• Sonuç bulunamadı

Performans, tüm eğitim alanlarında karşımıza çıkan, sanat eğitiminin ve bu eğitimin önemli bir dalı olan müzik eğitiminin ana unsurlarından biridir. Müzik eğitiminde performans eğitimi; bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alanları kapsayan, çalgı çalma, şarkı söyleme, beste yapma gibi temelinde müzik yapma ve yaratmayı içeren etkinliklerin yer aldığı bir süreçtir.

Suzuki, insan ruhunun doğasının üretilen müzikal ton ile ifade edilebileceğine inanmaktadır. Hatta performans yolu ile üretilen tonlar o kadar bireyseldir ki bir kişinin çalışından kişiliği anlaşılabilir. Performans eğitimi öğrencileri, asil bir zihne, yüksek değerlere ve yüksek beceriye ulaştırabilme gücüne sahiptir. Kişinin doğruyu, güzelliği, iyiyi ve sevgiyi bulma arayışı da bu eğitim sayesinde gelişmiş olur. Dahası, müziği anlama ve içselleştirme kabiliyeti insan kalbini anlamayı da sağlamaktadır. Özetle, performans eğitimi aynı zamanda iyi bir karaktere ulaşma eğitimidir. (Hendricks’den Aktaran, Çoraklı, 2016, s.99).

Sloboda (1985:67), müzikal performansı “bir kişi veya bir gurubun bilinçli olarak müziği izleyici için sergilemesi” biçiminde tanımlamaktadır.

Bu bilgiler doğrultusunda, Çalgı performansı; vokal veya çeşitli enstrümanlar yoluyla müziği sergilemeye dayalı, bilişsel, duyuşsal ve devinişsel tüm müzikal becerileri ortaya

Parncut ve Mc Pherson (2002) ‘un yaptığı performans alt beceri alanları sınıflamasına göre çalgı performansı; Nota okuma, Deşifre, Bellek, doğaçlama, Ton içinde çalma, Çalışma, Beden hareketleri, Yapısal bağlantı, Duygusal iletişim olmak üzere dokuz alt beceri alanı iç içe geçmiş bir bütünsel bir süreçtir. Süreçteki en küçük bozulma performansın niteliğini etkileyecektir.

“Batı klasik müziğinde çalgı performansı üç biçimde gerçekleşmektedir. Birinci biçim deşifre etme, ikinci biçim, iyi bilinen bir parçayı ezbere veya notaya bakarak çalma. Buna önceden hazırlanmış performans da denir. Üçüncü biçim ise doğaçlama veya duyduğunu çalmadır” (Palmer, 1997; Lehman & Davidson, 2002; Clarke, 2003’den Aktaran, Özevin, 2014, s. 85).

Çalgı performansı; bireysel çalışma performansı, öğretmenin içinde bulunduğu ders içi performans, sahne performansı gibi birçok yönden ele alınabilecek geniş bir kavramdır ve bu performansın niteliğini etkileyen başlıca faktörler; yetenek, öğretmen, hazırbulunuşluk, günlük çalışma miktarı, çalışmalarının etkililiği, motivasyon, hedefler, duyuşsal özellikler, bilişsel stratejiler, çalgıya başlama yaşı, fiziksel yatkınlıklar olarak sıralanabilir.

Görüldüğü gibi, çalgı derslerinde öğrenciler için uygun eğitim programının oluşturulması, performansı arttırıcı doğru yöntem ve stratejilerin etkin şekilde uygulanması, doğru bir iletişimle öğrenci motivasyonunun sağlanması gibi doğrudan çalgı performansına olumlu şekilde etki edebilen faaliyetleri yürüten çalgı öğretmenleri, performansın çalgı boyutunda çok işlevsel ve önemli bir etkendir.

Özmenteş (2013), Çalgı öğretmenlerinin çalgı eğitiminde öğrenci motivasyonu ve performansına yönelik görüşlerinin ortaya çıkarılmasını amaçladığı araştırmasında; çeşitli branşlarda çalgı dersleri veren 6 öğretmenden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmış veriler, betimsel analiz tekniğinden yararlanılarak çözümlenmiştir. Araştırma sonuçlarında görüşmeye katılan öğretmenlerin her birinin çalgı eğitiminde motivasyon ve performans konusunda öğrenci-öğretmen iletişimi, öğrenci ile empati kurabilme ve her öğrenciye farklı yaklaşımlarda bulunabilme konularında birbirleri ile örtüşen söylemlerde bulundukları, öğrencilerin çalgılarında başarılarını ise yetenek ve çalışma, kararlı bir kişiliğe sahip olma gibi kişisel özellikler başta olmak üzere bir çok farklı nedene bağladıkları görülmüştür.

Çalgı performansının etkinliğinde, öğretmen tarafından sağlanan motivasyonun yanında, öğrencinin iç motivasyonunun da önemli bir etkisi bulunmaktadır. İç motivasyonun, öğrencinin özellikle kendine güven düzeyi (yeterlilik algısı) ve enstrümanına karşı beslediği tutumlarla ilişkisi birçok araştırmacı tarafından ele alınmış çok önemli iki unsur olarak karşımıza çıkmaktadır.

Araştırmanın temel dayanağı olan doğaçlama ile performanstaki içsel motivasyon ilişkisine bakıldığında, kendine güven düzeyi ve enstrümana karşı beslenen tutumların performans anında doğaçlama etkinliklere yer verilmesi ile olumlu anlamda gelişebileceği söylenebilir. Özellikle kendine güven düzeyi konusunda karşılaştığımız heyecan ve sonucunda ortaya çıkan performans kaygısı boyutu, müzikal performansın sergilenmesinin her türü ve evresinde karşımıza çıkmakta ve performansa olumsuz anlamda yansıyabilmektedir. Doğaçlama, ezberde sağladığı pratiklik, müziği daha iyi içselleştirme ve anlama, performansçının önüne sunduğu özgür ifade alanının yarattığı öz güven ile yanlış yapma kaygısından arınma gibi faydaları sayesinde bu problemi olumlu yönde etkileyebilmektedir.

Teztel ve Aşkın (2007) “ Sahne Heyecanının Türk Müzisyenler Arasındaki Yaygınlığı ve Çözüm Yöntemleri” başlıklı araştırmalarında; sahne heyecanının irdelenmesi amacıyla, 112 müzisyen üzerinde bir anket çalışması yapmışlardır. Ankete katılan müzisyenler, klasik Batı müziği öğrencileri, klasik Batı müziği icracıları, caz müziği icracıları ve geleneksel Türk müziği icracıları arasından seçilmiştir. Çalışmanın diğer kısmında, tecrübeli sanatçılarla röportajlar yapılmış; konu üzerindeki fikirleri, kişisel olarak kullandıkları ve tavsiye ettikleri başa çıkma yöntemleri değerlendirilmiştir. Başa çıkma yöntemleri ayrıca dünya literatüründeki bilimsel çalışmalar bağlamında da irdelenmiştir. Alınan sonuçlar, sahne heyecanının Türk müzisyenleri arasında yaygın olarak görüldüğünü göstermiştir. Ayrıca klasik Batı müziği öğrenci ve icracılarının, sahne heyecanı tecrübesine, caz ve geleneksel Türk müziği icracılarına göre daha yatkın olduğu görülmüştür. Bu bulguya neden olarak, caz ve geleneksel Türk müziklerinin doğaçlamaya dayalı doğalarının, özünde yaratıcılık ve kendini ifade etme olgularına dayanması ve belirli müzikal olguların mükemmel bir şekilde icrasına dayalı olan Klasik Batı müziğine göre icracı için gerilimden daha uzak bir ortam oluşturması fikri gösterilmiştir. Tüm bunların yanısıra, kişinin yaratıcı potansiyelini ortaya çıkarmasına ve dinleyici ile arasında sıcak bir etkileşim kurmaya yönelik yaklaşımların da bu konuda etkili olduğu saptanmıştır. Birçok

kalıplardan uzaklaştırarak yaratıcılığına yöneltmesi itibariyle, sahnede daha rahat icra yapma konusunda yardımcı olmasından bahsedilmiş, bu bağlamda, sahne heyecanının en büyük yoğunluk ile görüldüğü klasik batı müziği öğrenci ve icracılarının, yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilecek ve kendilerini daha iyi ifade etmelerini sağlayacak stratejiler edinmeleri, günümüzde başka besteciler tarafından yazılmış ve basılmış olan konçerto kadanslarının, Klasik ve Romantik dönemlerde olduğu gibi, icracı tarafından yaratılması geleneğine geri dönülmesi önerilmiştir.

2.3.1. Çalgı Performansının Ölçülmesi

Saraç (1996)’a göre; yaylı çalgı eğitiminde performans ağırlıklı bir değerlendirme için bireyin öncelikle şu aşamalardan geçmesi gerekmektedir:

Çalgı eğitiminde becerinin nasıl yapıldığının gösterilmesi, Becerinin temel noktalarının gösterilmesi,

Kazanılacak becerinin tekrar gösterilmesi,

Öğrencilere becerinin basit bir kısmının uygulatılması, Tüm becerilerin gösterilmesine yardım edilmesi,

Kazandırılması hedeflenen becerilerin, yeniden yapılmasının sağlanması ve gözlenmesi, Kazandırılan beceriyi öğrencinin kendi kendisine yapmasının istenmesi.

Watkins ve Farnum tarafından 1954 yılında geliştirilen Watkins Farnum Performans ölçeği bu alanda yapılmış ilk çalışma olarak literatürde yerini almaktadır. İlk olarak bando çalgıcılarının değerlendirilmesi amacı ile geliştirilen ölçek, daha sonra yaylı çalgılar için de uyarlanmıştır. Ölçeğin güvenirliği yüksek olmasına rağmen, müzikal yorum, entonasyon gibi önemli parametreleri değerlendirememesinden dolayı geçerlilik sorunları bulunmaktadır. (Barnes’den Aktaran, Sever, 2011,s.50)

Zdzinsky ve Barnes (2002), geliştirdikleri Yaylı Çalgılar Performans ölçeğinde, ortaokul ve lise düzeyinde 100 yaylı çalgı öğrencisinin kaydedilmiş performansları elli uzmana dinletilmiştir. Bu ölçek; artikülasyon – ton, ritim – tempo, entonasyon, vibrato, yorum – müzikal etki olmak üzere beş değişken ve bu değişkenlere ait yirmi sekiz alt madde açısından performans değerlendirmeyi kapsamaktadır.

Dalkıran (2005) tarafından geliştirilen “Keman Performans Ölçeği” performansı; Program Boyutu, Sınav Performans Boyutu ve Yarıyıl İçi Durum Boyutu olmak üzere 3 ana boyutta değerlendirmiş, bu kapsamda; programın gereklerine uygunluk, doğru ve temiz ses üretimi, keman çalmaya hazır bulunma, sağ ve sol el tekniği, metrik ve ritmik doğruluk, artikülasyon, bütünlük, ton kalitesi, hız ve gürlük, vibrato, dönem içi performans olmak üzere 11 alt boyuta yer verilmiştir.

Saraç ve Şeker (2008) çalgı öğretiminde kazanılan becerilerin değerlendirilmesinin daha “iyiye” ulaşması amacıyla, geliştirilmeye açık bir ölçek modelinin önerilmesinin hedeflendiği çalışmalarında, çalgı çalan bir kişinin çalgıyı nasıl çalacağını ifade etmesi veya yazmasından öte, bizzat kendisinin çalgıyı çalmasının değerlendirilmesini amaçlayarak geliştirdikleri “Yaylı Çalgı Performans Değerlendirme” ölçek modeli, Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı yaylı, çalgı öğrencilerinin sınav anında “ürüne bakarak ölçme” yaklaşımı ile hazırlanmıştır. Kullanılan ölçek, gözlenip ölçülebilen davranışların yeterlik derecelerinin saptanmasına yönelik, beşli likert tipi derecelemeye dayalı 26 sorudan oluşmaktadır.

Akın ve Baştürk (2012) araştırmalarında; bilişsel, duyuşsal ve devinişsel alan davranışlarının hepsinin üst basamaklarını da kapsayacak şekilde öğrencilerin kazanmış oldukları davranışları sergileyebildikleri ve öğrencilerin performanslarına dayalı olarak oluşturdukları keman eğitiminde sahip olmaları gereken temel becerileri, “Çok yüzeyli Rasch Ölçme Yöntemi” ile değerlendirmeyi amaçlamışlardır. Bu araştırmada müzik öğretmenliği alanında eğitim gören öğretmen adaylarının keman eğitimi ile ilgili temel becerileri, puanlayıcıların katılık/cömertliklerine ve davranışı sergileme güçlüğüne göre değerlendirilmiştir. Araştırmada 3 farklı Anadolu Güzel Sanatlar Lisesinde “Keman eğitimi” dersine devam eden 27 öğrenci örneklem olarak belirlenmiş, verileri toplamak amacı ile araştırmacılar tarafından geliştirilen“Keman Çalma Becerilerini Değerlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Sonuç olarak müzik eğitiminde özellikle performansa dayalı öğrenmelerin değerlendirilmesinde Çok-Yüzeyli Rasch ölçme modelinin etkin olarak kullanılabileceği görülmüştür.

BÖLÜM 3

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırmanın modeli, deney deseni evren ve örneklem, verilerin toplanması ve verilerin analizi başlıklarına yer verilmiştir.

Benzer Belgeler