• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2. KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER VE ALANYAZIN

2.1 Otizm Spektrum Bozukluğu

2.1.4 Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin gelişimsel özellikleri ve yaşam

2.1.4.4 Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde motor ve

Otizm spektrum bozukluğunu bir sendrom olarak ilk kez tanımlayan Kanner, çocukların motor gelişimlerinin normal olduğunu ancak yenidoğan dönemi boyunca gözlenen hipotonusa (düşük kas tonusu) dikkat çekmiştir. OSB’nin yenidoğan

dönemi ile ilgili yapılan çalışmalarda Kanner’ı desteklemektedir (Ming, Brimacombe & Wagner, 2007; Adrien, Lenoir, Martineau, Perrot, Hameury, Larmande & Sauvage, 1993). Ming vd. (2007), OSB olan bireylerde gözlenen motor bozuklukları “eşlikeden semptomlar” olarak nitelendirmişlerdir. Ozonoff, Young, Goldring, Greiss-Hess, Herrera, Steele, Macari, Hepburn ve Rogers (2008) ise OSB olan çocuklarda gözlenen motor gelişim geriliklerinin normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı olmadığını belirtmişlerdir. Bir başka çalışmada OSB olan çocuklarla zeka geriliği olan çocukları karşılaştırmış ve koşma, atlama, fırlatma, yakalama ve denge aktivitelerinde fark olmadığını bildirmişlerdir (Morin & Reid, 1985).

OSB olan 21-41 aylık çocuklar üzerinde yapılan bir çalışmada kaba motor becerilerde ve ince motor becerilerde ve bazen her ikisinde de gerilikler olduğu bildirilmiştir. Aynı grup çocuk genel gelişim geriliği olan akranlarıyla refleksler, denge, bir yerden bir yere hareket, hareket, kavrama, objeleri tutma, görsel motor koordinasyon açısından karşılaştırıldığında bir fark olmadığı ancak normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı fark olduğunu gösterilmiştir (Provost, Lopez & Heimerl, 2006).

Bazı araştırmacılar OSB olan bireylerde kaba motor ve ince motor becerilerde yetersizlikler, hipotoni, apraksi (motor, duysal ve koordinasyon kusuru olmaksızın amaçlı hareketlerin yapılamaması), motor steriotipler yaygın olduğunu gözlemlemişlerdir. Düşük IQ skoruna sahip bireylerde motor defisitler daha ağır düzeyde gözlenmektedir. Okul öncesi dönemi boyunca el ya da parmaklarda bireye özgü hareketler, anormal postür yapısı % 37-95 değişen oranlarda gözlenir. OSB olan bireylerin % 42-88’si objelerin duyusal özellikleri ile meşgul olma, çevresel uyaranlara beklenenin altında ya da üstünde cevap verme, duyu uyaranlarına paradoksal yanıtlar verme şeklinde duyusal işlemleme problemleri yaşarlar (Filipek, Accardo, Ashwal, Baranek, Cook, Dawson vd., 2000; Rogers, Bennetto, McEvoy & Pennington, 1996).

Teitelbaum, Teitelbaum, Nye, Fryman ve Maurer (1998), OSB olan bebeklerle normal gelişim gösteren 6 aylık bebekleri karşılaştırdığı çalışmasında OSB olan bebeklerin oturma stabilizasyonu kazanmadıklarını göstermişlerdir. Oturma pozisyonu kazanmış olsalar bile asimetrik oturma postürü sergilerler, oturma dengeleri yeterli değildir. Çalışmada bazı çocukların oturma stabilizasyonu kazanmaları 10. ay gibi oldukça geç bir döneme uzayabilmektedir. OSB olan bebeklerin yaşamlarının ilk yılında oturma sırasında öne ya da arkaya düşme eğilimde oldukları ve başın vertilizasyonunu ve kolların koruyucu reflekslerinin (paraşüt refleksi) alınmadığını göstermişlerdir (Teitelbaum, O., Benton, Shah, Prince, Kelly & Teitelbaum, P., 2004; Teitelbaum vd., 1998).

Postürün ya da hareketlerin simetrisinde yetersizliği ile tanımlanan motor asimetri, normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırıldığında OSB olan çocuklarda sıklıkla gözlenmektedir. Esposito ve Venuti (2009), motor asimetrinin özellikle yenidoğan döneminde oturma pozisyonundaki anormal postürün OSB’nin erken semptomları olarak tanımlanabileceğini belirtmişlerdir.

Ming vd. (2007), OSB olan çocuklar ve adölesanlarla yaptıkları çalışmalarında normal gelişim gösteren çocuklarla karşılaştırıldığında OSB olan bireylerde motor yetersizliklerin çok yaygın olarak değerlendirmişlerdir. Ayrıca hipotoninin de çok yaygın olarak gözlemlenen bir motor bozukluk olduğunu, özellikle adölesan dönemde motor apraksinin sık görüldüğünü belirtmişlerdir.

Noterdaeme, Mildenberger, Minow ve Amorosa (2002), OSB olan çocukları dil ve konuşma bozukluğu olan ve normal gelişim gösteren kontrol grupları ile karşılaştırdıklarında denge, ince ve kaba motor becerilerin gelişimininde istatistiksel olarak fark bulmuştur. OSB olan çocuklar oral motor becerilerde de gerilikler göstermişler ancak istatistiksel olarak anlamlı bulmamışlardır. Özellikle ince motor becerilerdeki gerilikler kaşık, çatal kullanımını etkilemekte, günlük yaşam aktivitelerini zorlaştırmaktadır. Yazma, çizme gibi aktivitelerde zorlanmasına neden olarak akademik başarısını etkileyebilmektedir.

OSB’li çocuklardaki motor problemler motor koordinasyon problemleri ile ilişkilidir (Fournier, Hass, Naik, Lodha & Cauraugh, 2010). OSB’li bir çocuk için motor bir performansı başlatmak, durdurmak normal gelişim gösteren yaşıtlarına göre daha yavaş ve zordur (Fournier vd., 2010; Beversdorf, Anderson, Manning, Anderson, Nordgren, Felopulos & Bauman, 2001). Fournier vd.’nin (2010) meta analiz çalışmasında OSB’li çocukların motor performans farklılıklarının istatistiksel olarak anlamlı bulunduğunu göstermişlerdir.

Çalışmalar OSB’li çocukların duyu, motor ve kognitif alanlarda bir takım problemler yaşadıklarını göstermektedir (Klintwall, Holm, Eriksson, Carlsson, Olsson, Hedvall vd., 2011; Günal, 2007; Baranek, 1999). Çocukların yaşamış oldukları bu problemler günlük yaşam aktiviteleri ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilemektedir (Günal, 2007).

Motor gelişimde gecikmeler (Liu, 2012), postüral praksis (motor taklit) problemleri, ince ve kaba motor becerilerde bozukluklar normal gelişim gösteren çocuklara göre OSB olan çocuklarda sıklıkla görülür. Bu nedenle OSB olan çocukların fizyoterapi programları içinde duyusal işlemleme terapileri mutlaka yerini almalıdır (Matson, Matson & Beighley, 2011).

Çocuğun vücudundan ve çevresinden gelen uyarıları organize eden nörolojik bir işlem süreci vardır ve bu süreç duyu bütünlüğü (duyusal işlemleme) olarak adlandırılır. Bu da çocuğun çevre ile olan etkileşiminde vücudunu etkili biçimde kullanabilmesini sağlar. Doğru motor cevap görsel, işitsel, taktil (dokunma), vestibüler (denge ve hareket) ve proprioseptif (derin duyu) duyulardan gelen uyarıların merkezi sinir sisteminde işlenmesiyle alınır. Çocuğun vücudu ve çevresinden aldığı duyu bilgisini kavrayarak yorumlaması, bütünleştirmesi ve bu bilginin uzaysal-zamansal yönden kullanılarak organize edilmiş, uygun motor davranışı planlama ve oluşturmasıdır (Stewart, Russo, Banks, Miller & Burac,2009; Uyanik, Kayihan, Bumin & Sener, 2009; Fazlıoğlu, 2004). Duyu bütünlüğü çocuğa günlük yaşam aktiviteleri için gereklidir.

OSB olan çocukların duyusal problemleri ile ilgili yapılan çalışmalarda OSB’li çocukların normal gelişim gösteren çocuklara göre duyusal gelişimlerinin farklı olduğu görülmüştür. Özellikle OSB’li çocukların erken çocukluk döneminde görülen duyu-algı problemlerinin varlığı dolayısıyla yenidoğan ve erken çocukluk döneminde duyu motor değerlendirmenin önemli olduğu vurgulanmaktadır (Ben- Sasson, Hen, Fluss, Cermak, Engel-Yeger & Gal, 2009; Dawson & Watling, 2000; Baranek, 1999; Kientz & Dunn, 1997; O'Neill & Jones, 1997).

Duyusal girdilerin düzenlenmesinde yaşanılan problemler limitli vücut hareketlerine ve steriotiplere neden olabilmektedir (Kientz vd., 1997). OSB olan çocuklarda duyu süreci, regülasyonu ve bütünlemesinde farklı derecelerde problemler görülmektedir (Rogers, Hepburn, Stackhause & Wehner, 2003). Bu çocuklarda % 30 ila % 100 arasında değişen derecelerde duyusal uyaranlara atipik cevaplar tanımlanmıştır (Dawson vd., 2000). OSB olan çocuklarda görülen duyusal problemler işitsel işlemleme, görsel işlemleme, taktil (dokunma) işlemleme, vestibuler işlemleme ve oral duyu işlemlemede aşırı duyarlılık ya da düşük duyarlılık şeklindedir (Dunn & Daniels, 2002; Watling, Deitz & White, 2001; Kientz vd., 1997). OSB olan çocuklarda duyusal algılamada hipo ve hipersensitivite, işitsel ve görsel uyarıya karşı hassaslık, sınırlı yemek yeme alışkanlıkları, dikkat zayıflığı, azalmış oyun yeteneği, emosyonel cevap oluşturmada yetersizlikler ve farklı şekillerde cevap oluşturma, artmış hareket durumu ve anormal algısal cevaplar gözlenir (Stewart vd., 2009; Watling vd., 2001; Baranek, 2002). Duyusal girdilerin alınması ve uygun cevapların hazırlanmasındaki bu problemler uzun ya da kısa vadede değişiklikler gösterebilir. OSB olan çocuklardaki bu durumlar daha çok davranış problemlerinde etken olduğu düşünülmekle beraber motor becerilerin (ince ve kaba motor beceriler) gelişimini de etkilemektedir (Piek & Dyck, 2004). Duyusal faktörler, yemeğin kıvamı, rengi, kokusu gibi özelliklerinden dolayı kısıtlı gıda alınmasına neden olabilmektedir (Johnson, Myers & The Council on Children With Disabilities, 2007).

Duyusal ayırt etme becerisi yeterli olan bireylerde tatlar, kıvamlar, kokular ayırt edebilirler. Bu bireyler aynı zamanda yiyeceğin ağız içinde ve yüzündeki yerini

de saptayabilirler. OSB olan çocuklarda duyusal ayırdetme yetersizliğinin bir sonucu olarak bu duyumları ayırt edemeyebilirler. Bunun sonucu olarak yemek yemek negatif deneyime dönüştüğünden gıda alımlarını sınırlandırabilirler. Eğer çocukta tatları, kıvamları, ısıları ya da yiyeceğin ağız içindeki lokasyonunu ayırt etme zorlukları varsa yiyeceğin güvenli bir şekilde alımı zorlaşır. Yiyeceğin ağız içinde uzun süre tutulması, yeterli çiğnemeden yutulan yiyecekler, yiyecek olmayan şeyleri yemek (pica), öksürme, tıkanma ve kusmayla sonuçlanabilir. Oral duyu motor becerilerdeki yetersizlikler ve davranışsal tepkilere neden olan negatif deneyimler gıda reddi ve sınırlı gıda alımına neden olur (Yi vd., 2015; Crasta, Benjamin, Suresh, Alwinesh, Kanniappan, Padankatti, Russell & Nair 2014; Overland 2011).

Oral motor bileşenleri de içeren duysal ve motor beceriler arasındaki ilişkiyi araştıran çalışmalar, kötü duysal–motor performans gösteren OSB’li çocukların yeme becerileri ve yemek yeme sırasındaki olumlu davranışların gelişimi gibi günlük yaşam aktivitelerinde problemler yaşadıklarını göstermektedir (Crasta vd., 2014; Jasmin, Couture, McKinley, Reid, Fombonne & Gisel, 2009). Bu nedenle OSB’li çocukların duyu-motor problemleri onların gelişimsel motor becerileri üzerine etkisi açısından dikkatle üzerinde durulmasını gerektirir (Nadon vd., 2011b).

2.1.4.5 Otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde davranış