• Sonuç bulunamadı

CHP’nin Seçime Yönelik Çalışmaları

V. Türkiye’de Seçim Olgusunun Tarihsel Gelişimi

2. BÖLÜM : 1973 YILI SEÇİMLERİ

2.2.3. Partilerin Programları ve Seçim Kampanyaları

2.2.3.1. CHP’nin Seçime Yönelik Çalışmaları

CHP’nin seçime yönelik çalışmalarının merkezini, ülke sorunlarını ayrıntılı bir şekilde ele aldığı seçim beyannamesi oluşturmaktadır. Kaldı ki, CHP’nin Seçim Beyannamesi’nin sunuş kısmında, ülkeyi kalkındıracak bir dizi düzen değişikliklerinden bahsedilmiştir. İnsanın insanı, yabancıların vatanı sömüremeyeceği hakça bir düzene, toplum yararının kişisel çıkarlardan önde gözetildiği, devlete de servete de hiç kimsenin kul olmayacağı, insan ülküsünün ak günlerine insanca yöntemlerle ulaşılacağı, halkın üstünde egemenliğin olmayacağı bir düzene vurgu yapılmıştır. 1969 milletvekili seçimleri için hazırlanan “Düzen Değişikliği Programı” Bildirgesi’nin, 1973 yılında da geçerli olduğu belirtilmiş; 12 Mart 1971’den sonra yapılan bazı Anayasa değişikliklerinin demokrasiyi zedelediği ve rejim bunalımı yarattığı ifade edilmiştir. Aynı şekilde 12 Mart’tan yararlanarak bazı çıkar çevreleri ve onların yandaşı olan tutucu partilerin, ekonomik ve sosyal politikayı, Anayasanın temel unsurları arasında yer alan “sosyal devlet” kavramı ile bağdaşmayacak şekilde sağa kaydırdıkları

178 Sedef Bulut, “Kazananı Belli Olmayan Seçim: 1973 Genel Seçimi ve Seçim Propagandaları”, Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi (CTAD), Yıl 3, Sayı 6, Ankara, 2007, s. 28. 14 Ekim 1973 Pazar günü yapılan Milletvekili Genel, Cumhuriyet Senatosu üyeleri üçte bir yenileme ve birer Cumhuriyet Senatosu üyeliği boş bulunan (Eskişehir, Sivas ve Urfa) illerindeki ara seçimleri için Siyasi Partiler tarafından verilip kesinleşmiş olan adaylarla bağımsız adayların seçim çevresi itibarıyla düzenlenmiş kesin aday listeleri 17 Eylül 1973 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz. http://www.resmigazete.gov.tr/arsiv/14658.pdf (22.02.2015.)

belirtilmiştir. “AK GÜNLERE” başlıklı seçim bildirgesinde, ülkede ekonomik ve sosyal alanda ortaya çıkan kötü durumun sorumluluğunun sadece 12 Mart sonrası hükümetlere yüklenemeyeceği ifade edilmiştir.179

Kalkınma konusunda seçim bildirisinde, “özgürce ve hakça kalkınma” parolası ile ele alınmaktadır. CHP, sayılı kişilerin elinde varlığını artıran ama halk çoğunluğunu yoksul bırakan bir kalkınmayı, hakça olmadığı için reddetmektedir. CHP Seçim Bildirgesi’ne göre gerçek ve geçerli kalkınma, tüm halkın özgürce ve hakça kalkınmasıdır. CHP’nin halkçı iktidarında, özel girişim olacak, ancak aşırı kârlarla halkı ezemeyecek, ekonomiye de, devlet yönetimine de egemen olamayacaktır. Öte yandan üreticiler büyük ve güçlü kooperatif örgütlerinde birleştirilecek, ürünlerinin yurt içindeki pazarlamasını, aracılara muhtaç kalmaksızın, kendi kooperatifleri yoluyla yapacaklardır. Dolayısıyla CHP’nin kuracağı düzende kooperatifler, başka halk girişimleriyle birlikte ekonominin en önemli ve güçlü kesimini oluşturacak ve “Halk

Sektörü” olarak adlandırılacaktır. CHP’nin halkçı iktidarında toprak mülkiyetinde var

olan adaletsizlik ve düzensizlik de giderilecektir. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da toprak dağılımı yarı feodal bir görünümde ve ağalık düzeninin etkisi altında olduğundan, halkın siyasal özgürlüğü bile kısıtlanmış durumdadır. CHP’nin arzuladığı toprak reformunun temel felsefesi, “toprak işleyenindir” ilkesidir. CHP, yeterli topraktan mahrum birçok köylüyü, yeterli toprağa ve toprağının tapusuna kavuşturmayı amaçlamakta, özel toprak mülkiyetinin yaygınlaştırılmasını önermektedir. 1969 yılı

“Düzen Değişikliği Programı” isimli bildirgede açıklanan “köykentler” de, köyden

başlayacak kalkınmanın temelini oluşturmaktadır. Köykentlerle; köyden kente, köylülükten kentliliğe, tarım toplumundan sanayi toplumuna düzenli ve sağlıklı bir geçiş hedeflenmektedir.180

CHP’nin halkçı iktidarı, yalnız insanlar arasında değil, bölgeler arasında da sosyal adaleti hızlı ekonomik kalkınmayla birlikte sağlamayı, özgürce ve hakça kalkınmanın temel koşullarından biri saymaktadır. Bu kapsamda Doğu ve Güneydoğu halkının “kaderine terk edilmişlik” duygusundan kurtarılması sağlanacaktır. Öte yandan köylüden başlaması öngörülen kalkınma hareketi doğrultusunda yapılacak sanayi yatırımlarının Türkiye’deki tasarruflarla karşılanamayacak bölümleri, yurt dışındaki

179 AK GÜNLERE Cumhuriyet Halk Partisi 1973 Seçim Bildirgesi, TBMM Kütüphanesi Yayını, Ankara, s. 3-10.

işçilerimizin katkılarıyla tamamlanacaktır. CHP iktidarı, halkın tasarruflarını başkalarına kaptırmadan, ortaklaşa yatırımlar yapabilmelerini kolaylaştıracak bir iktidar olacaktır. Dolayısıyla CHP, “Halk Sektörü”nü güçlendirmeye çalışacaktır. Halk Sektörü ise; CHP’nin öngördüğü kalkınma modelinde ve ekonomik düzende, köylü kooperatiflerinin, sosyal güvenlik ve yardımlaşma kurumlarının, sendikaların, yurt dışındaki işçi ortaklıklarının ve benzeri halk ortaklıklarının girişimlerinden oluşacak sektördür.181

CHP Seçim Bildirgesi’nde “kamu sektörü” hakkında ise şu hususlara yer verilmiştir: Kamu sektörünün zengin olanakları yeterince değerlendirilememektedir. Bu kuruluşlarda verimli modern işletmecilik yöntemleri yerine, ağır bir bürokratik yönetim uygulanmaktadır. Bu kuruluşlar, devlet mülkiyetinde kalmakla beraber çalışanların yönettiği halk işletmeleri durumuna getirilecektir. Öte yandan CHP, siyasal ve sosyal alanda olduğu gibi, ekonomik alanda da çoğulculuğu ve özgürlüğü sürdürmekten yanadır. Girişim özgürlüğüne değil, girişim özgürlüğünü tekellerine almak isteyenlere karşıdır. CHP iktidarı, toplumun tümünde olduğu gibi, özel kesimin içinde de sosyal adaleti sağlamayı amaçlamaktadır. CHP’ye göre büyük sermaye, küçük ve orta boy işletmelerin ve esnafın kolayca başarabileceği işlere el atmakta, bu durum özel girişimin temel kurallarından olan rekabeti baltalamaktadır. Dolayısıyla CHP, özel girişime karşı olmamakla birlikte, özel girişimin devlete egemen olmasına, devlet yönetimini ele geçirmesine, devletin yerine geçmesine karşıdır. Kamu yararını, özel çıkarların üstünde tutan CHP; yabancı sermayeye, zorunluluk olan alanlarda ve yeterli ihracat yapması şartıyla izin verilmesinden yanadır. Yer altı kaynaklarının işletilmesinde ve tarımda yabancı sermayeye karşı olup, yer altı kaynakları alanında milliyetçi ve devletçi bir tutum izlenmesinden yanadır.182

CHP Seçim Bildirgesi’nde sosyal düzen başlığı altında belirtilen hususlar ise şu şekildedir: 12 Mart sonrası dönemde, devlet yönetiminde halkın ağırlığının azaldığı, büyük sermaye çevrelerinin ağırlığının ise arttığı ifade edilmiştir. Grevlerin geniş ölçüde yasaklandığı lokavtların ise serbest bırakıldığı bunun da işçilerin yoksullaşmasını hızlandırdığına dikkat çekilmiş olup, CHP iktidarında, demokratik işçi haklarına getirilen tüm kısıtlamaların kaldırılacağı belirtilmiştir. İşçilerin ekonomi politikasındaki ağırlığının artmasına katkı da sağlayacak şekilde, İşçi Yardımlaşma

181 a.g.e., s. 44-65.

Kurumu (İYAK) tesis edilecektir. İYAK gibi Memur Yardımlaşma Kurumu (MEYAK) da kurulacak; sosyal güvenlik kurumlarının yatırıma ayrılabilir bütün kaynakları, OYAK, MEYAK, İYAK gibi yardımlaşma kurumlarının da olanaklarından yararlanılarak kendilerince değerlendirilecektir. CHP’ye göre sosyal adaletsizliğin temel nedenlerinden biri, eğitimdeki olanak eşitsizliğidir. CHP’nin kuracağı düzende, eğitim olanakları kimsenin gücünü aşmayacak, eğitimde kimsenin önü tıkanmayacaktır. TRT dışında, Anayasaya aykırı olarak yayın yapan ve denetimden uzak tüm radyo istasyonları TRT’ye bağlanacaktır. CHP, din konusunda ise inanç özgürlüğünü; demokrasinin, düşünce özgürlüğünün vazgeçilmez unsuru olarak görmektedir. Türkiye’de halktan yana her düşüncenin, sosyal adaletçi her akımın, komünistlik ve dinsizlik şeklinde tanıtıldığı görüşündedir. CHP’ye göre sağcı düşünce, ekonomik, sosyal ve siyasal konularda tutuculuktur. Halkı sömürerek bir avuç insanı zengin etmek isteyen sağcılık, maddiyata aşırı önem vermektir. Ancak sağcılık, dine ve geleneğe bağlılıkmış gibi, maneviyatçılıkmış gibi gösterilmiştir. Sağcı kesim, uzun süre düşünce özgürlüğü ile inanç özgürlüğünü çatıştırmıştır. Bu çatışmada ezilen, hakları çiğnenen halk olmuştur. CHP’ye göre siyasal açıdan sağcılık ve solculuk, dindarlık ölçüsüne göre değil, ekonomik ilişkiler konusundaki düşüncelere göre oluşan bir siyasal farklılaşmadır. CHP’ye göre halkın din duygularını incitenler, insanlık onurunu da zedelemiş olurlar.183

CHP Seçim Bildirgesi’nde, demokrasi konusunda açıklanan hususlar ise şu şekildedir: CHP’ye göre Türk halkı, özgürlükle düzenliliği bir arada sağlayabilecek yetenekte bir halktır. İktidarda, yerli ve yabancı büyük sermayenin çıkarlarını ön planda tutan ve demokratik haklar ve özgürlükler ortamında halkın kazanmaya başladığı güçten ürken bir siyasal kuruluş varsa, birtakım tertipleri planlamak kolaylaşır. Halk topluluklarının demokratik özgürlük ortamında serbestçe örgütlenebilmeleri, haklarının bilincine varmaları, büyük sermaye çevrelerinde ve büyük toprak sahiplerinde kaygı uyandırmıştır. 1961 Anayasası ve yürürlükteki yasalarla ülkede huzur ve asayiş sağlanabilmiş ve hatta bazı ciddi askeri ayaklanmalar bile önlenebilmişken, 1965 sonrası durum değişmeye başlamıştır. Sağcı denen gençlerden bazıları, Siyasi Partiler Kanunu’na açıkça aykırı olarak, yarı askeri eğitim verilen kamplarda, yasa dışı sokak hareketleri içinde yetiştirilmeye başlanmıştır. Solcu denen gençlerden bazıları da,

devletin gözü önünde güney sınırlarını aşarak, Filistin’deki gerilla kamplarında Marksist184-Leninist veya Maoist185 ideolojik eğitim ve gerillacılık eğitimi, sabotaj eğitimi görmek üzere gidip gelmeye başlamışlardır. Yakalanıp Türk adliyesince tutuklananlardan bazıları, iktidarda bulunan AP’nin müsamahası sonucu serbest bırakılmışlardır. Kurulduğu günlerden başlayarak AP, 1961 Anayasası ile ülkenin yönetilemeyeceğini, huzur ve asayiş sağlanamayacağını iddia etmiştir. CHP, 12 Mart sonrası rejim değişikliklerinin sorumluluğuna ortak edilmek istenmekle birlikte, kendi iç çelişkilerini çözmüş, muhalefet görevini yapmaya başlamış, Cumhurbaşkanlığı seçimi sorununun demokratik biçimde çözülmesine öncülük etmiştir. AP ise, başından beri anayasal devlet kuruluşlarını karşısına almış, ülkenin 12 Mart bunalımına sürüklenmesinde gerekli tedbirleri almakta sıkıntı yaşamış ve 12 Mart öncesi şiddet olaylarına aşırı özgürlüklerin yol açtığını iddia etmiştir. CHP iktidarında halkın, yönetime daha çok ve daha etkin katılacağı, bütün toplumun siyasetle etkin bir biçimde ilgilenebileceği ve yönetime ağırlığını koyabileceği görüşü ileri sürülmüştür. CHP’nin, yeterli çoğunluğu sağladığında gerekli Anayasa değişiklikleri de yapacağı; büyük çıkar çevreleriyle onların yandaşı durumundaki partilerin, demokrasiyi yozlaştırma, daraltma çabalarını da önleyeceği belirtilmiştir.186

CHP’ye göre huzurun sağlanmasında iç güvenlik önemli etkenlerden biridir. Bir ülkede sosyal ve ekonomik düzen hakça ve dengeli değilse, en etkin iç güvenlik tedbirleri bile huzur sağlamaya yetmez. Özellikle AP iktidarı sırasında, huzuru ve asayişi zedeleyen yasa dışı eylemlere karşı, hükümete Anayasa ve yasalarla tanınmış

184 Marxizm, Karl Marx (1818-1883)’ın felsefesinin adıdır. Marxizm, uzun yıllar iktisadi bir doktrin olarak değerlendirilmiştir. Bunun sebebi Marx’ın en önemli eserinin “Sermaye (Das Kapital)” adını taşımasından kaynaklanmaktadır. Marx, bu eserde kapitalist ekonominin eleştirisini yapmaktadır. Başlıca amacı kapitalist ekonomik düzenin yerine, kollektivist bir ekonomik düzen getirmektir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Metin İşçi, Siyasi Düşünceler Tarihi, DER Yayınları, 3. Basım, İstanbul, 2012, s. 371-388.

185 Maoculuk, Çin’li devrimci komünist lider Mao Zedung’la (1893-1976) özdeşleştirilen kuram ve politikalardır. Mao genellikle kabul görmüş öğretilere aykırı bir sosyalist devrim kuramıyla ilişki içinde olmuştur. Bu kuram, devrimci köylülüğe öncelikli bir rol atfetmektedir. Gordon Marshall, Sosyoloji Sözlüğü, Çev.: Osman Akınhay, Derya Kömürcü, Bilim-Sanat Yayınları, Ankara, 1999, s. 471, 472. Bir başka kaynakta Maoculuk şu şekilde açıklanmıştır: Maoculuk, 1920’lerden, öldüğü 1976’ya kadar Mao Zedong’un geliştirdiği devrim ideolojisi ve metodolojisinden oluşan öğretidir. Bir görüşe göre, Mao’nun gerçek katkıları Marksizm’in Çin koşullarına yaratıcı bir uygulamasından ibarettir. Sovyet Devrimi’nde siyasal iktidar, işçi sınıfını temel alan görece kısa süreli bir ayaklanmayla önce kentlerde ele geçirilmişti. Mao ise, Çin Devrimi’nin pratiği içinde, köylülüğe dayalı ve uzun süreli bir gerilla savaşını benimsedi; kırsal alanlarda iktidarın önce parça parça ele geçirilmesi, böylece büyük kentlerin kuşatılması ve en son sonunda ülke çapında iktidar aşamasına gelinmesi biçiminde farklı bir çizgi izlemiştir. 1985’te Sovyetler Birliği’nde Gorbaçov’un iktidara gelmesiyle Çin-Sovyet yakınlaşması başlamış, Mao’cu akım Çin’de ve başka ülkelerde pratik bir gerçeklik olmaktan çıkmıştır. Ana Britannica Genel Kültür Ansiklopedisi, Ana Yayıncılık A.Ş., Cilt 15, İstanbul, 1989, s. 320, 321.

yetkiler kullanılmamış, yasa dışı eylemlere cesaret verilmiştir. 12 Mart sonrası çatışan gruplardan biri alabildiğine cezalandırılmış, barışçı demokratik sol veya sosyal demokrat akımlar içinde yer alan ve hiçbir yasa dışı davranışta bulunmayan bazı kişilere haksız davranışlarda bulunulmuştur. Hatta hiçbir suçları olmadığı halde, imzasız ve uydurma ihbarlarla gözaltılar yaşanmış, bunlara insanlık ve uygarlık dışı işlemler yapılmıştır. Demokratik hukuk devleti kuralları ve Anayasa sınırları içerisinde çalışması gereken devletin resmi istihbarat örgütü, hükümet ve Anayasa üstü bir kuruluş olarak çalışmıştır. Anarşiye karşı mücadele iddiası ile başvurulan bu gibi yöntemler anarşi yaratmış, devlete karşı olan güvenin sarsılmasına neden olmuştur. CHP iktidarı ise iç güvenliği, toplumsal huzuru ve asayişi; insanlık, uygarlık ve hukuk devleti kuralları içinde gerçekleştirecektir. Anayasa dışı eylemlere karşı devlet gücü en etkin bir biçimde kullanılacak, bunu yaparken demokratik hukuk devleti çizgisinin dışına çıkılmayacaktır. Düşünce suçu kavramı yasalardan çıkarılacak, hukuk dili özleştirilecektir. Ayrıca CHP, her ülkede önemli yıldönümlerinin sevincini yaygınlaştırmak amacıyla genel af çıkarılmasının gelenek olduğuna inanmakta; Cumhuriyetin ellinci yıldönümü dolayısıyla bir genel af çıkarılmasının da zorunlu olduğunu düşünmektedir. Sonuç olarak CHP iktidarı hakça, halkçı ve etkin bir yönetim ile çıkaracağı genel afla, insanların geleceklerine umutla bakmalarını sağlayacak, böylece Atatürk’ün yurtta barış ilkesi de gerçekleşmiş olacaktır. Nitekim CHP iktidarı, yurtta barışı baskıyla, cezayla, korkuyla değil; özgürlükle, sevgiyle sağlayacaktır.187

CHP’nin seçim bildirgesinin ana hatları, yukarıda belirtilen hususları kapsamıştır. Seçim propagandası faaliyetleri kapsamındaki gelişmeleri ise şu şekilde özetlemek mümkündür:

1973 milletvekili seçiminin propaganda sürecinde Ecevit rüzgarı esmiş, dağa, taşa, “Karaoğlan” adı yazılmıştır. Ecevit; adı, söylemi, hatta giyimiyle Türk kamuoyunun merkezine oturmuştur.188 CHP, “Karaoğlan”ın resimlerine de güvenerek

187 a.g.e., s. 203-213.

188 Cemal Fedayi, “Türkiye’nin Siyasal ve Sosyal Kaos Dönemi (1971-1980)- Namı-ı Diğer: 70’li Yıllar”, Adem Çaylak ve diğerleri (Ed.), Türkiye’nin Politik Tarihi, Savaş Yayınevi, 3. Baskı, Ankara, 2011, s. 498. Dönemin CHP milletvekili Erol Tuncer’e göre Bülent Ecevit son derece çalışkan, okur-yazar, CHP’nin çekirdeğinden gelmiş karizmatik bir insandı. Tek eksiği, devleti fazla tanımamasıydı. Müthiş bir hitabet gücü vardı ve bu hitabetin içi doluydu. Heyecanlı konuşmalarıyla kitleleri sürükleyebiliyordu. Yeni kurulmuş, diri, inançlı, gençleştirilmiş CHP örgütleri, önceki seçimlerden farklı olarak, varoşları da CHP’ye kazandırmışlardır. Bülent Ecevit iyi bir ekip oluşturmuş, ülkenin sorunlarını ve çözüm yollarını iyice inceleyerek halka sunmuştur. Erol Tuncer ile 2 Ekim 2015 tarihinde yapılan mülakat.

seçim propagandasına girişmiş; seçim çalışmalarını, propaganda uzmanı siyasi kişiler değil, tersine siyasetle hiçbir ilgisi ve çoğunluğu partinin kayıtlı üyesi bile olmayan ev hanımları yürütmüştür. Bu hanımlar, CHP Genel Merkezi binasında çalışmışlar, kendilerine “Tanıtma Komitesi” adını vermişler, hiçbir kişisel çıkar beklemeden, güçlerinin yettiği oranda partiye gönüllü olarak yardım etmişlerdir. CHP’ye gönül veren bu hanımlar, Genel Başkan Ecevit’in çeşitli boylarda renkli ve siyah beyaz fotoğraflarını hazırlatmışlar ve bunları (partiye yapılan bağışlar karşılığında, bağışın miktarına göre bağış sahiplerine tanıtma malzemelerini verme şeklinde) satmışlardır. Gönüllü hanımlar, bağışlardan sağlanan gelirin bir bölümü ile fotoğrafları bastırdıkları matbaaya borçlarını ödemişlerdir. Ecevit’in fotoğraflarından başka, kendisinin çeşitli konulardaki görüşlerini açıkladığı “Ecevit diyor ki” adlı kitabı da bastırmışlar; altı oklu anahtarlıklar, bloknotlar, evrak çantaları ve bayraklar da yaptırmışlardır. Böylece CHP’li hanımlar, tanıtma malzemelerinin bağış karşılığı verilmesi şeklinde, daha önce hiçbir siyasi kuruluş tarafından uygulanmamış bir yönteme de imza atmışlardır. Bu yöntem pek çok vatandaştan karşılık bulmuş, yurdun çeşitli köşelerinden gelen sipariş mektupları alınmıştır. Böylece partiye yapılmak istenip de, sıkılganlık nedeniyle yapılamayan küçük bağışlar da harekete geçirilmiştir. Gönüllü hanımlar, Genel Merkez Binası’ndaki odalarda siparişlere cevap vermekle kalmamış; aynı zamanda Ecevit’in bütün gezilerine de katılıp, mitinglerde de fotoğraf, kalem, kitap ve rozet karşılığı bağış toplamışlardır. 189

CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Marmara Bölgesini kapsayan seçim gezisinde Gönen ve Biga ilçelerinde, 22 Eylül’de halka hitap etmiş, ekonomik durum üzerinde durmuş, hâlihazırda hükümetin kuruluşuna katılan AP ve CGP’nin pahalılıktan yakınmamaları gerektiğini, zira başbakanı kendilerinin seçtiğini, hükümet programını kendilerinin hazırladığını belirtmiştir.190

Ecevit, partisinin seçim propaganda faaliyetleri kapsamında Eylül ayı sonlarında Yozgat, Çorum, Samsun, Ordu ve Giresun’da halkla buluşmuştur. Samsun’da,

“Toprağa birkaç yıl aynı şeyi ekince yorulur. Onun için nadasa bırakırsınız, AP yoruldu, eskidi. Bu yıl onu nadasa bırakın. Bizi deneyin” şeklinde konuşmuştur. CHP

Samsun Örgütü’nün Ecevit şerefine verdikleri yemekte, halk ozanı Aşık Veysel’in şarkısı, “Bizim sadık dostumuz Karaoğlan’dır” şeklinde değiştirilerek söylenmiştir.

189 “CHP, Karaoğlan’ın resimlerine güveniyor”, Milliyet Gazetesi, 26 Ağustos 1973, s. 1.

CHP lideri, Ordu ve Giresun’da yaptığı konuşmalarda ise, kontr-gerilla adlı örgütün niteliği ve amacı üzerindeki örtünün kaldırılmasına vurgu yapmıştır. Devlet görevlerini ve yetkilerini kötüye kullananların hiç değilse yetkilerinin alınarak etkisiz duruma getirilmeleri gerektiğini ifade etmiştir. Bazı demokratik haklarda ve özgürlüklerde yapılan kesintilerin demokrasinin işleyişini aksatabileceğini; CHP’nin halkın oyları ile halkın verdiği yetki ile iktidara geleceğini, iktidara geldikten sonra sağcısının da solcusunun da düşüncesini rahatlıkla söyleyebileceğini, ancak gençlerin arasına ajanlar sokulmayacağını belirtmiştir. Ecevit, 12 Mart öncesi şiddet olaylarında rol oynayan taraflardan birinin en ağır bir şekilde bastırıldığı halde, diğerinin en geniş ölçüde serbest bırakıldığını da sözlerine eklemiştir. Bu aşırı müsamahayı gören bazı gençlerin, 12 Mart öncesi kışkırtıcılık ödevlerini yeniden yapmak üzere kullanılmakta olduğunu, bunun da tatsız olaylara neden olabileceğini ifade etmiştir.191

CHP lideri Ecevit’in 27 Eylül’de Isparta’daki mitingi ise büyük olaylara sahne olmuş, halka seslenirken saldırıya uğramış, mitingi sabote etmek isteyen bir grupla CHP’liler arasında kavga çıkmış, atılan taşlarla 20’ye yakın kişi muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Ecevit olaylara rağmen konuşmasında, gerçek iktidarın, herkesin ve her kurumun ülkeyi ve kendisini güvenlik altında görebilmesini, huzur içinde yaşayıp çalışabilmesini, geleceğe ümitle bakabilmesini sağlayan iktidar olduğunu söylemiştir. Yurttaşlara ve kurumlara bu güveni, huzuru ve ümidi verebilen bir iktidarın yetkilerine kimsenin el sürmeye kalkışamayacağını; ancak bu güveni veremeyen bir iktidarın en kesin yetkilerle donatılmış olsa bile ülkeyi yönetemeyeceğini ifade etmiştir.192

Öte yandan CHP Genel Başkanı Ecevit, 29 Eylül’de İzmir – Denizli güzergâhı boyunca “Halkçı Ecevit”, “Yiğit Ecevit”, “Yaşa Varol Karaoğlan” gibi sözler ve pankartlarla karşılanmıştır. Aydın ve Denizli’de yaptığı konuşmalarda AP Genel Başkanı Demirel’i sert bir dille eleştirmiş, 12 Mart’ın gelişine en büyük nedenin, AP iktidarı olduğunu söylemiş; siyasette tutarlılık ve dürüstlüğün gerekliliğinden bahsetmiştir. CHP’nin iktidara gelmesi halinde aşırı sağ ve aşırı sol düşünce özgürlüğü

191 “Ecevit: Kont Gerilla’nın örtüsü kaldırılmalı”, Milliyet Gazetesi, 27 Eylül 1973, s. 1.

192 “Ecevit Isparta’da saldırıya uğradı”, Cumhuriyet Gazetesi, 28 Eylül 1973, s. 1. Muhalefet lideri İsmet İnönü’nün yurt gezisi kapsamında 30 Nisan 1959’da Kurtuluş Savaşı’nda karargâhı olarak kullandığı evi ziyaret etmek istemesi, Uşak Valisi tarafından önlenmek istenmiştir. Valinin buyruğunu yerine getirmeyen emniyet müdürü ve jandarma komutanı, aynı gün görevden alınmışlardır. O gece çevredeki birtakım fabrikalardan DP’li partizanlar getirilmiş, ertesi gün bu kalabalık istasyona gitmekte olan İnönü’nün otomobilini durdurmuştur. İnönü, otomobilden inip kalabalığın arasından geçerken başına