• Sonuç bulunamadı

PERFORMANS KRİTERLERİ, GÖSTERGE DEĞERLER VE GERÇEKLEŞMELERİ

PARA POLİTİKASI VE PİYASALAR

PERFORMANS KRİTERLERİ, GÖSTERGE DEĞERLER VE GERÇEKLEŞMELERİ

Para Tabanı Üst Limit Net İç Varlıklar Üst

Limit Net Uluslararası Rezerv Seviyesi

(1) Üst sınırlar, söz konusu tarihlerdeki ve bu tarihlerin her biri ile sona eren son beş iş günündeki stokların ortalaması üzerinden hesaplanacaktır.

(2) 28 Şubat 2002 tarihli performans kriteri, bayram tatilinin nakit talebi üzerindeki geçici etkisini hesaba katmak amacıyla, 11-12 Şubat ve 11-12 Mart 2002 tarihlerinin dört iş günü ortalaması üzerinden hesaplanmıştır.

(3) Pamukbank, TMSF’ye devredilmesi nedeniyle TCMB nezdinde tesis etmesi gereken 161 trilyon Türk liralık zorunlu karşılık yükümlülüğünden muaf tutulmuştur. Bu nedenle, Para Tabanı için 18 Ocak 2002 tarihli Niyet Mektubu’nda Haziran sonu için belirlenen 9.250 trilyon Türk lirası üst sınır, 9.089 Türk lirası olarak; Net İç Varlıklar için Haziran sonu için belirlenen 28.900 trilyon Türk liralık üst sınır 28.739 trilyon Türk lirası olarak düzeltilmiştir.

(P): Performans kriteri, (G): Gösterge değer.

Merkez Bankası’nın Şubat 2001 krizi sonrası kamu bankaları ve Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bünyesindeki bankaların kısa vadeli likidite ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla söz konusu bankalardan satın aldığı Devlet İç Borçlanma Senetleri karşılığında piyasada önemli miktarda fazla likidite oluşmuştur. Söz konusu yapısal likidite fazlası 2002 yılı boyunca devam etmiş ve 2002 yılı sonu itibarıyla 9,6 katrilyon Türk lirası düzeyinde gerçekleşmiştir. Merkez Bankası’nın likidite yönetimi fiyat istikrarı amacı ile çelişmemek kaydıyla finansal istikrarı da gözetecek şekilde düzenlenmiş ve piyasadaki fazla likidite, Bankalararası Para Piyasası (BPP)’ndaki Türk lirası depo işlemleri ve açık piyasa işlemleri çerçevesinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Repo-Ters Repo Pazarı’nda gerçekleştirilen ters repo işlemleri ile çekilmiştir.

Para programı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

2002 Yıllık Rapor 78

2002 yılında, enflasyon hedeflemesi stratejisine hazırlık olarak ve modern merkez bankacılığı uygulamaları çerçevesinde, para politikası operasyonel yapısında önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu değişiklikler çerçevesinde, 1 Ağustos 2002 tarihinden itibaren, Merkez Bankası’nın da katkısıyla, Türkiye Bankalar Birliği tarafından Türk lirası referans faiz oranı (TRLIBOR) ilan edilmeye başlanmıştır. Referans faiz oranının belirlenmesinin kredi fiyatlamasında ve vadeli döviz fiyatları da dahil diğer mali araçların fiyatlamasında önemli rol oynayacağı düşünülmektedir. TMSF bünyesindeki bankaların pek çoğunun satılması veya kapatılması ve özel bankacılık sisteminin kuvvetlendirilmesi için atılan adımlar dikkate alınarak, Merkez Bankası, BPP ve Döviz ve Efektif Piyasaları (DEP)’nda üstlendiği aracılık fonksiyonunu 2 Aralık 2002 tarihine kadar sona erecek şekilde aşamalı olarak azaltmıştır. Bu gelişmelere ek olarak, 2 Eylül 2002 tarihinden itibaren Piyasa Yapıcılığı sistemi uygulamaya konulmuş, Merkez Bankası sistemi desteklemek amacıyla piyasa yapıcısı bankalara açık piyasa işlemleri kanalıyla sınırlı ve koşullu olarak Türk lirası likidite imkanı tanımıştır.

2002 yılının ilk yarısında gözlemlenen ters para ikamesi ve ödemeler dengesindeki olumlu gelişmeler ile oluşan piyasadaki döviz arz fazlası, düzenlenen ihaleler ile çekilmiştir. Bu operasyonlar kurların uzun dönemli eğilimine ve denge değerine yönelik olmamış ve herhangi bir kur seviyesi gözetilmemiştir. Kurlarda siyasi belirsizlik algılamasının artışı ile başlayan dalgalanmalarla birlikte döviz alım ihaleleri, Temmuz ayı başında durdurulmuştur. Yıl içerisinde sadece üç defa döviz piyasalarına müdahale yapılmış; 11 Temmuz ile 24 Aralık tarihlerinde satım yönünde, 2 Aralık tarihinde ise alım yönünde gerçekleşmiştir.

2002 yılında, yıl sonu TÜFE enflasyonu yüzde 29,7 oranı ile, yüzde 35’lik enflasyon hedefinin altında kalmıştır. 2002 yılında, son 20 yılda görülen en düşük oranda gerçekleşen tüketici enflasyonu aynı zamanda, TCMB Beklenti Anketi yıl sonu beklentisi olan yüzde 31’in de altında gerçekleşmiştir. Uygulanan parasal ve mali politikalar ve gerçekleştirilen yapısal reformlar enflasyonla mücadeledeki kazanımda belirleyici olmuştur. Bunun yanı sıra, bazı makroekonomik gelişmeler de 2002 yılında enflasyondaki gerilemeye katkıda bulunmuştur. Öncelikle, iç talep gelişmeleri enflasyon üzerinde yukarıya doğru bir baskı yaratmamıştır. Nitekim, 2002 yılının ikinci çeyreğinden itibaren üretimde gözlenen yüksek oranlı artış daha çok stok birikimi ve ihracattaki canlanmadan kaynaklanmış, tüketim harcamalarındaki artış büyük ölçüde sınırlı kalmıştır. Diğer taraftan, dalgalı kur rejimi uygulaması ve iç talep yetersizliği, kur hareketlerinin fiyatlara yansımasının boyut ve hızını azalttığı gözlenmiştir. Bunlara ilave olarak, gıda grubu fiyat artışlarının son 15 yılın en düşük düzeyinde gerçekleşmesi de enflasyonun hedefin altında kalmasına katkıda bulunmuştur.

Kurlarda siyasi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

III.1.1. Merkez Bankası Bilançosu

2002 yılında da Stand-by anlaşması çerçevesinde düzenlenmiş Merkez Bankası bilanço kalemleri ile ilgili performans kriterlerinin ve gösterge niteliğindeki değerlerin tespit edilmesi uygulamasına devam edilmiştir. Bilindiği gibi, 18 Ocak 2002 tarihli Niyet Mektubu’nda, Stand-by anlaşması ile belirlenen bilanço kalemlerinden Para Tabanı ve Net Uluslararası Rezervler için performans kriterleri belirlenmiş, Net İç Varlıklar için gösterge niteliğinde hedefler konmuştur.

Aralık ayı sonu itibarıyla, belirlenen bu hedefler tutturulmuştur (Tablo III.1.1).

2002 yılında bilançodaki gelişmeler izlenirken, ekonomik gelişmelerin yanında bilançonun yapısında meydana gelen değişikliklerin de gözönüne alınması gerekmektedir. Bu çerçevede, ilk sırada Merkez Bankası Kanunu’nda 25 Nisan 2001 tarihinde yapılan düzenleme ile Merkez Bankası’nın menkul kıymet potföyünde ortaya çıkacak hareketlerin izlenebilmesini sağlamak amacıyla bilanço büyüklüklerinde yapılan değişiklikler gelmektedir. 2002 yılı Şubat ayı başında Hazine’nin Stand-by kredilerini kullanarak Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)’ndaki bankalara daha önce ihraç etmiş olduğu Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS)’ni erken itfa etmesi de bilanço üzerinde etkili olmuştur. Son olarak, Mayıs ayında, Merkez Bankası ve Hazine arasındaki dönem kârının aktarılmasına ilişkin protokol, zorunlu karşılık ve disponibilite uygulamasına ilişkin yeni düzenlemeler ve Merkez Bankası finansal raporlamalarının uluslararası muhasebe standartlarına uyumu kapsamında bilançoda yapılan değişiklikler, yıl içinde bilançodaki hareketleri belirleyen belli başlı diğer unsurlar olarak göze çarpmaktadır.

Bilançonun temel büyüklüklerinin 2002 yılı içinde göstermiş olduğu değişimler şu şekilde özetlenebilir:

2002 yılı sonunda Merkez Bankası bilançosunun pasif tarafını oluşturan Para Tabanı bir önceki yıl sonuna göre yüzde 33,6 oranında artış göstermiştir. Para Tabanının yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan Emisyon alt kalemi yüzde 44,5 artışla Para Tabanı artışına en fazla katkıyı sağlamıştır. Diğer alt kalemlerden, yapısı gereği dalgalı bir yapı gösteren Serbest Tevdiat alt kalemi yüzde 25,3 artış gösterirken, Zorunlu Karşılıklar kalemi yüzde 2,8 oranında artmıştır (Grafik III.1.1).

Yıl boyunca Para Tabanındaki hareketler büyük ölçüde Emisyon alt kalemindeki değişimler tarafından belirlenmiştir. Haziran ayından itibaren ise 10 Mayıs 2002 tarihli cetvellerden başlamak üzere yürürlüğe giren Zorunlu Karşılık

Yıl boyunca Para Tabanındaki hareketler büyük ölçüde Emisyon alt kalemindeki değişimler

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası

2002 Yıllık Rapor 80

ve Disponibilite uygulamasına ilişkin yeni düzenlemeler de Zorunlu Karşılıklar ve Serbest Tevdiat kalemleri yoluyla Para Tabanı büyüklüğünün dalgalanması üzerinde etkili olmuştur. Mevduat ve diğer pasifler arasındaki ayrımın kaldırılması, ortalamaya esas alınan kapsamın genişletilmesi ve tesis süresinin bir haftadan iki haftaya çıkarılması şeklinde özetlenebilecek yeni uygulama, geçici likidite dengesizliklerinin, bankacılık sisteminin kendi kaynakları ile karşılanmasına daha fazla olanak sağlayarak, daha esnek bir likidite yönetimine izin vermiştir. Aynı dönemde, ekonomik aktivitede gözlenen canlanma ile birlikte para talebinin artmasına bağlı olarak Para Tabanı seviyesi yükselmiştir.

GRAFİK III.1.1

PARA TABANI VE ALT KALEMLERİ