• Sonuç bulunamadı

2.4. Portrecilik

2.4.1. Osmanlı’da PadiĢah Portreleri

“Teknolojinin geliĢmediği fotoğraf ve film makinelerinin olmadığı o dönemlerde sultanlar, Osmanlı Devleti‟nin kuruluĢundan itibaren kendilerine kadar gelen padiĢahların minyatürlerini yaptırmıĢlardır. ġehzadelerin ve gelecek kuĢak Ģehzadelerinin geçmiĢteki sultan atalarını ve kendi suretlerini öğrenmelerini istemiĢlerdir” (Ersoy, 2006, s. 56). Osmanlı minyatür sanatının günümüze en erken tarihli örnekleri II. Murad‟ın (1421-44 ve 1446-51) Ģehzadelik döneminde Amasya‟da ve oğlu Fatih Sultan Mehmed‟in saltanat yıllarında (1451-81) Edirne‟de hazırlanmıĢtır (Mahir, 2004, s. 41). Ġstanbul‟un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmed‟in batılı sanatçıları saraya davet etmesi üzerine Osmanlı minyatür sanatı geliĢimini yepyeni etkilerle sürdürür. Bu değiĢimin temelinde Fatih‟in batılı krallar gibi kendi portresini yaptırma arzusu yatmaktadır ve bu arzu zaman içinde Osmanlı minyatür sanatında padiĢah portreciliği gibi yeni bir geleneğin doğmasını sağlayacaktır. (Mahir, 2004, s. 45). Ferrara, bir yüzünde padiĢahın profilden büst portresinin, diğer yüzündeyse onu at üzerinde gösteren tasvirinin yer aldığı en güzel madalyayı hazırlamayı baĢarmıĢtır. Gentile Bellini‟nin Ġstanbul‟da yaptığı yağlıboya Fatih Portresi, yerli sanatçılar üzerinde etkili olmuĢ bir diğer yapıt olarak önem taĢır. Fatih‟in bir diğer portresinin de Costanzo da Ferrara‟ya ait bir portreden hareketle yapıldığı düĢünülen bu tasvirde, iki ayrı sanatçının eli fark edilir; padiĢahın alıĢılmadık uzunluktaki sakalının albüm hazırlanırken baĢka bir sanatçı tarafından boyandığı düĢünülür (Mahir, 2004, s. 46). Fatih‟in saraya gelen Avrupalı sanatçıların ve batı eğitimi gördüğü sanılan Sinan Bey‟in Osmanlı resim sanatına en büyük katkısı portrecilik alanında olmuĢtur. Bu dönemde baĢlayan Osmanlı padiĢah portreciliği XIX. yüzyıla kadar etkin bir tür olarak devam edecektir (Bağcı vd. 2006, s. 39).

II. Beyazıd‟ın hayatta iken yapılmıĢ bir portresine rastlanmaz. Ancak Avrupa‟da ilk Osmanlı padiĢah portreleri dizisinin bu dönemde ortaya çıkması ilginçtir (Bağcı vd. 2006, s. 82).

Resim 10. Fatih Sultan Mehmed‟in portresi (Mert, 2007, s. 31)

Resim 11. Barbaros Hayrettin PaĢa‟nın Portresi (And, 2004, s. 163)

XVI. yüzyıl boyunca Osmanlı sarayında padiĢah portreciliğine büyük önem verilmiĢtir. Avrupa ülkeleriyle güçlü güçlü siyasal ve kültürel iliĢkiler kuran Kanuni Sultan Süleyman‟ın ünlü Avrupalı ressamlar tarafından yapılmıĢ birçok portresi vardır (Mahir, 2004, s. 55).

Kanuni Sultan Süleyman‟ın saltanat yıllarının en ilginç sanatkarlarından birisi Nigari mahlasıyla resimler yapan ve Ģiirler yazan dönemin ünlü denizcilerinden Haydar Reis‟tir. Özellikle II. Selim‟e yakınlığı ile bilinen Nigari, Doğu ve Batı arasındaki farklı kültürlerin, sanat anlayıĢının en ilginç sentezlerinden birini ortaya koymuĢtur. Nigari‟nin dönemin seçkinlerinin toplandığı Galata‟da Tophane etrafındaki evi, Eyüp‟deki derviĢ ve kalenderlere tekke görevi yapan meyhanesi, güzel resim yapmaktaki hünerleri, renkleri kullanmadaki becerisi, Mani ve Bihzad gibi büst portre çizmede usta olması, Ģiirdeki baĢarısı kaynaklarda belirtilir. Nigari‟nin resimleri kitaplar içersinde yer almaz. Sanatçının

kağıt üzerine çalıĢtığı portrelerinden Kanuni Sultan Süleyman‟ın boy portresi, Barbaros Hayreddin PaĢa‟nın boy portresi, Barbaros Hayrettin PaĢa‟nın profilden büst portresi, ġehzede II. Selim‟in ok atarken boy portresi, Fransa

Kralı I.Francois ile Kutsal Roma Ġmparatoru V. Charles‟ın büst portreleri günümüze ulaĢmıĢtır. Öte yandan Nigari‟nin yaptığı varsayılan geçmiĢteki Osmanlı sultanlarına yönelik bazı portrelerin Barbaros Hayrettin PaĢa tarafından 1543 yılında Marsilya‟da, Virginio Orsini‟ye hediye edildiği ve Avrupa‟da Osmanlı PadiĢah portreciliğinin ilk portreciliğini oluĢturduğu çeĢitli verilerden anlaĢılmaktadır. Nigari arka fonu siyaha yakın koyu yeĢil renkte boyadığı, portrelerinde kimi zaman Osmanlı‟nın nakıĢ dünyasını yansıttığı giysilerle, kimi zaman da çok fazla ince olmayan fakat kiĢilerin portre karakterini beceriyle yansıtan portre üslubuyla önemli bir dönüm noktasını oluĢturmuĢtur (Çağman, 2004, s. 896-897).

Nigari‟nin portreleri tarihi resim geleneğinin geliĢimine katkı sağlamıĢtır (Görmez, 2007, s. 390).

Resim 12. I.Mehmed‟in portresi (Duran, 1998, s. 158).

III.Murad döneminde ġehnameci Seyyid Lokman ve NakkaĢ Osman‟ın hazırladıkları tarihi konulu eserlerde, padiĢahları en doğru Ģekilde tasvir edebilmek için ġemailname veya Kıyafetü‟l –insaniye fi ġema‟il ü‟l-OsmanĢye adlı bir eder hazırlamıĢlardır. O güne kadar hüküm süren oniki padiĢahın (Osman Gazi – III.Murad) fiziksel özelliklerinin yanı sıra giysilerinin anlatıldığı ve portrelerini içeren bu eser hazırlanırken NakkaĢ Osman geçmiĢ dönem sultanlarını tasvir etmek konusunda zorlanınca Osmanlı sultanlarının

Avrupa‟da olduğu bilinen portrelerinin getirilmesi düĢünülmüĢ, bunun için sanatsever Sadrazam Sokullu Mehmed PaĢa‟dan yardım istenmiĢtir. Veronese Atölyesi sanatçılarının bazı gravür ön örneklerinden yaptıkları yağlıboya padiĢah portreleri bir kalyona yüklenerek Ġstanbul‟a gönderilmiĢtir. Gelen resimlerin, özellikle Fatih Sultan Mehmed‟den önceki padiĢahların fizyonomilerinin Ģekillendirilmesinde NakkaĢ Osman‟a esin kaynağı olduğu anlaĢılmıĢır. NakkaĢ Osman, portrelerini tam sayfa üzerine çalıĢmıĢtır ve bu tasvirlerde padiĢahlar bağdaĢ kurarak, tek dizlerini bükerek veya diz çökerek oturur. Bu portrelerin büyük bölümünde padiĢahların bir ellerini dizlerine dayayıp mendil tuttukları görülür. Yıldırım Beyazıd‟ın yanı sıra Çelebi Mehmed‟le Fatih Sultan Mehmet çiçek koklarken betimlenmiĢtir (Mahir, 2004, s. 59).

IV. Mehmed döneminden sonra Osmanlı resminde yenilikler görülür. XVII. yüzyılın ikinci yarısından sonra Osmanlı padiĢahlarının Edirne sarayında yaĢamaya baĢlamaları, bir grup sanatçının Edirne sarayında çalıĢmalarını sürdürmelerini sağlamıĢtır (Tanındı, 1996, s. 57). “Edirne saray nakıĢhanesinde hazırlanan yazmalardan pek azı bugüne kalmıĢsa da, bazı Silsilename‟ler ve kıyafet resimli albümler Osmanlı resmine gelen yenilikleri yanısıtır. Örneğin XVII. yüzyıl sonlarının özellikle 1680‟li ve 90‟lı yıllarda etkin bir sanatçı olan Musavvir Hüseyin bu dönem Osmanlı resim sanatında önemli rol oynamıĢtır. Musavvir Hüseyin‟in IV. Mehmed ve II. Süleyman dönemlerinde sarayda kabul gören etkin bir nakkaĢ olduğu anlaĢılır. Nitekim onun yaptığı padiĢah portreleri öncekilere kıyasla daha gerçekçidir” (Bağcı vd. 2006, s. 239). Musavvir Hüseyin Adem‟den baĢlayarak peygamberleri ve Osmanlı sultanı IV. Mehmed‟e kadar önemli Ġslam padiĢahlarının portelerini yapmıĢ, bu portreler Silsilename ismini alan kitap içinde toplanmıĢtır (Tanındı, 1996, s. 58-59). 1682 tarihli olan bu ilk nüsha ikincisi için örnek oluĢturmuĢtur. Bu ikinci Silsilename‟nin sonunda yer alan, tahtta oturan IV. Mehmet portresinin altında “amel-i Hüseyin el-musavvir el-Ġstanbuli” imzası bulunmaktadır. “Musavvir Hüseyin Ġstanbuli, bu iki eserin dıĢında II. Süleyman döneminde hazırlanan ve madalyonlarında padiĢahların büst portrelerinin yer aldığı, birbirine çok benzeyen iki silsilenamenin resimlendirilmesinde de çalıĢmıĢtır” (Mahir, 2004, s. 75).

Resim 13. Musavvir Hüseyin Ġstanbuli imzalı Silsilename örneği (Bağcı vd. 2006, s. 239).

Resim 14. IV. Mehmed portresi ( Ġrepoğlu, 1999, s. 101).

Osmanlı padiĢah portreciliğinde ikonografik değiĢimlerin yaĢandığı ikinci önemli dönem Sultan III. Ahmed‟in saray nakkaĢı olan Levni‟nin yaptığı Kebir Musavver Silsilename‟deki dizi padiĢah portreleriyle baĢlar. NakkaĢ Osman ve Musavvir Hüseyin‟in tasvir kalıplarını kendi üslubuna göre uyarlayan Levni‟nin yaptığı padiĢah portrelerindeki yeni yaklaĢımlar, özellikle giysiler ve mekan ayrıntılarında kendini göstermiĢtir (Mahir, 2004, s. 143). “Levni, Sultan III. Ahmed‟i ve devrinin tiplerini bir fotoğraf gibi resmetmiĢ, bunlara bir üslup özelliği veya sanat kuvveti gösterememiĢtir. Tek sahifeler halinde yaptığı minyatürlerde de bütün çehreler birbirine benzemekte, elbiseler daima değiĢmektedir” (Aslanapa, 2000, s. 647).

Bazılarında ortasından toplanmıĢ perde motifiyle çerçeveler bulunan Levni dizisinin (Osman Gazi- III. Ahmed) padiĢah portreleri, XVIII. yüzyıl boyunca baĢka sanatçıların yaptığı padiĢah tasvirlerine de örnek oluĢturmuĢtur (Mahir, 2004, s. 143).

XV. yüzyıldan beri Osmanlı resim sanatında ayrı bir dal olarak geliĢen padiĢah portreciliği XVIII. yüzyılda yeni biçim ve tekniklere kavuĢmuĢtur. BaĢtanberi Osmanlı Hanedanını görselleĢtirmeyi amaç edinen padiĢahların giderek Avrupa görsel geleneğini benimsediği açıktır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında yenilikçi padiĢahlar portreciliğe ivme kazandırmıĢ, yerli ve yabancı ustalara portrelerini sipariĢ etmiĢlerdir. Teknik ve kalıp olarak Avrupa resimlerini örnek alan guaj ve yağlıboya portreler, artık padiĢah portrelerinin yalnız el yazma kitaplarda veya albümlerde değil, asılmak üzere yapıldığını gösterir. Hatta kimi kayıtlar bazı portrelerin padiĢah ailelerinden kiĢilerin evlerine konduğunu belirtir. BaĢka bir deyiĢle portreler saray hazinesinde duran ya da sadrazamlara, vezirlere sunulmuĢ elyazmalarında veya albümlerde saklı kalmaktan kurtulmuĢ, taĢınabilir resim niteliğine kavuĢmuĢtur. Bu el yazma ya da portre albümlerin üretilmediği anlamını taĢımamalıdır. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda fotoğrafın icadına kadar çok sayıda padiĢah portresi albümü hazırlanmıĢtır (Bağcı vd. 2006, s. 281).

XVIII. yüzyılın ikinci yarısında padiĢah portreciliğine yenilik getiren ressam Rafael/Refail (öl.1780) olmuĢtur. Refail‟in adı kimi kaynaklarda Rafael Manas veya Manasi olarak geçer, kendisinin aynı zamanda mimar ve müzisyen olduğu, I. Mahmud, III. Osman, III. Mustafa ve I. Abdülhamid‟in portrelerini yaptığı belirtilir. Rafael Levni‟nin resimlediği Kebir Musavver Silsilename‟ye eklediği son dört padiĢahın portreleriyle yeni bir kalıp geliĢtirmiĢ, tek renge boyalı sade bir zemine yerleĢtirdiği padiĢahları taht üzerinde ve cepheden göstermiĢtir. Bu üslup bundan sonra birçok padiĢah portresinde uygulanacaktır. Hatta XVIXVII. yüzyıl Silsilenamelerinde sonradan eklenen portrelerde aynı kalıbın izlendiği görülecektir. Ressam Refail‟in kağıt üzerine yağlıboya ile resimlediği portreler Osmanlı resminde kağıttan tuvale geçiĢin önemli adımlarından biri olmuĢtur. Ressam hem III. Mustafa‟nın hem de I. Abdülhamid‟in büyük boy yağlıboya portrelerini yapmıĢtır. Bunların hepsinde padiĢahlar cepheden görülür ve portre tüm tuvali kaplar. Hem giysi ayrıntılarına hem de yüz ifadelerine büyük önem gösterilmiĢtir. Sanatçı bu dönemde Ģehzade olan III. Selim‟i de resmetmiĢtir. Arkasındaki yazıya göre Refail‟in Ģehzade 12 yaĢındayken yaptığı bu portrede Selim sade bir fonun önünde ayakta durur ve yine cepheden resmedilmiĢtir (Bağcı vd. 2006, s. 281-282).

PadiĢah portrelerinde yeni teknik ve malzeme arayıĢına ilginç bir örnek, kolaj tekniğinin kullanıldığı bir albümdür. Osmanzade Ahmed Taib‟in (öl.1724) III. Ahmed dönemine kadar Osmanlı tarihini kapsayan Ġcmal-i Tevarih-i Al-i Osman adlı eserinin hattat Mir Mehmed Emir tarafından 1201 de yapılmıĢ kopyasıdır. I.Abdülhamit‟e kadar olan bölüm

metne sonradan eklenmiĢtir. Ġçindeki 27 padiĢah portresinde takı, hançer, düğme gibi ayrıntılarda parlak kağıt parçalarıyla kolaj yapılmıĢtır. Birden fazla sanatçının elinden çıkma portrelerde daha çok Levni‟nin kalıpları kullanılmıĢtır ancak boya tabakası daha incelmiĢ, giysilerde gölgelemelere yer verilmiĢ, iki portreye de bir manzara Ģeridi eklenmiĢtir. Bu portreler XVIII. yüzyılda farklı tekniklerin denendiğini gösterir (Bağcı vd. 2006, s. 282).

Bu dönem ortaya çıkan bir baĢka padiĢah portresi türü soyağaçlarıdır. Avrupa‟nın soylu ailelerinde sıklıkla görülen soyağaçlarına çok benzeyen bu resimlerde portreler tüm tabloyu kaplayan bir ağacın dallarına asılı madalyon Ģeklindeki çerçeveler içine yerleĢtirilmiĢtir. Portreler hanedan silsilesini temsil etmek üzere birbirilerine kurdelelerde bağlıdırlar; çoğunlukla en üstte hanedanın kurucusu olan I.Osman, en sonda ise saltanatı süren padiĢah yer alır. PadiĢahların isimleri madalyonların altına Osmanlı ya da Latin alfabesiyle yazılmıĢtır. Bilenen ilk soyağacı I.Abdülhamid döneminde yapılmıĢtır (Bağcı vd. 2006, s. 282).

Resim 16. Osman Gazi‟nin Portresi (Bağcı vd. 2006, s. 285).

XVIII. yüzyılın ikinci yarısında ve XIX. yüzyılda padiĢah portrelerinin giderek yaygınlaĢması, bu portrelerin çeĢitli devlet erkânına ve hatta yabancı temsilcilere sunulduğunu gösterir. Artık portreler diplomatik amaçla hatta propaganda niyetiyle kullanılacaktır. Nitekim III. Selim portresini yaptırıp dağıtılmak üzere bastıran ilk padiĢahtır. III.Selim oymabaskı bir portresini sipariĢ etmiĢtir. Hem siyah-beyaz hem de renkli olarak gravürlenen bu portre padiĢahı ayakta, yarım boy ve 3/4 profilden, kürk kaplı kırmızı bir dıĢ kaftan, belindeki mücevherli kemere sokulmuĢ bir hançer ve yelpaze biçimli sorgucu olan bir sarıkla gösterir. Portreyi çevreleyen madalyonun altında, Selim‟in 179192 yıllarında gerçekleĢtirdiği askeri reformları simgelemek amacıyla Tophane KıĢlası‟nın görüntüsü yer almıĢtır. Bu portreyi dönemin ünlü ressamı Kostantin Kapıdağlı yapmıĢ ve Londra‟da Schiavonetti gravürlemiĢtir (Bağcı vd. 2006, s. 284). Kapıdağlı, III.Selim döneminde etkin olan Rum asıllı sanatçısdır. YapımıĢ olduğu III. Selim‟in portresini, III. Selim çok beğenince kendisinden III. Selim‟e kadar hüküm sürmüĢ padiĢahların portresini yapmasını istemiĢtir. Guaj tekniğiyle oluĢturduğu bu dizi portrelerde Kostantin, padiĢahları daha batılı bir biçimde ayakta, yarım boy ve dörtte üç profilden göstermiĢtir. III. Selim‟den önceki sultanların fizyonomisini daha doğru bir Ģekilde yansıtabilmek için Levni Silsilename‟sine baĢvurmuĢtur. Yeni bir anlayıĢ ve tekniğin ürünü olan bu dizi portreler, II.Mahmud döneminde Londra‟da gravürlenerek Young Albümü adıyla basılmıĢtır. Albümün giriĢ metininde padiĢah portrelerinin Ġstanbul‟da yeteneğiyle sultanın övgüsünü kazanmıĢ, taĢra kökenli bir Rum ressam tarafından yapıldığı belirtilmiĢtir. Young Albümü‟ndeki portrelerin ikonografyası diğer yerli sanatçılarca da değerlendiriĢmiĢ, bu modellerden yola çıkılarak çok sayıda padiĢah portresi albümü hazırlanmıĢtır (Mahir, 2004, s. 171-172).

“III. Selim döneminden sonra padiĢah portrelerinde arka planda Batı resminin etkisinin yoğunluğunu yansıtan manzaralar görülmektedir. Örneğin Hadikat-ül Mülük‟te, Osman Gazi‟den Sultan Abdülmecid‟e kadar 31 padiĢahın suluboya portreleri vardır. Bunlara “ġemailname” denmektedir” (Ġnel, 2000, s. 13).

II. Mahmud‟la beraber, Osmanlı padiĢah portrelerinde daha batılı bir ikonografya yerleĢmiĢtir. II. Mahmud, III. Selim‟in yolundan giden büyük bir reformcuydu. Artık batılılaĢma toplumsal ve kültürel hayatın tüm alanında görülmekteydi. II. Mahmud‟un kıyafet reformundan önceki dönemde yapılan portreleri padiĢah geleneksel giysileriyle, at sırtında ordusuna kumanda ederken gösterir. Bunların Ġstanbul‟dan gelen orijinal portrelere dayanarak yapıldıkları anlaĢılır. Bu dönemde yerleĢen en önemli yeni tür ise portreli niĢanlardır. YaklaĢık 5-6 cm. çapında olan bu büst portrelerde padiĢah, yeni üniforması ve püsküllü kırmızı fesiyle betimlenmiĢtir. Sultan bazı portrelerinde madalyon portrelerin boynuna asılması gerektirdiğini belirtmek için, bir zincire takılı madalyon veya niĢanla gösterilmiĢtir. Marras imzalı ve 1832 tarihli fildiĢi bir portre bunların ilk örneğidir ve bu türden minyatür fildiĢi portrelerin ilk kez Ġspanyol kökenli olan ve fildiĢi portreleriyle tanınan bu Fransız sanatçı tarafından yapıldığı anlaĢılır. Daha sonra bu tür portreli madalyonlar yerli sanatçılar tarafından da yapılacaktır (Bağcı vd. 2006, s. 291).

PadiĢah portreleri XIX. yüzyılın ikinci yarısında teknik ve ikonografya açısından büyük çeĢitlilik göstererek devam etmiĢtir. Manas ailesinin genç üyesi Josef Manas fildiĢi madalyon portre üretimini Abdülaziz ve Abdülhamid dönemlerinde de sürdürmüĢtür. Portreli madalyonlar yapan bir diğer sanatçı Viçhen Abdullah‟tır. Osmanlı sarayında çalıĢan bir Ermeni fotoğrafçı ailesinin üyesidir ve aynı zamanda fildiĢi ve sedef üzerine yaptığı portrelerle tanınır (Bağcı vd. 2006, s. 294).

Sultan Abdülaziz‟le birlikte, fotoğrafın yaygınlaĢmasıyla anıtsal portre mirası bir bakıma sona ermiĢtir. Ancak, daha küçük boyutlardaki yağlıboya portre ve portreli niĢan yapımı sürdürülmüĢtür. Bu dönemde madalyon portreleriyle tanınan bir sanatçı Antranik Efendi‟dir; imzalı eserlerinden ve arĢiv belgelerinden anlaĢıldığına göre, 1920lerin baĢlarına kadar atölyesi etkinliğini devam ettirmiĢtir. Mehmed ReĢad döneminde de tüm Osmanlı padiĢahlarının portrelerini içeren büyük boy renkli baskılar yapılmıĢtır. Osmanlı padiĢah portrelerinin son dönemi, malzeme, ikonografi, üslup ve teknik açısından büyük çeĢitlilik gösterir (Bağcı vd. 2006, s. 294-295). BatılılaĢma sonucu 1878 tarihinden sonra ağırlıklı olarak duvar resimleri ve ilk örneklerini padiĢah portreleriyle veren tuval resimleri

Benzer Belgeler