• Sonuç bulunamadı

Art Niyetli Borçlar Doktrininin Çerçevesinde Perspektif Analizi ve Hukuki Görüşler

C) Kosta Rika

III. 4.4.4.2. Mücbir Sebep

IV.2. Art Niyetli Borçlar Doktrininin Çerçevesinde Perspektif Analizi ve Hukuki Görüşler

özellikle uluslararası hukukun yaklaşımlarına müracaat etmesini ele almaktadır. Fakat uluslararası hukukta art niyetli borçlar doktrini ile ilgili kanun halinde toplanan hiç hukuki düzenin olmadığına vurgu yapmak gerekir.

Bu bağlamda 2. altbölüm hukukun etkinliğinin temel sorununa göz ardı etmeksizin, hukuk alanında sınırlıdır. Burada temel amaç, art niyetli borçların mağdur olan devletleri, bu borçların ödenmesini iptal etmek ya da reddetmek üzere uygulanabilecek mekanizmalar kapsamında ortaya çıkabilen kavramsal tartışmalar, özellikle hukuki mekanizmaları, üzerinde araştırma yapılması hedeflenmektedir. Nitekim üçüncü dünya ülkelerinin borçları incelendiğinde, dış borçların hukuki sorunu her zaman ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu sorun ilk olarak siyasi açıdan meydana gelerek, uluslararası dış borçların sistemi genel anlamda tartışmalı hale gelir. Bununla birlikte batıli ülkelerde Portekiz, İrlanda, Yunanistan başta olmak üzere, son yıllarda dış borç krizi ortaya çıktığında, art niyetli borçların sorunu kamuoyunda değerlendirilen konu haline gelmektedir. Günümüzde batılı siyateçiler, bilim adamları, medya, sivil toplum örgütleri tarafından yeniden art niyetli borçlar doktrini tartışılmaktadır. Başka bir deyişle bu altbölümde hükümet, akademisyen, araştırmacı, diktatör rejimlerinin art niyetli borçlarına karşı mücadelede bulunan herhangi sivil toplum, dünya çapında, hukuki araçları meydana getirmeyi amaçlamaktadır. Zira vurgulanmak gerekirse, gerçek bir demokrasi sadece sivil ve siyasal insan haklarını garanti eden değil, aynı zamanda ekonomik, sosyal ve kültürel insan hakları korunmasını teşvik eden biri olmalıdır.

BM’in uzmanları tarafından hatırlandığı gibi bütün insan hakları bölünmez ve birbirine bağlı olmakla beraber, uluslararası alacaklıların haklarını, insan haklarına üstün olmadığını hatırlatmak gerekir. Art niyetli borçlarına karşı mücadelesi her şeyden önce siyasi bir mücedele olmakla beraber, hukuk kuralları daha doğrusu bazı hukukun dalları, uluslararası hukuk başta olmak üzere, bu mücadelede kaynak olarak kullanılabileceğine inanılmalıdır.

Buna rağmen art niyetli borçlara karşı mücadele yalnızca siyasi alanın desteklenmesiyle kazanabileceği iddia edilmekte, 2006 yılında popüler baskısıyla Norveç tek taraflı ve koşulsuz olarak onun beş borçlu ülkenin borçlarının art niyetli olduğunu ilan ederek, iptal edilmesine

111

karar vermiştir. Diğer yandan Ekvador halkının hareketleri sayesinde 2007 yılında iktidara gelmiş olan Cumhurbaşkanı Rafael Correa, uluslararası alacaklılarla karşı ayağa kalkmıştır.

2007 ve 2009 yılları arasında tek taraflı olarak kendi kamu dış borçlarını denetleme kararı alındığında, Dünya Bankası ve IMF başta olmak üzere, Ekvador ve uluslararası alacaklılara karşı karşıya kalmışlardır. Buna ilişkin devlet temsilcileri toplumsal hareketler ve CADTM başta olmak üzere, art niyetli borçlar doktrini üzerinde çalışan uluslararası ağlardan oluşan denetim komisyonu tarafından yapılmış denetimin sonuçlarına dayanarak, dış borçların önemli payının art niyetli olduğunu ilan ederek, bu borçların ödenmesininsilinmesi kararı alınmıştır. Bu denetim operasyonları sayesinde Ekvador yaklaşık 7 milyar dolarlık birikimsağlayıp sosyal, eğitim, sağlık, altyapı işleri gibi temel kamu hizmetlerini finanse etmek üzere yeni kaynakları ele geçirmiştir.

Bu bağlamda dünya çapında uygulamak istenen vatandaş denetimleri kapsamında aşağıdaki bakış açıları art niyetli borçlara karşı olan, harekete geçmenin güçlendireceği görülmektedir.

IV.2.1. İnsan Haklarını Korumak Üzere Art Niyetli Borçların Ödenmesinin Askıya Alınması

BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı çerçevesinde art niyetli borçlar doktrini ile ilgili hazırladığı raporunda, Uluslararası hukuk uzmanı Howse göre dış borçların ödenmesi, devletin koşulsuz bir yükümlülüğü olarak uluslararası hukukun tarihinde tanınmış olmadığını hatırlatmıştır375. 1946-2008 yılları arasında dış borçların ödenmesinin askıya alınmasına bakıldığında tarihi süreç içinde dış borçları ödemeyi askıya almave borçların ödenmesini reddetmesi olayları kaydedilmiştir. Bununla ilgili, geçmiş zamanda ABD, Kosta Rika, Endonezya, Meksika gibi ülkeler dış borçlarını ödemeyi reddettiklerini hatırlatacak olursak, yakın zamanda ise 2005 yılında Paraguay, 2006 Norveç ve 2007 Ekvador gibi ülkeler, onların dış borçları ödemeyi reddetmişlerdir. Dolayısıyla dış borçların ödenmesini gerektirmesine üzere dayanan uluslararası andlaşmalar hukukunun tanınan Pacta sunt servanda (Ahde Vefa) ilkesi salt bir ilke olmamakla beraber, uluslararası hukukun göreceli bir ilke olduğu görülür.

Zira bazı uluslararası sürdürülebilir görüşlere göre halkın ihtiyaçlarını karşılamayan devletin kamu dış borcunun, geri ödenmesi kuralına tabi tutulmaması gerektiğini vurgulamıştır.

Dolayısıyla halkın ihtiyaçlarını karşılamayan kamu dış borçlarını tespit etmek üzere halk tarafından bir denetim yapılması gerekir. Öte yandan Pacta sunt servanda (Ahde Vefa) ilkesi neredeyse uluslararası ilişkiler büyük ölçüde sözleşmeli olduğu dönemde meydana getirilmiş olan çok önemli bir ilke olmakla beraber, günümüzdeki çağdaş devletler arasında sözleşmeler tek kaynak olmaksızın uluslararası ilişkiler ve uluslararası hukuk artık bir sürü kurallara sahip olmaktadır. Ayrıca sözleşmenin hükümleri yerine getirilmek üzere jus cogens (emredici normları) gibi diğer uluslararası hukukun kurallarına saygı duyulması gerekir aksi halde sözleşmenin hükümleri yerine getirilmez.

IV.2.1.1. İnsan Haklarına Saygı Duyulması: Devletlerin ilk Yükümlülüğüdür

Halklar tarafından yapılması gereken dış borçların denetimlerinin yanı sıra, bazı durumlarda devlet kendi halkına, vaatlerini yerine getirmek üzere dış borçların tamamının ödenmesini askıya alınması gerektiğini ileri sürmektedir. Başka bir deyişle insan hakları tehlikeye atıldığında devletler kendi halkını bu tehlikeden kurtarmak amacıyla bazı dış borçlar, art

375Howse, R. (2007), a.g.m., s.5-6

112

niyetli olmasa bile, ödenmesini üzün vadeli askıya alınması gerektiği savunmaktadır.

Dolayısıyla uluslararası alacaklıların çıkarlarını karşılamak üzere halkı feda edilmiş ise art niyetli bir ödeme olarak görülür.

Ayrıca 1930 yılında Uluslararası Hukuk Kodifikasyonu Konferansı sırasında Hazırlık Komitesinin toplantısında Avusturya hükümetinin temsilçisi ifade ettiği gibi bir devlet keyfi davranmış ise, dış borçlarını ödememesi için alınan karar, uluslararası hukukun başat yaklaşım göre yasadışı bir eylem nitelendirmediği öne sürülmüştür. Bu bağlamda, insan hakları korunmak üzere devlet tarafından dış borçların ödenmesinin askıya alınması veya reddedilmesine ilişkin tek taraflı olarak alınan karar bir devletin uluslararası sorumluluğuna yol açması muhtemel bir suç teşkil etmez. İnsan haklarına saygı duyulması, korunması ve teşvik edilmesi devletin yükümlülüğününa yasal bir dayanağı olduğundan dolayı, devlet tarafından dış borçlarını ödememek için alınan karar, uluslararası yasadışı bir eylem olarak nitelendirilmez376.

Nitekim insan haklarına saygı gösterilmesi, korunması ve teşvik edilmesi devletin yükümlülüğü açısından, BM Genel Kurulu’nun 4.12.1986 tarihli ve 41/128 sayılı kararıyla benimsenmiş olan Gelişme Hakkına Dair Bildirgesi’nin 2. maddesinin 3. fikrasında ortaya konulmaktadır. Buna göre aşağıdaki gibi olacaktır:

« Devletlerin, nüfusun tamamının ve bütün bireylerin faal, serbest ve belirleyici surette gelişmeye katılmaları ve bundan kaynaklanan menfataatlerin adil bir biçimde dağıtılması esasına dayanan ve nüfusun tamamının ve bütün refahını sürekli olarak geliştirmeyi amaçlayan ulusal gelişme politikalarını formüle etme yetkisi ve görevi vardır.»

Göründüğü gibi devletin insan hakları yükümlülükleri, Dünya Bankası, IMF veya diğer uluslararası finans kuruluşlarla borç sözleşmesinin yerine getirilmesi, kemer sıkma polikaları (austerity) gibi imzalanabilen programların yükümlülüklerinden daha değerli ve üstün olduğunu görünmektedir. Dolayısıyla uluslararası alacaklılar ve yabancı yatırımcılar da borçlu ülkelerdeki insan haklarına saygı duymak zorundadırlar. Bu bağlamda 2012 yılında dış borçlar ve insan haklarına ilişkin özenle hazırlanmış olan ilkeler çerçevesinde Cephas Lumina BM uzmanınınhatırlattığı gibi ekonomik krizden yararlanarak borçlu devletlere ekonomik yapısal uyum programları empoze edilmemesi gerekmelidir377. Bu ilkeler kapsamında açıkça insan haklarının üstünlüğünü aşağıdaki ifadesiyle ortaya konulmaktadır:

«Devletler kendi topraklarında veya yetkisi altında yaşayan herkesin insan haklarını sağlamaktan birinci derecede sorumlu olmak zorundadırlar [...]Dolayısıyla insan haklarının yükümlüklerini yerine getirmek üzere dış borçları ödeme servisi asırı ve orantısız hale geldiği durumunda, insan haklarının üstünlüğünü dikkate alarak bu dış borçları ödeme servisinin

376Société des Nations, Conférence pour la Codification du Droit International, Bases de Discussion n°4, Paragraf 18.

377 Paragraph 9 of Report of the Independent Expert on the effects of foreign debt and other related international financial obligations of States on the full enjoyment of all human rights, particularly economic, social and cultural rights, Cephas Lumina10 April 2012 (A / HRC / 20/23), in http://www.ohchr.org/Documents/HRBodies/HRCouncil/RegularSession/Session20/A-HRC-20-23_en.pdf

113

oranını değiştirebilir. [...] Borçlu Devletlerin bütçe ödeneklerinde insan haklarının öncelikli harcama olarak tahsis edilmesi gerekir (paragraf 49) ».

Göründüğü gibi, borçlu devletler tarafından dış borçları ödemeyi askıya almak ve büyük ölçüde onların borç miktarını azatmanın yasal dayanak olduğu söylenebilir. Ayrıca BM uzmanı olan Cephas Lumina’nın raporunun girişinde belirtildiği gibi dış borçlar ve insan haklarına ilişkin ilkeler doğrudan mevcut olan uluslararası hukukun kurallarından ortaya çıkarılmaktadır. Şöyle ki 1945 BM’in Antlaşması, 1948 BM İnsan Hakları Bildirgesi, 1966 ikizi İnsan Hakları Sözleşmesi, 1969 Andlaşma Hukuku Viyana sözleşmesi, 1986 BM Kalkınma Hakkı Dair Bildiri vb. örnek olarak verilebilir. Dolayısıyla art niyetli borçlarda mağdur olan borçlu devletler, bu borçları ödememe maksadıyla yukarıda sayılan uluslararası insan haklarını korun hukuki enstrümanlar, örf-adet ve içtihatlarına dayanarak aşağıda kullanılabilecek argümanlar verilecektir.

IV.2.1.2. 1986 BM Gelişme Hakkına Dair Bildirgesi'nin 6. Maddesi Dış Borçları Ödemeyi Durdurduğunun