• Sonuç bulunamadı

KURAMSAL ARTALAN

6. Değerlendirme 1 What did you think of the story? (Öykü hakkında ne düşünüyorsun?)

2.3.1. Orlich ve diğ.’nin (1990) Bilişsel Taksonomi Model

1985 yılına gelindiğinde Bloom’un taksonomisi, 30 yıldır kullanılmaktadır ve taksonomi, sınıf içi öğrenme ve öğretme alanlarında çok önemli bakış açıları sağlamıştır. Ancak Nickerson (1985), “Understanding Understanding” (Anlamayı Anlamak) adlı makalesini yazdığında anlama ve kavramanın doğası bir kere daha incelenmiş ve bu aşamanın önemi bir kere daha ortaya konmuştur. Arons (1988) de Nickerson (1985)’e benzer kavramları incelemiş ve onun çalışmaları da öğrenmede

kavramanın oynadığı rol ve önemi ile ilgili daha farklı bir bakış açısı yaratmıştır.

Daha sonra birçok araştırmacı tarafından bu konu üzerinde çalışılmış (Wittrock, 1986; Jones, 1986; Ennis, 1985; Beyer, 1984; Whimbey, 1984; Haller, Child, Walberg, 1988; McPeck, 1981) ve bu taksonominin işleyişiyle ilgili yeni bir modelin yaratılmasına katkıda bulunulmuştur. Bu çalışmalara dayanarak Orlich ve diğ. (1990: 119), Şekil 4 ve Şekil 5’te görüldüğü gibi her defasında sadece bir basamak çıkılması gereken bir merdiven olarak görülen geleneksel taksonominin ötesine gitmişler ve

Şekil 6’da görüldüğü gibi yeni bir taksonomi oluşturmayı hedeflemişlerdir (Orlich ve diğ., 1990: 120).

Şekil 4. Bir Üçgen Olarak Taksonomi

Değerlendirme Sentezleme Çözümleme Uygulama Kavrama Bilgi

66

Şekil 5. Bir Merdiven Olarak Taksonomi

Şekil 6. Etkileşimsel Bir Model olarak Bilişsel Taksonomi

(Orlich ve diğ., 1990)

Şekil 6’da görülen bilişsel taksonominin etkileşimsel modeli üç boyutlu olup daha çok güneş sistemi modelini andırmaktadır. Bu modele göre bilgi ve diğer tüm basamaklar sürekli olarak genişlemektedir. Orlich ve diğ. (1990), yapılan tüm incelemeler sonucunda bilgi basamağının diğer basamakların habercisi olduğunu,

kavrama, yani anlama basamağının ise diğer basamaklar için bir anahtar olduğunu

ortaya koymuştur. Bir kavram, ilke ya da kural anlaşılır ya da kavranırsa, diğer dört basamağa geçiş sağlanabilir. Bu dört ulam etkileşimseldir ve etkileşimin

Değerlendirme Sentezleme Çözümleme Uygulama Kavrama Bilgi

67 gerçekleşebilmesi için anlamanın gerçekleşmesi önkoşuldur. Başarının, yani üst basamaklara ulaşabilmenin anahtarı anlama, yani kavrama basamağıdır. Orlich ve diğ.’ne (1990) göre, kavrama basamağında başarılı olabilen birey, çekirdekte yer alan uygulama, çözümleme, sentezleme ve değerlendirme basamaklarına her defasında sadece bir basamak çıkmak gibi bir zorunluluğu olmadan, hızla ve kolaylıkla hareket edebilecektir. Bizim çalışmamızın veri tabanında da, annelerin sözceleri Bloom’un taksonomisine göre sınıflandırılırken, az önce sözünü ettiğimiz türden basamak atlama durumlarına rastlanmıştır. Bu durumlardan, çalışmanın bulgularının ve tartışmanın yer aldığı dördüncü bölümde söz edilecektir.

Çalışmamızın kuramsal artalanının yer aldığı bu ikinci bölümde önce Bernstein’ın kod kuramı ve kuramın bizim çalışmamızla ilişkili olan anahtar kavramlarından ve alanyazınında yapılan toplum ve dil çalışmalarından söz edilmiş; daha sonra da eğitim alanında yapılan araştırmalarda sıklıkla başvurulan Bloom’un taksonomisine ve bilişsel alanın basamaklarına yer verilmeye çalışılmıştır.

Bugüne kadar Türkçede yapılan çalışmalarda, büyük oranda çocukların anadili edinimi üzerinde durulmuş ve anne dili incelenmemiş, çalışmanın birinci bölümünde sözünü ettiğimiz ebeveyn dilini inceleyen çalışmalar da annelerin farklı eğitim düzeylerine ve gelir durumlarına sahip olması durumunda birlikte kitap

okuma bağlamındaki dilsel kod yönelimlerinin ve etkileşim biçemlerinin ne

doğrultuda olacağını Bernstein’ın kod kuramı ve Bloom’un bilişsel alan taksonomisi çerçevesinde ele almamıştır. Bu çalışmada Türk anne dili, hem Bernstein’ın dilsel kod kuramı hem de Bloom’un bilişsel alan taksonomisi çerçevesinde incelenmiş; daha sonra da anne ile çocukların sözce alışverişi yapıları (exchange structures) çalışmamızın üçüncü bölümünde ayrıntılı olarak yer verilen ve sınıfiçi söyleminde öğretmen-öğrenci etkileşimine odaklanan soru-yanıt-dönüt modeli (Sinclair ve Coulthard, 1975; 1992) temel alınarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Bizi, bir karşılıklı konuşma çözümlemesi yaklaşımı olarak Sinclair ve Coulthard’ın (1975; 1992) soru-yanıt-dönüt modeline götüren öncelikle, çalışmanın birinci bölümünde söz edilen destek olma döngüsüdür. Hatırlanacağı gibi, birlikte kitap okuma etkinliklerinde sıklıkla başvurulan bu döngü, soru-yanıt-dönüt modeli gibi

68 hamlede anne çocuğunu hazırlamakta, ikinci hamlede çocuk metne ilişkin bir özelliği tanımlamakta, üçüncü hamlede ise çocuğun bu tanımlaması anne tarafından ayrıntılandırılmaktadır.

Bizi soru-yanıt-dönüt modeline götüren bir başka etken de, Bernstein’ın yine dilsel kod temelli kişi odaklı ve konum odaklı aile kavramlarıdır. Hatırlanacağı gibi Bernstein’a (1971, 1972, 1974) göre geniş kod kullanıcısı olan kişi odaklı ailelerde toplumsallaşma süreci karşılıklı etkileşim aracılığıyla, dar kod kullanıcısı olan konum odaklı ailelerde ise çocuğun toplumsallaşma sürecinin karşılıklı etkileşim aracılığıyla değil, tek taraflı, yani sadece ebeveynden çocuğa doğru gerçekleşmektedir. Bu savın test edilmesi için çalışmanın dördüncü bölümünde görülebileceği gibi, annelerin sözceleri, soru-yanıt-dönüt modeli temel alınarak incelenmiş ve anne ile çocuk arasındaki etkileşim bu modelle ne kadar örtüşürse, etkileşimin de o kadar karşılıklı gerçekleştiği varsayımından hareket edilmiştir. Bernstein’ın kod kuramı çerçevesinde sınıflandırılan annelerin sözcelerinin aynı zamanda Bloom’un bilişsel alan taksonomisinin üst basamaklarına ne ölçüde çıkabildikleri saptanmaya çalışılmış, dolayısıyla annelerin çocuklarını soyut ve eleştirel düşünmeyle bir tutulan üst basamaklara çıkabilen çocukların her zaman daha başarılı olacağı örgün eğitim yaşamına ne ölçüde hazırlayabildikleri ve bu süreçte ne türden sözel etkileşimler sergiledikleri ortaya konmaya çalışılmıştır.

Bu çerçevede, disiplinlerarası bir çalışma olarak planlanan bu çalışmanın Türkçede, çocukların örgün eğitim yaşamlarındaki anlatı biçemlerini, dolayısıyla da eleştirel düşünmelerini doğrudan etkileyeceği düşünülen annelerin dilinin ve sözel etkileşim biçemlerinin özelliklerini ortaya koyarak annelerin çocuklarına destek olma stratejilerini belirlemeye katkısı olacağı ve annenin gelir durumu ve eğitim düzeyi ya da çocuğun yaşı gibi değişkenlerden farklı değişkenler temel alınarak anne dili konusunda yapılacak daha kapsamlı çalışmalar için kaynak niteliğinde olabileceği ya da bir önçalışma olarak kabul edilebileceği düşünülmektedir.

69 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

VERİ TABANI ve ÇÖZÜMLEME YÖNTEMİ