• Sonuç bulunamadı

OSMANLI SOSYO-EKONOMİK VE SOSYO-KÜLTÜREL YAŞAMI İÇERİSİNDE LONCA TEŞKİLATLARININ YERİ VE

LONCALARIN TARİHSEL KAYNAKLARI

OSMANLI SOSYO-EKONOMİK VE SOSYO-KÜLTÜREL YAŞAMI İÇERİSİNDE LONCA TEŞKİLATLARININ YERİ VE

ÖNEMİ

Osmanlı yönetimi loncaları bir yandan desteklerken bir yandan denetlemeye çalışmasını dört temel nedene dayandırıyor ve teşkilatın toplum içindeki yeri ve önemine işaret ediyordu. Her şeyden önce kent nüfusunun temel tüketim ge-reksinimlerinin sağlanması, kentlerdeki iktisadi yaşamın canlı tutulması, merkezi devlet için yalnızca iktisadi açıdan değil, siyasal açıdan da büyük önem taşıyordu ve loncalar halk ve devlet arasında iktisadi yaşamın en önemli unsurlarıydı.

Görsel 9: Carlo Bossoli, İstanbul Kapalı Carşı, Sulu Boya Calışması, 1845.

İkinci olarak sarayın, ordunun ve donanmanın temel gereksinimlerinin düzenli ve istikrarlı bir biçimde sağlanması da devlet için büyük önem taşıyordu.

Loncalar da bu işlevi yerine getirebilecek durumdaydılar. Üçüncü olarak, devlet loncalardan vergi toplamaktaydı. Kentlerdeki üretim ve ticaret faaliyetlerinin ver-gilendirilmesinde esnaf loncaları çok önemli bir rol oynuyordu. Nihayet loncalar

devletin kent nüfusunu ve kent ekonomisini denetleyebilmesi için elverişli bir araç durumundaydı. Kısacası loncalar, devletin korumaya ve sürdürmeye çalıştığı geleneksel düzenin vazgeçilmez bir parçasıydı. Merkezi devlet tarımsal kesimde tımar düzenini ve küçük köylü işletmeleri mali ve siyasi nedenlerle nasıl des-tekliyorsa, kentlerdeki loncaları da benzeri nedenlerle aynı ölçüde destekliyordu.

Devletin bir yanda küçük köylü işletmelerine, bir yanda loncalara karşı tavrında ve izlediği politikalarda büyük benzerlikler vardır (Pamuk, 2003:62).

Lonca üyeleri ise belirli konularda devletin desteğini aramakla birlikte, ge-nel olarak devlet müdahalelerine iyi gözle bakmıyorlar gerektiğinde direniyor-lar, özerkliklerini korumaya çalışıyorlardı. Bunun sonucunda da loncalar toplum içerisinde, aşırı müdahalelere karşı devlete direnen, muhalefet yapabilen bir güç unsuru olmaya başlamıştı. Loncalar içinde Alevilik, Bektaşilik gibi devlet dini Ortodoks Sünnilikle çelişen akımların yüksek olması, devletle loncalar arasındaki gerginliği ve karşılıklı kuşkuyu artıyordu. Loncalar arasında dinsel akımlar yay-gın olmakla birlikte, lonca üyelerinin tümüyle Müslüman olduklarını düşünmek yanlıştır. Birçok kentte Hıristiyan üyelere de yaygın olarak rastlanmaktaydı (Pa-muk, 2003:62).

Osmanlı lonca teşkilatında sosyal anlamda ilk bütünleşme çabalarından biri de, yardımlaşma adına orta sandığı denilen bir sistemin kullanılmış olmasıdır.

Bu sandık loncanın tamamının kullanımına aitti. Sandığın gelirleri: usta ve çırak-ların haftalık ya da aylık ücretlerinin %2 si, çırak ve kalfaçırak-ların imtihançırak-larında belli bir ücret alınması ve bu paranın sandığa katılması ve eldeki mevcut paranın faize verilerek çalıştırılmasından sağlanmaktaydı. Bu elde edilen para öncelikle esnafın emeklilerine verilmiştir. Bazı esnaflar yaşlanınca dükkânını terk etmiyor-lar, başkasına devrediyorlardı. Bu kişiler dükkânı çalıştırır ve bu çalışma sonunda ise dükkân sahibi pay alırdı. Bazı emeklilerde, tamamen dükkânlarını terk ederler, bunlara ise lonca sahip çıkardı. Esnaf içinde yeni iş kuranlara, hastalara, sakat düşenlere yardım edilirdi. Ayrıca ölüm, doğum, evlenme gibi konularda yine yardım edilirdi. Şayet para yine artarsa fakirlere odun, kömür alınırdı.

Bütün bunların dışında, günümüzdeki esnaf odalarından daha geniş yetkileri olan esnaf loncaları, mükemmel bir teşkilatlanma örneği sergilemişler, esnafların sıkıntıları ile ilgilenmişler, üyelerinin mesleki yeterliliklerini ve ticaretlerini geliş-tirmek için onlar yardımcı olmuşlar, dini bayramlarda düzenledikleri esnaf geçit-leri ve gösterigeçit-leri ile de sosyal faaliyetgeçit-leri organize etmişlerdir. Esnaf loncaları

ay-132

rıca, ilmi ve edebi konuların tartışıldığı, kalfa ve çırakların yetiştirildiği çok yönlü bir kültür merkezi olarak kabul edilebilir ve böylelikle toplumdaki başıboşluk ortadan kaldırılarak toplum en geniş biçimde düzene katılmaktadır (Genç, 2010:

118). Ancak Baer’e göre: ‘Loncalar dini eğitim vermiyor, ahlak kurallarını öğ-retmiyordu. Bunlar dinsel kurumların ve tarikatların göreviydi’ (Baer, 1963:101).

SONUÇ

Bu bağlamda, lonca sisteminin Osmanlı’nın gelişme ve yükselme dönemle-rinde ve taşralarda ekonomiye olumlu yönde katkılarını söylemek mümkündür.

Özellikle merkezi devlet anlayışının tam olarak yerleşmediği yüzyıllarda loncalar son derece güçlü, kendi kurallarını koyabilen ve bunu yönetime kabul ettirebilen bir güce sahipti. Üyelerini hassas dengelerle korumayı başarabilmiş esnaf birlikle-ri, bu anlamda Osmanlı ticaret hayatına katılımı arttırmışlar ve ekonomi üzerinde olumlu etkiler sağlamışlardır. Ayrıca fazla otoriter ve baskıcı yönetime karşı, üye-lerinin haklarını korumaya yönelik ilk başkaldırı ve söylemleri, Osmanlı’da ilk sendikal hareketlerin temelini oluşturmuş ve bu ilerleyen dönemlerde ilk işçi sen-dikaların kuruluşunun öncülüğünü yapmıştır. Yine loncalarla ilk kez uygulanan üyelerin ihtiyaçlarına yönelik, yardım sandıkları geleneği, ilerleyen dönemlerde işçi ve memur sandıklarının ilk primitif örnekleridir.

Bu olumlu etkilerine karşılık lonca sistemi ile hükümet arasındaki sıkı ilişki-ler, yiğitbaşının seçilişinde hükümetin onayının gerekmesi (Nuri, 1905:32) kentli toplumun mahalli ve bağımsız idareden yoksun oluşu toplumun gelişmesini ge-ciktirmiş, modernleşmesini engellemiştir. Türk loncalarının yapısında görülen ve Osmanlı sosyal tarihi açısından büyük bir önem taşıyan bir diğer özellik, katı bir hiyerarşinin mevcut olmayışıdır. Loncalarda, bu nokta; mertebe sayısında her dönemde görülen değişiklik ve dalgalanmalarla, bir rütbeden ötekine sınavsız ve

“usta işi” hazırlamadan, birçok loncada da özel tören yapılmadan geçebilme ola-nağıyla, hükümetle ilişkilerde ve başka önemli konularda üstünlüğü elde tutan elit sınıfın resmi bir nitelik taşımayışı, aşılmaz sınırlardan uzak bulunuşu ve loncanın ileri gelenleriyle yaşlılarından kurulu oluşuyla ortaya çıkmaktadır. Bu durumun toplumsal bir sonucu olarak, loncalarda sınıf esasına göre bir örgütlenme olma-mış, değişik tabaka ve rütbeler arasında bir sınıf çatışması görülmemiştir (Baer, 1963:119).

Osmanlı yönetimindeki korumacı, ürün dağıtımında kısıtlayıcı ve provizyo-nist bir piyasa anlayışı ve İstanbul’un, tüketim malının tümünü kullanan bir büyük bir potansiyel olması, esnaf yetkisinin uluslararası pazarlar için çalışmamasına neden olmuştur. Üretim, dış piyasadan çok iç piyasaya yönelik yapılmaktadır.

Özellikle hammadde tüketiminde zaman zaman oldukça önemli sınırlamalar geti-rilmiş, ihracat çoğunlukla sınırlandırılmış, ithalat ise teşvik edilmiştir. İç piyasada, ürünlerin değişim konusu olmaması, çeşitlenmemesi, rekabet ortamının yaratıl-mamış olması, yenilikçiliği önlemiş, gelişimi sonlandırmıştır. Esnaf birliklerinin üretimi, tezhip, hat gibi güzel sanatlar dallarıyla sınırlı kalmış, endüstriyel ürünle-rin üretilmesine imkânları sınırlandırmıştır.

17.yüzyılın başlarından itibaren ise, Avrupa’da İngiliz ticaret sermayesi, özel-likle yünlü dokumacılıkta üretimi kırsal alanlarda örgütlemeye ve birim maliyet-leri düşürmeye başlamıştır. Loncaların ve onları destekleyen devletin fazla güç-lü olmaması nedeniyle, ticaret sermayesi üretimi kırsal alanlara aktarabilmiştir.

Oysa Osmanlı İmparatorluğu’nda devletin loncalara sağladığı desteğin en önemli sonucu, loncalar dışında ortaya çıkan veya çıkabilecek biçimlerin engellenmesi, üretimin loncalar dışında güçlü bir biçimde örgütlenememesi olmuştur. Gerçi Batı Avrupa’da olduğu gibi Osmanlı İmparatorluğu’nda da tüccarların parça başına ödeme yöntemini kullanarak kırsal alanlardaki ucuz emek kapasitesini harekete geçirdikleri, kentlerden gelen talep için örneğin köylü kadınlara pamuk sağlaya-rak pamuk ipliği eğirttikleri veya pamuk ipliği sağlayasağlaya-rak kumaş dokuttukları, daha sonra üretilen malları kırsal alanlardan toplayarak kent pazarlarında sattık-ları veya uzak pazarlara gönderdikleri görülmektedir. Bu düzenin örneklerine daha çok tekstil ürünlerinde ve Batı Anadolu’da, Erzurum, Erzincan yörelerinde rastlanmaktadır. Ancak bu konuda Osmanlı arşivlerinde şimdiye kadar rastlanan belgeler sınırlıdır.

Ancak 16. yüzyıl sonrasında, ticaret sermayesinin örgütlediği parça başına ödeme düzeni çok etkisiz kalmıştır. Daralan Osmanlı ekonomisi, sanayi devrimini karşılamakta zorluklarla karşılaşmıştır. Batı Avrupa’da feodalizmden kapitalizme geçiş sürecinde, ticaret sermayesi tarım dışı üretim faaliyetlerini loncaların egemen olduğu kentlerden kırsal alanlara taşımış, buralarda yeniden örgütlenmişti. Böyle-ce loncaların rekabeti ve sermaye birikimini kısıtlayan kuralları devre dışı kalıyor, ticaret sermayesi kırsal alanlardaki ucuz işgücünü kullanabiliyordu. Kırsal alanlar-da özellikle kadınları çalıştırarak geliştirilen parça başına ödeme düzeni sayesinde, üretim maliyetleri düşürülüyor, kapitalist sanayiye giden yolun önü açılıyordu.

134

Ancak, ekonomik gelişmeyi ve rekabeti önleyici bu sistem ne yazık ki pek başarılı olamamış, 1838 ticaret sözleşmeleriyle Avrupa malları Osmanlı pazarını istila edince sistem iyice çökmüştür. Devlet 1866-1873 yılları arasında esnafı, ko-operatifler biçiminde örgütleyerek ayakta tutmaya çalıştıysa da olumlu sonuçlar alınamamış, 1913’te kabul edilen bir yasayla gedik sistemine de resmen son veril-miştir. 1924 yılında esnaf birlikleri resmen tarihe karışmıştır (Bayram, 2012:110).

Büyük şehirlerin dışındaki yerleşim bölgelerinde parça başı artık sermayenin yani kapitalin birikmemiş olmaması ve rekabet ortamı olmayan iç piyasada üre-tim hacminin yeterince geliştirilememesi, bir yandan loncaların gücü, öte yandan da loncaların ardındaki müdahaleci devlet desteğinin fazla olması sonucudur. Bu düzen zaman içinde, Osmanlı ekonomisinde daralmalar yaratmış ve Osmanlı eko-nomisinin serpilip gelişerek, sanayi devrimine ayak uyduramamasının en temel sebeplerinden biri olmuştur.

KAYNAKÇA

Akgündüz, Ahmet. ‘Osmanlı Hukukunda Gedik Hakkının Menşei ve Gedik Hakkıyla İlgili Ebusuud’un Bir Risalesi’, TDAV, 46, 1987, s.154.

Akgündüz, ‘Murat. Ticarî Hayatta Kardeşliği Esas Alan Ahilik Teşkilatı’, Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 31: Sayı: 31, 2014, 9-18.

Altınay, Ahmet Refik. Onuncu Asr-ı Hicride İstanbul Hayatı, İstanbul, 2000.

Atasoy, Nurhan. Surname-i Hümayun, İstanbul, 1997.

Atasoy, Nurhan - Raby, Julian. İznik Seramikleri, Türk Ekonomi Bankası, Singapur, 1989.

Baer, Gabriel. ‘Türk Loncalarının Yapısı ve Bu Yapının Osmanlı Sosyal Tarihi İçin Önemi’. çev. Sami Ferliel. AÜ SBF dergisi, 8(14), 1963, 99-119.

Baer, G. ‘The Administrative, Economic and Social Functions of Turkish Guilds. In-ternational Journal of Middle East Studies’, 1(1), 1970, 28-50.

Barkan, Ömer Lütfi. Kolonizatör Türk Dervişleri, Hamle Basın Yayın, İstanbul, s1-2.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA (Cevdet Belediye No:52, İstanbul.

Bayburtlu, Ç. (2016). Metal Tekstil Yöntemlerinin Takı ve Tasarım Uygulama-ları (Doctoral dissertation, Sosyal Bilimler Enstitüsü).

Bayram, Mikail. Ahi Evran ve Ahi Teşkilatının Kuruluşu, Konya, 1991.

Bayram, Selahattin. ‘Osmanlı Devleti’nde Ekonomik Hayatın Yerel Unsurları:

Ahilik Teşkilatı ve Esnaf Loncaları’, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2012,21,s.84.

Berkes, Niyazi. Türkiye İktisat Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2018.

Çağatay, Neşet. ‘Bir Türk Kurumu Olan Ahilik’, Selçuk Üniversitesi Yayınları, Kon-ya, 1981. S.3.

Cahen, Claude. Osmanlılardan Önce Anadolu’da Türkler, İstanbul, 1994.

Demirkent, Işın. ‘XII. Yüzyıla Kadar Bizans’ta ‘Loncalar’, Osmanlı Öncesiyle

Os-136

manlı ve Cumhuriyet Dönemlerinde Esnaf ve Ekonomi Semineri,9-10 Mayıs, 2002, Bildi-riler, C.I, s.61, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi, İstan-bul, 2003.

Demirkent, Işın. Bizans Tarihi Yazıları (İstanbul: Dünya Yayınları, 2005), içinde ’12.

Yüzyıla Kadar Bizans’ta Loncalar’,s.159.

Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, (Zafer Toprak (içinde) ‘Esnaf, Osmanlı Dö-nemi’, s.212 ) İstanbul, 1993.

Ebu Abdullah Muhammed İbn Battuta, İbn Battuta Seyahatnamesi, A.Sait Aykut (çev.), İstanbul, Yapı Kredi Kültür Merkezi, 1997, Cilt.I, s.404.

Ergin, Nuri Osman. Mecelle-i Umur-ı Belediye, I, İstanbul, 1922, s. 559.

Evliya Çelebi. s. 617, 632; (von Hammer’in çev) s. 223, 233. İstanbul, 1848.

Genç, Mehmet. Osmanlı İmparatorluğu’nda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000.

Genç, Elif Süreyya. XIX. Yüzyıl İstanbul’u Bir İngiliz Seyyahın İzlenimleri, İstanbul, 2010.

İstanbul, Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA (Cevdet Belediye No:52.

Kılıç,S. (2018) Türkmenistan Kuyumculuk Geleneği ve Metal Süsleme Teknikleri, Lambert Academic Publishing.

Kal’a, A. (1998). İstanbul esnaf tarihi tahlilleri: İstanbul esnaf birlikleri ve nizamları (Cilt 1). İstanbul Araştırmaları Merkezi.

Kütükoğlu, Mübahat S. Osmanlılarda Narh Müessesi ve 1640 Tarihli Narh Defteri, İstanbul,1983, s.21.

Mantran Robert. 19.Yüzyıl’ın İkinci Yarısında İstanbul, Çev:Mehmet Ali Kılıç-bay-Enver Özcan, T.T.K.İstanbul,1990.

6. Bölüm