• Sonuç bulunamadı

Partilerin Program ve Seçim Kampanyalarına Göre

V. Türkiye’de Seçim Olgusunun Tarihsel Gelişimi

2. BÖLÜM : 1973 YILI SEÇİMLERİ

2.2.4. Partilerin Program ve Seçim Kampanyalarına Göre

seçim kampanyalarında değişik alanlarda pek çok konuya temas etmişlerdir. Öyle ki temas ettikleri hususların pek çoğu, daha sonra yapılacak 1975, 1977 ve 1979 yılı seçimlerinde tekrar edilmiştir. Partilerin üzerinde anlaştıkları veya hassas oldukları konu başlıklarını şu şekilde özetlemek mümkündür:

Öncelikle; bölgeler arasındaki dengesizliklerin giderilmesi, devlet yönetiminin ağır işlemesinin önüne geçilmesi ve bu konuda yabancı sermayeye karşı olma, yönetimdeki kırtasiyeciliğin ve bürokratik engellerin kaldırılması, israfın önlenmesi, yer altı zenginliklerinin işletilmesinde milli bir davranış sergilenmesi ve kalkınmanın önce köyden başlayacak şekilde planlanması, tüm partilerin programında yer alan ortak konuları oluşturmuştur. Toprağı olmayan köylüye toprak sağlama, TRT ve üniversitelerin özerkliği, sosyal devleti tesis etme, CHP ve CGP’nin programında yer alan müşterek hususlardır. Çift meclisli bir yasama organına karşı çıkan, tek meclisli bir yapı isteyen ve ömür boyu tabii senatör kalınmasına tepki gösteren partiler, AP, MSP ve

321 “MP Sözcüsü”, Cumhuriyet Gazetesi, 30 Eylül 1973, s. 7. Bu arada Ankara Milletvekili Osman Bölükbaşı, 25 yıl evvel kurduğu, 24 yıl milletvekilliğini ve 18 yıl Genel Başkanlığını yaptığı Millet Partisi’nden 9 Eylül 1973 günü istifa etmiştir. İstifa mektubunda, “Bugün Millet Partisi, yürürlükteki programını, felsefesini ve ahlaka bağlılık prensibini, siyasi geçmişini hiçe sayanların elinde, milletçe bilinen gerçek hürriyetinden tamamıyla uzaklaştırılmış, devletçi, solda ve komünist propagandasının serbest olmasını savunan partiler safına itilmiş, tabiri caizse Kuran’a iman ettiklerini söyledikleri halde, İncil hükümleriyle amel eden inançsız insanlara benzeyen bir menfaat ve ikbal grubunun hâkimiyeti altına geçmiştir.” ifadesini kullanmıştır. Bkz. “Bölükbaşı MP’den istifa etti. MP menfaat grubu hakimiyeti altındadır.”, Millî Gazete, 10 Eylül 1973, s. 1.

DP’dir. İlave olarak, icraya üstünlük ve sürat kazandırmak maksadıyla Başkanlık sisteminin getirilmesi MSP’nin seçim bildirgesinde yer alan bir konu başlığıdır. Dolayısıyla AP, MHP ve MSP, yürütme organının kuvvetli olması gerektiğini savunmuşlardır. Laikliğin tanımının yapılmasını talep eden DP ve MSP, kalkınmada esas unsurun insan olduğunu vurgulamış, dini eğitim konusunda her iki parti hassas bir tavır takınmış, MSP üniversitelerin sayısının artırılmasını savunmuştur. Ayrıca bu partiler; referandum, halk vetosu, halk teşebbüsü konularına sıcak bakmışlardır. Nükleer santral kurulması, sanayileşme ve Ortak Pazarı reddetme konularında MSP başı çekerken, MSP ve MHP batı taklitçiliğine karşı çıkmışlardır. Komünizme olan tepkisini her fırsatta dile getiren partiler, MHP, DP, CGP, AP ve eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dır. CGP ve MSP, aileyi Türk toplumunun temeli saymış; CHP ve MSP, kredilerin belirli bir zümreye verilmemesi konusunu seçim faaliyetleri süresince dile getirmişlerdir. DP, üniversitelerin memleket işlerine sokulmaması gerektiğini savunmuş; CGP ve DP, siyasi partilerde Genel Merkez sultasına ve partiden haksız uzaklaştırmalara karşı çıkmıştır. TSK’nın gücünün artırılmasını özellikle vurgulayan partiler, AP, MSP ve CGP olmuş; ülke genelinde genel bir af yasasının çıkarılmasını CHP, AP, DP ve MSP desteklemiştir. 1961 Anayasası’nın tanıdığı hak ve özgürlükleri savunmada ve devrimci bir gelişmeyi desteklemede öne çıkan partiler ise CHP ve TBP olmuştur.

Seçim kampanyalarında partilerin, diğerlerine nazaran daha çok üstünde durdukları ve yoğunlaştıkları konular itibarıyla farklı oldukları hususlar ise şu şekilde özetlenebilir: AP, “istikrar” vurgusunu temel alan söylemleriyle, tek başına iktidar olma hususunu ön planda tutmuş; aşırı hürriyetlerin kamu düzenini bozacağını ileri sürmüştür. 1961 Anayasası’nı hedef alarak, hükümetin yetkilerinin dar ve sınırlı olduğu tezini işlemiştir. Ekonomik alanda kamu ve özel kesimin birbirini tamamlayan iki unsur olduğunu vurgulamakla birlikte, devletin gerektiğinde ekonomiye katılması gerektiğini arzulayan bir karma ekonomik düzeni savunmuştur.

CHP’nin temel farklılığını ise, kişisel çıkarların önünde, toplum yararını gözeten

“halkçı” bir anlayışı esas alması teşkil etmiştir. Kamu yararını özel çıkarların üstünde

gören CHP, sosyal güvenlik alanında işçi ve memur yardımlaşma kurumlarının hayata geçirilmesini savunmuş, bu da onu diğer partilerden farklı kılmıştır. Ekonomide özel girişime yer vermekle birlikte, devlet yönetimine egemen olmayan, aşırı kârlarla halkı

ezmeyen, kontrollü bir özel girişimin tesis edilmesini hedeflemiştir. Keza tekelci karşıtı tutumu, onu diğer partilerden farklı kılan bir başka husus olmuştur. Özgürlükçü demokrasiyi, “hükümetin asayişi sağlamada etkisiz bırakılması” olarak değil;

“iktidarın temel hak ve özgürlüklere müdahale olanaklarının ve iktidardan gelebilecek keyfi davranışların sınırlanması” olarak değerlendirmiştir.

DP ise 1969 seçimi sonrası AP iktidarının asayiş olaylarını önlemede acze düştüğünü ifade etmiş, bu da onu diğer sağ partilerden farklı kılmıştır. Ekonomide özel sektöre ağırlık veren DP, üniversiteler başta olmak üzere eğitim ve öğretim kurumlarına siyasetin bulaşmaması gerektiğini ifade etmiş, parti içi demokrasinin gerekliliğine ve partizanlığın önlenmesine verdiği özel önemle diğer partilerden ayrılmıştır. Ayrıca ortak değerlere saygı duyulması gerektiğini her fırsatta ifade etmesi, diğer partilerden farklı bir yanını oluşturmuştur.

MSP ise, sağ görüşü sadece kendisinin temsil ettiğini iddia etmiş ve bunu “milli

görüş” olarak sunmuştur. Maddeci her türlü zihniyete karşı olan MSP, her alanda

maneviyata verdiği önemle diğer partilerden ayrılmıştır. Her bölgeye bir “Teknik

Üniversite”, bir “Umumi İlimler Üniversitesi”, bir “Manevi İlimler Üniversitesi”

kurulması gerektiğini ifade ederek Yükseköğretim konusuna farklı bir bakış açısı getirmiş, üniversitelerin memleket meselelerinin içine sokulmaması gerektiğini savunmuştur. Ortak pazara şiddetle karşı çıkmış, hatta onu anayasadaki “milli

hakimiyet” ilkesine aykırı bulmuştur. Ayrıca kadınların haysiyetini korumak,

cinsiyetlerine uygun olmayan işlerde ekonomik zorunluluklar nedeniyle çalıştırılmalarını önlemek maksadıyla “Yardımlaşma Teşkilatı” adı altında bir kuruluşu öngörmesi de, MSP’yi diğer partilerden farklı kılan bir başka konu başlığıdır. CGP ise Atatürk ilkelerine bağlılığını en fazla vurgulayan parti olmuş, devlet idaresinde dürüstlüğün hâkim kılınmasına dikkat çekmiştir.

İlave olarak, seçime katılan partilerin tamamının seçim kampanyalarına bir bütün halinde bakıldığında, millî politikanın uygulanması konusundaki fikir ayrılıklarının olmasına rağmen; dış politika sorunlarının önemli bir yer kapsamadığı, büyük siyasi partiler arasında ana dış politika prensipleri konusunda anlaşmazlık bulunmadığı görülmektedir.323

323 Seyfi Taşhan, “1973 Genel Seçimlerinde Dış Politika Sorunları”, Dış Politika (Foreign Policy) Dergisi, Tisa Matbaacılık, Cilt 3, Sayı 3, Ankara, 1973, s. 3-19.

Sonuç olarak partilerin seçim kampanyalarındaki faaliyetlerine yukarıda değinilmiştir. Buna göre CHP, AP, DP, MSP ve CGP’nin seçim kampanyalarının, diğer partilerinkine göre kapsamlı olduğunu söylemek mümkündür. Dönemin siyasi partileri, yukarıda belirtilen faaliyetlerini bu şekilde gerçekleştirmişler ve seçim tarihi olan 14 Ekim’i beklemişlerdir.