• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.3. NESH (YÜRÜRLÜKTEN KALDIRMA)

2.3.4. Neshedildiği Söylenen Âyetler

Celale’d-Din es-Suyuti (v.911) el-İtkan fi Ulumi-’l-Kur’an adlı kitabında, âlimlerden nakledilen nesh ile ilgili görüşleri zikrettikten sonra neshe konu olmuş ayetlerin sayısını yirmi olaraka belirlemiştir. Dihlevi ise

115 Dihlevî, el-Fevz, s.53-54.

Suyuti nin zikrettiği aytleri teker teker incelemiş ve bunların çoğunun mensh olmadığını ancak beş tanesinde nesh den bahsedilebileceğini ifade etmiştir. O şunları söylemektedir.

Benim görüşüme gelince bu yirmi ayetin ekserisinde nesh iddiası su götürür. Yani onlarda nesih meselesi açık olmadığından dolayı tefekkür için bir meydan vardır. Şimdi bu ayetleri birer birer inceleyelim.

2.3.4.1.Vârise vasiyet etmekten bahseden ayet “Herhangi birinize ölüm yaklaştığında, eğer arkasında yeterli bir servet bırakıyorsa, ebeveynine ve [diğer] yakın akrabalarına uygun şekilde vasiyette bulunmak size farz kılındı. Bu, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyanlar için bir yükümlülüktür.”(Bakara: 2/180)

Ayeti İbnü’l-Arabî’in naklettiğine göre

“Çocuklarınız [ın varisliği] konusunda Allah size [şunu] emreder Erkek, iki kadının hissesine eşit [bir miktar] alacaktır; ama ikiden fazla kadın varsa, onlara, [ebeveynlerinin] geride bıraktıklarının üçte-ikisi verilecektir; sadece bir tane varsa, onun yarısını alacaktır. [Ölenin] anne-babasına gelince, geride bir çocuk bırakması durumunda, her biri terekenin altıda-birini alacaktır; ama hiç çocuk bırakmamışsa ve anne-babası onun [tek] mirasçısı ise, annesi üçte-birini alacaktır; eğer [ölenin] erkek ve kız kardeşleri varsa, o zaman annesine, yapmış olduğu herhangi bir vasiyeti veya [ödemek zorunda olduğu] borcu düşüldükten sonra [terekenin] altıda-biri verilecektir. Anne- babalarınıza ve çocuklarınıza gelince, hangisinin sizin bırakacağınız fayda ve imkânlara daha layık olduğunu bilemezsiniz. [İşte bu nedenledir] Allah'tan gelen emirler... Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. Çocukları olmayan kadınlarınızın terekelerinin yarısı sizin olacaktır; ama bir çocuk bıraktılarsa, yapmış oldukları vasiyet veya [ödemek zorunda oldukları] borçları [düşüldük]ten sonra terekelerinin dörtte-birini alacaksınız. Eğer

çocuğunuz yoksa dul zevceleriniz, terekenizin dörtte-birini alacaktır; ama eğer geride çocuğunuz varsa, yapmış olduğunuz vasiyet veya [ödemek zorunda olduğunuz] borçlar düşüldükten sonra terekenizin sekizde-birine sahip olacaklardır. Eğer kadın veya erkek, birinci dereceden bir mirasçıya sahip değilse, ama bir erkek veya kız kardeşi varsa, bunların her birine altıda-bir düşer; ama ikiden fazla kişi varsa, o zaman, yapılmış olan vasiyetler veya [ödenmekle yükümlü olunan] borçlar [düşüldük]ten sonra [kalan mirasın] üçte-birini alacaklardır. Bu her iki durumda da [mirasçılar] bir zarara uğratılmamalıdır. [Bu], Allah'ın bir emri[dir]; ve Allah, her şeyi bilendir, halîmdir. (Nisa: 4/11-12)

Ayetiyle ve ya “Mirascı için vasiyet yokdur” hadisiyle yahutta icma ile mensuhdur, denildi.

Ben derim ki: Bu ayet: (Nisa: 4/11-12) ayetiyle mensuhdur. “Mirascı

için vasiyet yoktur” hadisi ise neshi beyan edicidir.117

2.3.4.2.Oruç tutmaya gücü yetenin fidye vermesi

“Ancak sizden kim, hasta veya seyahatte olursa diğer zamanlarda [aynı gün sayısı kadar oruç tutmalıdır]; ve [bu gibi hallerde] gücü yetenlere bir muhtacı doyurarak fidye vermek, bir yükümlülüktür..” (Bakara: 2/184)

“Öyleyse içinizden kim o aya erişirse onda oruç tutsun...” (Bakara: 2/185)

Ayetiyle mensuhdur, denildi. Bir de mensuh değil muhkemdir, denildi. Ben derim ki: Bana göre diğer bir tevcih yönü vardır: O da mananın “Doyurmaya güç yetirenlere fidye vardır” şeklinde olmasıdır. Fidye bir yoksulun doyrulmasıdır. Ismi açıkca zikretmeden önce zamir getirildi. Çünkü

117 Fevz, s.54.

o rütbe bakımından önceliklidir. Zamir müzekker getirildi, Çünkü fidyeden murat yemek yedirmektir. Bu yemek yedirmekle kastedilen şey ise fıtır sadakasıdır. Yüce Allah bu ayetde oruç tutma emrinin ardından fıtır sadakasını getirdi. Nitekim ikinci (el-Bakara: 2/185) ayetin ardından da bayram tekbirlerini getirmiştir.

2.3.4.3.Oruç gecelerinde kadınlarla birlikte olmayı helal kılan ayet

“Oruç günlerinin gecesi kadınlarınızla ilişkide bulunmanız size helal edildi..” (Bakara: 2/187)

Ayeti,

“Ey iman edenler, oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de korunasınız diye farz kılındı.” (Bakara: 2/183)

Ayetini nesh etmiştir. Çünkü ayetin muktezası, uykudan sonra yemek yememek ve cinsel ilişkide bulunmamak şeklindeki ehli kitap uygulamasına uygunlauk arzetmektedir. Bu görüşü İbnu’l-Arabi zikretti ve (size helal kılındı) kavli sünnetle mevcud bulunan tatbikatı nesh etti diye diğer bir görüş daha nakletti.

Ben derim ki: “Yazıldığı gibi” nin manası, vucubun kendisinde teşbihdir. Binaenaleyh nesh yoktur. Ancak o, şeriatten önce kendilerinde olan tatbikatı değiştirmedi. Ve biz Peygamber (s.a.v.) in onlara bu uykudan sonra yemek ve cinsi münasebet haramlığını kanun yapmış olduğuna hiçbir delil bulamadık. Bunu Peygamber’in koyduğu kabul edilse bile o takdirde bu ancak

sünnetle olmuş olur.118

118 Fevz, s. 55.

2.3.4.4. Haram Aylarda Savaşmak

“Sana haram ay ve onda savaşma hakkında soru yöneltiyorlar. De ki: "Onda savaş, büyük bir günahtır. Allah yolundan engellemek, O'nu inkar etmek, Mescid-i Haram'a gidişi engellemek ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne ise, adam öldürmekten daha büyük bir kötülüktür...” (Bakara: 2/217)

“Müşrikler sizinle topyekün savaştıkları gibi siz de topyekün savaşın ve bilin ki Allah, korunanlarla beraberdir..” (Tevbe: 9/36)

Ayetiyle nesh edildi. Bunu İbnu Cerir, Ata İbn Yesar’dan rivayet etti. Ben derim ki: Bu ayet savaşmanın haram kılınmasına delalet etmez, fakat savaşın caiz kılınmasına delalet eder. Bu ayet, illeti teslim ve mani’i ızhar kabilindendir. Binaenaleyh mana “Haram ayda kıtal büyükdür, şiddetlidir ve lakin fitne ondan daha tehlikeli ve daha büyüktür. Bu nedenle haram ayda kıtal etmek caiz oldu” demektir. İşte bu yorum ayetin siyakında zahir olan

yorumdur. Açıklamaya hacet yoktur.119

2.3.4.5.Zevceler için Bir Yıllık Nafaka Vasiyeti “İçinizden hanımlarını geride bırakarak ölüme yaklaşanlar, karılarının senesine kadar evden çıkarılmaksızın bakılması için bir mal vasiyet ederler. Bunun üzerine kendileri çıkarlarsa, kendi haklarında yaptıkları meşru bir hareketten dolayı size bir sorumluluk yoktur. Allah, çok güçlüdür, hikmet sahibidir.” (Bakara: 2/240)

“İçinizden ölüp de geride kadın bırakanların eşleri, dört ay on gün beklemelidir. Bu süreyi bitirdikten sonra artık kendi haklarında meşru olarak tercih edecekleri hareketten size bir sorumluluk yoktur. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.” (Bakara: 2/234)

119 Fevz, s. 55.

Ayetiyle, vasıyyet de miras ayetiyle nesh edildi.

Sükna, yani kocasının evinde bir yıl oturmak ise bir gruba göre muhkemdir. Hükmü bakidir, diğerleri nazarında ise hadisle nesh edilmiştir, sükna yoktur. Ben derim ki, o ayet, dedikleri gibi müfessirler cumhuru yanında mensuhdur, fakat şöyle demekte mümkün olur: Meyyit için vasıyyet müstehab yahut caiz olur. Ve kadına ise vasıyette oturması vacib olmaz. İbn

Abbas bu görüş üzerindedir ve bu tevcih, ayetden zahirdir.120

2.3.4.6.Gizli Ve Açık Her Şeyden Hesaba Çekileceğini Bildiren Ayet

“Göklerdeki ve yerdeki herşey Allah'ındır. Siz, içinizdekini açıklasanız

da saklasanız da Allah, sizi onunla hesaba çeker; sonra dilediğini bağışlar, dilediğine azap eder. Allah, herşeye gücü yetendir.” (Bakara: 2/284)

Allah, kimseye gücünün ötesinde bir teklifte bulunmaz.” (Bakara:

2/286) ayetiyle nesh edilmiştir.

Ben derim ki: Bu ayet Umum ifadenin tahsis edilmesine bir örnektir. Daha sonra gelen ayet, önceki ayette ki “Nefislerinizdeki” ifadesi ile kastedilenin, samimiyet ve samimiyetsizlik nev’inden olan şeyler olduğunu beyan etmektedir. Değilse hakkında seçme şansının olmadığı zihne geliveren tehlikeli düşünceler olmadığını ifade etmektedir. Çünkü teklif ancak insanın

hür iradesiyle kudreti dahilinde bulunan şeylerde olur.121

2.3.4.7. Allah cc den Hakkıyla Sakınmak Ayeti

“ Ey iman edenler, Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkup

gerektiği gibi sakının ve kesinlikle müslüman olarak can verin!.” (A’li İmran: 3/102)

120 Fevz, s. 55.

“Onun için gücünüz yettiği kadar Allah'tan korkun, dinleyin, itaat edin ve harcayın, kendiniz için hayır yapın. Her kim de nefsinin hırsından korunursa işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (Teğabun: 64/16)

Ayetiyle mensuhtur denildi. Aynı zamanda şu da söylendi; hayır mensuh değildir, o ayet muhkemdir.

Ben derim ki: “Allah’dan hakkıyla ittika edin” emri şirk, küfür gibi itikada dönüp varacak şeyler hakkındadır. “Allah’dan gücünüz yetdiği kadar ittika edin” emri ise ameller hakkındadır. Abdest almaya gücü yetmeyen teyemmüm eder, ayakta durmaya gücü yetmeyen oturarak namaz kılar. Bu vecih ayetin siyakından (yani sonra gelen karineden) zahirdir. O sonra gelen

de “Sakın siz müslümanlar olmaktan başka sıfatla ölmeyin” kavlidir.122

2.3.4.8. Anlaşmalı Kimseye Miras Payı Vermek “Erkek ve dişiden her biri için, baba ve ananın, yakın akrabanın ve kendileriyle sözleşme yapıp yeminlerinizin bağladığı kimselerin terikelerinden mirasçılarını tesbit ettik. Onlara da paylarını verin. Çünkü Allah herşeye karşı şahittir.” (Nisa: 4/33)

“ Akrabalar ise, Allah'ın kitabına göre birbirlerine daha yakındırlar. Şüphe yok ki, Allah herşeyi bilir. ” (Enfal: 8/75)

Ayeti ile nesh edilmiştir denildi.

Ben derim ki: en-Nisa:4/33 ayetinin zahiri, mirasın kanuni mirasçılara yani hısımlara, bir ve sılanın yani iyilik ve atıyyenin ise mevla’l-muvalat’a yani bir akdla bağlanmış olana ait olduğudur, bu sebeble ayette nesih yoktur.

122 Fevz, s. 56.

2.3.4.9. Mirastan Yetim ve Miskinlere Birşeyler Vermek

“Miras taksim olunurken (mirasçı olmayan hısımlar), yetimler yoksullar da hazır bulunursa kendilerini ondan (bir şey vererek) rızıklandırın. (Gönüllerini alacak) güzel sözler söyleyin.” (Nisa: 4/8, Enfal: 8/75, Ahzab: 33/6)

Ayetleriyle mensuhdur, denildi. Aynı zamanda:Hayır, mensuh değildir, fakat insanlar bu ayetle amel etmeyi hor gördüler, denildi.

Ben derim ki: İbn Abbas, bu ayet muhkemdir, bundaki emir

müstehaplık içindir, demiştir. İşte zahir olan budur.123

2.3.4.10. Fuhuş İrtikap Eden Kadınlara Ta’zir Cezası

“Kadınlarınızdan fuhşu irtikab edenlere karşı içinizden dört şahid getirin. Eğer, şehadet ederlerse onları ölüm alıp götürünceye kadar yahut Allah onlara bir yol açıncaya kadar kendilerini evlerde alıkoyun, (insanlarla buluşmakdan men’edin)” (Nisa: 4/15)

“Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüzer değnek vurun...” (Nur: 24/2)

Ayetiyle mensuhtur. Ben derim ki: Bunda nesih yoktur, fakat bu ayet belirli bir süreye kadar geçerli olan bir hükmü içermektedir. Müddet sona erince Peygamber (s.a.v.) va’dedilmiş olan yolun ne olduğunu beyan etmiştir.

Böyle olunca burada nesih yoktur.124

123 Fevz, s. 56.

2.3.4.11.Haram Ayları Helal Saymak

“Ey iman edenler, Allah’ın şeairine, haram olan aya ve kurbanlık hediyyelere (onlardaki) gerdanlıklara ve Rab’larından hem bir ticaret, hem bir rıza arayarak Beyt Haram’ı kasdederek gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin.” (Maide: 5/2)

“Sana haram olan o ayı, ondaki muharebeyi sorarlar. De ki: O ayda muharebe büyük günahdır. İnsanları Allah yolundan men’etmek, O’nu inkar etmek, (ziyaretçileri) Mescid-i Haram’a girmelerine mani olmak, Onun halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyükdür. Fitne katilden de beterdir.” (Bakara: 2/217)

Ayetiyle mensuhdur.

Ben derim ki: Biz ne Kur’an’da ve ne de sahih sünnette onu nesh edici bir şey bulabiliyoruz. Ancak mana: (Esasen) haram kılınmış olan kıtal, haram ayda daha şiddetli bir haram haline gelir. demekdir. Nitekim Peygamber (s.a.v.) Mina Hutbesinde:

“Muhakkak kanlarınız ve mallarınız bu beldenizin, bu ayınızın, bu

gününüzün hürmeti gibi sizlere haramdır.” buyurdu.125

2.3.4.12.Ehli Kitabın Arasında Hüküm Vermede Serbest Bırakılma

“Alabildiğine yalanı dinleyenler, haram yiyenlerdir onlar. Sana gelirlerse ister onların aralarında hükmet, ister onlardan yüz çevir. Şayet kendilerinden yüz çevirirsen sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Hükmettin mi artık onların aralarında adaletle hükmet. Çünkü Allah adalet sahiblerini sever.” (Maide: 5/42)

125 Fevz, s. 57.

“Ve aralarında Allah’ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma.” (Maide: 5/49)

Ayetiyle mensuhdur. Ben derim ki: O’nun manası: “Eğer hükm vermeyi tercih edersen Allah’ın indirdiğiyle hüküm ver. Onların arzularına uyma” demektir. Hasılı şu ki: Bizim, ehl zimmeti davalarını kendi reislerine götürme ve o hakimler de kendi yanlarında bulunan kanunlarla hükmetmelerine bırakmak hak ve hürriyetimiz var. Hem de onlar arasında Allah’ın bize indirmiş olduğu kanunlarla hükmetmek hak ve hürriyetimiz var.

2.3.4.13.Beldesinden uzak yerde ölen kimsenin Vasiyyetine şahitlik konusu

“Siz Ey imana ermiş olanlar! Ölüm size yaklaştığında ve vasiyette bulunmak üzereyken yapacaklarınız için şahitler bulundurun: Kendi aranızdan iki dürüst kişi, yahut; eğer evinizden uzakta, seyahatte iken ölüm işaretleri baş göstermişse- namazdan sonra, misafir olduğunuz topluluktan iki kişiyi alıkoyun; ve eğer içinize bir şüphe düşerse her birini Allah'a şöyle yemin ettirin: “Bu [sözümüzü], yakın bir akraba[nın hatırı] için olsa da hiçbir bedel karşılığında satmayacağız; ve Allah'ın huzurunda şahit olduğumuz hiçbir şeyi gizlemeyeceğiz, yoksa günahkarlar arasına gireriz.” (Maide: 5/106)

“Ve içinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid yapın. Şahidliği Allah için eda edin.” (Talak: 65/2)

Ayetiyle mensuhdur. Ben derim ki: Ahmed b Hanbel bu ayetin zahiriyle amel etmeyi tercih etti. Başkalarına göre ayetin manası şöyledir: “Kendi akrabalarından başka iki kişi.” Buna göre o iki kişi diğer

müslümanlardan olurlar.126

126 Fevz, s. 58.

2.3.4.14. Tek Bir Müslümanın On Kafire Galip Geleceği

“Ey Peygamber, mü’minleri harbe teşvik et. Eğer sizden sabır ve sebat sahibi 20 kişi bulunursa onlar 200’e galebe ederler. Sizden yüz kişi, kafirlerden 1000’ini yener. Çünkü onlar anlamazlar güruhudur.” (Enfal: 8/65) Ayeti, bundan sonra gelen 66. ayetle mensuhdur. Ben de onun dediği gibi o ayet mensuhdur, derim.

2.3.4.15.Hıfâf ve Siqâl Olarak Seferberlik Emri “(Ey Mü’minler,) siz gerek hafif gerek ağırlıklı olarak elbirlik savaşa çıkın. Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla muharebe edin. Eğer bilirseniz bu, sizin için çok hayırlıdır.” (Tevbe: 9/41)

Ayeti, mazeret ayetleriyle nesh edilmişdir. Mâzeret ayetleri ise şu iki ayettir:

“A’maya bir darlık ve günah yok. Topala bir darlık ve günah yok. Hastaya bir darlık ve günah yok...” (Nur: 24/61)

“A’maya (muharebeden geri kalmak hususunda) vebal yok. Topala vebal yok. Hastaya veba yok.” (Feth: 48/17)

Ben derim ki: “Hifafen”, binilecek vasıtadan, hizmet için olanköleden ve yeterli miktarda nafaka nevinden cihad yapılabilecek araç ve gereçler azlığı ile, “Sıkalen” ise çok hizmetçiler pek çok binekler ile birlikte olarak demektir. Şu halde bunda nesh yoktur, yahut da nesh kesin olarak tespit edilememiştir deriz.127

127 Fevz, s.58.

2.3.4.16.Zinakar Kadınlarla Evlenmenin Kötülenmesi

“Zina eden erkek, zina eden veya muşrik olan kadından başkasını nikahlamaz. Zina eden kadını da zina eden veya müşrik olan bir erkekten başkası nikahlamaz. Bu (suretle evlenmek) mü’minler üzerine haram kılınmıştır.” (Nur: 24/3)

“İçinizden bekarları ve kölelerinizden, cariyelerinizden salih olanları evlendirin. Eğer fakir iseler Allah onları fadl u keremiyle zengin yapar. Allah’ın lutfu boldur, her şeyi hakkıyla bilendir.” (Nur:24/32)

Ayetiyle mensuhdur. Ben derim ki:Ahmed b Hanbel, ayetin zahiriyle amel etmeyi tercih etti. Diğerlerine göre ayetin manası, büyük günah işleyen kimse mümin kimseye denk değildir. Ancak zina edici kadına denk olur, yahud zina edici kadının tercih edilmesi müstehab olmaz demekdir. “Bu haram kılındı” sözü ise zinaya ve şirke işaret etmektedir. Öyleyse bunda nesh yoktur. “Bekarları evlendiriniz” sözüne gelince bu emir, amm bir lafızdır hassı nesh etmez.128

2.3.4.17.Hizmetçi ve Kölelerin Odaya girerken İzin İstemeleri

“Ey iman edenler, sağ ellerinizin malik olduğu (köle ve cariyeler) bir de sizden olup da henüz büluğ çağına girmemiş küçükler şu üç vakitte: sabah namazından önce, öğle sıcağından elbiselerinizi çıkaracağınız zaman, bir de yatsı namazından sonra (odanıza girecek olurlarsa) sizden izin istesinler. Bu üç vakit sizin için avret (ve halvet vakitleri) dir. Bunlardan sonra ise birbirinizi dolaşmanızda ne sizin üzerinize ne de onların üzerine bir vebal yokdur...” (Nur: 24/58)

128 Fevz, s.59.

Ayeti, (nasihi gösterilmeden) mensuhtur denildi. Yine bu ayet hakkında, mensuh değildir, lakin insanlar bu ayetle amel etmekde gevşeklik gösterdiler denildi.

Ben derim ki: İbn Abbas’ın görüşü bu ayetin mensuh olmadığıdır. İşte

en güzel ve i’timada en layık olan budur.129

2.3.4.18.Nikahı Altındaki Eşleri Hariç Hz Peygambere Başka Kadınların Helal olmaması

Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan

cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. Allah her şeye murakıbdır.” (Ahzab: 33/52)

“Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah'ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber hicret eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de Peygamber kendisiyle evlenmek istediği takdirde, kendisini peygambere hibe eden mümin kadını, diğer müminlere değil, sırf sana mahsus olmak üzere (helâl kıldık). (Ahzab: 33/50)

Ben derim ki: Nesh eden ayetin, Kur’an’ın ayet sıralanışında önce gelmiş olma ihtimali de vardır. Bana göre doğruya en yakın görüş budur.

2.3.4.19.Rasulullah sav ile Özel Görüşmek İsteyen Kimsenin Tasaddukta Bulunması “Ey iman edenler, siz Peygambere mahrem bir şey arzetmek istediğiniz vakit bu mahrem konuşmanızdan evvel sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Fakat bulamazsanız, şübhe yok ki Allah çok mağfiret edici, çok merhamet eyleyicidir.”(Mücadele: 12)

129 Fevz, s.59.

Ayeti bundan sonra gelen el-Mücadele: 13. ayetle neshedilmiştir. Ben de onun dediği gibi derim.

2.3.4.20.Kafirlere İltica Eden Eşin Mehrini Ganimetten Almak

Eğer eşlerinizden biri, sizi bırakıp kâfirlere kaçar, siz de (onlarla savaşıp) galip gelirseniz, eşleri gitmiş olanlara (ganimetten), harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının.”(Mümtehine: 60/11) ayetinin, Seyf ayetiyle (Tevbe: 9/5), yahut ganimet ayeti ile (Enfal: 8/41) mensuh olduğu söylendi. Bu muhkemdir de denildi.

Ben de, doğru olan görüşün ayetin muhkem olduğunu söyleyen görüş olduğunu, kabul ediyorum. Fakat bu hüküm barış imzalama zamanında ve

kafirlerin kuvvetli bulundukları sırada uygulanabilir.130

2.3.4.21.Gece Namazı Emri

“Ey bürünen, gecenin birazı hariç olmak üzere kalk. Gecenin yarısı miktarınca yahut ondan birazını eksilt, yahut o yarının üzerine artır.“ (Müzzemmil: 73/1-4)

Ayetleri bu surenin sonuncu ayetiyle mensuhdur. Sonra bu sonuncu ayet de beş vakit ile nesh edildi, denilmiştir.

Ben derim ki:Beş vakit namazla nesh iddiası doğru değildir. Fakat doğru olan, sûrenin baş tarafı gece nafile namazı kılmanın mendupluğunu tekid etmektedir. Sonu da bu te’kidi nesh etmiş ve sırf mendupluğa

döndürmüştür.131

130 Favz, s.59.

2.4.USLÛBU’L-KUR’AN

Benzer Belgeler