• Sonuç bulunamadı

Partilerin Seçim Kampanyaları

V. Türkiye’de Seçim Olgusunun Tarihsel Gelişimi

3. BÖLÜM: 1975 YILI SEÇİMLERİ

3.1.2. Partilerin Seçim Kampanyaları

1973 Genel Seçiminden, 1975 yılı kısmi seçimine kadarki süreçte yaşanan politik gelişmelere yukarıda değinilmiştir.

Buna göre; CHP, yasama organının büyük kanadını tamamen değiştirecek olan milletvekili genel seçiminin, belirtildiği üzere, daha erken bir tarihe çekilmesinden yana olmuş ve bunu her ortamda vurgulamıştır. Yasama organının, sayıca daha küçük kanadını, üçte bir oranında değiştiren Cumhuriyet Senatosu kısmi yenileme seçimi ise 1975 yılı ekim ayında yapılmıştır. Partilerin yürüttüğü seçim kampanyasının genel seyri şu şekilde gerçekleşmiştir:

Ecevit, seçim kampanyasını 4 Eylül 1975 tarihinde taş yağmuru altında Elazığ’da açmış, seçim gezisinde kanlı olaylar çıkmış, konuşmasında “Türk Milletini

kendi içinde bölenler milliyetçi olamazlar. Geçen yıl biz hükümetteyken sahte komandolarla vatandaş kanı akıtmadık, gerçek komandolarla Kıbrıs’ta zafer kazandık…Silahların üstüne silahsız gideceğiz. Taş atana gül ile karşılık vereceğiz. Bir avuç faşiste devleti yıktırmayacağız” şeklinde konuşmuştur.393

İzmir’de radikal sol grupları hedef alan Ecevit, “En büyük ihanet sağdan değil,

aşırı soldan gelen ihanettir. Çünkü o halka ihanettir. Birtakım sol faşistler bulunmaktadır. Bunların CHP içine sızmaları ve toplantılarda gösteri yapmaları kesinlikle önlenmelidir. Bunlar bizim için en az faşistler kadar zararlıdır. Onlar CHP’ye yaklaştırılmamalıdır. Aksi halde Türk demokrasisini başka türlü yaşatamayız”

demiştir.394

20 Eylül’de Samsun’da, çeşitli dönemlerde parti içi kavgalar nedeniyle CHP’den ayrılanların yeniden partiye dönmesini istemiş; “Bugünkü çağda halkçı olunmadan

milliyetçi olunamaz. Atatürk’ün altı ilkesinden biri halkçılık, diğeri milliyetçiliktir”

şeklinde konuşmuştur.395

Karadeniz gezisini Zonguldak’ta tamamlayan Ecevit, 21 Eylül’de yaptığı konuşmada hükümeti suçlamış, devlet yönetiminin cephe partileri tarafından parsellendiğini ve tahrip edildiğini iddia etmiştir. Konuşmasını, “Demirel, demokrasinin

en büyük problemi hükümetsizliktir diyor. Oysa asıl sorun hükümetsizlik değil, devlet

393 “Bir avuç faşiste devleti yıktırmayacağız”, Günaydın Gazetesi, 5 Eylül 1975, Haber 2, s. 1, 4.

394 “En büyük ihanet sağdan değil, aşırı soldan gelen ihanettir”, Günaydın Gazetesi, 13 Eylül 1975, Haber 2, s. 1, 4.

yönetiminin hükümetçe tahribidir. Yönetim iyi işlerse, devlet bir süre hükümetsiz de yürür. Ama devlet yönetimi partizanlıkla tahrip edilirse, devlet işlerini hükümet de yürütemez. Bugün hükümet devlet yönetimini cephe partileri arasında parsellemektedir. Yönetim çığrından çıkarılmaktadır. Partizanlık yapanlara da, yaptıranlara da iktidara gelince hesap soracağız. Bunu herkes böylece bilmelidir” diyerek tamamlamıştır.396

Kayseri’de 29 Eylül’de yaptığı konuşmada, Demirel’in iktidara gelmesiyle kan dökülmeye başlandığını iddia eden Ecevit; halka hitabında, “CHP’nin tek başına

iktidara gelmesi, Demirel için, kardeşleri ve yeğenleri için korkulacak bir şey olabilir. Kurulmamış bir şirkete 160 milyon lira teşvik kredisi alanlar korkabilir…AP, 6 aydır hükümette; hala şunu yaptım, bunu yaptım diyemiyor, ‘yapacağım’ diye iddialarda bulunuyor” şeklinde konuşmuştur.397

10 Ekim 1975’te İstanbul’da Taksim Alanı’nda miting yapan CHP lideri, Demirel’in başbakan olabilmek için faşizm ve mafya yöntemlerini uygulayanlara sığındığını söylemiş, Türkeş’i de cinayet kışkırtıcısı olarak nitelemiştir. Ecevit, “Şeker

Bayramından önce Türkeş, dağıttığı bir bayramlaşma beyannamesinde (davadan dönen olursa vurun) dedi. Bizim dinsel bayramlarımız kardeşliği, sevgiyi ve birliği hatırlatmaktadır. Türkeş kendi adamlarını bile vurma emri veriyor. Cinayet kışkırtıcılığı yapan bu adam Başbakan yardımcısıdır, Milli Güvenlik Kurulu’nun üyesidir. Demirel de birçok iç meselelerde idareyi kendi olmadığı zaman ona bırakmaktadır. Öyleyse, Demirel de onun suç ortağıdır. Demirel Başbakan olabilmek için, iktidara gelebilmek için bir avuç sokak zorbasına sığınmıştır” şeklinde konuşmuştur. Ayrıca Demirel’in

kendisine yalancı demesiyle yalancı olmayacağını belirtmiş, “Oysa kendi yalancılığı

belgelenmiştir. Mason değilim demiştir, mason olduğu ispatlanmıştır” diyerek

konuşmasını tamamlamıştır.398

AP’nin seçim kampanyasına yönelik faaliyetleri genel hatlarıyla şu şekildedir: Seçim kampanyasının açılmasının hemen öncesinde AP Kırşehir milletvekili Memduh Erdemir 22 Eylül’de Polatlı’da yaptığı konuşmada “CHP’nin tutumu kardeşi kardeşe

düşman yapıyor. İslamiyeti ortadan kaldırmak isteyen Ecevit’in peşine takılmayın, o

396 “Ecevit”, Tercüman Gazetesi, 22 Eylül 1975, s. 7.

397 “Demirel geldi kan dökülmeye başladı”, Cumhuriyet Gazetesi, 30 Eylül 1975, s. 1.

sıradan bir gazetecidir. Bazı gazeteler de ona basın yoluyla yardım ediyor” şeklinde

konuşmuştur.399

Bu tespitin ardından, ülke kalkınmasının köyden başlaması gerektiğine inanan AP, seçim kampanyasını 23 Eylül 1975’te, Ankara’nın Ayaş ilçesine bağlı Çanilli Köyü’nde açmıştır. Demirel yaptığı konuşmada, “Türkiye Cumhuriyeti’ni sosyal devlet

yapmak, sosyalist devlet yapmaktan daha kolaydır. Biz eğitimi, ahlakı, hırsı ve her şeyiyle milli olan Türkiye’yi komünistlerin eline bırakmayacağız” demiştir. CHP

Hükümeti’nin yedi buçuk ay içinde ülkenin bütün sorunlarını içinden çıkılmaz bir hale getirdikten sonra bırakıp kaçtığını iddia eden Demirel, “Cumhuriyet rejimini yıkıp,

komünist idare getirmeye cüret edenler olmuştur. Bunun için silaha sarılanlar olmuştur. Ve devlet tam bu eşkıyalığı bastırmış iken, bu işlere cüret edenlerin hamisi ortaya çıkmış ve bunları kanunun ve devletin pençesinden kurtarmıştır” şeklinde

konuşmuştur.400

Demirel 27 Eylül’de Uşak ve Afyon’da yaptığı konuşmalarda CHP’ye çatmış, istikrarsızlığa çare bulabilmek için seçim sisteminde değişiklik yapılması gerektiğini işaret etmiş, konuşmasının büyük bir bölümünü “istikrar” konusuna ayırmıştır. Bu hususta, “İstikrarsızlık demek, ülkenin meselelerinin sahipsiz kalması demektir.

Hükümetlerin, ülkenin meselelerine eğilecek zamanı buluncaya kadar ömürlerini tamamlamış olmaları, istikrarsızlığın başka bir neticesidir” diyerek konuya açıklık

getirmiştir.401 Ayrıca Ecevit’i, yeni nöbetçi gelmeden nöbet yerini terk eden birisine benzeten Demirel, Afyon’daki konuşmasında “AP 1960 ve 1971 bunalımlarında ülkeyi

Kore’nin, Vietnam’ın, İspanya ve Portekiz’in düştüğü durumlara düşürmemek için misyonunu aşan fedakarlıklar yapmıştır” şeklinde konuşmuştur.402

Kayseri’de ise Ecevit’i “Özel hadiseler yaratarak, fazilet ve namus cellatlığı

yapılarak istenilen hedefe ulaşılamaz” şeklinde eleştiren Demirel, “Kanun çıkarıyorsunuz, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor. Sorarım size çıkan bütün kanunlar mı Anayasa’ya aykırı düşer?” diyerek konuşmasını tamamlamıştır.403

399 “Seçim Haberleri”, Hürriyet Gazetesi, 23 Eylül 1975, s. 3.

400 “Demirel: Hükümet seçimden sonra da devam edecektir”, Hürriyet Gazetesi, 24 Eylül 1975, s. 1, 11.

401 “CHP güçlenirse meseleler de artar”, Tercüman Gazetesi, 28 Eylül 1975, s. 1.

402 “Demirel: AP, bunalım dönemlerinde misyonunu aşan fedakarlıklar yapmıştır”, Cumhuriyet Gazetesi, 28 Eylül 1975, s. 1.

403 “AP lideri: ‘Bu Anayasayla memleket idare edilmez’ dedi”, Hürriyet Gazetesi, 29 Eylül 1975, s. 1, 15.

Demirel, Eskişehir’de yaptığı konuşmasının tamamını CHP ile Ecevit’e ayırmış,

“Ne olduğu meçhul olan CHP, bir siyasi parti olmaktan ötede karanlık bir teşkilat haline gelmiştir. Cumhuriyet Halk Partisi yolunu tutmuş gidiyor. Sol sathı mailinde hayli kaymıştır. Kaymaya devam ediyor. CHP yalnız kendi sola kaysa iyi, memleketi de kaydırıyor” şeklinde konuşmuş; CHP’yi memleketin meselelerini bilmeyen pahalı bir

iktidar, Ecevit’i de solun lideri değil, aleti olarak tanımlamıştır.404

Elazığ’da Demirel, iktidar oldukları için Ecevit’in kendisini kıskandığını söylemiş, CHP-MSP koalisyonu icraatını yermiş, bu hükümeti “kendi suçlarını affeden

hükümet” olarak nitelendirmiş ve Ecevit Hükümeti’nin af çıkarmasını kınamıştır. Ecevit

karma hükümetini eleştirirken, “Bu hükümet sayesinde komünizm, Türkiye’de geçen 50

senede kaydettiği ilerlemeyi bir senede kaydetmiştir” ifadelerini de sözlerine

eklemiştir.405

9 Ekim’de Tekirdağ ve İstanbul’da halka hitap eden Demirel, CHP’ye,

“Medeniyet düşmanı, huzur ve güven düşmanı, anarşi teşvikçisi, hukuk ve kanun devleti sabotörü, komünizmin himayekârı, ısırgan otu” şeklinde ifadelerle yüklenmiş, CHP’nin

Ak Günlere Beyannamesi’nin “bir yalan abidesi” olduğunu söylemiştir. Demirel, CHP’nin Atatürk ilkelerinden saptığını da sözlerine eklemiş, haşhaş ekimi konusunda Ecevit’in kahramanlık hastası olduğunu iddia etmiş, konuşmasını “Ecevit kahramanlık

hastasıdır. Ama soğan kahramanlığı, ama sarımsak kahramanlığı” diyerek

tamamlamıştır.406

AP’nin 10 Ekim’de Bursa’da gerçekleştirdiği mitingde Demirel’in yanında eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve eski Başbakanlardan Aydın Menderes’in oğlu Mutlu Menderes de yer almıştır. Toplanan kalabalığa hitap eden Demirel, AP’nin DP’nin bizzat kendisi olduğunu tekrarlamış, CHP’nin bir yıl önce memleketi bir kaşık yağa muhtaç ettiğini, doğrudan ve dolaylı olarak mezhep ve ırk bölücülüğü yaptığını ve dolayısıyla Türk demokrasisinin başına büyük bir dert olduğunu söylemiş, sonuç olarak CHP’nin sabıkalı bir geçmişinin olduğunu iddia etmiştir.407

404 “CHP sola kendi kaysa iyi, ama memleketi de sürüklüyor”, Günaydın Gazetesi, 5 Ekim 1975, Bölüm 2, s. 1.

405 “Demirel iktidarda olduğu için Ecevit’in kendisini kıskandığını söyledi”, Cumhuriyet Gazetesi, 6 Ekim 1975, s. 1.

406 “Demirel: 6 okun çoğu kırıldı”, Hürriyet Gazetesi, 10 Ekim 1975, s. 1, 11.

İki ana partinin dışında kalan diğer partilerin seçim faaliyetleri ise şu şekildedir: MSP Genel Başkanı Erbakan Afyon’da yaptığı konuşmada, Ecevit’ten sık sık “Bre

solcu” diye bahsetmiş, AP’yi de zaman zaman kınamıştır. AP ve CHP’yi kastederek, “Batılıların arkasından gitmeyin. Oyunuzu Milli Selamete verin” diyen Erbakan,

gelecek seçimlerde partisinin 250 milletvekili çıkaracağını, CHP’nin kırk yıl milleti aldattığını söylemiş, denenmiş batılıların arkasından gidilmemesini istemiştir. “Cephe

beraberliğinde MSP elinden geleni yapmıştır. Fakat AP’nin tutumu yüzünden seçimlere ayrı ayrı gidiyoruz. Bu işte AP’nin kaybı olacak, fakat kendi düşen ağlamaz” şeklinde

konuşmuş, öte yandan CHP için, “CHP ne kadar küçülür ortadan kalkarsa o gün düğün

bayram olur. Millet o kadar feraha kavuşur” ifadelerini kullanmıştır.408

MSP lideri ve Başbakan yardımcısı Erbakan, İstanbul Taksim meydanında seçim faaliyetleri kapsamında yaptığı konuşmasında, AP lideri ve Başbakan Demirel’i eleştirmiş, “İftar sofraları ile Cuma namazlarında resim çektirenler dini istismar

ediyor. Renksizlerin, komünistlerden hiçbir farkı yoktur” şeklinde konuşmuştur.409 MHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Türkeş ise seçim kampanyasına 22 Eylül 1975 tarihinde İstanbul’da başlamış, verdiği demeçte Ecevit’i seviyesiz konuşmalar yapmakla ve fikirlerine karşı olan halka karşı saygısız davranışlarda bulunmakla itham etmiş, “Gerçek demokraside halka saygılı olmak lazımdır. Biz

gönüllerden gönüllere barış güvercini uçurmak istiyoruz” şeklinde konuşmuştur.410 Giresun’da halka, “Milletimiz özellikle son yıllarda dışardan desteklendiğinden

asla şüphe etmediğimiz yerli ihanet yuvalarının gayreti ile parçalanmak istenmekte, çeşitli zümrelere bölünerek bir kardeş kavgasına sürüklenmektedir. MHP, iktidar hırsının ihanet çizgisine getirdiği kimseler hariç, aziz milletimizin her mensubunu sevgiye, ortak sevinç ve acılarımız paylaşmaya davet ediyor” şeklinde hitap etmiştir.411

Türkeş Niğde’de düzenlediği açık hava toplantısında yaptığı konuşmada, “MHP

ve onun genç ülkücüleri, hayatlarını bile ortaya koyarak, tam bir cihad içindedirler”

şeklinde konuşmuştur. Vatandaş oylarının bu cihadın en kısa zamanda kazanılmasına yardım edeceğini söylemiş, “Türklük gurur ve şuuruna İslam ahlak ve faziletine

408 “Bana 250 mebus verin, bakın o zaman neler yaparım”, Günaydın Gazetesi, 2 Eylül 1975, Bölüm 2, s. 1, 4.

409 “Erbakan: Cuma namazında resim çektirenler dini istismar ediyor”, Hürriyet Gazetesi, 11 Ekim 1975, s. 1.

410 Türkeş İstanbul’da”, Tercüman Gazetesi, 23 Eylül 1975, s. 7.

inananlar saflarımızdaki yerinizi almakta gecikmeyiniz… Geçmiş iktidarlar, sizlere hiçbir hizmet getirmemiş, oy almak için sadece boş lafla vakit geçirmiş, milleti kandırmanın bir marifet olduğunu sanmışlardır” diyerek konuşmasını tamamlamıştır.412

AP gibi, seçim kampanyasını köyde açmayı tercih eden bir başka parti DP olmuştur. DP Genel Başkanı Bozbeyli, partisinin seçim kampanyasını 22 Eylül 1975’te Niğde’nin Aksaray ilçesine bağlı Altınkaya köyünde açmıştır. Bozbeyli Aksaray’da yaptığı konuşmada “Kanunsuz ve ahlak dışı yollarla kendilerine ve çevrelerine menfaat

sağlayanlar, yalan ve sahte usullerle politika yapanlar, seçim meydanlarında elini kolunu sallayarak gezebiliyorsa, kötülüklerle ve kanunsuzluklarla mücadele imkânsız hale gelir” şeklinde konuşmuştur.413

Müteakiben Niğde’de konuşan Bozbeyli, zaruri ihtiyaç maddelerinin karaborsaya düştüğünü iddia etmiş, hükümetin milletin derdine eğilmekten ziyade, kendini ayakta tutabilmenin çabasına düştüğünü söylemiştir. “Hükümet ortakları

arasındaki anlaşmazlıklar ve karşılıklı suçlamalar her gün radyolarla ilan edilmektedir. Siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar yüzüstü kalmıştır” diyerek konuşmasını

bitirmiştir.414

9 Ekim 1975’te Denizli ve ilçelerinde halka hitap eden Bozbeyli; AP, CHP ve MSP’ye çatarak vatandaşların DP’ye oy vermesini istemiştir. DP’den kopmalarla ilgili olarak, “Biz partimizi kurarken bir bütünleşme içindeydik ve şirket kurmadık. Halbuki

bazı vatandaşlar bizi şirket kuruyor zannı ile içimize girdiler. Baktılar ki, biz alışveriş yapan şirket değiliz, hemen ayrıldılar ve alışveriş partilerine gittiler” şeklinde

konuşmuştur. Kıbrıs konusundaki görüşlerini ise, “Ecevit Kıbrıs zaferini kendisine mal

etmek için hükümetteki ortağı MSP ile adeta ganimet kavgasına düşmüştür. Kıbrıs’ı kurtarmak için miğferi Ecevit ile Erbakan mı giyip Kıbrıs’a gittiler? Kıbrıs’ı sadece Türk milletinin evlatları kurtarmıştır” şeklinde özetlemiştir.415

412 “Türkeş: Milleti kandırmak marifet değildir”, Tercüman Gazetesi, 2 Ekim 1975, s. 7.

413 “Seçim Haberleri”, Hürriyet Gazetesi, 23 Eylül 1975, s. 3.

414 “Bozbeyli Niğde’de”, Tercüman Gazetesi, 26 Eylül 1975, s. 7.