• Sonuç bulunamadı

Oniki Yaşını Bitirip Onbeş Yaşını Bitirmemiş Çocuklar

1.5 Türk Hukukunda Çocuklara İlişkin Düzenlemelerin Tarihi Gelişimi

1.6.2 Oniki Yaşını Bitirip Onbeş Yaşını Bitirmemiş Çocuklar

Bu yaş grubunda bulunanların ceza hukuku karsısındaki durumunu belirlemek amacıyla hukukumuzda; kısmi sorumluluk,64 şartlı sorumluluk,65 tam olmayan ehliyet,66 az kusurlu ehliyetli olmak üzere çeşitli isimlere yer verilmiştir.

TCK’nın 31. maddesine göre, oniki yaşını bitirmiş olup da onbeş yaşını bitirmemiş olanların, işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamaları ve davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin yeterince gelişmesi yönünden bir ayrım yapılmaktadır. Bu yaş grubundaki kişilerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama, davranışlarını yönlendirme yeteneği gelişmemiş ise, cezai sorumlulukları yoktur. Bu kişiler hakkında ÇKK m. 5/1’ de düzenlenen çocuklara özgü güvenlik tedbirleri uygulanır. Küçüğün, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama, davranışlarını yönlendirme yeteneği gelişmişse, cezai sorumluluğu vardır; ancak ceza TCK m. 31/2’ de belirtilen şekilde indirilmek suretiyle verilir. TCK’nın 31. maddesinin 1. fıkrasına göre; sıfır ile oniki yaş arasındaki kişilere güvenlik tedbiri uygulanması ihtiyari olmasına rağmen, oniki ile onbeş yaş grubuna giren kişilerin işledikleri fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamamaları veya davranışlarını yönlendirme yeteneklerinin gelişmemiş olması durumunda, bu kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması zorunludur.

64 İçel; s.750.

65 Önder, Ayhan; Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2.Bası, Cilt:2, Beta Yayınevi, İstanbul, 1992, s.244.

66 Savaş, Vural; Mollamahmutoğlu, Sadık; Türk Ceza Kanununun Yorumu, Seçkin Yayınevi, Ankara, 1994,

İşlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayan ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği bulunan kişinin cezai sorumluluğu vardır; ancak verilecek ceza belli oranda indirilecektir.

Kolluk kuvvetleri, onsekiz yaşından küçük çocuklar tarafından işlendiği iddia edilen bir suç ile karşılaştıklarında bu çocuklar hakkında herhangi bir soruşturma işlemi yapmadan, çocuğun ifadesini dahi almadan, soruşturma evrakını Cumhuriyet Savcılığına teslim edeceklerdir. Gözaltında tutulan çocuklar da kolluğun çocuk biriminde tutulacak, eğer kolluğun çocuk birimi yoksa gözaltına alınan yetişkinlerden ayrı bir yerde tutulacaktır.

Cumhuriyet Savcısı, suç işleyen bu yaş grubu içerisindeki çocukları öncelikle TCK’nın 31. maddesi uyarınca işledikleri iddia olunan fiilin anlam ve sonuçlarını kavrayabilme yönünden bedeni, akli ve ruhi durumunu uzman hekimlere tespit ettirecektir.67 Uzman hekim, adli tabip, asabiyeci, dahiliyeci veya çocuk uzmanı olabilir. Pratisyen hekimlerin verdikleri raporlar yeterli değildir. Ayrıca uzman hekimler tarafından verilecek raporlar gerekçeli olmalı ve raporda, suçun işlendiği tarih ve suçun niteliği tam ve ayrıntılı olarak belirtilmelidir. Kovuşturma aşamasında yargılamayı yapan mahkeme uzman hekim tarafından verilmiş raporun gerekçesini yeterli görmezse sağlık kurulu raporu aldırabilecektir. Eğer her iki rapor arasında çelişki olursa, çocuk ile birlikte dosyanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’na gönderilmesi gerekmektedir. Bu yaş grubu içerisindeki çocuklar hakkında yapılan soruşturma sonunda, çocuğa isnat edilen suçu işlediğine dair yeterli delil bulunamazsa Cumhuriyet Savcısı “Kovuşturmaya Yer Olmadığına” karar verecektir. Eğer çocuk hakkında isnat edilen suçu işlediğine dair yeterli ve şüpheden uzak delil varsa, TCK’nın 31. maddesine göre yapılan inceleme sonucunda çocuğun üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algıladığının ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince geliştiğinin de tespit edilmesi halinde hakkında kamu davası açılacaktır.

Eğer kamu davası yetersiz raporla açılır veya kovuşturma aşamasında alınan raporun yeterli olmadığı kanaatiyle yeniden çocuk hakkında üzerine atılı suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayabilip algılayamadığı ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği hususunda rapor aldırılması sonucunda çocuğun suçun hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamadığı ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmediği tespit edilirse, yukarıda da belirtildiği gibi çocuk hakkında artık ceza tertibine yer olmadığı kararı verilecektir. Bu durumda çocuk hakkında beraat kararı vermek yanlış olacaktır. Ceza verilmesine yer olmadığı kararı verildiği hallerde, ÇKK’nın 11. maddesinde belirlenen

çocuklara özgü güvenlik tedbirlerinden birisi uygulanacaktır. Hâkimin bu tedbirleri uygulaması zorunludur. Kanun koyucu bu konuda Hâkime uygulayıp uygulamama hususunda takdir yetkisi tanımamıştır; ancak Hâkim uygulanacak tedbir bakımından serbesttir. Failin işlediği suçun anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği, işlenen suçun niteliğine ve durumuna göre değişebilecektir.

Bu dönemde bulunan küçüklerin işlediği suçlardan dolayı ceza sorumluluğunun bulunduğu sonucuna varılmış olsa bile, cezanın indirilmesi dışında, ceza sorumluluğu bazı özellikler gösterir. Bu dönemde bulunan küçüklerin cezaları, çocuk kapalı cezaevleri veya çocuk eğitim evlerinde çektirilir. Kısa süreli hapis cezaları, zorunlu olarak seçenek yaptırımlardan birisine çevrilir. Bu kişilerin mahkum edildikleri üç yıla kadar hapis cezaları ertelenebilir. İşlediği suçlardan dolayı tekerrür hükümleri uygulanmaz. Mahkumiyetin yasal bir sonucu olarak hak yoksunluklarına hükmedilemez. Adli para cezası ile hapis cezasından çevrilen adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezalar hapse çevrilemez.68

Bu yaş aralığındaki çocuklar için farik ve mümeyyizlik raporunun alınması zorunlu olduğu hususu yargı kararlarıyla da vurgulanmıştır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu konuya ilişkin bir kararında, “çocuğun, nüfus kaydına göre 17.03.1991 doğumlu olup, yargılamaya

konu hırsızlık suçunu işlediği 27.01.2006 tarihinde henüz on beş yaşını tamamlamamış olduğundan, on iki ile on beş yaş grubunda yer alan suça sürüklenen çocuğun işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişip gelişmediği tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı karar verilmesi yasaya aykırı sayılmıştır.”69

Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun konuya ilişkin bir kararında da vurgulandığı üzere; TCK'nın 31/2 maddesine göre yapılacak indirim sonucu, süreli hapis cezasında en fazla 7 yıl hapis cezası verilebilir. Buna göre; 5237 sayılı TCK'nın, 5377 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile değişik, “yaş küçüklüğü” başlıklı 31. maddesinin 2. fıkrasında, “Fiili işlediği

sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanların işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamaması veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin yeterince gelişmemiş olması hâlinde ceza sorumluluğu yoktur. Ancak bu kişiler hakkında çocuklara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama ve bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin varlığı hâlinde, bu

68 Öztürk, Bahri; Özbek, Veli Özer; Erdem, Mustafa Ruhan; Uygulamalı Ceza Hukuku ve Emniyet

Tedbirleri, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2003, s.173.

kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde on iki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz” hükmü yer almaktadır. 70

08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 29.06.2005 gün ve 5377 sayılı Kanun'un 5. maddesi ile yapılan değişiklikten önceki düzenlemeye göre, 5237 sayılı Kanun'un 31. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinde, “…bu halde her fiil için verilecek hapis cezası altı

yıldan fazla olamaz” hükmü yer almakta iken, 5377 sayılı Kanun ile fıkranın son cümlesi “…her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamaz” biçiminde değiştirilmiştir.

Oniki ile onbeş yaş grubunda bulunan çocukların cezai sorumluluğunu ve yaş küçüklüğü nedeniyle yapılacak indirim oranlarını düzenleyen bu madde ile fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup, onbeş yaşını tamamlamamış olan çocukların kusur yeteneklerinin olabileceği kabul edilmiştir. Mahkemece bu yaş grubundakilerin ceza sorumluluklarının bulunup bulunmadığı araştırılmak zorundadır. İşlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin varlığının saptanması hâlinde, ceza sorumluluğunun bulunduğu kabul edilerek, suçu işlediği belirlenen çocuk hakkında 5237 sayılı TCK’nın 31/2 maddesinde belirtilen indirim oranları ve ceza miktarları gözetilmek suretiyle hüküm kurulacaktır. 08.07.2005 tarihinden sonra gerçekleştirilen eylemler açısından yukarıda belirtildiği gibi, suç ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde oniki yıldan onbeş yıla; müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan onbir yıla kadar hapis cezasına hükmolunacak, diğer cezaların yarısı indirilecek ve bu hâlde her fiil için verilecek hapis cezası yedi yıldan fazla olamayacaktır.

Görüldüğü gibi, kanun koyucu 5237 sayılı Kanun'un 31. maddesinin 2. fıkrası ile yaş küçüklüğü nedeniyle yapılacak indirim oranını belirlerken, fıkranın son cümlesinde indirim sonucunda tespit edilecek ceza miktarı açısından bir üst sınır getirmiştir. Bu fıkraya göre yaş küçüklüğü nedeniyle yapılan indirim sonucunda belirlenen ceza en çok 7 yıl olacaktır. Çocuk hakkında süreli hapis cezası olarak belirlenen temel cezadan yaş küçüklüğü nedeniyle TCK’nın 31. maddesinin 2. fıkrası uyarınca 1/2 oranında indirim yapılması sonucunda belirlenecek cezanın “7 yıl”ın üzerinde olması halinde ise, fıkranın son cümlesindeki üst sınır gözetilerek indirim sonucundaki ceza “7 yıl hapis cezası” olarak saptanacaktır. Koşullarının bulunması halinde, diğer indirim nedenleri bu ceza üzerinden uygulanarak sonuç cezaya ulaşılacaktır.