• Sonuç bulunamadı

1.1.1.6 Neyzen Emin Efendi (1883-1945)

Hattat, bestekâr ve neyzen olan son dönem sanatkârlarımızdan Hafız Mehmet Emin Efendi (1883-1945) Ömer Vasfi Efendi’nin kardeşidir. Ağabe ile Sâmi Efendi’nin derslerine katılan Emin Efendi, Vasfi Efendi gibi düzenli ve devamlı meşk etmemesine rağmen celî sülüs yazının inceliklerini öğrendi. Aslından ayırt edilemeyecek bir şekilde

28 Mustafa Armağan, “Reîsü’l-Hattaâtîn’e Dair Bazı Notlar”, Derin Tarih Dergisi, ed. Mustafa Armağan,

Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı, İstanbul 2018, sy.13, s. 149.

29 Ali Alparslan, Ömer Vasfi Efendi, DİA, TDV Yayınları, c.34, s. 84.

30 Fatih Özkafa, “Cumhuriyet Döneminde Türk Hat Sanatı”, Hat ve Tezhip Sanatı, ed. Ali Rıza Özcan,

15

büyük üstatların yazılarını taklit edebiliyordu31. Şeyh Hamdullah, Hâfız Osman, Mustafa Râkım, Mahmud Celâleddin, Mehmed Şevki ve Hasan Rızâ Efendi gibi üstatların yazılarını büyük bir ustalıkla yazmıştır.

Mehmet Emin Efendi, ağabeyi Vasfi Efendi’nin eserlerine ince tashih yapmak sûretiyle bu yazıdaki maharetini de arttırdı. Bir hocadan meşk etmediği halde bakmak suretiyle ta‘lik hattında da mükemmel bir ilerleme kaydetti.

Medrese eğitimiyle birlikte iki yıl Hukuk Mektebi’nde eğitim gören Emin Efendi, 1902 yılında Posta Telgraf İdaresi Mektûbî Kalemi’nde görev yaptı. 1914 yılında Erkân- ı Harbiyye-i Umûmiyye Harita Dairesi hattatlığı görevine başlayan Emin Efendi, bu görevle birlikte hattatlığı meslek olarak icra etmeye başladı.

Çeşitli koleksiyonlarda, müzelerde kıtaları ve celî sülüs levhaları mevcut olan Emin Efendi’nin, Sultanhamam’da bulunan I. Vakıf Hanı önündeki küçük çeşmenin üstünde yer alan celî sülüs kitâbe günümüze intikâl eden taşa mahkûk eseridir.

Ney üflemeyi Aziz Dede’den öğrenerek mûsikî eğitimine başlayan ve çeşitli hocalardan istifâde eden Emin Efendi, Galata mevlevîhânesinde neyzenbaşı olarak vazife almıştır.

1943 yılında geçirdiği felç sebebi ile vefat eden Hattat Emin Yazıcı, 3 Şubat 1945’te Dâr-ı Bekâ’ya irtihal etmiş ve Eyüp Gümüşsuyu Mezarlığı’nda ağabeyi Ömer Vasfi Efendi’nin yanına defnedilmiştir.

1.1.1.7. Mehmet Abdülaziz Efendi (1872-1934)

1872 yılında Trabzon’un Maçka ilçesinde dünyaya gelen Aziz Efendi’nin babası Molla Mehmed Abdülhamid Efendi, annesi Esma Hanım’dır.1876 yılında Osmanlı- Rus harbinin başlaması sonucunda ailesiyle Trabzon’dan İstanbul’a gelen Aziz Efendi’nin babası Kağıthâne köyüne imam tayin edilmiştir32. Henüz sıbyan mektebine giderken güzel yazıya olan istidâdı sebebiyle Filibeli Ârif Efendi’den sülüs ve nesih yazılarını öğrenmeye başlayan Aziz Efendi, kısa zamanda hocasının takdirini kazanmıştır.

Ârif Efendi ile Reîsülhattâtîn Muhsinzâde Abdullah Hamdi Bey’den sülüs-nesih icazeti (1896) alan Aziz Efendi, Karinâbâdlı Hasan Hüsnü Efendi’den de ta‘lik hattı meşkederek ta‘lik icazeti (1894) almıştır. Ayrıca, tevkî, rikâ’, muhakkak, reyhânî,

31 Muhiddin Serin, a.g.e. s.218.

16

ve rik’a hatlarını da fevkalâde güzel yazmaya muvaffak olmuştur. İstif yapmadaki mahâretinin yanı sıra mükemmel tuğra çeken Hattat Aziz Efendi, Ta‘lik ve celî ta‘lik yazılarını Yesârizâde yolunda, celî sülüs yazılarını ise Sâmi Efendi şîvesi ile yazmıştır33. Nesih hattında Şevki Efendi tavrını benimseyerek, bu yazıda da kendine has bir şîve ortaya koymuştur.

Aziz Efendi, bu dönemde Sâmi Efendi’nin Horhor’daki evinde devamlı olarak yapılan sanat sohbetlerine katılarak celî-sülüs, celî-ta‘lik yazılarına dair incelikleri öğrenmiştir34. Dönemin hattatları arasında serîülkalem olarak şöhret kazanan Aziz Efendi’yi Sâmi Efendi yazı hususunda daima taltif ederdi.

Ümmü Kenan Dergâhı Şeyhi Kenan Rifâî’ye intisap ederek 1910 yılında bu dergâhta hilâfet alan Aziz Efendi’ye sanatındaki başarısı ve ahlâken eriştiği olgunluk sebebi ile gümüş liyakat madalyası ve dördüncü dereceden Mecîdî nişanı verildi. 16 Ağustos 1934’te vefat Eden Aziz Efendi, Edirnekapı Kabristanlığı’nda medfûndur.

Özbekler Tekkesi Şeyhi Edhem Efendi’den ebru sanatını öğrenen Aziz Efendi, arkasından bir insanın hayatına sığmayacak kadar çok eser bırakmıştır. 12 mushaf, çeşitli hatlarla yazdığı yirmiye yakın meşk mecmuası, ta’lîk hatla kaleme aldığı Kasîde-i Bürde ve Kasîde-i Nûniyye, Mısır’da kaldığı sürede yazdığı bazı camii yazıları Aziz Efendi’nin eserlerindendir.16 Ağustos 1934’te vefat etti ve Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.

1.1.1.8. Mehmet Hulûsi Yazgan (1868-1940)

İstanbul’un Fatih semtinde dünyaya gelen Hulusi Efendi’nin Babası Mimar Şücâ Camii imamı Koçhisarlı Hâfız Mustafa Efendi, annesi Hayriye Hanım’ dır. İyi derecede Arapça ve Farsça öğrenmiş olan Hulûsi Bey Fâtih dersiâmlarından İznikli Mustafa Efendi’nin derslerine devam ederek öğrenimini tamamlamış ve 1898’de ilmiye icazeti almıştır.

Nesta‘lik ve celî nesta‘lik hattında Sâmi Efendi’nin “hayrü’l-halef”i olarak nitelendirilen Hulûsi Yazgan, sülüs, nesih, celî ve nesta‘lik yazının bütün inceliklerine vâkıf olmakla beraber, özellikle Türk nesta’lık hattının erişilmez hattatlarından biri olarak kabul edilmektedir. Nesta‘lik hattını ilk olarak Medresetü’l-kudât nesta‘lik hattı hocası Karinâbâdlı Hasan Hüsnü Efendi’den meşk etti ve icâzet aldı. Daha sonra Çarşambalı

33 Muhiddin Serin, a.g.e., s.16.

17

Ârif Bey’e devam etti ancak meşklerini tamamlamadan hocası vefat edince onun vasiyeti üzerine Sâmi Efendi’ye talebe olarak ondan da icazet aldı.35

Nesta’lik hattında öyle bir seviyeye ulaştı ki Sâmi Efendi’ye zaman zaman yazı sipariş edilip kendisinin vakti olmadığında yazının Hulûsi Efendi’ye yazdırılmasını söylediği, altına da “Sâmi” diye imza attığı nakledilmektedir36. 14 Mayıs 1915’te Medresetü’l-hattâtîn’in ilk müderris kadrosunda nesta‘lik hattı hocalığına tayin edilen Hulûsi Efendi, aynı zamanda müezzini olduğu Sultan Selim Camii’nde de isteyenlerle nesta’lık hattı meşk ederek pek çok talebe yetiştirmiştir.

Son derece velûd bir hattat olan Hulûsi Efendi’den günümüze çok fazla eser intikâl etmiştir. Eski TBMM binasının toplantı salonunda, “Hâkimiyet milletindir” levhası, Sultan Selim Camii’nde bulunan biri celî sülüs ve celî nesta‘lik olan iki adet levhası, Yenikapı Mevlevîhânesi için yazdığı dokuz beyitten oluşan celî ta‘lik “Semâ Gazeli”, SSM ‘de bulunan celî nesta‘lik levhaları ve nesta‘lik hattı ile yazılmış pek çok hilyesi hattata ait eserlerden bir kısmıdır.

Son yıllarını kısmî felçli olarak geçiren ve harf inklâbından sonra maddi sıkıntı yaşayan Hulûsi Efendi, 8 Ocak 1940 tarihinde vefat etti. Edirnekapı Mezarlığı’na defnedilen hattatın kabri günümüzde maalesef bilinmemektedir.