• Sonuç bulunamadı

SANATÇI SAYIS

X- İst: 2004 yılında Daryo Beskinbazi ve Kerimcan Güleryüz tarafından kurulan galeri Nişantaşı’nda faaliyet göstermektedir.

2.11. Vakıflar

2.13.3. Organizasyon Şirketler

Günümüzde artık bazı sergiler, sergi organizasyon şirketleri tarafından düzenlenmektedir. 2000’li yıllarla beraber sergi kurmak, artık bir iş kolu haline gelmiştir. “Bu çalışmaları ilk yapan firma, 1999 yılında kurulan Sergi Kur’dur. Diğer bir firma ise ağırlığı sanat nakliyatı ve saklama kutuları olan Benice’dir. İkisinin de verdiği hizmet, sergi kurulumlarında teknik ekip ve ekipman sağlamaktır.”286 Pek çok sanat kurumu, bu tip organizasyon şirketlerini tercih etmektedirler. Kurumların haricinde fuar ve bienallerde de bu hizmetlerden faydalanılmaktadır. Bu şirketler, pek çok organizasyona, kuruma ya da koleksiyonere; pano yapımı, fon hazırlanması, mekân dönüştürülmesi ya da       

285 http://www.e-skop.com/skopdergi/cagdas-sanat-dile-geliyor/400, (29.08.2012) 286http://www.lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang=TR&sectionID=12&articleID=1021

bölümlenmesi, sergi nakliyatı ve yerleştirmesi gibi konularda kolaylıklar sağlamaktadır.

Sergileme üzerine iş yapan bir diğer iş kolu ise aydınlatma sistemleri alanıdır. Günümüzde artık sergileme tekniklerinde önemli bir yere sahip olan aydınlatma, eserin görünürlüğünü, etkileyiciliğini sağlayan önemli bir ayrıntıdır. Sergi aydınlatmaları da kendi içinde başlıbaşına ince ayrıntıları olan bir alandır. Örneğin yüksek tavanlarda tüm tavan LED’lerle döşenerek (wallwash sistemi) bir aydınlatılmaya gidilebilineceği gibi enstalasyon ya da heykel gibi boyutlu işlerde, çapraz fokuslama gibi sistemler tercih edilebilmektedir. Aydınlatma, plastik sanat eseri sergilemede mekâna göre farklı çözüm önerileri sunulan bir iş kolu haline gelmiştir

Güncel sanatta, sanatçının eserine göre mekân düzenlemeleri yapılmaktadır. Mekân çeşitli yöntemlerle bölümlere ayrılabilmekte, mekânın rengi, -eğer gerekliyse- ses düzeni, ışığı her sergiye göre farklılık gösterebilmektedir. Bu durum sergi düzenleyicisinin ya da küratörün tercihine göre gerçekleşmektedir.

2.13.4. İnternet

2000’li yıllarda internetin gündelik hayatın sıradan, hatta çoğu kişi için vazgeçilmez parçası, olmasıyla birlikte sanatçılar da eserlerini internet ortamında çeşitli şekillerde paylaşır olmuşlardır.

Sanatçı işlerinin internet ortamında görünürlüğünü sağlayan başlıca kanalları şu şekilde sıralayabiliriz.

i. Kişisel web siteleri ii. Kişisel bloglar iii. Sanat siteleri iv. Sanat blogları

v. Sosyal medya (Facebook, twitter vb.)

vi. Ticari Kurum siteleri (müze, galeri, müzayede evi…) vii. Haber sitelerinin sanat bölümleri

Günümüzde sanatçılar kişisel web sitelerini kurarak çalışmalarının görünür kılınmasını sağlayabilmekte ya da kişisel bloglar hazırlayarak eserlerini ve yazılarını yayımlayabilmektedirler. Sanatçılar, böylelikle kendilerine sanal ortam yoluyla ulaşmak isteyen sanatseverlere de kolay yoldan ulaşabilmekte, portfolyolarını görünür kılabilmektedirler.

Sanatseverlerin kurmuş olduğu sanat siteleri ya da sanat blogları da sanat alıcıları ya da bakıcıları için bir sanat havuzu niteliğindedir. Çeşitli sanatçılara, sergilere, bienal ve fuarlara, röportaj ve eleştiri yazılarına yer verilen siteler ve bloglar da sanat takipçileri açısından vazgeçilmez bir kanaldır.

Facebook ise 2004 yılından bu yana çoğu sanatçının vazgeçemediği bir sosyal medya aracı olmuştur. Sanatçılar, günümüzün en popüler sosyal paylaşım sitesi facebookta diğer sanatçıların çalışmalarına güncel bir şekilde ulaşabilmekte, kendi çalışmalarına da anında geri bildirim alabilmektedir. Beğenme ve yorum yapma butonları sayesinde sanatçılar eserlerinin nasıl karşılandığını öğrenebilmektedirler. Sergi gibi etkinliklerin de, Facebook üzerinden davetiye uygulaması ile mümkün olduğunca fazla sayıda sanatsevere ulaşması da sağlanmaktadır.

Günümüzde artık bütün sanat kurumlarının bir web sitesi mevcuttur. Kurumlar, web siteleri sayesinde; misyonlarını, vizyonlarını, etkinliklerini kamu ile paylaşabilmektedir. Birçok yayın kuruluşunun elektronik ortamda artık kültür-sanat sayfaları mevcuttur. 2000’li yıllarla birlikte medyanın da sanata -eskiye oranla- daha fazla yer vermeye başlaması ile bu ortam sağlanmıştır.

“Sanat tarihçisi de her geçen gün yüzünü Facebook’a daha çok dönüyor. Nasıl ki Vasari, Mediciler için koleksiyona sanatçı “yaşam”ları (Le Vite) topluyor ise Facebook da aynı tarihsel anı bugüne taşıyarak piyasa için sanatsal yaşantı içerikleri topluyor. Bireysel yaşantıları kurumsal bir aklın tasarladığı anonim bir atmosfer içinde eritiyor. Bir üst-kurmaca biçimi olarak aynı anonim

ruhtan (ortak duyumdan) beslenen sanat tarihi de bugün Facebook üzerinden yazılıyor.”287

İnternet sanat tarihi açısından da günümüzde bir kaynak haline gelmiştir. Sanal yolla oluşturulan bu arşiv, tüm dünyadan erişilebilirliği dolayısıyla bilgiye ulaşabilirliği açısından da önemli bir bellek niteliğindedir. Üstelik güncelliğini her daim koruyabilen sürekli genişleyen bir bellek…

2.13.5. Eğitim

Eğitim pek çok alanda olmazsa olmaz bir olgu olduğu kadar bu durum sanat açısından da geçerlidir. Kişiler eğitim sayesinde, var olan yeteneklerine bilgiyi de eklemleyerek üretimlerini gerçekleştirmektedirler. Sanat alanında sanat eğitimi almadan kendi naifliğinde eserlerini üreten sanatçılar da mevcuttur.

Türkiye'deki üniversitelerde çok sayıda sanat fakültesi bulunmaktadır. Çoğu bölüm sanatçı yetiştirmekten çok orta öğretim için öğretmen yetiştirme amaçlı olarak kurulmuştur. Bu durum genç sanatçıların yetişmesine en büyük engellerden biridir. Ayrıca sanat alanında istihdamın da yetersiz olması sanat eğitimi almış öğrencileri, öğretmen olmaya çabalamaya itmektedir.

Günümüzde sanat eğitimi, güncel bir eğitim anlayışından uzaktır. Küresel kuramla beslenen bir eğitim anlayışından yoksunluk İstanbul’un modern sanata adaptasyonunu yavaşlatmıştır. İnterdisipliner anlayışla şekillendirilen bir sanat eğitimi sayesinde İstanbul’da modern sanat alanında gerçekleştirilen üretimler, daha kaliteli hale gelecektir. Üniversitelerde Erasmus gibi öğrenci değişim programlarının olması, İstanbul’da eğitim gören öğrencilerin yurt dışında da eğitimlerine devam ederek sanatı küresel bazda öğrenmelerine olanak tanıması açısından olumlu gelişmelerdendir.

      

287http://www.lebriz.com/pages/lsd.aspx?lang=TR&sectionID=12&articleID=995

Tablo 2.16’da dünyanın bazı önemli metropollerinde ve İstanbul’da görsel sanatlar eğitimi veren yüksek eğitim kurumları ve öğrenci sayısı karşılaştırılması görülmektedir. Tablodan da görüleceği gibi İstanbul’da görsel sanatlar eğitimi veren kurum sayısı fazla olmasına rağmen öğrenci sayısı diğer metropollere göre oldukça azdır.

Tablo 2.16. Dünya’da görsel sanat üzerine eğitim veren yüksek eğitim kurumları 288 Londra York New Paris Shanghai Tokyo İstanbul Görsel Sanatlar Üzerine yüksek eğitim

kurumları sayısı* 12 7 3 15 19

Görsel Sanatlar üzerine yüksek eğitim

kurumlarındaki öğrenci sayısı* 50.130 1.440 10.000 7.355 774 *Bu istatistikler video, fotoğraf ve görsel iletişim bölümlerini de kapsamaktadır.

Üniversitelerin dışında birçok özel kuruluş ve inisiyatif tarafından eğitim atölyeleri ve sertifika programları düzenlenmektedir.

Özdemir Altan’ın Türkiye’deki sanat eğitimi hakkındaki düşünceleri aşağıdaki gibidir:

“Sanatı ancak çok iyi sanatçı anlamış olduğu için, o iyi bir hocadır. Bu gün Türkiye’de sanat eğitimi de yok... Müzesizlik ve geçmişimizin olmaması sanatçı yetişmesini olanaksız kılıyor. Tek olumlu olgu, internette dünya sanatı ile karşılaşılması. Ancak orada da görgü eksikliği (formasyon) ve sanat yapıtlarının orijinalindeki espasla tanışmamak yine engelleyici neden oluyor... Galericiler bu ortamın en geri kalmış üyeleri.”289

Altan’ın da düşüncelerinden anlaşıldığı üzere İstanbul’daki müzelerin yetersizliği sanat eğitimi alan öğrencileri kısır bir döngüye sokmaktadır. Sanat, yerinde ortamında öğrenilmelidir. Bunun için de en doğru yer, müzelerdir. Fakat İstanbul, bu konuda diğer Avrupa kentlerine oranla daha yetersiz durumdadır. Güncel sanatı

      

288 İstanbul Kültür Envanteri Projesi 2009-2010, London: A Cultural Audit, GLA, 2008’den

aktaran: BAKBAŞA, Ceyda, a.g.e., s. 38

yansıyan müzelerin çok kısıtlı sayıda olması sanat eğitimini olumsuz yönde etkileyen bir durumdur.