• Sonuç bulunamadı

183 olmalarına bağlı olarak 1-5 yıllık mesleki kıdeme sahip olan öğretmenlerin, deneyim ve tecrübenin artmasına

bağlı olarak 11-15 yıllık mesleki kıdeme sahip olan öğretmenlerin ailelerin kendileriyle daha iyi ilişkiler içinde olduklarını belirttikleri söylenebilir şeklinde yorumlanmıştır (Atabey & Şahin, 2009, s. 21).

Ayrıca İlgar’ın yapmış olduğu araştırmada bizim çalışmamızdan farklı olarak 26 yıl ve daha fazla hizmet vermekte olan öğretmenlerin sınıf yönetimi becerilerinin daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Aynı zamanda İlgar araştırmasında öğretmenlerin sınıf yönetim becerilerinde olgunluğa ulaşabilmeleri için 10 yıldan fazla tecrübeye gereksinim olduğunu ortaya koymaktadır.

Ancak araştırmamızda 1- 7 yıllık tecrübeye sahip olan öğretmenlerin çocukları motive etme konusunda daha iyi performans gösteriyor olmalarının sebebi öğretmenliğe yeni başlayan bu öğretmenlerin çocukları ikna etme konusunda daha istekli ve gayretli oldukları şeklinde değerlendirilebilir. Bu durum mesleğe yeni atılmış bu öğretmenlerin çocukları motive etme yolu ile kendilerini bulundukları çevreye kabul ettirme çabası şeklinde de yorumlanabilir.

4.

Öneriler

• Çalışmada performans puanlarının meslek lisesi ve üniversite mezunu olma durumuna göre farklılığı incelendiğinde performans puanlarının meslek lisesi mezunu olan öğretmenler lehine olduğu bulunmuştur. Ancak meslek lisesi mezunu olan öğretmenlerin tümünün özel anaokullarında çalışıyor olması göz ardı edilmemelidir. Bu durumda meslek lisesi mezunu öğretmenlerin lehine çıkan performans puanlarının nedenleri araştırılması önerilebilir.

• Çalışmaya ilişkin olarak başarılı olan öğretmenlerle ilgili temel motivasyonun neler olduğuna yönelik çalışmalar düzenlenebilir.

• Meslek lisesi ile yüksek okullarda verilen eğitimin içerikleri incelenerek bu konudaki farklılıklara yönelik çalışmalara yer verilmesi önerilebilir.

Kaynakça

Argun, A., & İkiz, E. (2003). Anaokullarında Çalışan Öğretmenlerin Tükenmişlik Düzeylerinin Kişisel ve Sosyal Uyumları ile Bazı Sosyo-Demografik Değişkenler Açsınıdan İncelenmesi. OMEO 2003 World

Council and Conference (s. 284-303). Aydın: Omep Bildiri Kitabı.

Atabey, D., & Şahin, T. F. (2009). Okul Öncesi Eğitim Öğretmenlerinin Demografik Özelliklerine Göre Ailelerle Olan İletişim ve İşbirliğine Bakış Açılarının İncelenmesi. TSA, 13 (1), 9-28.

Barnett, S. (2008). Preschool Education and Its Lasting Effects:Research and Policy Implications. New Jersey: Great Lakes Center For Education Research and Practice.

Bergman, F. (1990). Okul Öncesi Eğitiminde Aile. Yaşadıkça Eğitim, 11, 7-12.

Boyd, J., Barnett, S. W., Bodrowa, E., Leong, D. J., & Gomby, D. (2005). Promoting Children’s Social

and Emotional Development Through Preschool Education. New Jersey: National Institute for Early Education

Research.

Chung, L., Marvin, C., & Churchill, S. (2004). Teacher Factors Associated with Preschool Teacher- Child. Journal of Early Childhood Teacher Education, 25, 131-142.

184

Çiçek, D. (2005). Örgütlerde Motivasyon ve İş Yaşam Kalitesi: Bir Kamu Kuruluşundaki Yönetici

Personelin Motivasyon Seviyelerinin Tespit Edilerek İş Yaşam Kalitesinin Geliştirilmesi Üzerine Bir Araştırma.

Sosyal Bilimler Enstitüsü. Adana: Çukurova Üniversitesi.

Dağal, B. A. (2012). Okul Öncesi Öğretmenlerinin Performanslarının 360 Derece Geri Bildirim

Yoluyla Değerlendirilmesi. İstanbul: Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği.

Gu, W., & Yawkey, T. (2010). Working with Parents and Family: Factors that Influence. Journal of

Instructional Psychology, 37 (2), 146-152.

Irrilli, J. P. (1978). Students' Expectations: Ratings of Teacher Performance as Biased by Teachers'

Physical Attractiveness. Washington: American Educational Research Association .

Kıldan, O. (2007). Okulöncesi Eğitim Ortamları. Kastamonu Eğitim Dergisi , 501-510.

Kirberly, J., & Smith, L. R. (1990). Effect of Teacher Age and Gender on Student. Washington: U.S. Department of Education Office of Educational Research and Improvement.

Oktay, A. (1999). Yaşamın Sihirli Yılları: Okul Öncesi Dönem. İstanbul: Epsilon.

Oktay, A., & Polat, Ö. (2008). Çağdaş Bir Okul veya Kurum Olma Sürecinde Öğretmenlik. Eğitim

Psikolojisi Sempozyum Kitabı (s. 1-17). içinde İstanbul: İstanbul Kültür Üniversitesi.

Özçelik, A. (1982). Eğitim Programları ve Öğretimi. Ankara: ÖSYM Yayınları.

Pahl, K., & Barrett, P. (2007). The Development of Social-Emotional Competence in Preschool Aged

Children: The Fun FRIENDS Program. Australia: Pathways Health and Research Centre.

Philips, K. (2008). Earlychildhood/Preschool Education. EBSCO online database . April 26, 2009 tarihinde alındı

Rentzou, K., & Sakellario, M. (2011). The Quality of Early Childhood Educators: Children's Interaction in Greek Child Care Centers. Early Childhood Education Journal, 38 (5), 367-376.

Tamam, Ş. (2005). İlköğretim Okullarında Toplam Kalite Yönetimi Kapsamında Performans

Değerlendirmesine İlişkin Yönetici ve Öğretmen Görüşleri. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Eğitim Bilimleri

Anabilimdalı. Adana: Çukurova Üniversitesi.

Taymaz, H. (2010). Eğitim Sisteminde Teftiş (8. b.). Ankara: Pegem A Yayıncılık. Taymaz, H. (1993). Teftiş, Kavramlar, İlkeler, Yöntemler. Ankara: Kadıoğlu Matbaası. Yavuzer, H. (2003). Çocuğu Tanımak ve Anlamak. İstanbul: Remzi.

Zembat, R. (2001). Nitelik Açısından Okul Öncesi Eğitim Kurumları ve İlgili Bir Araştırma. İstanbul: Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi.

Zembat, R. (2005). Okul Öncesi Eğitimde Nitelik. A. Oktay, & Ö. Polat içinde, Okul Öncesi Eğitimde

Güncel Konular (s. 25-42). İstanbul: Morpa.

Zembat, R., & Unutkan, P. Ö. (2001). Okul Öncesi Dönemde Çocuğun Sosyalleşmesinde Ailenin Yeri. İstanbul: YA-PA.

185

OKUL MÜDÜRLERİNİN KULLANDIĞI MOTİVASYONEL DİLİN ÖĞRETMENLERİN ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞLARINA OLAN ETKİSİ: MOTİVASYONEL DİL TEORİSİ IŞIĞINDA

THE EFFECT OF MOTIVATIONAL LANGUGE, WHICH SCHOOL PRINCIPALS’ ARE USING, ON TEACHERS’ ORGANISATIONAL CITIZENSHIP BEHAVIOUR: IN THE LIGHT OF

MOTIVATIONAL LANGUAGE THEORY

Hamit Özen¹ Dr. Fehmi Özçelik²

¹Eğt.Uzm. Hamit ÖZEN. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Yönetimi, Teftişi, Planlaması ve Ekonomisi Anabilim Dalı’nda doktora eğitimini sürdürmektedir. Elektronik posta: hamitozen@hotmail.com

²Dr. Fehmi ÖZÇELİK. . Elektronik posta: fehmi0403@hotmail.com

ÖZET

Bu çalışmanın amacı okul müdürlerinin öğretmenlerine yönelik kullandıkları motivasyonel dilin, ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinin örgütsel vatandaşlık davranışlarına olan etkilerinin incelenmesidir. Çalışmanın örneklemini İstanbul ili Gaziosmanpaşa ilçesinde görev yapan 219 öğretmen oluşturmaktadır. Çalışma grubu tesadüfi örneklem metoduna göre seçilmiş olup 122’si kadın 97’si erkektir. Araştırmanın amacına dayalı olarak bu çalışmada, yüzde, standart sapma, t-testi, varyans (ANOVA) analizi, Post Hoc ve regresyon gibi istatistik test teknikleri kullanılmıştır. Araştırmaya gönüllü olarak katılan öğretmenlerin örgütsel vatandaşlık davranışı algıları “Örgütsel Vatandaşlık Davranışı” ölçeği kullanılarak elde edilmiştir. Öğretmenlerin müdürlerinin kullandığı motivasyonel dile yönelik algıları ise “Okul Müdürlerine Yönelik Motivasyonel Dil Ölçeği” kullanarak elde edilmiştir. Araştırma sonucunda, eğitim fakültesi mezunu ilkokul ve ortaokul öğretmenlerinin algılarına göre okul müdürlerinin motivasyonel dilin cesaret verici boyutunu daha az kullandığı sonucuna erişilmiştir. Motivasyonel dil teorisini oluşturan yönlendirici dil, cesaret verici dil ve aitlik yaratıcı dil boyutlarının örgütsel vatandaşlık davranışı arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki bulunmuştur. Yapılan regresyon analizi sonucunda, motivasyonel dil davranışının örgütsel vatandaşlık davranışı üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olduğu ve örgütsel vatandaşlık özelliklerine ilişkin değişimin yaklaşık % 6,5’inin motivasyonel dil davranışı tarafından yordandığı bulunmuştur.

Anahtar Kelimeler: Motivasyonel Dil Teorisi, Örgütsel Vatandaşlık, Okul Müdürlerine Yönelik

Motivasyonel Dil Ölçeği

ABSTRACT

The purpose of the study is to analyse the effect of school principals’ motivational language on primary schools’ and secondary school teachers’ organisational citizenship behaviours. The population of the study was consisted of 219 teachers who were working at Gaziosmanpaşa district of İstanbul. The study group was selected in random sampling method and 97 of them are male, 122 of them are female. In accordance with the purpose of the study, percentage, standard deviation, t-test, ANOVA variance Analysis, Post Hoc and Regression tests were employed in the study. Voluntarily participated teachers’ organisational citizenship behaviour perceptions were gathered by using organisational citizenship behaviour scale in study. Teachers’ perceptions for school principals who were using motivational language were gathered by using “Motivational Language Scale for School Principals. As a result of the study, teachers who graduated from education faculty perceived that school principals were using less illocutionary language. Positive significant correlation was reached between the

186

subdimensions of motivational language theory which are perlocutionary language, illocutionary language, locutionary language and organisational citizenship behaviour. Upon the completion of regression analysis, It was found that motivational language behaviour had significant effect on and predicted organisational citizenship behaviour aproximately % 6,5.

Keywords: Motivational Language Theory, Organisational Citizenship Behaviour, Motivational Language

Scale, School Principal

1. GİRİŞ

Doğada hiçbir nesne bir sebep olmadan kendi statik durumundan (durgunluktan) hareketli duruma geçmez. O halde insan organizmasının da hareket edebilmesi, davranışta bulunması için, bir doğa yasası gereği, birtakım sebepler olmalıdır. Bu sebepler, insan organizmasının içinden veya dışından gelen bir uyarım (excitation), bir dürtü (drive), bir güdü (motive), bir tenbih (stimulus) veya tenbihler bütünü doğal gerçeklere yani motivasyon kavramına işaret etmektedir. Motivasyon, bir ihtiyacı gidermek için gerekli davranışları başlatan bir kuvvettir. Bu kuvvetin pozitif veya negatif olması motivasyon bakımından bir fark ifade etmez. Bu kuvvet bizi rahatlatan bir olay olabileceği gibi, bizi hayal kırıklığına uğratan bir durum da olabilir (Özçelik, 2002; Karadağ, 2012). Motivasyon bireylerin örgütlerinde yapacağı görevlerin seçiminde (Bandura, 1997), seçtiği görevi verilen zaman içinde tamamlayıp tamamlayamayacağına ( Hurd, 2006), başarmak için harcayacağı enerjiye ( Gardner, 1985) etki eden en önemli faktörlerden birisidir.

Motivasyon kavramının toplumsal algılara ve örgüt yaşantısına girmesi konusunda tarihsel bir süreç içerisinde yolculuktan bahsetmek gerekirse, bu sürece bilimsel işletme kavramından başlamak uygun olabilecektir. Bilimsel yönetimin “ekonomik insan” metaforu uzun bir süre örgüt kavramını yönlendiren bir model olmuştur. İşçilerde doğalarından gelen (soldering or loafering) tembellik yatkınlığı olması, iş kaybına neden olan standartlaştırmanın olmaması ve yönetim sorumluluğunun işçilere verilmiş olması büyük kayıplara yol açmaktaydı ( Taylor, 1911: 7-22). Bilimsel yönetimin yüksek kar ve verim hedefi ile analiz ve standartlaştırma davranışı insan doğasını göz ardı ederek iyi yönetim olarak kabul edildi (Bursalıoğlu, 2005: 16). 1930’lu yıllarda Hawthorne çalışmaları ideal bir ortam yaratmaya dönük araştırmalarla iş koşullarında yapılan basit birkaç değişikliğin üretkenliğin artışına neden olduğu gerçeğini su yüzüne çıkarmış, dolayısıyla insan ilişkileri hareketiyle yeni bir çığır açılmasına neden olmuştur (Bursalıoğlu, 2005: 28) ve motivasyon konusunda yeni bir bakış açısı geliştirmiştir. Bu düşünce akımına göre insan üretkenliğinde, ekonomik insanda olduğu gibi, maddeci yaklaşım değil, insan ilişkileri daha ön planda olacaktı. 1900' lü yılların ortasında Maslov insan ihtiyaçları teorisiyle motivasyon konusunda etkili bir bakış açısı oluşturmuştur. Birbiriyle girift bir yapı sunan insan ihtiyaçları tatmin edildikçe bir üst seviyedeki ihtiyaçlar ortaya çıkar gerçeğine ulaşmıştır. Örgütsel vatandaşlık kavramının oluşmasına zemin hazırlayan motivasyon ve ait olma davranışı örgüt yaşamında yerini almıştır. Herzberg ise çalışma hayatında olumlu tutumların ortaya çıkmasını sağlayan sebebin bireylerin kendilerini gerçekleştirme ihtiyacını tatmin etme potansiyelinden yani psikolojik ve motivasyonel etkilerden kaynaklandığı sonucuna ulaşmıştır. McCleland ise motivasyon kazanım teorisiyle zor işleri başarma ihtiyacı ve engellerle mücadele ihtiyacının aslında kazanımın ihtiyacı olduğu ifade ederek kazanım motivasyonlarına göre bireyleri açıklamıştır (Hoy ve Miskel, 2010). Performansın en etkili motive edici elemanının hedef koyma olduğunu belirten hedef koyma teorisine göre açıkça belirlenen, zorlayıcı olmayan, ulaşılabilir ve izleyenler

187

Outline

Benzer Belgeler