul, 1986.

Sezen, T., Osmanlı Yer Adları (Alfabetik Sırayla), Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara, 2006.

Soykut, İ.H., Unutulmaz Mısralar, Sönmez Neşriyat, İstanbul, 1968.

Soykut, İ.H., Türk Atalar Sözü Hazinesi, Ülker Yayınları, İstanbul, 1974.

Şemseddin Samî, Kâmûs-ı Türkî, Kapı Yayınları, İstanbul, 2004.

Şenödeyici, Ö., Nâilî Divânı Sözlüğü (Bağlamlı Dizin ve İşlevsel Sözlük), Gazi Üniversitesi Sos. Bil. Ens., Dr. Tezi. Ankara, 2011.

Şentürk, A.A. ve Kartal, A., Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Dergâh Yayınları, İstanbul, 2012.

Şentürk, A.A., Osmanlı Şiiri Kılavuzu 1, OSEDAM, İstanbul, 2016.

Şentürk, A.A., Osmanlı Şiiri Kılavuzu 2, OSEDAM, İstanbul, 2017.

Şinasi, Durûb-ı Emsâl-i Osmaniye, hzl. Süreyya Beyzadeoğlu, MEB Yayınları, İstanbul, 2003.

Tanyeri, M.A, Örnekleriyle Türk Halk Şiirinde Deyimler, Özgür yayınları, İstanbul, 1996.

Tanyeri, M.A., Örnekleriyle Divan Şiirinde Deyimler, Akçağ Yayınları, Ankara, 1999.

Tanyeri, M.A., Örnekleriyle Cumhuriyet Şiirinde Deyimler, MVT Yayıncılık, İstanbul, 2006.

Tarlan, A.N., Fuzûlî Divanı Şerhi, Akçağ Yayınları, Ankara, 2009.

Tatçı, M. ve Ögke, A., Elmalılı Vahip Ümmi Halveti Divan-ı İlahiyat, H Yayınları, İstanbul, 2016.

Timurtaş, F.K., Uydurma Olan ve Olmayan Yeni Kelimeler Sözlüğü, Umur Yayınları, İstanbul, 1979.

Tolasa, H., Ahmet Paşanın Şiir Dünyası, Sevinç Matbaası, Ankara, 1973.

Tulum, M., Osmanlı Büyük El Sözlüğü Türkçesi, Kapı Yayınları, İstanbul, 2013.

Uludağ, S., “Ahmet Şemseddin, Yiğitbaşı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 2, İstanbul, 1988, s. 135-136.

Uludağ, S., “Ahmet Şemseddin, Yiğitbaşı”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C: 2, İstanbul, 1988, s. 135-136.

Benzer Belgeler