• Sonuç bulunamadı

II. TOPLUMSAL GERÇEKLİĞİN KURULUMUNDA KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARININ İŞLEVSEL KONUMU, SÖYLEM VE BİR KİTLE İLETİŞİM

II.3. Bir Kitle İletişim Aracı Olarak Gazeteler ve Toplumsal Gerçekliğin Kurulumunda Gazetelerin Söylemsel Etkiler

II.3.1. Bir Kurum Olarak Gazeteler

Gazetelerin kurumsal işleyim yapısının incelenmesi gazetelerin toplumsal etkileşimini ve kendi iç etkileşimini çözümlemede önemli veriler sağlar. Bunu gerçekleştirmek yapılacak en kestirme yol gazeteleri toplumsal ve tecimsel bir kurum olarak iki ayrı boyutta incelemek olacaktır. Bunların yanında gazetelerin kurumsal yapılanmaları incelenirken işleyimsel yapılanmalarına da değinmekte fayda vardır. Bu yapılanmanın çözümlenmesi, gazetelerin haber üretim sürecine belirim kazandıracak ve böylelikle, tecimsel örgütlenme ile toplumsal yapılanmalar arasındaki bağ açıklığa kavuşacaktır.

Gazetelerin toplumsal bir kurum olmaklığı, toplumsal iletişimde edindiği bir takım işlevlerden ileri gelmektedir. Kitle iletişiminin toplumsal yaşamda edindiği bu konum, ondan bazı işlevleri yerine getirmesi yönünde beklentilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kitle iletişiminin toplumsal işlevleri dört ana başlıkta toplanabilir. Bunlar basının halk temsilciliği yönünde geliştirilen bir toplumsal dizilenimin ışığında oluşturulmuştur. Böylelikle,

basının asli görevlerinden ilki topluma haber ve bilgi sunmak olarak belirlenmiştir.81 Bir ikincisi ise, “demokratik rejimlerde kitle haberleşmesi, düzenin temel öğesi olarak kabul”82 edilmesinin çağdaş demokrasi anlayışının zorunlu bir sonucu olarak düşünülmesinin bir belirlenimidir. Böylelikle, halkın bir uzamı olan medya, demokratik rejimlerde, hem bir denetim ve eleştiri işlevi üstlenebilecek hem de kamuoyunu oluşturarak sorunlar ve ortak ilginlikler karşısında devletten halka ve halktan devlete bir aktarım aracı olarak işlev görebilecektir. Son olarak, kurulan anlayışa göre, kitle iletişim araçları “bireylerin boş zamanlarını en iyi şekilde değerlendirebilmesi için onlara çeşitli alternatifler sunmalıdır.”83 Böylelikle

halkın eğlence gereksinimlerine de yanıt veren bir kurum olarak toplumsal sorumluluklarını yerine getirebilecektir.

Böylelikle, yozlaşmış bir düzen içerisinde işlevsizleşen gazetelerin söylemini belirleyen temel şey onun kurumsal yapılanmasıdır da diyebiliriz. Haberin üretiminin gerçekleşmesinde etkili olan bu olgu, aslında onun belirlenimini de veriyor gibidir. Gazeteler bazı birimlerin işlevsel açıdan bir araya gelmesiyle örgütlenmektedirler. Bu birimlerin başında, imtiyaz sahibi bulunmaktadır. İmtiyaz sahibi temel olarak gazetenin telif haklarının ve donanımsal unsurlarının sahibi konumunda olan kişidir. Bunun dışında gazetenin üretimsel yapısını yaratıcı bölüm üstlenmektedir. Yaratıcı bölümün başında genel yayın yönetmeni, bulunmaktadır. Bu kişi yayın politikasının en başat belirleyicisi konumundadır. Genel yayın yönetmenin altında, yazı işleri müdürü bulunmaktadır ki, bu kişi onun yardımcısı gibi işlev yapmakta, belirlenen yayın politikalarını işleyişe sokmakla yükümlüdür. Yazı işleri müdürünün yanında, her gazetede bir de sorumlu yazı işleri müdürü bulunmaktadır. Gazetede yayımlanan haberlerin hukuki sorumluluğu bu kişiye aittir. Haber üretimi sürecinde gazete politikaları (fikir ya da kitle gazeteciliği gibi) ve yayın ilkeleri bu kişiler eliyle uygulamaya konulur. Bu kişiler, aynı zamanda, kurulacak gündemi belirleyen ve yönlendiren

81 Metin Işık, İletişimden Kitle İletişimine, Konya: Mikro Yayınevi, 2000, s. 59. 82 Kayıhan İçel, Kitle Haberleşme Hukuku, İstanbul: Beta Basım Yayım, 1998, s. 13. 83 Işık, a.g.e., s. 69.

öznelerdir. Bunların yanı sıra bir gazetede haber müdürü bulunmaktadır. Haber müdürü, yazı işleri müdürüne bağlı olarak çalışır ve haber servisleri ve haber merkezi onun sorumluluğu altındadır. Haber merkezinde toplanan haberler çeşitli yollardan geçerek yayıma hazırlanmaktadırlar. Gelen haberler öncelikle haber havuzuna girer. Daha sonra bu haberlerden kullanılacak olanlar belirlenir, sınıflandırılır ve ilgili servislere gönderilir. Bu işleme tiriyaj denilmektedir. Tiriyaj sonrasında elde edilen haberler ikinci bir işleme tabi tutulur ki, o da; redaksiyon işlemidir. Redaksiyon işlemi sonrasında elde bulunan haberler gazetenin genel yayın politikalarına göre biçimlendirilmiş olur. Muhabirlerin ve haber servislerinin getirdiği haberleri bu şekilde yeniden yazan insanlara, redaktör adı verilir. Haberlerin yayıma girmesi muhabirden genel yayın yönetmenine kadar genişleyen bir düzlemde belirlenir. İşte bu hangi haberlerin yayımlanıp hangilerin yayımlanmayacağını belirleme işlemine eşik bekçiliği adı verilir. Gazetelerin ilgi alanlarına göre haber üretimini belirleyen çeşitli alt birimleri de vardır. Bunlar haber servisi ve alt birimleri, ekonomi servisi, kültür sanat servisi, yurt haberleri servisi, magazin servisi, Ankara ve İzmir büroları ve dış haberler servisi olarak sıralanabilir.84

Açıkça görüleceği üzere, oluşturulan bu kurumsal yapıda imtiyaz sahibinden muhabire doğru inen şematik bir yapıda hiyerarşik örgütlenme vardır sağlanmıştır. Haber üretimi ise, yaşamla temas eden muhabirinden, üst yapıya doğru ilerleyerek gelişir. Muhabirin topladığı bilgi parçalarının bütünleştirilmesi ve haber metinlerini oluşturur. Ancak bu parçalar daha sonra yeniden şekillendirilir. Bu şekillendirmede ise editöryal bir bağımsızlıktan söz etmek mümkün değildir. Hiyerarşik yapının en üst-basamağındaki kişiler bile bir çeşit oto-bağımlılık içerisindedirler ve istedikleri her haberi üretmek ve yayımlatabilmek diye bir lüksleri yoktur.

Bunun nedeni, gazetenin ekonomi-politik bağlantılarında yatmaktadır. Tecimsel bir kurum olarak gazete, kendisini saran toplumun içerisinde toplumsal bir kurum olmaklığından kaynaklanan bir bağımlılık yapısında kendini bulur. Öyle ki; gazeteler, belirli bir dünya kavrayışına sahip olan bir

84 Nurdoğan Rigel, İleti Tasarımında Haber, İstanbul: Der Yayınevi, 2000, ss. 3-142

okuyucu kitlesine, çevresinde bulunan erklere ve reklam pastasını elinde tutan ve onu her an bundan mahrum edebilecek konumda bulunan çeşitli yapılanmalarla her an uzlaşı içerisinde olmak zorundadırlar.

Kuşkusuz, bu etken gazetenin olaylar karşısında kuracağı söyleme, yani haberi üretim biçimine yansıyacak ve bu süreçte çevresel koşullar gazetenin ideolojik yapılanmasını belirleyecektir. Yine aynı şekilde bu yapılanma, muhabiri de kuşatacak ve haber metinlerini kurarken onu yönlendirecek, yönlendirmezse eğer, kendi iç denetim yapısı içerisinde haber yayımlanmadan önce denetime girip biçimlendirilecektir. Böylelikle gazeteler yoluyla yapılan haber üretimi her halükarda ideolojiklik durumundan kendini kurtaramaz. Toplumsal yaşamı kuşatan bu kurumlar mevcut dizge içerisinde, ideolojikleşebildikleri ölçüde toplumsal tınıyı yakalayabilir ve yaşamlarını sürdürebilirler.