• Sonuç bulunamadı

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Allah o ilâhtır ki kendisinden başka ilâh yoktur. Hayy’dır, Kay-yûm’dur kendisini ne bir uyuklama, ne uyku tutamaz. Göklerde ve yerde ne varsa O’nundur. Đzni olmadan huzurunda şefaat etmek kimin haddine? Yarattığı mahlûkların önünde ardında ne var, hepsini bilir. Mahlûklar ise O’nun dilediğinden başka, ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü gökleri ve yeri kaplamıştır. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na ağır gelmez, O öyle ulu, öyle büyüktür.

(Bakara suresi, 2/255)

1. Evvela Allah adını (anarak) söze başlayıp sözün temelini (sağlam) atalım.

2. Önce dert ile (aşk ile) Allah diyelim, O’nun adını her gönle ve her dile (herkese) öğretelim.

3. Önce Allah diyelim zira Allah birdir ve O Hak, Hayy, Bâkî, Vâhid ve Rezzâk’tır.

4. Subhânallah diyerek Allah’ı dilimizde yüceltip O’nun adıyla (söze) başlayalım.

5. Bir kişinin elinden tutanı Hak olursa onun hiçbir işi eksik kalmaz. 6. Henüz âlem (kâinat ve varlıklar) yok iken, ezelde ve ebedde

(sade-ce) Ganî ve Cabbar (olan Allah) vardı.

7. Âlemden hiçbir eser yokken (sadece) O vardı ve hiç kimse O’ndan bilgi (haber) veremezdi.

8. O Müstean (olan Allah) kendisini âleme göstermek ve bildirmek istedi.

9. Hakk’ın kudretinin büyüklüğü bilinsin ki Hz. Muhammet bilinsin. 10. Đnsanoğlu için de gönülleri aydınlatan bir nûr olan iki âlemin

11. Đki cihânın efendisi ve on sekiz bin âlemin peygamberi O’dur. 12. Bu dünya ve gizli açık bütün varlıklar O’nun için yaratıldı.

13. Bu güneş, ay ve baştan başa bütün âlem (hep) O’nun için yaratıldı. 14. O’nun hürmetine bütün âlem nûr ile ve cennet de huriler ile doldu. 15. Bütün dua ve övgüler (Onun) ailesine ve evlâtlarına olsun.

16. O, Hakk’ın sevgilisi, âlemlere rahmet ve türlü dertlere tabip olması için yaratıldı.

17. Ey Allah’ım! lütfunun (ihsanının) ve azizliğinin hakkı için bizi on-larla tanıdık eyle.

18. Dostlarının hürmetine bize lütfet ve bizi onlarla yoldaş kıl.

19. Şimdi sıra, Hz. Peygamber’in doğumunu anlatan bu sözlerin mana-sını söylemeye geldi.

20. O efendinin doğumunu anlatıp müminleri mutlu ve sevinçli kılalım. 21. Şimdi Hakk’ın kudretini ve Hazret-i Muhammet’i nasıl yarattığını

dinle.

22. Bütün âlemin övünç kaynağı olan Hz. Muhammet’i bu âleme nasıl getirdiğini (dinle).

23. Ve âlemin nasıl olduğunu, insanın nasıl yaratıldığını (dinle). 24. Can kulağını benden yana tut ki ben sana onu aslıyla anlatayım. 25. Hak dilime getirsin (dilimin bağını çözsün)’de Onun vasfının binde

birini (de olsa) açıklayayım.

26. O her şeyi bilen ve yardımcı (olan Allah) benzeri olmayan tertemiz zatıyla bütün kusurlardan arınmıştır.

27. Allah ezelde gizli bir zât idi, ve âlem yokken (sadece) Bâki olan O vardı.

28. Bu âleme rızık veren Allah olarak bilinsin diye (gizli olan) zâtını bildirmek istedi.

29. O sırada Hz. Muhammet’in ruhunu da yaratmayı istedi. 30. Hak, Hz. Mustafa’nın ruhunu yaratarak kudret kandilini yaktı 31. O kandil iki cihanda da yanacaktır ve dokuz kat gökler onun için

yaratılmıştır.

32. Allah Teâlâ o sevdiğinin zâtını yaratıp adını da Muhammet koydu. 33. Allah Hz. Peygamberi sevdi ve kendisine dost edindi.

34. Allah onu kendisine habib edinip rahmet olsun diye dünyaya gön-derdi.

35. Dünyanın yaratılması ve eşyanın vücuda getirilmesi hep onun için-dir.

36. Bitkilerin kimi büyür kimi kurur ve bunlar tohumundan tekrar biter. 37. Her şeyin aslı O’dur vecizesini dinle ve anla.

38. Hz. Muhammet âleme kılavuz olduğu için Allah tarafından insana izzette (ikramda) bulunuldu.

39. Ey kerem sahibi ve bağışlayıcı olan Rabbimiz! Bize habibinin hür-metine merhamet et, bizi bağışla.

40. Ey zatına zevalin erişmediği, bütün noksanlıklardan münezzeh olan celal sahibi Allah’ım! Sen âleme merhamet et.

41. Ey Allah’ım! (bize burada) merhametini gönder, ahirette de cenne-tini göster.

42. Ey Allah’ım! Bu âlem halkı seni gece gündüz meth etse bile kıya-mete kadar bitiremez.

43. Eğer canının safa bulmasını istiyorsan Hz. Peygamber Mustafa’ya salavat getir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Muhammed, sadece resuldür, elçidir. Nitekim ondan önce de nice resuller gelip geçmiştir. Şayet o ölür veya öldürülürse, Siz hemen gerisin geriye dinden mi döneceksiniz? Kim geri döner, dinden çıkarsa, bilsin ki Allah’a asla zarar veremez. Ama Allah hidâyetin kadrini bilip şükreden-leri bol bol mükâfatlandıracaktır. Allah izin vermedikçe hiç bir kişi öle-mez. Bu, belli bir vakte bağlanmış, takdir edilmiştir. Her kim dünya mü-kâfatını isterse, kendisine dünyalık bir şeyler veririz. Kim âhiret mükâfatı isterse ona da bundan veririz. Biz, şükredenleri elbette ödüllendireceğiz. Nice peygamberler gelip geçti ki onlarla beraber,kendisini Allah’a ada-mış birçok rabbanîler savaştı. Onlar, Allah yolunda başlarına gelen zor-luklar sebebiyle asla yılmadılar, zayıflık göstermediler, düşmanlarına boyun da eğmediler. Allah böyle sabırlı insanları sever. Evet onların bu durumda dedikleri sadece şu oldu: "Ey bizim kerîm Rabbimiz, günahla-rımızı ve işlerimizdeki aşırılıklagünahla-rımızı affet! Ayaklagünahla-rımızı hak yolda sabit kıl ve kâfirler gürûhuna karşı bize yardım eyle!" Allah da onlara hem dünya mükâfatını, hem de o güzelim âhiret mükâfatını verdi. Allah elbet-te muhsinleri, hep iyi davrananları sever.

(Âl-i Đmrân, 3/144-148)

44. Ey o peygambere âşık olup cânı gönülden onu özleyen (kişi)! 45. Yüzünü Hakkın huzuruna çevirip bugün kendini aşkın deryasına

bırak.

46. Eğer sen dertliysen (âşıksan) ve yiğit isen bugün bu meydana gel ve hiç korkmadan bu sözü söyle.

47. Aşık olan kişi bu söze pervânedir, sen de aşık ol ve (onun) mumuna yan.

48. Pek çok faziletli kişiler gücü yettiğince (dili döndüğünce) Efendi-mizi meth etmişler.

49. Biz de, canların bülbülü olan Efendimizi, bülbüllere güllerini terk ettirecek güzellikte meth etme takati yok.

50. Ben bülbül gibi inleyip ah edeyim, insanlar da (mevlidimi) gül gibi kokulasın.

51. Bizi rızıklandıran Rabbimiz bana izin verirse yâdigar kalacak (olan) bu mevlidi söyleyeyim.

52. Hakkın, kendisi için Kuranı indirdiği habibi Ahmed-i Mahmut için. 53. Bu sözlerimi herkesin dinleyip anlayacağı bir Mevlid kitabı olarak

tertip edeyim.

54. Ben de o peygamberin meth edicisi olayım da (her biri bir) dert olan günahlarıma derman bulayım.

55. Sizler de Hz. Peygamber’in bu mevlidini dinleyin ve bana hizmet ve lütufla dua edin.

56. Benim gibi bir miskine kim dua ederse Allah da yarın ona merha-met etsin.

57. Dilerim ki bizim için dua edenlerden Allah razı olsun.

58. Kim bizim meclisimizde bulunûrsa Allah o kuluna cenneti göster-sin.

59. Bu kitap her kimin eline ulaşırsa (ve okursa) onun ayıplanmasına sebep olan hiçbir hatası, günahı kalmasın.

60. Müminlere dinleteyim diye şimdi efendimizin mevlidine başladım. 61. Her söylediğim söz, inci kıymetinde olacak yeni bir mevlid

yazma-yı diledim.

62. (Hatalarımdan) Mevla’ya sığınıp bülbül gibi inleyip ah ederek sö-zümü söyledim.

64. Ancak bize (Allah tarafından) hidayet edilirse ve ilham verilirse söyleyebiliriz.

65. O incinin sarrafını buluncaya kadar peygamberin vasıflarını meth edeyim.

66. Benim Hz. Peygamber’i öven bu sözlerimi duyan bütün insanlar ve yeryüzündeki canlılar hayran olsunlar.

67. Bütün Müslümanlar toplanıp Hz. Muhammet Mustafa’nın mevlidi-ni dinlesinler.

68. Aşıklar toplanıp gözlerinden yaş döküp inleyerek onu (mevlidi) dinlesinler.

69. Eğer bu âlem halkı seni gece gündüz meth etse, kıyamete dek (met-hin) bitmez.

70. Eğer canının safa bulmasını istiyorsan peygamber efendimize sala-vat getir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Onlar ki yanlarındaki Tevrat ve Đncil’de vasıfları yazılı o ümmî Peygambere tâbi olurlar. O Peygamber ki kendilerine meşrû şeyleri em-reder, kötülükleri yasaklar, kendilerine güzel ve hoş şeyleri mübah, mur-dar şeyleri ise haram kılar, üzerlerindeki ağırlıkları, sırtlarındaki zincirle-ri kaldırıp atar.Ona iman eden, onu destekleyen, ona yardımcı olan ve onunla beraber indirilen nûra tâbi olanlar var ya, işte felaha erenler on-lardır. De ki: "Ey insanlar! Ben sizin hepinize Allah tarafından gönderi-len Peygamberim.O ki, göklerin ve yerin hakimiyeti O’na aittir.O’ndan başka ilah yoktur. Hayatı veren de, ölümü yaratan da O’dur.Öyleyse siz de Allah’a ve O’nun bütün kelimelerine iman eden o ümmî Nebîye, o Resule inanın.Ona tâbi olun ki doğru yolu bulasınız.

(Ârâf Suresi, 7/157-158)

71. (Hz. Muhammet) Mustafa’nın mevlidini anarak işitenlerin canını neşelendirelim.

72. (Bu mevlid) duyanların (dinleyenlerin) canına ferahlık, dinine ve imanına da kuvvet versin.

73. Dinle, önce bir hikaye anlatalım onun arkasından da mevlidi söyle-yelim.

74. Böylece mevlidin ne olduğunu ve ne derece kıymetli olduğunu an-layın.

75. Bağdat’ta işi gece gündüz hayır işlemek olan bir kişi vardı. 76. (Hz. Muhammet) Mustafa’nın hürmetine her rebiulevvel ayında

neşeli bir halde ikramda bulunûrdu.

77. O sevgili yoluna baş koymuştu ve (halka) et, ekmek ve çeşitli ye-mekler yedirirdi.

78. Onun Müslümanlara şiddetle düşman olan bir yahudi komşusu var-dı.

79. Karısı bir gün ona: Ey sevgili! Bu zalimin yaptığı ne acayip bir iştir, dedi.

80. Bu kişi her rebiulevvel ayında hayır yapıp türlü yemekler yedirirdi. 81. O yahudi, hanımına: Ey sevgili! Onun (ikramda bulunanın) gül

yüzlü bir sevdiği vardır.

82. O, peygamberi bu ayın on ikisinde doğduğu için mutludur.

83. O dolunay (gibi olan peygamber) annesinden doğunca o anda bütün âlem güneş (gibi nurla) doldu.

84. O, işte bunun için bayram edip herkese çeşitli ikramlarda bulunur. 85. (Kocasının) sözlerini duyunca kadının aklı gitti ve kendinden geçti. 86. O anda ona (Muhammet) Mustafa’nın aşkı erişti, kalbi de zevk,

87. O kadın, o gece Hz. Muhammet’e duyduğu aşk ile yattı ve rüyasın-da güneş gibi olan Hz. Muhammet’i gördü.

88. Kadının (rüyasında) Hz. Peygamber bütün arkadaşları ve dostlarıyla oradaydı.

89. O kadın: Bu dolunay (gibi olan) kimdir, bunun gibi bir güneş (bu âlemde) yoktur.

90. Arkadaşları: O, seçilmiş olan Ahmet, Mahmut, Muhammet’tir, dediler.

91. (Kadın) Hz. Peygamber’e şevk ile selam verince O da selamını edeple aldı.

92. O, ey Allah’ın resulü deyince Hz. Peygamber ona lütfederek “Leb-beyk” (sana geldim) dedi.

93. O kadın ağlayıp âh ederek Hz. Peygamber’e: Ben senin aciz bir kölenim, dedi.

94. Ey güzellikler madeni ve edebin kaynağı, bana “Sana geldim” de-mene sebep nedir.

95. O, günahkârların şefaatçisi ve âlemlere rahmet olan sevgili dedi ki. 96. Beni şevk ile övüp yücelttiğin için Allah seni kabul etti.

97. Bir olan (Allah) sana iman gömleğini verdi ve sen ebediyyen cen-nette kalacaksın.

98. Resulullah ona iman telkin etti, kadın da o anda sıdk ile imana gel-di.

99. Kadın uykusundan uyanınca neyim varsa (Hz. Muhammet) Musta-fa’ya adağım olsun dedi.

100. Hanımının rüyada gördüğünü Yahudi de (rüyasında) gördü ve ha-nımının Peygamber’e eriştiğini (kavuştuğunu) anladı.

101. (Yahudi hanımına) bu gece senin gördüklerini (Peygamber’in) aya-ğının tozuna yüzünü sürdüğünü ben de gördüm, dedi.

102. Ben de Peygamber’e candan âşık oldum benim de gönlüm nûr ile iman ile doldu.

103. Biz o Peygamber’e sadakatle uyup yoluna aşk ile canımızı koyalım. 104. Hem de Allah’a uyalım ve mevlid okutmayı adet haline getirelim. 105. Onlar karar alıp söz vererek Đslam dinini seçtiler.

106. Yılda bir kez mevlid okutup ikramlarla ziyafet verdiler. 107. Mevlide hürmet ettikleri için onlara iman elbisesi verildi.

108. Eğer sen de Allah katında yücelmek istersen mevlide can ile saygı göstermelisin.

109. Eğer bu âlem halkı seni gece gündüz meth etse, kıyamete dek (met-hin) bitmez.

110. Eğer canının safa bulmasını istiyorsan peygamber efendimize sala-vat getir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Allah’ın, kendisine takdir edip helâl kıldığı bir hususu yerine ge-tirmekte Peygambere herhangi bir güçlük yoktur.Sizden önce gelip geçen peygamberler hakkında da Alah’ın kanunu böyle cari olmuştur. Allah’ın emri, mutlaka yerini bulan bir kaderdir. Onlar öyle seçkin kimselerdir ki Allah’ın buyruklarını tebliğ ederler, O’nu sayıp çekinirler, O’ndan başka kimseden çekinmezler. Hesaba çeken olarak Allah yeter. Muhammed içinizden hiçbir erkeğin babası değildir, lâkin Allah’ın resulü ve pey-gamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilir. Ey iman eden-ler! Allah’ı çok zikredin, O’nu sık sık anın. Sabah akşam O’nu takdis ve tenzih edin. O’dur ki sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için feyiz ve rahmet indirir, melaikesi de sizler için dua ederler. O, müminlere gerçek-ten pek merhametlidir.

111. Allah, gizli olan zâtını göstermek için bu cihanı yaratmayı diledi. 112. Allah, yer ile göğü diriltip onda ruhanî bir cevher yarattı.

113. (Allah) Muhammet Mustafa’nın dostluğuna (hürmetine) Arş ve Kürsi’yi ve göğü yarattı.

114. Âlem yaratılıp tamamlandıktan sonra ondan Hz. Âdem’in nişanı (yaratıldı).

115. Hz. Âdemin zürriyetinden bu dünyaya peygamberler gelip peygam-berlikle cihanı fethettiler.

116. Allah bütün peygamberlerden sonra Hz. Muhammet Mustafa’ya da ahir zamanı emanet etti.

117. Onun için Arş ve Kürsi kuruldu ve Fâtiha Suresi okundu. 118. Surelerin hası olan o Fâtiha Suresi insanlar tarafından Kur’an’ın

başında okunûr.

119. (Peygamber efendimizin) Đlk sâdık dostu, elinde cennetlerin anahta-rını tutan Hz. Ebu Bekir oldu.

120. Şeriate açık bir şekilde uyan Hz. Ömer onun ikinci dostu oldu. 121. Kur’an’ı toplayan ve güzel okuyan Hz. Osman onun üçüncü dostu

oldu.

122. Dördüncü dostu ise (cennette) Kevser Suyu’nu sunacak olan Hz. Ali’dir.

123. Ey dostlar, bu insanlar Resulün dostlarıdır. Sen de onlarla dost ol (sakın) kötü zan besleme.

124. (Hz. Peygamber’in) iki gözünün nûru olan Hasan ile Hüseyin’in üstlerine arş gölgelik tutar.

126. Ey Allah’ım! Senin habibin Mustafa’ya yarın armağanı bu olsun. 127. Cennet yoluna Onunla gidelim ki mahşerde, (bizi) zebâni gelip

tut-masın.

128. (O, orada) Bize acıyıp şefaat etsin ki Hak yerimizi cehennem etme-sin.

129. Hz. Muhammet ahir zaman peygamberi olarak dünyaya geldi. 130. Đmana bel bağlayan ümmeti doğuya ve batıya bütün âleme yayıldı. 131. Âlem, Ahmet (geleceği) için sevindi ve bütün müminlere safalar

etti (gönüllerini aydınlattı).

132. Cebrail makamında dururken Allah ona bütün müminlerin diliyle seslendi.

133. “Firdevs-i âlâ cennetime gidip oradaki meleklere müjde ver.” 134. “Sevdiğim (Muhammet) Mustafa’nın doğum vakti geldi. Tevbe

süsü bizim mutluluğumuz olsun.

135. Hz. Muhammed’in doğması yaklaştı, buna dair alametler ortaya çıktı.

136. Melekler cennetten O’nun için gelip hizmetçi gibi hizmetine durdu-lar.

137. Bu müjde vahşi hayvanlara ve kuşlara da geldi ve hepsi de gönül-den sadakatle sevindiler.

138. (Ey) kerem sahibi! Habibin olan Mustafa’yı bu âriflere lütfet. 139. Allah’ım Sen’den dilerim ki yarın (ahirette) elimden tut da beni

yabana atma.

140. Sevdiğin (Muhammet) Mustafa’nın hürmetine, şükreden kullarının yüzüne bak.

141. Hz. Muhammet ki O, peygamberlerin sonuncusudur. Sen (mevlidi okuyan) O’na âşıkâne dua et.

142. Ruhunun safaya (huzura) erişmesini istiyorsan Hz. Muhammet Mustafa’ya dua et.

143. Eğer bu âlem halkı seni gece gündüz meth etse kıyamete dek (met-hin) bitmez

144. Eğer canının safa bulmasını istiyorsan peygamber efendimize sala-vat getir .

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Kimi bedevîler de Allah’ı ve âhireti tasdik eder;Allah yolunda harcama-sını, Allah’a yakın olmaya ve Resulünün dualarını almaya vesile sayar. Đyi bilin ki bu, onlar için Allah’a yakınlık vesilesidir. Allah onları rahmet diyarı olan cennete yerleştirecektir.Çünkü Allah gafurdur, rahimdir (affı, merhamet ve ihsanı boldur). Đslâm’da birinci dereceyi kazanan Muhacir-ler ve Ensar ile onlara güzelce tâbi olanlar yok mu?Allah onlardan razı, onlar da Allah’tan râzı oldular.Allah onlara içlerinden ırmaklar akan cen-netler hazırladı.Onlar oralara devamlı kalmak üzere gireceklerdir. Đşte en büyük mutluluk, en büyük başarı!

(Tevbe Suresi, 9/99-100)

145. Ey dost! Beri gel ve candan dinle ve anla ki canın safa bulsun. 146. (Ben sana) insanın nasıl yaratıldığını söyleyeyim, sen de gözünü

açıp bu gaflet uykusundan uyan.

147. Ben bu sözü nakledeyim sana, canın safa bulsun (sen de) Hz Pey-gamber’e salavat getir.

148. Şimdi Hz. Peygamber’in dünyaya gelebilmesi için Allah’ın Hz. Âdem’i yaratışını dinle.

149. Allah’ın büyüklüğü bilinsin diye, şimdi Hz. Âdem’in yaratılışı baş-layacak.

150. O an Allah Azrail’e Allah gidip yerden toprak almasını emretti. 151. Allah Azrail’e o gelecek toprakla benim bir işim var, ben onunla

insanı yaratacağım dedi.

152. Azrail, Hakk’ın emrini yerine getirmek için heybetli bir şekilde yeryüzüne indi.

153. Azrail yeryüzüne inince yer korkusundan derhal (ona) itaat etti. 154. Azrail çok hızlı bir şekilde doğuya ve batıya pençe vurarak toprak

alıp getirdi ve onun bu halini kimse anlamadı.

155. Melekler toplanıp geldiler ve o gelen toprağı balçık yaptılar.

156. Cebrail (Hz. Muhammet) Mustafa’nın toprağını bahçesinden alınca delil oldu.

157. O zaman Allah Cebrail’e: “Toprağı hemen cennete götür” diye em-retti.

158. “Habibimin toprağını alıp cennete git ve (orada) yıkayıp inci gibi rahmet denizine batır.”

159. (Melekler) Hz. Muhammet’in toprağını cennetin ırmaklarında yıka-dılar ve Hz. Âdem’in balçığının içine koydular.

160. Efendimizin nûru yerine ulaşsın diye Hz. Âdemin balçığına kardı-lar.

161. Celil (olan Alla) kırk yıl (o balçığı) tertip ettikten sonra (ona) can geldi.

162. Hz. Âdem canlanıp, hayat bulunca alnında Hz. Peygamber’in nûru parladı.

163. (Đnsanın yaratılışı için hazırlanan) unsurlar tamamlanıp can verilin-ce o balçık et, kemik, kan (dan oluşan bir vücut) oldu.

164. Ganî olan Allah onu (insanı) en güzel surette yarattı.

165. Bazı bilgileri ona (Âdem’e) söyledi yani ona isimlerini öğretti. 166. Bütün melekler emir olunduğu üzere gelip (Hz. Âdem’e) secde edip

hürmette bulundular.

167. Bütün melekler çeşitli nimetler getirip, ona ikram ederek (Hz. Âdem’e) saygıyla secde ettiler.

168. Hz. Âdem canlanıp, hayat bulunca alnında Hz. Peygamber’in nûru parladı.

169. Allah, Hz. Peygamberin nûrunu, Hz. Âdem’in alnına koyduktan sonra onu övüp: (Biz insanoğlunu diğer yaratılmışlardan) üstün kıl-dık, dedi.

170. (O nûr) bir zaman Hz. Âdem’in alnında durduktan sonra Hz. Hav-va’nın alnına intikal etti.

171. Hz. Şit doğunca o nûr ona geçti ve bu âleme önce o peygamber oldu.

172. Daha sonra o nûr çeşitli şekillerde Hz. Đbrahim’e ve Hz. Đsmail’e de geldi.

173. O nûr peygamberlerin her birinden, kimine dede kimine ata olarak geçip geldi.

174. O nûr tecelli edip Abdulmuttalib’e geçti.

175. Sözü fazla uzatmayalım da Hak bizi gaflet uykusundan uyandırsın da.

176. O nûr bütün ecdadın alnını dolaştıktan sonra Abdullah’a geçti. 177. O nûr, Abdullah’tan Âmine Anneye gelerek denizdeki inci tanesi

178. (Alından alına) geçen nûr (sonunda) yerini bulup başka bir yere gitmedi.

179. Bu nûr, o nûrdur ki bahçeden görünür ve daima mübarek türbeden nûr saçar.

180. Ey Rahim (esirgeyen ve bağışlayan) ve Kerim (çok cömert Al-lah’ım)! Habibinin nûru hürmetine bize merhamet eyle.

181. Eğer bu âlem halkı seni gece gündüz meth etse kıyamete dek (met-hin) bitmez

182. Eğer canının safa bulmasını istiyorsan peygamber efendimize sala-vat getir.

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.

Bütün dinlere üstün kılmak için Resulünü hidâyet ve hak dinle gönderen O’dur. Buna şahit olarak Allah yeter. Muhammed Allah’ın resulüdür. Onun beraberindeki müminler de kâfirlere karşı şiddetli olup kendi aralarında şefkatlidirler. Sen onları rükû ederken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve rıza ararken görürsün. Onların alâmeti, yüzlerindeki secde izi, secde aydınlığıdır. Bunlar, Tevrat’taki sıfatları olup Đncîl’deki meselleri ise şöyledir: Öyle bir ekin ki filizini çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış da artık gövdesi üzerinde doğrul-muş. Öyle ki ekicilerin hoşuna gider, kâfirleri de öfkelendirir. Đşte böyle-ce Allah, onlar gibi iman edip makbul ve güzel işler yapanlara mağfiret ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.

(Fetih suresi, 48/28-29)

183. Gel beri bu dolaşalım (ve orada) mana yollarını da arayarak bula-lım.

184. Dost bağına ulaşıncaya kadar o yolda ilerleyip (sonunda) dost bağı-nın güllerini derelim.

185. Bülbül misali o gül bahçesine girelim, Rabbim de dilime kuvvet versin.

186. (Hz. Muhammet) Mustafa’nın doğumunu anıp gönül tahtımızı âbâd (mamur) edelim.

187. Çünkü (o gece) yaratılmışların en hayırlısı, annesinin rahmine düştü ve o andan itibaren bütün putlar yalan oldu.

188. Đnsanların en hayırlısının anne karnına düştüğü yıl nice şerler hayra dönüştü.

189. (Efendimizin) anne karnına nasıl düştüğünü siz erenlere anlatalım. 190. (Bir gün) efendimizin babası rüyasında kendisinden bir nûrun çıkıp

göğe yükseldiğini görür.

191. Ne kadar âlim varsa toplanıp o rüyayı tabir eyledi.

192. Bu âlimler Abdullah’a: Ey gönlü saf olan! Senin zürriyetinden Mu-hammet Mustafa gelecek, dediler.

193. Bu kişiler Hz. Muhammet’in, Abdullah’ın (zürriyetinden) olacağını öğrenince sevindiler.

194. O gece, Ay ile güneşin bir araya gelmesi gibi Abdullah’la Âmine birlikte oldular.

195. Ey hoca! (O ikisi) mutlu ve sevinçli bir halde bir araya geldikleri gece Hz. Muhammet ana rahmine düştü.

196. Đki cihanın efendisi Recep ayı Cuma gecesinde ana rahmine düştü. 197. Âmine anneye nûr erişince evine bir kaç kadın geldi.

198. Nûr Âmine’nin alnında karar kıldı ve bunu ne kadar zengin ve fakir varsa hepsi gördü.

199. Kureyş’in bütün eşrafı da gelip Âmine’nin alnındaki bu nûru gördü-ler.

201. Dördüncü aya gelince (karnındaki bebek) hareket edince Âmine çok sevindi.

202. Abdulmuttalib de bunu öğrenince gül bahçesine varmış bülbül gibi sevindi.

203-204-205: (Ve) Oğlunun yanına gelip sevinçli bir şekilde: Ey günlü tertemiz (olan oğlum)! Mustafa’nın doğması yakınlaştı, derhal