• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2. GAZÂVÂT-NÂME-İ MUHAMMEDİYE

3.3. Osmanlı - Avusturya Ordularına Dair Veriler

Avusturya ordusunun hem sayı hemde silah olarak Osmanlı ordusundan üstün olduğu bilgisi Peçevi ve Hasan Bey-zâde tarihlerinde geçmektedir.

187 Gazâvât-nâme, vr. 211b, sr. 7

188

“Yat ve Yarağ” ifadesi için bkz. Sertoğlu, a.g.e. s. 361-362

189

Hasan Bey-zâde Ahmed, a.g.e, s. 506

190 Haçova savaşını anlatan fetih-nâme’de türünde mektubun günümüz Türkçe'sine aktarılmış bölümünde geçen “Bizim görevlimiz Bor alçak kâfirlerinin arasında gizlenerek [bilgi topladı ve] nöbetteki Hasan Paşa Hazretlerinin adamlarıyla buluşup alçak kâfirlerin İslâm askerlerine karşı olan planlarını etraflıca anlattı. Onlar da Paşa Hazretlerine götürdü, Paşa Hazretleri dinledi ve kendi vezirini yerine bırakarak Deli ile birlikte Cagala-zade Hazretlerine götürdü; onlar da saadetli Pâdişâh Hazretlerine götürdü. Pâdişâh Hazretleri çadırı önüne bir kürsü kurdurdu. Görevlimiz Bor ahvâlini etraflıca anlattı; yeminler etti; kendisine kaftan ve sancak hediye edildi.”

Hasan Ali Esir,“Eğri Kalesinin Fethi ve Haçova Meydan Savaşını Anlatan Fetih-nâme Türünde Bir Mektup”,

Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, C. 17, S. 2, 2008, s. 177-190 . Bu metinde anlatılanlar

ile tezimize konu gazâvât-nâmede vr. 211b, sr. 7’de geçen “Câsusen sâdıkü’l-makal ve muhbirân-ı vâkıfân-ı

Peçevi Tarihi’nde, Avusturya askerini harekete geçirmek amacıyla bataklığı geçerek düşman askerine doğru ilerleyen İslâm askerlerinin, Avusturya topçusunun uzun menzilli topları sebebiyle yaklaşamadığı, demir zırhlara bürünmüş ve ellerinde muştogur denilen onbeş ve yirmişer dane atan tüfeklere sahip Avusturya askerinin oldukça da kalabalık olduğu bilgisi yer alır191

.

Hasan Bey-zâde Tarihi’nde ise, Vezir Hasan Paşa’nın Osmanlı ordusunun yardımına gelerek düşman askerine sağ arka tarafından saldırmasına rağmen askerin “Dolu gibi mermiler yağdıran tüfekleri” sebebiyle İslâm askerinin dağılması olayı192 ile Peçevi Tarihi’nde geçen193 savaşın ilk günü bataklık kenarında eski kilise içinde mevzilenmiş düşman topçusundan atılan topun pâdişâh III. Mehmed’in kaldığı çadırın üstünden geçerek yakınına düşmesi neticesinde, Pâdişâhın güvenliğini sağlamak maksadıyla müteferrika Yunus Ağa’nın çadırına taşınması olayı, Avusturya askerinin sahip olduğu ateş gücünü ve top tekniğinde geldiği noktayı göstermesi açısından müşahhas birer örnektirler.

Topçular Kâtibi Abdülkâdir Efendi Tarihi’nde ise, savaşın ilk günü olan Cuma günü nehrin her iki yakasından karşılıklı top atışları olduğu, düşman toplarının peş peşe geldiği bu sebeple hem birçok şehid verildiği hem de topçubaşının atlarının helak olduğu, Osmanlı toplarının ise karşı tarafa etki etmediği anlatılır194

.

Elimizdeki yazmada ise, düşman askerinin silah ve ateş gücü ile ilgili olarak “Ve şu‘le- i âteş gibi âhen-puş ve tüfenk-endâz kudûmından vehm-nâk olub”195 ifadesinin kullanılması, yukarıda zikredilen her üç eserin verdiği bilgileri teyid eder nitelikte olup Avusturya ordusunun silah ve top teknolojisi anlamında Osmanlı ordusuna kıyasen üstün olduğunu göstermektedir.

Fakat bununla beraber “Eğri hisârı feth oldı. Tav‘an ve kerhen tevayi‘i ve nevâhîsiyle Hazret-i şehinşâha doğrıldı196”cümlesi ile “Ve ol hisârun zabitleri bilürlerdi ki, Pâdişâh ana müteveccih olıycak feth itmesi mukarrerdür. Ol sebebden vire ile vermege yalvarmağa başladılar”197

ifadelerinden Osmanlı ordusunun kale kuşatmasında üstünlüğünü koruduğu anlaşılmaktadır.

191 Peçuylu İbrahim Efendi, a.g.e, s. 186

192 Hasan Bey-zâde Ahmed, a.g.e. III, s. 531

193 Peçuylu İbrahim Efendi, a.g,e, .s. 185

194

Topçular Kâtibi Abdülkâdir Efendi, a.g.e, I, s.159

195 Gazâvât-nâme, vr. 213a, sr. 5

196 Gazâvât-nâme, vr. 211b, sr. 1

Eğri kalesi Kânunî Sultan Süleyman zamanında ikinci Vezir Ahmed Paşa (ö.1555) tarafından 1552’de kuşatılıp da alınamayan198

bir kaledir. Nitekim;

“Muzafferiyete alışmış Osmanlı kumandanları kaleyi kısa zamanda fethedebileceklerini sanırken kuşatma gittikçe uzamış, yaklaşık kırk gün süren kuşatma, çoğunluğu Macar olan müdafilerin mânevî birliği, disiplini ve canla başla karşı koymaları üzerine kaldırılarak Osmanlı kuvvetleri geri çekilmek zorunda kalmıştır”199

.

Eğri Kalesi’nin, Macaristan’daki kralların en eski taht merkezi olması, madenlerinin zenginliği hem de Macaristan’ın kilidi olarak görülmesi200

tarihte işgal ettiği mevkiin önemini göstermektedir.

Gazavât-nâmede Eğri Kalesi için,

“Dârü’l-harb’ün güzîde yeri ve keferenün gâyetle mu‘teber şehri. Belki Rum vilâyetinün zübdesi ve fahrı olan Eğri dimekle ma‘rûf olan hisârı ki Selâtîn-i mâzîyenün matmah-ı nazarı idi. Velâkin birine el vermedi. Ve her kim ana talib oldıysa feth müyesser olmadı. Ve Romatü’l-medâyin ki melâhim ve tevârihde anun fethi ehl-i İslâm elinde mev‘ûd. Lâkin vakti gayr-i zâhir ve ma‘hûddur. Ve ekseri’n-nâs ana Kızılelma dirler. Ve Eğri hisârı anun anahtarları yerinde tenzîl olunmışdur. Beç didikleri ana kapu yerindedür.”201

ifadesi geçmektedir. Bu bağlamda stratejik ve ekonomik değeri olan bir kale olan Eğri’nin üç hafta202 ya da on sekiz203 gün gibi kısa bir zamanda fethedilmesi Osmanlı Devletinin 16. yüzyılda kale kuşatmasında geldiği seviyeyi göstermesi açısından önem arzetmektedir.

Bununla beraber harp usulü stratejilerinin değiştiği, yeni ateşli silahların yapılıp top tekniğinin yeni değişikliklerle etki alanının genişlemeye başladığı 16. yüzyılda muharebelerde tabur savaşları dönemi başlamıştır. Haçova Meydan Muharebesi’nde, Avusturya askerinin savaş düzeni, sahip olduğu uzun menzilli toplar ve kullandığı etki gücü yüksek ateşli silahlar karşısında Osmanlı askeri, vehme kapılarak dağılmış ve Osmanlı padişahının savaş meydanında az bir askerle düşmanla başbaşa kaldıkları günler yaşanmıştır.

Buradan hareketle çağdaşı tarihler ve yazmamızda geçen bilgiler ışığında, 16. yüzyılın sonlarında Osmanlı ordusunun kale kuşatmasındaki üstünlüğünü koruduğu, savaş düzeni, top teknolojisi ile sahip olunan ateşli silahlar ve ateş gücü üstünlüğü anlamında ise Avusturya ordusunun daha ileri seviyede olduğu anlaşılmaktadır.

198 M.Tayyib Gökbilgin “Eğrî” İA, IV, 1946, s. 196-198

199 Geza David “Eğri”, TDVİA ,X,1994, s. 489-491

200

Topçular Kâtibi Abdülkâdir Efendi, a.g.e., I, s. 140

201 Gazâvât-nâme, vr. 209a

202 David, a.g.m., s. 489

Benzer Belgeler