• Sonuç bulunamadı

BİRİNCİ BÖLÜM DİL İNCELEMESİ

2) Olumsuz cümle

Yargının gerçekleşmediğini veya gerçekleşmeyeceğini bildiren cümlelere denir . Olumsuz cümleler değil edatı, yok ismi ve -ma, -me olumsuzluk ekiyle yapılır. Ne. .. ne. .. bağlama edatının dacümleleri olumsuz yaptığı görülür.

Örnek :

1. ayaġı üstine ŧurgurmamaķ gerek (128a-1)

2. yarım sāǾat ķadarı gözi dutasın ve yumdurmayasın (87a-2) 3. ŧabįǾat anı tamām bişürmeyüpdür (13b-12)

4. bedende bundan büyük süñük yoķdur (25a-6) 5. ne ol yaña egilür ne bu yaña (37a2)

3) Soru cümlesi

Soru yoluyla bilgi almayı amaçlayan cümle, soru cümlesidir.Olumlu veya olumsuz olabilir. Soru anlamı soru sıfatları, zarfları, zamirleri, edatları ve soru ekiyle sağlanabilir. Metnimizde soru anlamının, sıfatlar ve zamirler ile sağlandığı örneklere rastlıyoruz. Bu örnekler az sayıdadır ve birkaç cümle ile sınırlıdır.

Örnek :

1.bu altı nevǾüñ besāyıŧları neye delālet ider (57b-4) 2. otuñ istiǾmāli ķanķı cihetden itmek gerek (69b-2,3)

1. 5. Müntahab’ın Söz Varlığı

Büyük fetihden sonra Oğuz-Türkmen akınlarıyla Türk yurdu haline gelen Anadolu’da özellikle XII. yüzyıldan itibaren Türk-İslâm kültürü gelişmiş, buna bağlı olarak yeni medreseler açılmış, hükümdarlar adına Arapça ve Farsça eserler yazılmıştır. Devrin siyâsî ve politik anlayışı dolayısıyla Selçuklular’daresmî dil olarak Farsça, bilim dili olarak Arapça kullanılmış, buna karşılık Türkçe ihmal edilmiştir. Karamanoğlu Mehmet Bey ’in Türkçe’yi canlandırma ve yazı dili haline getirme çalışmaları daha sonra Beylikler döneminde de devam etmiş, böylelikle Türkçe, Arapça ve Farsça’nın yanında yeni bir ilim dili haline gelmeye başlamıştır. Bu dönemde yaşayan Beylerin Türkçe’den başka dil bilmemeleri ve başka dillere itibar etmemeleri onlara ithaf edilecek eserlerin de Türkçe yazılmasını mecburî kılmıştır. Başlangıçta tarihî ve sosyal hadiselerden kaynaklanan bu durum zamanla şuurlu bir hareket haline dönüşmüş ve XV. yüzyıldan itibaren edebiyat eserleri yanında din, felsefe, astronomi ve tıp eserlerinin de Türkçe yazılmasına fırsat vermiştir. bu dönemde Türkçe’ye telif ya da tecüme birçok eser kazandırılmıştır.

XV. yüzyılda halk diline değer verilerek Türkçe’ye kazandırılan önemli bir eser de Müntahab-ı Fit’t-Tıbb’dır. Müntahab-ı Fit’t-TıbAnadolu’da yazılmış ilk Türkçe tıp kitaplarından birisi ve aynı zamanda Osmanlı sarayına sunulan ilk Türkçe tıp kitabıdır. Eserde yer yer arkaik kelimeler kullanılmakla birlikte eserin bütününe hakim olan dil, canlı ve yaşayan halk Türkçesidir. Müellif eserinde, terimlere bulabildiği kadar Türkçe karşılık göstermeye çalışmış, Türkçe karşılık gösteremediği yerlerde terimleri açıklamaya çalışmıştır. Raĥm yaǾnį fercüñ içi (44a-1), rebvi yaǾnį žį ķ-ı nefesi (94b-3,4) gibi . Müntahabdaki terimler kimi yerde Arapça kimi yerde Farsça kimi yerde de Grekçe karşılıklarıyla verilmiş, kimi zaman da başka dillerden alınma terimlere yaşayan halk Türkçesinden karşılıklar gösterilmiştir. Delk yaǾnį ovmaķ (65a-5), şaķį ķa yaǾnį yarım baş aġrısı ve (72b-12,13) ħavānį ķ yaǾnį boġma ve veremü’l lehātı yaǾnį boġuz ŧuşınuň şişdügi (90b-9,10) ġaşy yaǾnį göňül dönmegi (97b-9) gibi.

Müntahab-ı Fi’t-Tıbb, tıp yazmalarında rastlanan “günlük dildeki kelimelerin kendi anlamlarından farklı olarak birer terim gibi kullanılması98 ya da müellifin

kelimeleri anlamlandırarak terim oluşturması99 ” gibi özelliklere de sahiptir. Öyleki

Abdulvehhâb eserin birçok yerinde kitaplara geçmemiş, sadece ve ağızlarda yaşayan hatta belli bir yörede kullanılan kimi kelimeleri de terim gibi kullanmış ya da türetme kurallarına uygun düşecek tarzda kendisi de terimler oluşturmuştur: “imleşek” (101a-9) gibi. Abdulvehhâb bunun yanında Müntahab’da şimdiye kadar başka kaynaklarda rastlamadığımız muhtemelen ilk defa bu eserde rastladığımız ( ene=çok, fazla 58b-5), (ķay- =133a-2 kaynatmak) gibi yeni ve orijinal Türkçe kelimeleri de kullanmıştır.

Müntahab yazarı, halkın anlayabileceği sade bir eser yazmak istediği için kelimeleri büyük bir özen ve dikkatle seçmiş, metnin Türkçe dokusunu korumaya çalışmıştır. Tıbbî terminoloji dışında eserin dili aynı asırda yazılmış Türkçe eserlere göre daha sade olup andagı, ayruķ, dikrek, givürmek, od, ögümek, öyken, sögülme, sinirmek, yıylamak, yilmeşek gibi çok sayıda arkaik Türkçe kelime ihtiva etmektedir. Müntahab-ı fi’t Tıbb’da etimolojik değerlendirmeye göre Türkçe olması gereken Fars dilindeki çevgan ve Latin dilindeki kolon ve sakrum (sugra-sagrı) gibi kelimelere de yer verilmiştir. Bunun dışında ene (=en fazla-üstünlük zarfı) o- (o- mak=masaj yapmak) gibi Türkçe eserler de daha önce rastlanmayan kimi fiil ve zarflar da yine ilk defa bu metinde kullanılmıştır. Belki ve belkim edatlarının aslını oluşturan ve Harezm Türkçesinde bir örneği bulunabilen “bel “ (117a-6) edatına100 da bu metinde rastlanmıştır. Eserde üç bin ‘e yakın maddebaşı kelime kullanılmıştır; ancak birden fazla anlam içeren ve aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimeleri de bir tek kelime gibi değerlendirip dizin kısmında aynı başlık altında verdiğimizi de göz önünde bulundurursak eserde semantik ölçüte göre birbirinden farklı üç bin beş yüz civarında kelime kullanıldığını söyleyebiliriz.

Müntahab-ı fi’t Tıbb’da birbirine yakın sayıda Türkçe ve Arapça kelime kullanıldığı görülse de çoğunluğu terim veya terim gibi kullanılmış kelimelerden oluşan dil birliklerini çıkardığımızda Türkçe kelimelerin Arapça kelimelere göre

99 Öztürk Levent, (2004), “Halî B. Ahmed’in Kitâbü’l Ayn adlı Eserinde Yer Alan Tıbbî Terimler

Işığında Erken Dönem Tıp Tahine Yeniden Bir Bakış”, Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi sayı 10, s.4

daha fazla kullanıldığı açık bir görülür Metnin dokusunu oluşturan bu özellik, Müntahab müellifinin bu eseri yazmasındaki maksada uygun düşmekte ve onu benzer eserlerden üstün kılmaktadır. Müntahab’da Arapça, Farsça, Türkçe, az sayıda Grekçe ve birkaç Latince asıllı kelime kullanılmıştır. Metinde geçen kelimelerin dillere göre dağılımı ve metinde geçiş oranı şöyledir:

Arapça Farsça Türkçe Grekçe Harf Geçiş sayısı Geçiş oranı % Geçiş sayısı Geçiş oranı % Geçiş sayısı Geçiş oranı % Geçiş sayısı Geçiş oranı % Yekûn A 76 36,538 12 5,769 118 56,250 3 1,442 209 B 68 29,437 20 8,658 141 61,038 2 0,865 231 C 29 82,857 4 11,428 2 5,714 - ! 35 Ç 1 1,923 5 9,615 45 86,538 1 1,923 52 D 44 30,769 3 2,097 95 66,433 1 0,699 143 E 55 56,122 2 2,040 39 40,816 1 1,020 97 F 31 79,487 3 7,692 4 10,256 1 2,564 39 G 38 28,787 7 5,303 87 65,909 - - 132 H 125 85,034 19 12,925 3 2,040 - - 147 I 12 36,363 - 20 60,606 1 3,030 33 İ 61 48,387 2 1,612 61 49,193 1 0,806 125 J - - 1 100 - - - 1 K 74 25,342 13 4,452 198 67,808 7 2,397 292 L 20 83,333 3 12,5 1 4,166 - - 24 M 283 94,019 12 3,986 3 0,996 3 0,996 301 N 71 77,173 17 18,478 4 4,347 - - 92 O 1 3,448 - - 29 96,551 - - 30 Ö 1 4 - - 24 96 - - 25 P - - 15 83,333 3 16,666 - - 18 R 52 89,655 5 8,620 1 1,724 - - 58 S 87 38,839 7 3,125 129 57,589 1 0,446 224 Ş 41 66,129 10 16,129 11 17,741 - - 62 T 107 50 11 5,140 96 44,859 - - 214 U 15 30,612 - - 32 65,306 2 4,081 49 Ü 6 30 1 5 13 65 - - 20 V 34 75,555 2 4,444 9 20 - - 45 Y 9 5,2023 4 2,312 160 92,485 - - 173 Z 52 76,470 13 19,117 3 4,411 - - 68 Top. 1392 47,395 191 6,503 1330 45,284 24 0,817 2938

Yukarıdaki tabloyu incelediğimizde Müntahab-ı Fi’t Tıbb’da geçen kelimelerin Arap, Fars ve Türk dillerinin ses özellikleri ile uyumlu olduğunu ve bu

dillerdeki seslerin bulunma sıklıklarına paralel bir dağılım gösterdiğini, ilk sesinde “ c, l, m, n, r, v, z “ bulunan kelimelerle, içinde f, h, j sesleri bulunan kelimelerin daha çok Arapça, p sesi bulunan kelimelerin Farsça ve “a, b, k, y” sesleri ile başlayan kelimelerin de daha çok Türkçe olduğunu söyleyebilirizį .

İKİNCİ BÖLÜM

Benzer Belgeler