• Sonuç bulunamadı

Beslenme bozukluklarının değerlendirilmesi, çözümleri ve aile önerileri

BÖLÜM 2. KONU İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER VE ALANYAZIN

2.4. Çocukluk Çağı Beslenme Problemleri

2.4.3 Beslenme bozukluklarının değerlendirilmesi, çözümleri ve aile önerileri

Çocukluk çağı beslenme bozuklukları birçok farklı nedene bağlı karmaşık bir sorundur. Herkesce kabul edilmiş bir tanımlama ve sınıflaması bulunmamaktadır

(Schuberth vd., 2010; Arts-Rodas vd., 1998). Aynı zamanda birçok disiplinin birlikte çalışmasını gerektirmektedir. Psikiyatrist ya da klinik psikolog kişinin mental durumunu, aile yapısını, sosyal ilişkileri ile ilgili özellikleri, aile-çocuk ilişkisini değerlendirir. Doktor kişinin fiziksel sağlığını, çocuk gastroenteroloğu mide bağırsak sistemi ile ilgili bulguları, diyetisyen boy, kilo, gıda alımı ve yeterli beslenme durumunu, dil-konuşma bozuklukları uzmanları ve ergoterapistler oral-motor gelişimi, duyusal gelişimi değerlendirirler (Steinberg, 2007; Kuhn & Matson, 2004; Field vd., 2003). Bir çocuğun beslenme problemleminin doğru tanımlanabilmesi ve problemin çözülebilmesi için her bir disiplin kendi değerlendirmelerini yaparak ortak bir karar vererek çözüm sürecine geçilmelidir.

Beslenme problemlerinin tanımlanmasında ve derecesinin belirlenmesinde kapsamlı bir klinik değerlendirme önemlidir. Beslenme problemleri aile görüşmeleri, çocuğun genel sağlık ve gelişiminin izlenmesi, beslenme ve büyüme gelişimi hikayesi, çocuğun bir öğün sırasında izlenmesi gibi yöntemlerle değerlendirilebilir.

Aile görüşmeleri ile çocuklarının beslenme durumu, bir problemin varlığı ile ilgili

bilgi edinilmeye çalışılır. Ancak aile görüşmeleri ile elde edilen veriler her zaman gerçeği yansıtmayabilmektedir. Aileler bazen çocuklarının bir beslenme problemine sahip olduğunun farkında olmayabilir bazen de aileler çocuklarının beslenmesi ile ilgili olarak o kadar gergin olurlar ki çocuklarının küçük problemlerini çok büyük problemler olarak algılar ve öyle aktarabilirler (Arts-Rodas vd., 1998). Yine de ebeveynlerin çocuklarının beslenmeleri ile ilgili vereceği bilgiler çok önemli ve değerlidir.

Ailelere yönelik hazırlanmış ölçekler arasında yenidoğan beslenme davranışlarını değerlendirmek için hazırlanmış olan Infant Feeding Behaviours- Parent checklist (30 maddeden oluşur, likert tip ölçekleme yönteminde tasarlanmıştır, Benoit, 1994), çocuğun beslenme ve yutma ile ilgili geçmişini irdeleyerek, problemleri belirlemek amacıyla kullanılan Feeding History Questionnaire (Arts- Rodas vd., 1998), çocuğun yeme ve beslenme zamanı problemlerini belirlemek üzere The Children's Eating Behavior Inventory (CEBI, 40 maddeden oluşur, 5’li likert ölçeği, Archer, Rosenbaum, Streiner, 1991), özellikle OSB olan çocukların öğün

zamanı davranışlarını değerlendirmek için hazırlanmış olan Brief Autism Mealtime Behavior Inventory (BAMBI, Lukens & Linscheid, 2008, 18 maddeden oluşur 5’li likert tip ölçekleme yönteminde tasarlanmıştır, Meral & Fidan, 2014a, geçerlik güvenirliği yapılmıştır) bulunmaktadır. Zihinsel geriliği olan bireylerde beslenme problemlerini hızlı ve etkin bir şekilde teşhis etmek amacıyla tasarlanan The Screening Tool of fEeding Problems (STEP; Matson vd., 2001; Türkçe geçerlik Meral & Fidan, 2014b) çalışmamızda kullanılmıştır.

Dokuz ay-8 yaş arası normal gelişim gösteren çocukların beslenme problemlerini belirlemek için tasarlanmış olan The Behavioral Pediatric Feeding Assessment Scale (BPFAS; Crist & Napier-Phillips, 2001, 35 madde), çocuğun öğün sırasındaki davranışlarına göre ailelerin yaklaşımlarını değerlendiren Parent Mealtime Action Scale (PMAS, 31 madde, Hendy, Williams, Riegel & Paul, 2010) kullanılan diğer ölçeklerdir.

Aynı zamanda yeterli gıda alımını değerlendirmek amacıyla ailelere genellikle 3 günlük gıda alımı sorularak bilgi edinmek, besin tüketimini belirlemek mümkündür (Bat, 2012; Arts-Rodas vd., 1998). The Youth/Adolescent Questionnaire (YAQ, Rockett, Breitenbach, Frazier, Witschi, Wolf, Field, vd., 1997) 9-18 yaş grubunda bir günlük gıda alımını göre yeterli gıda alımını değerlendirmek için tasarlanan ölçeklerden biridir.

Çocuğun genel sağlık durumunun değerlendirilmesi, tıbbi muayenesinin yapılması beslenme ve yutma problemlerinin varlığı ve nedenlerinin belirlenmesinde önemlidir. Nörolojik defisitler, üst solunum yolları ile ilgili anatomik ve mekanik problemler, oral kavite (ağız içi), larenks, solunum yolu, yemek borusunda konjenital anomaliler (yarık damak, fistül varlığı…), ilaç kullanımları, kronik hastalıklar (gastroösefajial reflü, kalp ve akciğer problemleri…), yiyecek alerjileri, genetik ve metabolik hastalıkların varlığı (down sendromu, fenilketanüri) beslenme ve yutma problemlerine neden olabilmektedir. Yutma sırasında kişilerde tekrarlayan pnomoni, akciğer hastalıkları, ağız ve burundan kusma, öğürme, öksürme, yavaş yeme yutma problemlerinin bir göstergesidir. Yutma problemlerinin varlığı klinik olarak değerlendirilebileceği gibi objektif değerlendirme yöntemleri de kullanılabilir.

Videofloroskopik inceleme, fleksibl fiberoptik endoskopik, bronkoskopi ve bronkoalveolar lavaj, reflü aspirasyonu, çok kanallı lümen içi impedans ve pH monitörizasyonu kullanılan objektif değerlendirme yöntemlerindendir (Cinel, Demir, Özçelik & Karaduman, 2013; Arts-Rodas vd., 1998).

Çocuğun büyüme gelişimini takip etmek için boy ve kilo ölçümleri kullanılan parametrelerdendir. Ancak beslenme problemleri ile büyüme gelişimi arasındaki ilişki kanıtlanmamıştır. Bununla beraber yapılan çalışmalarda vücut kitle indeksi kullanılmaktadır (Sharp, Berry, McCracken, Nuhu, Marvel, Saulnier, Klin, Jones & Jaquess, 2013; Arts-Rodas vd., 1998).

Öğün zamanı gözlemleri, çocuğun kendini besleyen kişi ile olan ilişkisini

gözlemlemek, çocuğun uygun ve uygun olmayan davranışlarına karşılık cevaplarını görmek, çocuğun oral-motor becerilerini ve davranışlarını izlemek için kullanılmaktadır. Çocuğun yemek yemeleri sırasında gerekli oral motor becerileri gözlemlemek amacıyla kullanılan Multi-disciplinary Feeding Profile (Kenny, Koheil, Greenberg, Reid, Milner, Moran, vd., 1989) içerinde yer alan ve Gisel (1994) tarafından geliştirilen Functional Feeding Assessment (FFAm), yemek yeme sırasında aile çocuk ilişkisini değerlendiren Feeding Scale (SVIA, 41 madde, likert tip ölçekleme, Chatoor, Getson, Brasseaux, O’Donnell, Rivera & Mrazek, 1997), Oral Motor/Feeding Rating Scale (Judy Michaels Jelm, 1990, 1 yaş’dan adölesan boyunca kullanılan oral/motor beslenme davranışlarını ve becerilerini irdeleyen), Neonatal Oral Motor Assessment Scale (NOMAS, Braun & Palmer, 1985, 26 maddeden oluşan yenidoğanda oral motor disfonksiyon varlığını irdeleyen) gibi ölçekler kullanılmaktadır. The Schedule of Oral-Motor Assessment (SOMA, Reilly vd., 1995) 8-24 aylık bebeklerde oral motor ve beslenme becerilerini değerlendirmektedir.

Beslenme problemleri duyusal problemlerle de ilişkilendirilmektedir. Duyusal işlem yeteneklerini ölçmek için kullanılan ve içeriğinde oral hassasiyetinde sorgulandığı Duyusal Profil kullanılan standardize ölçekler arasındadır (Winn Dunn- 1999, Pekçetin, 2015).

Birçok nedene bağlı olarak gelişebilen beslenme problemlerinin çözümü interdisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir (Laud vd, 2009; Shaw, Garcia, Thorn, Farley & Flanagan, 2003).

Bazen aileler ve sağlık çalışanları çocuğun yaşadığı beslenme problemlerini göz ardı edebilmektedir. Kerwin, Eicher ve Gelsinger (2005), 89 OSB’li çocuk ile yaptıkları çalışmada ailelerin % 6,7’si çocuklarının beslenme problemine sahip olduğunu belirtmişlerdir. Ancak çalışmada çocukların % 60’dan daha fazlasında gıda tercihi (kıvam…) saptanmıştır.

Özellikle özel gereksinimli çocuğun fiziksel ve mental durumu yenidoğan döneminden itibaren beslenme problemlerinin çözümüne yönelik çalışmayı erteleyebilmektedir. Bu durum çocuğun ve ailenin öğün zamanlarını daha stresli ve mutsuz geçirmesine neden olabilmektedir. Beslenme problemlerinin ciddiyetinin arttığı durumlarda beslenme yetersizlikleri ya da obesite gelişebilmektedir. Gelişme geriliği olan çocuklarda uygun yiyeceklerin uygun zamanlarda başlanmamasına bağlı olarak oral motor becerilerin gelişmesi gecikebilmektedir. Oral motor beceriler çocuğun doğru deneyimlemesi ile gelişir. Oral motor becerilerin yetersizliği ve yutma bozuklukları nedeniyle gıdanın aspire edilmesi kronik akciğer hastalığına ve bazen de ölümlere neden olmaktadır (Kumin, Von Hagel & Bahr, 2001; Arts-Rodas vd., 1998).

Özellikle OSB’li çocukların beslenme problemleri içerisinde gözlemlenen uygunsuz beslenme davranışlarına müdahalede uygulamalı davranış analizi kullanılmaktadır (Laud vd, 2009; Levin & Carr, 2001; Hoch, Babbitt, Coe, Krell & Hackbert, 1994; Riordan, Iwata, Finney, Wohl & Stanley, 1984; Foxx vd., 1973). Uygulamalı davranış analizi bireysel farklılıklar dikkate alınarak kullanılmak üzere geliştirilmiş bir yaklaşımdır (Tekin İftar & Kırcaali İftar, 2006). Temel prensipleri pekiştirme, ceza ve söndürme olan uygulamalı davranış analizi kuramsal bir sistemdir (Howard vd., 2011).

Beslenme problemlerine müdahalede kullanılan yöntemlerden biri de duyu bütünlemedir. Beslenme problemlerinin nedeni oral duyu-motor problemler (Nadon vd., 2011b; Smith, Roux, Naidoo & Venter, 2005) ve oral motor becerilerde yetersizlikler olabilir (Allen, Smith, Duku, Vaillancourt, Szatmari, Bryson, vd., 2015). Gıdanın tadı, kokusu, kıvamı ve görünümü ile ilgili gıda reddi, yemek yeme sırasında öğürme, öksürme ya da kusma gibi reaksiyonlar oral duyu-motor problemlerle ilişkili olabilir. Çocuğun oral motor becerilerinin yeterli hale getirilmesi ikincil olarak gelişebilecek beslenme ile ilgili davranışsal problemlerin gelişmesini engelleyebilir (Overland, 2011). Özellikle OSB’li ve zeka geriliği olan çocukların duyusal işlemleme problemleri, oral yapıların yetersiz kas tonusu ve koordinasyonu beslenme becerileri için gerekli deneyimlemeyi engelleyebilmekte ve beslenme problemlerine neden olabilmektedir (Gal, Hardal-Nasser & Engel-Yeger, 2011). Emme, çiğneme, dil hareketleri ve yutmayı içeren oral motor beceriler ve orafarengeal refleksler değerlendirilerek beslenme probleminin çözümüne yönelik uygun duyu-motor müdahaleler planlanması önemlidir (Kuhn vd., 2004). Oral motor terapiler beslenme ve yutmanın oral fazını, fonksiyonel kas aktivitesini, motor konuşmayı, oral farkındalık ve ayrımı, oral aktiviteler ve egzersizleri içermektedir (Bahr, 2011).

Aile önerileri

Çocuk yemek yemek için zorlanmamalı, yiyeceklerin porsiyonları çocuğun gereksinimlerine göre hazırlanmalı, tabağınındaki yiyeceği bitirmesi için ısrar edilmemelidir.

Açlık ve tokluk döngüsünü oluşturmak için öğün zamanlarını belirli bir düzen içinde programlanabilir. Belirli bir rutin oluşturmak için öğün öncesi ve sonrasında aktiviteler eklenebilir.

Yemek sırasında alınan az miktarda sıvılar bile iştahı azaltabilir bu nedenle alınan sıvı miktarı azaltılabilir.

Çocuklar belirli rutinlere ihtiyaç duyabilirler bu yüzden sofrada bazı rutinlere yer verilebilinir (masada belirli bir yeri olması gibi)

Çocuğa belirli bir ticari bir markayla gıda sunmak çocuğun başka markaları kullanmasını etkileyebileceğinden dikkat edilebilinir.

Çocuğun beslenme ile ilgili olumlu davranışlarını övülebilinir, pekişkireçler kullanılabilinir.

Farkedebileceği kadar büyük ama tolere edebileceği kadar küçük değişiklikler yapmak, öğün porsiyonlarını çocuğun yaşı ve iştahı doğrultusunda hazırlamak önemlidir (Nadon, Feldman & Gisel, 2013).

Bir öğündeki besin reddedildiyse farklı bir besin denenebilir, o da reddedilirse yemesi için çocuk zorlanmamalıdır. Reddedilen besin aralıklarla çocuğa tekrar sunulmalıdır. Aile gıda tercihleri çocuğun gıda tercihlerini de büyük büyük ölçüde etkilediği bilinmelidir (Schreck vd., 2006).

Beslenme ile ilgili sorunlarda aile bireylerinin çocuğa karşı tutumu tutarlı olmalıdır.

Yemek sırasında çocuğun dikkatini yemekten uzaklaştıracak televizyon ve video gibi yöntemlerin kullanılmamasına dikkat edilmelidir.

Kalabalık ortamda veya arkadaşları ile yemek yemesi çocuğu olumlu etkileyebileceğinden denenebilir.

Az miktarlarda yiyen çocuklarda sık öğünler oluşturulmalı, gerekirse öğünün içeriği zenginleştirilmelidir.

2.5 Otizm Spektrum Bozukluğu Olan Bireylerde Beslenme

Problemleri

OSB olan bireylerin özellikle gıda reddi ve gıda seçiciliğini içeren beslenme problemlerine sahip oldukları görülmektedir (Schreck vd., 2006; Field, vd., 2003). Beslenme problemlerden biri olan gıda seçiciliği özellikle ilkokul dönemindeki çocuklarda yaygın olarak görülür. Bu çocuklar normal beslenme ve yutma fonksiyonlarına ve normal bir vücut algısına sahip olmalarına rağmen yeni bir gıdayı kabul etmekte oldukça isteksiz davranmaktadırlar. Gıda seçiciliği çok küçük yaşlarda çok az çeşit yiyeceği kabul ederek başlar ve bu davranış uzun dönem devam eder.

Gıda reddi ise çocuk bazı gıdaları dönemsel olarak, aralıklı ya da duruma göre reddeder. Çocuğun gıda reddetmesinde nedeni ile ilgili bir netlik yoktur. Bazen bir gıdanın reddedilmesi sadece çevresel koşullarla ilgili olabilir. Gıda reddi okul öncesi çocuklarda sıklıkla görülür ancak genellikle okul yaşına geldiğinde son bulur. Gıda seçiciliğinde olduğu gibi açıklayıcı bir neden yoktur ve vücut tipi ya da kilo ile ilgili anormal bir tutum da yoktur (Fox & Joughin, 2002).

OSB’li çocuklarda gıda reddinin yanı sıra öğünler sırasındaki yaşanan ritüeller ve davranış problemleri de görülmektedir (Shreck vd., 2004). OSB’li çocukların diğer gelişimsel geriliği olan çocuklara göre tamamen gıda reddi oldukça nadir olarak görülmektedir ve genellikle gastrointestinal problemlerle ilişkili olabilmektedir. Çocukların gıda reddi davranışının altında yatan bir başka nedense yutma zorluğu yaşamalarıdır (Field vd., 2003).

OSB’li çocukların bebeklik dönemlerinden başlayan beslenme problemleri ve 15. aydan itibaren ciddi gıda seçiciliği göstermektedirler. Buna rağmen enerji alım düzeyleri ve büyüme bundan etkilenmemektedir (Emond, Emmett, Steer & Golding, 2010).

Gastrointestinal problemler OSB’li çocukların gıda alımı ve uyku bozuklukları ile önemli derecede ilişkilidir. OSB’li çocuklarda sıkça görülen gastrointestinal problemler araştırılmalı ve müdahale edilmelidir (Kang vd., 2014).

Bandini vd. (2010), OSB olan çocuklar ve normal gelişim gösteren çocuklarla yaptıkları çalışmalarında OSB’li çocukların daha fazla oranda gıda reddi gösterdikleri, gıda çeşitliliğinin oldukça sınırlı olduğunu ve yüksek frekanslı tek besin alım düzeyinin (aynı gıdanın günde 4-5 ve üzerinde alımı) 4 kat daha fazla görüldüğünü belirtmişlerdir. Aynı zamanda gıda seçiciliği olan çocukların besin yetersizliklerin daha fazla olduğunu göstermişlerdir.

Dominick vd. (2007), çalışmalarında OSB’li çocuklar ve konuşma bozukluğu öyküsü olan çocukları yemek yeme, uyku, kendine zarar verme, saldırganlık ve öfke nöbetleri açısından karşılaştırmıştır. Konuşma bozukluğu öyküsü olan çocukların %

16’sında beslenme problemine rastlanırken OSB’li çocukların dörtte üçünde beslenme problemleri görülmüştür. OSB’li çocuklarda en sık rastlanan beslenme problemleri çocuğun belirli gıdaları tercihi (% 58) ve sınırlı besin aralığının olmasıdır (% 63). Ailelere göre OSB’li çocukların % 30’undan fazlasında kıvama göre gıda tercihi, % 14’ünde rengine göre gıda tercihi yaparlarken, sadece % 16’sı tada göre tercih yapmaktadırlar. Problemler çoğunlukla yaşamın ilk yılında başlamış ve tüm çocuklarda 3 yaşından önce bu davranışları göstermişlerdir. Çocukların % 88’inin problemleri çalışmanın yapıldığı dönemde de devam ettiği belirtmişlerdir.

OSB olan bireylerde beslenme becerilerinde yetersizlik, gıda seçiciliği, yemek zamanı sırasında yaşanan farklı, normal dışı yeme davranışları, gıdanın sunumuna bağlı hassasiyet, yeni gıdalardan kaçınma, tek tip besin alımında ısrarcılık gibi çeşitli problemler gözlenmektedir (Twachtman-Reilly, Amaral & Zebrowski, 2008). Bu problemler bazen dehidratasyon ve malnutrisyona kadar gidebilmektedir (Kodak vd., 2008). Beslenme problemleri, otizmin ilk kez tanımlandığı kabul edilen Kanner’in makalesinde de yer almaktadır. Makalede, bireylerin yaşadığı beslenme problemleri, halen günümüzde olduğu gibi hastalığın bir özelliği olarak yer almaktadır (Twachtman-Reilly vd. 2008; Kanner, 1943). Volkert ve Vaz (2010), alanyazın taramasında, bazı yazarların yenidoğanlarda görülen beslenme sorunları varlığının OSB’nin erken işaretleri olabileceği yönünde önerileri olduğunu belirtmektedirler (Volkert & Vaz, 2010).

Oral motor beceriler çocuğun gelişimine paralel olarak ilerlemektedir. Bu nedenle OSB olan çocuklarda çiğneme ile ilgili problemler küçük yaş grubu çocuklarda daha yaygın olarak görülebilmektedir (Seiverling, Hendy & Williams, 2011).

OSB’li çocuklarda sıklıkla görülen problemlerden biri olan gıda seçiciliği ve çocukların normalin dışında beslenme davranışları aileler için stres nedenidir (Asafov, 2012).

Gıda seçiciliği, bazı besinleri reddetme, kısıtlı besin repertuarı, bazı gıdaların aşırı miktarda alınımı ve belli grup besinin seçici olarak tüketilmesi şeklinde olabilmektedir. Bazı yayınlara göre OSB tanısı olan bireylerin koku, renk, tat alımı, kıvam değişikliklerine karşı duyusal farklılıklarının gıda seçiciliğine neden olabileceği gösterilmektedir (Cermak vd., 2010; Martins, Young & Robson, 2008).

Yapılan bazı çalışmalarda OSB olan çocukların sıklıkla gıdaları reddettiği, gıda repertuarlarının sınırlı olduğu, gıdaların özel bir şekilde sunulmasını istediklerini, tabak tercihleri olduğu ve katı, pütürüklü yiyeceklerden rahatsız oldukları bulunmuştur (Kodak vd., 2008; Schreck vd., 2004).

OSB’li çocukların ince motor becerilerin gelişiminde gerilikler çatal, kaşık kullanmalarında sorunlara ve gözlenen davranış problemlerinin çocukların özel besin taleplerine neden olabileceği az sayıda çalışmada gösterilmektedir (Martins vd., 2008).

Zeka geriliği olan bireylerde kendine zarar verici davranışlar arasında olan pika % 25 oranında görülmekte ve diğer kendine zarar verici davranışlar arasında pikaya bağlı ölüm oranı yüksek seyretmektedir (Kodak vd., 2008).

OSB’nin tanı kriterlerinin önemli bir semptomu olan kısıtlı tekrarlayıcı hareketler, ritüalistik davranışlar ve sınırlı ilgi alanları hayatın pek çok alanını etkilemekte ve gıda seçiciliğinde de rol oynamaktadır (belli tip gıdaların tercihi, kıvam tercihi gibi) (Kozlowski vd., 2012). OSB tanılı bireylerde kısıtlı gıda alımı, belli gıdalardan kaçınma davranışı ve pika gözlenebilmektedir (Martins vd., 2008).

OSB’li çocukların birçoğunda gıda seçiciliği önemli bir konu olarak görülmektedir ancak gıda seçiciliğinin tanımı tam olarak yapılamamış ve ölçümünde ‘altın standart’ bulunmamaktadır (Cermak vd., 2010).

2.6 Down Sendromu Olan Bireylerde Beslenme Problemleri

Gelişimsel geriliği olan bireylerde oral motor disfonksiyonların çok daha yüksek oranlarda görüldüğü bildirilmektedir (Riordan vd., 1984). Down sendromlu bireylerde beslenme problemlerine neden olan özellikle çene ve dil fonksiyonlarını içeren oral motor fonksiyonlarda yetersizlikler yemek yemeyi başlatma ve sürdürmede sorunlara sebep olabilmektedir (Spender, Stein, Dennis, Reilly, Percy & Cave, 1996).

Down sendromlu çocuklarda oral, anatomik ve yapısal farklılıklar potansiyel beslenme bozukluklarına neden olur. Oral motor problemler ve sıklıkla görülen diş anomalileri beslenme problemlerini arttırır. Konjenital kalp hastalığı, yemek borusu, mide ve bağırsak dismotilitisi (kassal aktivitelerde yetersizlikler, hareket yetersizliği bozukluğu), cerrahi gerektiren anatomik bozukluklar gibi kronik hastalıklar Down sendromuna eşlik eden ve yetersiz beslenme ve büyümeye neden olan durumlardır. Down sendromlu ergenler ve yetişkinler için obezite çok önemli bir sorundur. Obezite dejeneratif eklem hastalıklarına, düşük aktivite seviyesine ve kardiopulmoner hastalıklara neden olabilir (Cooper-Brown, Copeland, Dailey, Downey, Petersen, Stimson & Van Dyke, 2008). Uygunsuz gıda ve kalori alımı, kötü yemek yeme alışkanlıklarının oluşması ve sürdürülmesi, ailenin uygunsuz beslenme tutumları Down sendromunda obezite nedenleri arasındadır. Down sendromunda obeziteyi önlemek için erken çocukluk döneminden itibaren beslenme eğitimi, kilo kontrolü, yetişkin kontrolünde gıda kısıtlaması ve egzersiz önemlidir (Cooper-Brown vd., 2008).

Down sendromunda % 50-80 aralığında beslenme problemleri gözlenmektedir. Down sendromlu vakalarda oral motor disfonksiyonlar (beslenmeye başlama ve sürdürmede zorluklar, anormal dil-çene fonksiyonları) ve gerilikler görülmektedir. Ailelerin çocuklarının beslenmelerinde en fazla dile getirdikleri problemler kötü emme ve dudak kapama, çiğnemede zorluk, öğürme öksürmeye neden olan yutma bozukluklarıdır. Radyolojik çalışmalar bazı Down sendromlu

bireylerin yutmanın oral ve farengeal fazlarında anormallikler olduğunu göstermiştir. Bu da gizli aspirasyona neden olabilir. Ancak hava yolunu temizlemek için iyi bir öksürme ile pnömoni riskini azaltmaktadır (Cooper-Brown vd., 2008). Down sendromlu bireyler arasında aspirasyon prevalansı yüksek olarak bulunmuştur (Frazier & Friedman, 1996).

Down sendromu olan çocukların oral motor becerileri normal gelişim gösteren çocuklara göre yeterli gelişimsel olgunlaşmayı göstermemektedir. Down sendromlu çocuklarda yemek yeme sırasında dil ileri pozisyondadır. Dil hareketlerinin yetersizliği çiğneme becerisini etkilemekte buna bağlı olarak çiğneme süreleri normal gelişim gösteren çocuklara göre daha uzun olabilmektedir (Gisel Lange & Niman, 1984a; Gisel, Lange & Niman, 1984b).