• Sonuç bulunamadı

2.3. Petrol Fiyatlarının Küresel Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkisi

2.3.2. Petrol Fiyatı Şoklarının Petrol Ithal Eden Ekonomiler Üzerindeki Etkisi

Bu etki genel olarak bakıldığında negatif görülecektir, bu da ithalatçı ülkelere ne olduğunu yansıtmaktadır (ancak yoğunluk genel olarak ithalat yerine ihracat üzerinedir; ihracatçılar daha bağımlıdır ve daha çok etkilenmektedir), ancak bu etki değişkenlik gösteren derecelerdedir; petrolün GSYİH'ye yaptığı katkının boyutuna ve bu ülkelerin hükümet bütçelerinin gelirlerine olan katkısına bağlıdır.

Genel olarak, ihracatçı ülkelerin gelirleri azalacaktır; bütçeleri ve cari hesapları, aynı zamanda bu ülkelerin (Rusya, Venezuela ve Nijerya) bazılarındaki döviz kuru baskı altında kalacaktır. Bu alanda, finansal istikrar konusunda riskler bulunmaktadır, ancak şu ana kadar bu riskler sınırlı kalmıştır (finansal müdahale ve sermaye akışlarındaki değişiklik nedeniyle). Eğer uzun vadeli petrol fiyatları bir varil petrol başına 81 dolarda kalır ise gözlemcilerin tahminleri Rusya'da olası bir çöküş, Venezuela'da karmaşa ve İran'da, hatta Suudi Arabistan'da büyük zorluklar ortaya çıkacağı yönündedir.

Düşen petrol fiyatlarının ekonomik etkisi, petrol fiyatlarındaki düşüşün nedenlerine bağlıdır. Eğer düşüş arzdaki artıs arz nedeniyle ise tüketicilerin ithal edilmiş petrol yerine yerel ürünlere harcayacak daha çok parası olacaktır. Bu da düşük enflasyon ve gelişmiş cari hesaplar ile daha düşük üretim maliyetlerine yol açacaktır; merkezi bankaların düzenleme politikaları sürdürmesine ve yerel ekonomik büyümeyi desteklemesine izin verilebilecektir (James D. Hamilton, 2009b, s.233; Arezki & Blanchard, 2014, s.8 ve Kilian, 2014b, s.133). Aynı doğrultuda, eğer petrol fiyatları düşer ise tüketiciler petrol ıçin dora az harcama yapacak daha az petrole ve daha iyi alternatiflere ihtiyacı olacaktır, sonuç olarak da petrol ithal eden ekonomiler ekonomilerinin büyümesini, dış varlıkların gelişmesini ve enflasyonun düşmesini bekleyebilecektir.

Buna ek olarak, petrol fiyatlarındaki şoklar gelecekteki beklentilerde bir belirsizlik oluşturmaktadır, bu da sonuç olarak yatırımlarının düşmesine neden olacaktir. Ayrıca, petrol fiyatlarındaki ani çıkışlar teknolojik gelişme, tüketici mallarının satın alınması ve

yeni ekipmanlar konusunda genel bir belirsizlik yaratmıştır. Aileler ve şirketler yeni koşullara adapte oldukça bazı ekipmanlar boşta kalacaktır, bu da işçilerin üretimden dağılması ve ekonominin üretim için uzun vadeli potansiyelde işleyememesi ile sonuçlanacaktır, ancak petrol fiyatlarındaki ani artışların kavramsal bir temelde yavaş yavaş ayırt edilmesi kolaydır.

Petrol fiyatları, 2008 küresel finansal krizinden beri en kötü çöküşe şahitlik etmektedir. Ham petrol fiyatları, ABD dolarına karşı Haziran 2014'teki varil başı 115 dolardan Şubat 2016'nın ilk gününde varil başı 32 dolar olan rekor seviyeye düşmüştür . Tolga, (2011) ve Lizardo & Mollick, (2010, s.399) göre, ABD doları en çok ticareti yapılan para birimi haline gelmiştir.

Dolar döviz kuru ve petrol fiyatı arasındaki nedensellik ilişkisi hakkında birçok ekonomik çalışma yapılmıştır ve kesin olmayan sonuçlara ulaşılmıştır. Dolar ve petrol fiyatları arasındaki ilişkinin niteliğini belirleme konusundaki geniş tartışma dört bakış açısına yol açmıştır:

 İlk görüş: Doların düşüşlerinin dolaylı ve doğrudan etkiler ile daha yüksek ham petrol fiyatlarına yol açması yoluyla dolar döviz kurunun ham petrol fiyatına tek taraflı nedensellik ilişkisi.

 İkinci görüş: Ham petrol fiyatlarındaki artış dolarda düşüşe neden olarak ödemeler dengesi açığına neden oldu ve bunun tersi de geçerli (Wen et al., 2018, s.119).

 Üçüncü görüş: petrol fiyatları ve dolar döviz kuru arasında karşılıklı nedensellik ilişkisi.

 Dördüncü görüş: hem dolar döviz kurunun hem de petrol fiyatlarının farklı etkenler tarafından kontrol edildiği. Önceki görüş, döviz kuru teorileri tarafından belirlenmektedir. İkincisi ise petrol pazarının özel niteliği tarafından yönetilmektedir, ABD ekonomisinin baskınlığının ürünüdür, bu nedenle de aralarında bir ilişki yoktur.

Petrol fiyatı ve dolar arasındaki ilişki oldukça karmaşıktır, dolardaki düşüş daha yüksek petrol fiyatlarına sebep olur, yükselen petrol fiyatları ise ABD'nin petrol ithalatı kanunu

ve artmış ödemeler bilançosu eksiği nedeniyle doların düşüşüne katkıda bulunmaktadır, bu durumun tersi de geçerlidir.

Özellikle dolar ve petrol fiyatı arasındaki olmak üzere para birimleri ve petrol fiyatı arasındaki ilişkinin niteliği nedeniyle dünyadaki petrolün tamamı artık dolar cinsinden fiyatlandırılmaktadır. Dünya üzerinde Euro cinsinden fiyatlandırılan petrol yoktur; çoğu ülke de petrol gelirlerini ABD doları cinsinden almaktadır (Reboredo, 2012, s.419). Aynı bağlamda, petrol fiyatı ve doların döviz kuru arasındaki ilişki öncelikli olarak ters bir ilişkidir, bazı istisnalardaki pozitif ilişki ise aşağıdaki gibidir:

Petrol ve dolar arasındaki ters ilişki:

Doların dünyada ekonomik güç için kullanılan ilk para birimi olduğuna bakılarak petrolün küresel seviyede ticareti yapılan en önemli ürün olmasının önemi yoktur. Bu iki değişken arasındaki ilişkinin niteliği terstir, düşük petrol fiyatı dolarda bir artışa neden olmaktadır, bu durumun tersi de geçerlidir (Arezki & Blanchard, 2014, s.1 ve Czyzewski, 2015) . ABD ekonomisi iki durumda da daha düşük ya da daha yüksek petrol fiyatlarından faydalanmaktadır, eğer ABD petrol fiyatlarının yükselmesi hakkında endişelenirse ucuz petrol almak için doların değerini yükseltecektir, eğer enerji güvenliği hakkında endişeli ise de güçlü iki faktörün etkilediği ortaya çikarmıştır.

Petrol ve dolar arasındaki pozitif ilişki:

Dolardaki düşüşün düşük petrol fiyatlarıyla kesiştiği istisnalar da olabilir, ayrıca bu istisnalar arasında dolardaki yükselişin daha yüksek petrol fiyatlarına katkı sağlayabilmesi de olabilir. Bu genellikle dolar ve petrol fiyatları arasındaki ters ilişkinin mekanizmasını bir etmenler birleşimi etkilediğinde ortaya çıkmaktadır.

İlk faktör: Petrol fiyatı İran devriminden sonra 1979'da varil başına 29 dolara çıktıktan ve bu tavan fiyatını da İran-Irak savaşının sonucu olarak 1980'de varil başı 36 dolar ile geçtikten sonra fiyatlar OPEC dışındaki diğer ülkelerde artan petrol üretiminin sonucu olarak 1981'de düşmeye başlamıştır, bunun yanında ekonomik durgunluk nedeniyle küresel petrol talebindeki azalmanın yanı sıra OPEC'in rolünde de azalma görülmüştür. OPEC, fiyatları desteklemek için üretimi azaltmak zorunda kalmıştır. Kuruluş, 1985 yılında varil başına petrol fiyatını 27,5 dolara düşürmek durumunda kalmıştır. O

zamanlarda beş sanayileşmiş ülke Plaza'da toplanmış ve durgunluğa son vermek için doların değerini düşürme kararı almıştır.

İkinci faktör: Ayrıca petrol fiyatlarındaki artış ile birlikte dolar döviz kurundaki artışa tekabül etmektedir. Bu, doların büyük sanayileşmiş ülkelerin para birimlerine, özellikle de Euro'ya karşı değer kazandığı ve en yüksek artışı gördüğü 2001 yılında gerçekleşmiştir. 11 Eylül 2001 olayları sonrası spekülasyonların ve petrol stoklarının dağılması korkusunun sonucu olarak yüksek gerçekleşen petrol fiyatlarına ek olarak petrol fiyatları ve dolar ortak bir artış göstermiştir.

Diğer bir taraftan, para birimleri ticaret dengesi değişikliklerine uyum sağlamıştır, petrol sözleşmeleri ABD doları cinsinden yapılmıştır ve petrol ihraç eden ülkeler beklenmedik kârlarının bir kısmının yatırımını ABD doları şeklinde yapmıştır. Petrol fiyatlarındaki yükseliş, alım satım işlemleri için talebi arttırarak doların değer kazanmasına yol açmıştır. Doların güçlenmesi, petrol ithal eden ülkelere dış borç hizmetinin maliyetini arttırmaktadır, borç genelde dolar cinsinden olduğundan yüksek petrol fiyatı tarafından yaratılan ekonomik zarar artışına neden olmaktadır. Petrol ithal eden ülkeler daha düşük petrol fiyatlarından faydalanacaktır, böylece de petrol ithalatlarının değerini düşürecektir. Sonuç olarak, petrol ithal eden ülkelerin cari hesap açığı düşüştedir

16ancak nihai olarak, düşen petrol fiyatları kendilerine yol açan koşulları yıpratmaktadır.

Örneğin, dünyanın en büyük petrol ithalatçılarından biri olarak Çin'in daha düşük fiyatlardan faydalanması beklenmektedir. Ancak, petrol fiyatlarındaki düşüş, ekonomik büyümedeki yavaşlamanın önemli etkilerini tamamen dengelemeyecektir (Dev & Chaubey, 2016, s.382 ve diğerleri, 2018). Buna ek olarak, Çin'in üretimi üzerinde dünya petrol fiyatları dalgalanmalarının etkileri ufak ve geçicidir (Cross & Nguyen, 2017, s.90).

Sonuç olarak, ham petrol dolar cinsinden fiyatlandırıldığından ABD dolarının gücünün petrol fiyatlarını negatif etkileyeceği konusunda şüphe yoktur, Aralık 2015'te artan dolar faktörü ve ABD faiz oranları ile petrol fiyatları federal rezerv faiz oranlarını arttırmaya başladığı ve trend parasal politikayı sıkılaştırmak haline geldiği anda ABD dolarına

16 - Bu, ticaret açığıyla yüzleşmelerine rağmen petrol tüketiminin %75'ini ithal Eden Hindistan gibi ülkeler için

doğru takip artınıştr; ABD parasal politikası değişkeninin doların gücünü arttırması ve diğer para birimlerini kullanan alıcılar için gelecek dolar cinsinden sözleşmeleri daha pahalı hale getirmesi beklenmektedir. Genel olarak, petrol fiyat dalgalanmaları petrol ithal ve ihraç eden ülkelerin ekonomik yapılarının düzenini etkilemiştir. Karşılık olarak verilecek uygun politika, ülkenin petrol bağımlılığına bağlı olarak petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara göre değişiklik göstermektedir. Daha da önemlisi, dünya petrol fiyatlarındaki dalgalanmaların ekonomik faaliyet üzerindeki etkisi negatif olmamalıdır. Enerji sistemleri ve teknolojiye yönelik yatırım yoluyla fonların tükenmesinin incelenmesi enerjiyi ve vergi reformu politikalarını desteklemek için iyi bir fırsattır; böylece ekonomiler, yeni bir uygun ekonomi yolunda petrol ithalatçısı ya da tüketicisi olma durumları fark etmeksizin petrol fiyatı şoklarının ekonomilerine verdiği zararı kısıtlayabilir. Dünya üzerindeki bütün ekonomiler için petrol üreten ülkelere bağımlılık değişmektedir ve petrol fiyatı şoklarının farklı etkileri olabilir. Düşmekte veya yükselmekte olan petrol fiyatlarının etkisi, petrol ihraç eden ülkelerde ithal eden ülkelere kıyasla oldukça farklı olabilmektedir. Genel olarak, daha düşük petrol fiyatlarının net etkisi küresel büyüme için her zaman pozitif olmuştur. IMF'ye göre bu yılki petrol fiyatı düşüşlerinin 2016 yılında GSYİH'yi küresel olarak %0,5 ila %1 desteklemesi gerekmektedir; bu oran Avrupa'da %0,3 ila %0,4, ABD'de %1 ila %1,2 ve Çin'de %1 ila %2 olarak görülmektedir.Ciro edilebilir menkul değerler, şirketlerden satın alınmış veya şirketlere satılmış geçici yatırımlarda muhasebe standartlarındaki artışı kastetmektedir (Erdoğan, 2002 ve Erdoğan vd., 2016).

Petrol ithal eden ekonomiler üstünde yüksek petrol fiyatının etkisi durumunda IMF tarafından yayınlanan kapsamlı ve küresel bir çalışma belirtmektedir ki petrol ithal eden ülkeler üzerinde yüksek petrol fiyatlarının etkisi genel anlamda sınırlıdır, petrol fiyatlarında yüzde 25'lik bir artış genellikle ithalatçı ülkelerin GSYİH'sinde yaklaşık %0,5 veya hatta daha az bir azalmaya yol açmaktadır. Araştırma şunları da eklemektedir ki bu etki ithal edilen petrolün miktarına bağlı olarak ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilir ve yükselmekte olan fiyatlar her zaman petrol ithal eden ülkeler için çok pahalı değildir, ancak yüksek petrol fiyatları ithalatçı ülkelerden ithalat faturalarında bir artışa neden olmaktadır, ancak fiyatlardaki bu artışı telafi eden faktörler bulunmaktadır, bu da petrol ülkeleri ve petrol ithal eden ülkelerce yaratılan yeni ve ek

harcamalarla ilişkilidir. Diğer bir deyişle, petrol fiyatlarında bir artış olduğunda ve petrol ihracatçısı ülkelere fayda sağladığında, ek hizmetlere ihtiyacı arttırarak ve iş gücü ile ithal edilen mallarda yeni talepler doğurarak bu yeni fonların geri dönüşüm sürecine yol açmaktadır. Bazı Araştırmacılara göre 1983, 1996, 2005 ve 2009 yıllarındaki petrol fiyatları artışı serisi bu yıllar sırasında ABD'de ekonomik düşüşte önemli bir rol oynamıştır; ancak diğer bir taraftan, bu artışlar geçen dönem içerisinde ABD ekonomisinde temel değişikliklere (gelişmiş parasal politika, önceye kıyasla daha esnek biriş pazarı ve ABD ekonomisinde nispeten daha düşük petrol kullanımı gibi faktörlerin birleşiminin ortaya çıkması) işaret etmektedir ve petrol fiyatlarındaki yükselmenin ABD ekonomisi üzerindeki negatif etkisini büyük ölçüde azaltmıştır. Çalışmanın sonucunda aynı zamanda petrol fiyatı şoklarının negatif etkilerinin en başta ülkelerin ham petrol ithalatına olan bağımlılıklarına, ikinci olarak ise petrol ihraç eden ülkeler ile ekonomik ve ticari ilişkilerin ne ölçüde birbirine bağlı olduğuna dayandığını temel aldığı ortaya çıkmıştır. Bu bulgular ham petrol ithalatçılarının tamamı ile kıyaslandığında ortaya çıkmıştır ki petrol ithalatının GSYİH'ye oranının yüzde 2'lik bir oranda olduğu OECD'deki zengin ülkeler, petrol ithalatının GSYİH'nin yaklaşık yüzde dördüne tekabül ettiği diğer petrol ithalatçısı ülkelere kıyasla daha yüksek petrol fiyatı şoklarına karşı daha hassastır.