• Sonuç bulunamadı

Neoliberalizmin Tarihsel Kökeni: Amerikan Neoliberalizmi (Chicago Okulu)

1. BÖLÜM: YÖNETİMSELLİK SORUNU VE EKONOMİK AKILSALLIĞIN

1.9. Neoliberalizmin Tarihsel Kökeni: Amerikan Neoliberalizmi (Chicago Okulu)

Yapsınlar İçin Pozitif Bir Program(1934) eseridir. Liberalizm, kuruluşundan itibaren Amerika’da,

yüzyılı aşkın bir süre boyunca tüm tartışmalarda merkezi roldedir. Dolayısıyla liberalizm ABD’de tüm politik meselelere (kölelik, yargının statüsü, eyalet-federal devlet ilişkisi vd.) içkin bir unsurdur.103 Foucault bu daimi özgürlükçü ortamda, özellikle de 20. Yüzyıl ortası itibariyle Keynesçi planlamacılığın; sonradan çıkma ve sosyalizme özgü, tehditkar bir şey olarak görüldüğünü söylemiştir. Amerika’da liberalizm bir yönetim tekniğinden ziyade; devlet ve bireyler arasındaki meselelerde temelde “özgürlükler sorunu” olan bir yaşam ve düşünce biçimi olarak öne çıkmaktadır.104

18. yüzyıl sonundan itibaren sosyal olan alanların da ticarileşmesi; ekonomikleştirilmesi söz konusudur; özü itibariyle ekonomik olmayan şeylere (adalet, bakım ve yetiştirme vd.) de ekonomik ilkelerin uygulanması süreci yaşanmaktadır.105 Neolibrealizm “bir anlaşılırlık ilkesi,

sosyal ve bireysel davranışların çözümlenmesinin bir ilkesi olarak” işlemektedir. Evlilikler, anne- çocuk ilişkileri vb. gayri ticari ilişkiler de ekonomik terimler ile ifade edilerek “anlaşılabilir” kılınır. Örneğin: Annenin çocuğuna gösterdiği bakım; sermaye yatırımının getirdiği kâr, psikolojik kâr vb. perspektiflerden açıklanmaktadır.106 Foucault Amerikan neoliberalizmini incelemek için beşeri sermaye fikri ve suç ve suçluluk kavramlarının ele alınış biçimini incelemiştir.

1.9.1. Amerikan Neoliberalizmi: Beşeri Sermaye

Marx’a kadarki klasik ekonomi, “emek” konusu Ricardo’nun “emek sorununun nicel bir zaman değişkenine indirgenmesi” yaklaşımından kopmamıştır. Keynes dahi emeği “üretim faktörü” olarak ele alarak kendiliğinden pasif ancak yüksek oranda yatırım ile etkinleşebilen bir üretimsel faktör” olarak ele almıştır. Emeği “tekrar ekonomik analizin içine çekebilme”

102 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 249. 103 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 180 - 181. 104 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 182. 105 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 197. 106 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 201.

22

neoliberallerin temel hedeflerinden olmuştur. Theodore W. Schultz; 1971’de Investment in Human Capital kitabında yazdığı makaleleri derleyerek emek sorununu insan sermayesi olarak kapsamlı bir biçimde ele almıştır.107

Neoliberal analizde; emeğin ekonomik olarak analizi “çalışan kişinin perspektifinden” kurulmuş; “emeği bir ekonomik davranış biçimi olarak, çalışan kişinin uyguladığı, akılsal kıldığı, hesapladığı bir ekonomik davranış biçimi olarak” ele almak söz konusudur. Bu da emeği; davranış biçimleri, aldığı kararlar vasıtasıyla başlı başına ekonomiyi üretici özne olarak ele almak anlamına gelmektedir.108 Shultz ve Gary Becker; işçiyi ekonomik özne; maaşı ise işgücünün fiyatı olarak değil öznenin geliri olarak değerlendirmektedir. Böyle bir perspektiften sermaye bir kişinin belli bir maaşı kazanmasını sağlayan fiziksel, psikolojik faktörlerin tümünün bir toplamı olarak tanımlanmaktadır; işçi ekonomik anlamda, sermaye (yetkinlik, yetenek vb. şeyler) ve bir de “gelir toplamı”dır; işçi bir “maaş akışıdır.”109 Bu yaklaşımda işçi; beceri ve işi yapan olmak üzere bileşik

şekilde “bir tür makine”dir. Doğumdan ölüme yaşamı boyunca da farklı gelirler elde edecek bir tür “gelir akışı üreticisi”dir: “En basit halde bu maaşlar makinenin kullanılmaya başladığı dönemde nispeten düşük olacak, zamanla artacak ve makinenin eskimesi, ya da bir makine olarak işçinin kendisinin yaşlanmasıyla yeniden düşecektir.”110 Klasik homo economicus, ihtiyaçların

giderilmesi sorununa bağlı, kıt kaynakların fayda ekseninde bölüşümü zemininde hareket eden mübadele partneri iken neoliberalizmdeki homo economicus ise bir tür sermayedar; kendi kendinin yatırımcısı; girişimci; kendi kendisinin şirketi olarak konumlandırılmıştır: “Bu farklılık o kadar

önemli ki, neoliberallerin tüm analizlerinin kalbinde mübadele partneri homo economicus yerine, kendisinin şirketi, kendisinin sermayesi, kendisinin üreticisi, kendi gelirinin kaynağı olan homo economicus anlayışını getirmek yatacaktır.” Örneğin; Gary Becker’in tüketim teorisine göre tüketen kişi, mübadele sırasında yalnızca ve basitçe tüketici değildir; tüketici aynı zamanda tükettiği ölçüde “kendi tatminini üretir.”111 Bu bakış açısıyla birey, sahip olduğu belli tipte

sermayeler vasıtasıyla kendi tatminin üreticisi, yatırımcısıdır. Davranışlarıyla, ihtiyaçlarıyla tüm yaşantısıyla insanın bizzat kendisi şirketleşmiş, ekonomikleşmiştir, bu neoliberalizme özgü yeni bir homo econumicus kavrayışı söz konusudur.

107 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 184. 108 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 187. 109 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 188. 110 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S 189. 111 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S 190.

23

1.9.2. Amerikan Neoliberalizmi: Suç ve Ceza

Yasa mekanizması, 18. yüzyıl sonunda, hem geniş anlamıyla ekonomi (gelir-gider, kar- zarar) hem de dar anlamıyla tasarruf yapmak anlamındaki ekonomi ilkesi olarak benimsenmiştir. Yasal düzenekte, suç kavramı, basitçe yasaya karşı gelmek olarak tanımlanmıştır. Tanımlı suçlara karşılık verilecek cezaların da yine yasalar tarafından belirlenmesi; suçun ağırlığı oranında cezanın ağırlaşması, topluma zararlı olarak görülen davranışların engellenmesinin en düşük maliyetli mekanizması olarak yasa görülmüştür: “Homo penalis, cezalandırılabilir insan, yasaya tâbi tutulan insan, yasa tarafından cezalandırılabilir insan aslında dar anlamıyla homo economicus’tur.” Zaten “ceza sorununu ekonomi sorunu kapsamında ele almayı mümkün kılan da yasalardır.”112 Foucault,

Bentham gibi iktisatçılar tarafından ceza hukukunu; yargı işleyişinin maliyeti yahut verimliliği vb. “ekonomik bir şablon” ile incelendiğini, “suçların maliyetinin kabaca hesaplara tâbi tutulduğunu” söylemiştir.113 Kaba hatları Beccaria tarafından çizilen, Betham’ın çalışmalarıyla desteklenen

düzenek “yasacı” (legalist) bir çözümdür. Bu anlamda yasalar “insanları cezalandırmanın ve bu cezaların etkili olmasının en ekonomik ve tasarruflu yöntemi”dir.114

18. yüzyılda hayal edilen faydacı ilkelerle bezeli bir hukuki mekanizmadır ve kullanılan akılsal ilke suçun büyüklüğüne göre ceza artırımı yöntemidir. Foucault’a göre, faydacı ilkeler ile ceza mekanizmasının uyumsuzluğunu; bizzat ceza hukuku tarihinin kendisi göstermiştir.115

Foucault buna örnek olarak 60’lı yıllarda denenmiş olan, uyuşturucu ile ilgili toptan (hem üretimi hem tüketimi) cezalandırıcı yasal yaptırım düzeneğinin yol açtığı aksi sonuçları gösterir. Üretimin tamamen baskı altına alınması uyuşturucu fiyatlarını yükseltmiş; ne olursa olsun uyuşturucu kullanacak olan bağımlılar, yüksek fiyatlı uyuşturucuları temin etmek için yeni suçlara bulaşmıştır.116

Neoliberal ceza hukuku ise herhangi bir suçun tamamen ortadan kaldırılmasını hedeflemez ve suç tanımı tamamen biçimsel niteliktedir: “Suç, bir bireyi cezalandırılma riskine sokan eylem” olarak görülmüştür. Suç, yapanı “cezalandırılma riskine sokan” eylemdir. Bu tip bir tanım, kişi yönünden yapılan biçimsel tanımdır; suçların içeriği yahut çeşitleri arasındaki değerlere dayalı farkı silikleştirmektedir; trafik kuralını çiğnemek yahut cinayet işlemenin ahlaki yahut başka türden bir önemi yoktur, suç yalnızca bireyin ceza riskini göze aldığı şeydir. Riski düşük olduğu

112 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 206. 113 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S 205. 114 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S 206. 115 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S 208. 116 Foucault, Biyopolitikanın Doğuşu, 2015, S. 214.

24

sürece suç işlenecektir. Neoliberal ceza politikasında “suç arzına göre suç piyasasına müdahale edilmesi”117 esas alınmaktadır ve soru şudur: “Kaç tane suça izin vermeli? Ve kaç tane suçlu

cezasız bırakılmalı?” bu bağlamda, yapılacak olan; talep ile suç arzı dengesini sağlamak ve hangi noktaya kadar suç işlenebileceği üzerinden suç piyasasını düzenlemektir.118